DİĞER
"Cevriye neden fosforlu? Suat Derviş romanında bunu açıklıyor, ancak Zeki Duygulu, Cevriye’sini fosforlu kılarken ne düşünmüş, ne amaçlamıştı? Bu ne yazık ki cevabını henüz bulamadığım bir soru. Fosforlu, şarkıdan önce ve sonra yayınlanmış argo sözlüklerinde yer almayan bir kelime. Yani muhtemelen şarkı öncesi bilinen bir yakıştırma olmasa gerek."
Latif Demirci'nin anısına, iki kitabına dair Mustafa Arslantunalı'nın yazdığı ve Virgül Dergisinde 2000 yılında yayımlanmış bir yazıya yer veriyoruz: "Bu koca burunlu insanların diyarında herkesi bir parça seviyoruz. Latif Demirci’nin çizgilerinde olmayan bir şey varsa, o da Kötülük."
"Tarihî eserleri önce ikiye ayırdığını, yeraltından çıkanları 'kudretli Arkeoloklara' bıraktığını, yerüstündekileri de kendi kaleme aldığını belirten 'Eski Eserler Mütehassısı' Nureddin Rüştü Büngül'ün 1939'da basılan Eski Eserler Ansiklopedisi'nin kapağında 'Dört yüzden ziyade san’at eserlerinden bahis ve yüz yetmiş fotoğrafı havidir' ibaresi var..."
"Dergileri 'Genç Şairler'in yayımlandığı ilk sayıdan başlayarak taradım. Birçok tanıdık isim çıktı karşıma. Sadece sonradan şair olarak ünlenenler değil, öykücü de vardı aralarında, spor yazarı da, yahut daha sonraları müstear isimle ünlenen şairin nüfus kâğıdındaki ismiyle yayımladığı bir şiir de..."
"23 Nisan 1968’de Akşam gazetesinde Çetin Altan’ın kaleme aldığı “Eğlenin yavrularım, eğlenin” başlıklı yazı daha sonra Çetin Altan’ın kendi sesinden plak olarak da yayınlanır. Altan’ın 1968’de yazdığı ve hâlâ eskimeyen bu yazısına Nâzım Hikmet’in “Kerem Gibi” adlı şiiri de eşlik etmektedir."
"Metin Erksan ruh emici, muhayyile öldürücü bir ortamda ne yazık ki çekmek istediği filmlerin, kafasındaki, gönlündeki projelerin çok azını hayata geçirebilmişti. On yıl önce kaybettiğimiz Erksan’ın, yapmaya imkân bulamadığı ve acılarını içine gömdüğü hayallerinden bazıları..."
Ekmeğe beklenen zam yapıldı. Savaşlardan kriz dönemlerine Cumhuriyet tarihi boyunca ekmek zamlarını, kıtlıkları, ekmeğin karneye bağlanışını gazete kupürleriyle, köşe yazıları ve kitaplarla hatırlamaya ne dersiniz?
"Dosyalar, kâğıtlar arasından çıktı bu otoportre. Orhan Veli’nin kendi elinden çıkma, bildiğimiz kadarıyla tek otoportresi, bir de altında “Cep delik cepken delik” şiiri. Başka şiirlerini biliyoruz el yazısıyla, ama desen nadirattan, eşi benzeri yok."
"...Bu tür şiir kitabı tanıtma yazılarının en temel özelliği, ele aldıkları kitabı ve şairi tanıtmak dışında her çeşit Hacivatlığı yapıyor olmaları. Bir kısmı besbelli ki bir dostun başka bir dostun gönlünü yapmak için akşamüzeri çalakalem yazıverdiği övgü yazıları. Bir diğer kısmı ise kitap tanıtmaktan ziyade, besbelli tanıtma yazısının yazarını tanıtmaya yönelik..."
“Cumhuriyet bayramımızda herkes iyi ve temiz rubalarını giyeceklerdir. Okullar öğrencilere, resmî daireler hizmet adamlarına verecekleri yeni rubalarını bu bayram günlerinde dağıtacaklardır. Ailelerin de çocuklarına yeni rubalarını bu bayram için almaları yerinde olur. Hayır cemiyetlerinin de fakir çocuklara verecekleri rubaları ve eşyayı bu günlerde dağıtmaları muvafık görülmüştür.”
Sadri Ertem: “Türk edebiyatından bahsederken, bir takım evvelden edinilmiş fikirleri bir kenara bırakmak ve 15 senelik hikâye ve romanı olduğu gibi karakterlendirmek icabeder. Rönesans geride değil, ileridedir.”
"1937 yılında Tan gazetesinde çıkmış yazı dizisine göre, 14. yüzyılda yaşamış İbni Batuta’nın seyahatnamesinde Haliç’in ‘taaffün etmekte’ olduğu yazıyormuş. Düşünün, yedi asır önce de birileri Haliç’in pis kokmaya, kokuşmaya başladığını konuşmuş, yazmış!"
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık