Sıradan insanların karantinası

"Bölge Bir’in anlattığı, insanlığın kurtuluş mücadelesinden ziyade sıradan insanların insanlığın sonu fikriyle ve zombileşme riskiyle nasıl başa çıktıklarının hikâyesi."

02 Nisan 2020 00:53

Dünyanın Covid-19 salgınıyla boğuştuğu günlerde karşımıza çıkan fotoğraflar çoğu zaman bize zombi figürlerinin yer aldığı dünyaları hatırlatıyor. Tamamen evine kapanmış ve sokağa çıkmaktan korkan insanlar. Sokağa çıkmış olsalar bile eldiven veya maskeyle (zaman zaman da daha tıbbi malzemelerle) kendilerini görmedikleri ama öldürücü olduğunu bildikleri bir virüsten korumaya çalışan insanlar. Birbirlerinden korkan, kaldırımda karşıdan gelen bir türdeşini görünce ondan birkaç metre uzaklaşarak kendini güvence altına almaya çalışan insanlar. Hayatta kalmak uğruna ihtiyaçlarından çok daha fazlasını evlerine stoklamak için marketlere akın eden insanlar. Evlerinin içinde sıkıntıdan patlayan, kendilerini yemeğe ve temizliğe vuran insanlar. İnsanların olmadığı alanları dolduran, kendilerine yeni yaşam alanları yaratmaya çalışan hayvanlar. İnsanların olmadığı alanları dolduran temiz hava. İnsanların olmadığı alanları dolduran sessizlik hali. Boş meydanlar, boş sokaklar, boş arabalar, boş gökyüzü. İnsanların olmadığı alanları dolduran endişe ve tedirginlik. İnsanların olmadığı alanları dolduran vaka ve ölü sayıları...

İşte bu endişe ve tedirginlik haline aslında epey aşinayız. İzlediğimiz zombi filmleri, okuduğumuz zombi romanları bize şu anda içinde yaşadığımız türden bir gelecek tasavvurunu çoktan vermişti. Covid-19 salgınının küresel olarak idrak edildiği günlerde internet üzerinden en çok izlenen filmlerden birinin World War Z olması şaşırtıcı değildir. World War Z bir salgın hastalık sonucu birbirlerine saldıran ve zombiye dönüşen insanları anlatır. İroniktir ki zombi istilasından kurtulmanın yolu da başka bir salgın hastalıktır. Çünkü zombiler fiziken ya da ruhen hasta olan kişilere ilişmemektedir.

İçinden geçtiğimiz son 10 yılda yazılmış, zombilere dair esaslı kurgulardan biri olarak ABD’li yazar Colson Whitehead’in Bölge Bir romanı da farklı bir perspektif sunuyor. Zaten 2000’li yıllarda zombileri konu eden kurgular epey yaygınlaştığı ve zombilerin bir popüler kültür ikonuna dönüştüğünü (28 Days Later, Resident Evil, Zombieland, The Walking Dead vb.) göz önünde bulundurduğumuzda 2011 tarihli Bölge Bir’in bu dalgadan nasibini aldığını söyleyebiliriz.

Whitehead’in romanı alışılageldik post-apokaliptik bir başlangıca sahip. Nedeni belli olmayan bir zombi salgını sebebiyle insanlar zombilere kurban olmamak ve hayatta kalmak için beton duvarların arkasında kalmaya başlar. Aslında bu bir kabile yaşamı gibidir. Daha çok göçmen kamplarını hatırlatır. İnsanlar beton çadırlardan oluşan kamplarda yaşamaktadırlar. Ancak yaşanmakta olan dünya artık zombilerle insanlar arasında bir savaşa dönüşmüştür. Çok kanlı savaşlar yaşanmakta ve stratejik adımlara ihtiyaç duyulmaktadır. İnsanların yaşam alanını genişletmek amacıyla zombilerin elinde bulunan New York City’yi fethetme kararı alınır. En öncelikli yer de, sermayenin, paranın ve büyümeye dayalı ekonominin simgesi niteliğinde olan Manhattan’dır. Buraya ise Bölge Bir adı verilmiştir.

Romanın kahramanlarından Mark Spitz (aslında bu bir rumuzdur, gerçek Mark Spitz ABD’li ünlü bir yüzücüdür), zombileri “süpüren” ekiptedir yani bir zombi avcısıdır. Bu göreve asker ya da güvenlik gücü olduğu için getirilmemiştir. Çünkü insanlığın çoğunun zombilere kurban olduğu bir dünyada hayatta kim kalıyorsa onun zombilerle başa çıkması gerekmektedir. Mark Spitz’in ekibinde Kaitlyn ve Gary de vardır. Bu ekip bir şekilde evrim geçirmiş bir zombi türüyle baş etmektedir. Ancak haliyle endişe duymaktadırlar çünkü kurulan küçük insanlık kabilesinin yeni bir dünyayı kaldırıp kaldıramayacağından emin değillerdir. Aynı şekilde kabilenin etrafındaki duvarların da. Ama yine de tüm bu tedirginliğe karşın yeni bir dünya için var güçleriyle çalışmaya devam ederler.

Mark Spitz de, Kaitlyn de Gary de alışılageldik zombi hikâyelerindeki klişeleşmiş kahramanlardan, İsa’vari kurtarıcı figürlerinden değillerdir. Bilakis sıradan insanlardır. Bölge Bir’in anlattığı da, insanlığın kurtuluş mücadelesinden ziyade sıradan insanların insanlığın sonu fikriyle ve her an karşı karşıya kaldıkları zombileşme riskiyle nasıl başa çıktıklarının hikâyesidir. Whitehead bu sıradanlığı zombileşme hikâyesinde bile sarih ve tıpkı gerçek hayatta da sıradan bir insanın yaşayabileceği biçimde anlatır:

“Bu kadın, muhtemelen salgının ilk kurbanıydı. Gözlerinden aşağısı, suratın ete gömülmesiyle ortaya çıkan o karakteristik, bulaşık lekeyle kaplıydı. Sıradan bir iş gününün öğle molasında, köşedeki şarküterinin salata-barından mevsimlik spesiyalleri aldığı sırada bir New York manyağı tarafından ısırılıyor. Salgına yakalandığından habersiz, gününe devam ediyor. Derken gece titremeleri ile herkesin duyduğu ve görmemek için dua ettiği efsanevi kâbuslar başlıyor. Hayatı bir yanıt veya tuzaktan kurtuluş çaresi bulmak üzere tarayan bilinçaltının ürettiği bu kâbuslar, felaketin habercileriydi. Virüs başlangıçta bir tam gün dahi tanırdı insana. Belki yıllardır hastalık izni almadığından ertesi sabah kalkıp işe gidiyor. Sonra dönüşümü gerçekleşiyor.”

Şimdi hepimiz aslında birer Mark Spitz olarak hayatımızı sürdürüyoruz, sürdürmeye çalışıyoruz. Romanda vasat bir insan olarak tanımlanan Mark Spitz gibi hepimiz nasıl karşı koyabileceğimizi bilemediğimiz bir durum karşısında vasat karakterler olarak mücadele ediyoruz.

“Vasat bir adamdı. Vasatlığının muazzamlığı haricinde tamamen vasat bir hayat sürmüştü. Şimdiyse dünya vasatlaşmış, Mark Spitz’i kusursuzluğa yükseltmişti. Nasıl ölebilirim, diye soruyordu kendine. Hep böyleydim zaten. Artık iyiden iyiye kendimim.”

Herkes Covid-19 pandemisinden küresel ve ortak bir deneyim olarak bahsetme eğiliminde. Ancak hepimiz aynı şartlarda mücadele etmiyoruz. Kimilerinin evde kalabilmesi için kimilerinin çalışması gerekiyor. Ücretsiz izinler, işten çıkarmalar, düzensiz maaş ödemeleri, evde yalnız kalmak, kırsalda olmak, kadın olmak, borçlu olmak, yaşlı olmak, hasta olmak…

Virüse karşı verilen topyekûn mücadele, küresel birlik hali Colson Whitehead’in de bahsettiği vasatlaşmış zombi dünyasında bir anda anlamsızlaşabiliyor. Her farklı durum insanlarla Covid-19 arasındaki farklı bir ilişki yaratıyor. Bu anlamda bir zombi romanı olan Bölge Bir, sıradan insanların Covid-19’la mücadelesinin gerçekçi bir temsili olarak okunabilir, Mark Spitz de sıradan insanların kurgusal kahramanı…

 

GİRİŞ RESMİ

 

2013 yılında çekilen World War Z adlı filmden bir sahne.