DİĞER
"Çizgi roman ekolleri ve yayıncılığı hiç değişmedi. Dün neydiyse bugün de aynı. Değişen sadece ve sadece okur profili ve sanatçıların alışılmış kalıpları yıkma çabasıyla ortaya çıkan anlatım teknikleri..."
“Türkiye Kant Topluluğu'nu biraz daha yakından tanımak için ekiple anonim bir söyleşide online yolla buluştuk. Bildiğimiz dünyanın giderek tanınmaz hale geldiği bu dönemde akıl ve Aydınlanma üzerine yeniden düşünmenin, tartışmanın, konuşmanın, kafa yormanın tam zamanı..."
“İyimserler ve kötümserler, geleceğin onlara ne getireceğinden her nasılsa çok emin oldukları için iyimser ve kötümserler. Oysa geleceğin bize ne getireceğini bilemeyiz. Bu bilememek hâli de iki ruh durumunu tetikliyor: Kaygı ve umudu.”
"Bugün yaşayanlar nasıl yekpare bir kütle değilse, geçmişte yaşayanlar da monoblok bir topluluk değildi. Siz onların arasından birilerini ayırır ve atalarınız olarak seçersiniz, bu kadar basit. Egemenler de bir ecdâd seçimi yapıyor ve bize okuldan, televizyondan, kürsüden, kitaptan o seçimlerini dayatıyor."
Hande Özdilim, Başlangıçta, İstanbul 19380-20200 kitabı dolayısıyla Cem İleri'yle konuştu: “Sanatçının araç gereçleriyle yazarı okumak... sonra bu deneyimden elde edilen birikimle yeniden sanatçının yapıtına bakmak”.
“Bizler… çizilmiş sınırlarla, örülmüş duvarlarla ayrılanlar. Bizler… bilinmeyen bir dilde konuşabilenler, ana dilinde konuşamayanlar. Bizler… ismi doğunca değil, ölünce konulanlar. Bizler… 'şöyle böyle' olanlar, 'şöyle böyle' sevenler. Bizler… ibadetiyle değeri belirlenenler. Bizler… doğduğu yeri kader edinenler, teninin rengiyle yeri bildirilenler. Bizler… bedenleri nedeniyle yaşamı kısıtlananlar. Bizler, hiçbirimizin varlığı, bir diğerine gölge düşürmesin diye bir aradayız."
Üçüncü kitabı Lojman’da aile üzerinden iktidar-yapı ve bedene odaklanan Ebru Ojen “Bizi saran, başımızın üstünü örten kalın duvarlar olmadan güvende bile hissetmiyoruz," diyor: "Artık bu korkutucu bile değil. Benim ise bir yaşam hayalim yok! Vitrinlere bakıyorum ve ışık görmediğim gelecekten, insandan fayda beklemiyorum.”
Cahide: Melekler Yeryüzünde Yaşayamaz adlı kitabında Türk tiyatro ve sinemasının önemli ismi Cahide Sonku’nun hayatını gerçeklik ve kurguyu harmanlayarak anlatan Eyüphan Erkul, Cahide Sonku konusunda sinema tarihçileriyle anlaşamadığını söylüyor: "Tarih öğrenmek isteyen tarih kitabı okur…"
"İnsan-merkezci yaklaşırsak elbette Korona bir felakettir ama ‘çevre-merkezci’ yaklaşırsak, Korona bir ‘fren’ ve ‘dezenfektan’, bir çıkış arayışıdır. İnsan denen zararlının kendisine yaptıkları karşısında Korona, doğanın bir çıkış yolu bulma çabası..."
"Her şeyden önce apartmanın kendisi oluştu zihnimde. İstanbul’da, Kuzguncuk’ta, 6-7 Eylül’ün izlerini taşıyan bir apartman… Apartmanın kapısı, merdivenleri, terası, terastaki bahçe zihnimde şekillenirken karakterler de yavaş yavaş dairelere yerleşti. Apartmanı karakterler kadar öne çıkarabildiysem ne mutlu bana!"
“Birtakım bilgileri sadece nakletmektense o bilgileri alıp onlardan yeni bilgiler üreterek uluslararası literatürün içinde çok daha etkin ve yetkin bir şekilde yer alınabileceğine inanıyoruz. Bu kitapta da Luschan ve Pernot’dan aldığımız bilgilere yenilerini ekleyerek bunu yapmaya çalıştık.”
"Senaryoda dönemin Doğu’yu konu alan diğer hikâyelerinde ya da filmlerinde sıkça gözlediğimiz bazı motiflere rastlıyoruz. Örneğin esas kadın karakterin haremden kaçarken efendisini etkilemek amacıyla peçeyle yaptığı çılgın dans…"
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık