Kitabı öldürmek

Harper Lee'nin yıllarını akıtıp da yayınlamadığı hakiki suç kitabı ve başka suçlar üstüne

Casey Cep diye bir genç kadın (tamamını okumaya kalkarsanız) oldukça sıkılacağınız bir kitap yazmış : 

Furious Hours - Murder, Fraud, and the Last Trial of Harper Lee (Knopf, New York 5/2019) diye.

Baya baya sıkıcı bir eser; zira Oxford'larda teoloji filan okuyan, pek tabii ki Harvard mezunu Muhteris Genç Kadınımız-

kitabı şişirmek ve ciddi, saygın, akademik hale getirmek için epeyce kabartma (saygınlık tozu) dökmüş oraya buraya. Elinin ayarı da, pek hassas sayılmaz.

Vudu'dan mı bahsedecek? (Voodoo mu demeliyim?) Sayfalar, sayfalar, sayfalar-

Alabama'dan mı söz edecek? Krokiler, tarifler, tarihçe çe çe çe çe.

Vaiz mi? Siyah Vaizler, Tarikatlar ve Nice nice.

Akademiye bulaşmak da böyle bir talihsizlik.

“Herrr şey pek mühimdir, aman dipnotları düzgün yapalım; çalışkanım, dirayetliyim, ödevciyim-

kafaları ütülerim;  icabında hayattan bezdirmeyi en iyi ben bilirim” kafası.

Arkadaş! Sonuç olarak Harper Lee niye uğruna onca yılını heba ettiği hakiki suç kitabını yayınlamamış?

Nerde o kitap?

Tozlu bi çekmeceden çıkartıp şak diye getirsene karşımıza.

Yok tabii.

(Lee her bir şeyini bin yıl açılmamak filan üzere bağışlamış da.)

Ama kitapta ilginç bilgiler var. Ben de bir Kamu Aşığı olarak bunları yazıcam çabucak.

Bir kere acayip ilginç biri Harper Lee. Meşhur olmaktan o kadar nefret ediyor, o kadar nefret ediyor ki!

Hani: Keçinin ve Yazarın Sevmediği Ot Burnunun Dibinde Bitermiş!

Kadını, beyazperdede iki kişi birden canlandırıyor.

Capote'de Catherine Keener, Infamous'da Sandra Bullock oynuyor kadıncağızı.

 Ve kimin yüzünden?

Çocukluk arkadaşı Truman Capote yüzünden!

Truman Capote ve Harper Lee

Capote filminden: Philip Seymour Hoffman, Catherine Keener (2005).

Infamous filminden bir sahne: Sandra Bullock, Toby Jones (2006).

Evet, inanılır gibi değil; ama Alabama'nın Monroeville'inde (yani: Zencinin Öldüğü Yerde) kapı komşusu 

2 ÇOCUK Lee ve Capote.

Daha doğrusu bir nevi öksüz ve yetim Capote, misafir çocuğu olarak gelip gelip gidiyor tam yanlarındaki eve.

Amerika'nın iki mühim yazarının çocukluk arkadaşı olma olasılığı kaçtır?

(Sorup kaçıyorum.)

Harper Lee Bülbülü Öldürmek (To kill a Mockingbird) adlı eseriyle O KADAR ama O KADAR ünlü olup-

O KADAR ama O KADAR çok para kazanıyor ki:

1 nevi işsiz haline gelip (işin içinde sıkı alkoliklik de var); Capote Soğukkanlılıkla'yı (In Cold Blood) yazarken resmen ve alenen asistanı, sekreteri ve hatta dedektifi ve hemen her şeyi olarak habire yanında olup-

Büyük emeği var yani o kitapta Harper Lee'nin.

Hakiki suç (true crime) janrının temel taşlarından biri addedilen bu kitap üstüne ne zaman bir şey yapılacak olsa-

Hooop, küt: Şöhretten Kaçan Kadın Harper Lee de olaya/ filme/müzikale dahil ediliveriyor anında.

(Müzikali yok tabii ki de, Alice Müzikalinin doyumsuz başarısına doyamayan Zorlu Center Türkleri belki böyle bir girişimle de ilgilenirler! Doymuyolar, çoluklarını çocuklarını eğlendirmelere doyamıyolar harbiden Ağğbi. Doyamadıkları bir diğer husus da: berbath eserlemeklerinin finansal başarısından başlarının dönüp inat ve kararlılık ve PR’la bir halt yaptıklarını zannetmeleri!)

Amerika'ya dönersek:

İnanmayacaksınız ama; Harper Lee'nin uykularını ne kaçırsa beğenirsiniz?

Vergiler! Evet, kadını vergiler delirtiyor.

Öyle acayip vergiler ödüyor ki kitabı sattıkça-

Başka bir kitap yazıp bir üst vergi dilimine geçmekten de korkar hale geliyor.

Garip. Ama gerçek.

Bir de: mükemmeliyetçilik.

Hakikaten, iğneyle kuyu kazır gibi yazıyor Lee.

Oysa Bülbülü Öldürmek bir ayda mı ne, çok kısa bir sürede yazılmış.

Neden? (Bana böyle sorularla gelin.)

Zira kadının esas kitabı; 60’da yayınlanan Bülbülü Öldürmek'ten tam 55 yıl sonra, 2015'de yayımlanan Go Set a Watchman adlı kitabı.

Yani Harper Lee yıllarca yıllarca uğraşıp ASLINDA o kitabı yazmış.

Ama çok çok akıllı ve ona pek düşkün bir yazar ajanı buluyor güç bela kendine.

O adam da epey uğraştıktan sonra ona bir yayınevi ve dahası PIRLANTA DEĞERİNDE (bunu büyük harflerle yazmadan edemedim) bir editör buluyor. (Rastlantı & gereklilik.)

JB Lippincott & Co.'nun edebiyat editörü olan Tay Hohoff “Yahu, şu hikâyeyi çocuğun ağzından anlatsan, biraz daha maziye alsan; ayrıca avukat babayı, hani nasıl desem kahraman (ve siyaseten doğrucu!!!!) yapsan???” vesaire vesaire-

O kadar ama o  kadar uğraşıyor Harper Lee ve romanıyla ki-

Lee epey zaman kıvranıyor, kıvranıyor; sonunda da Go Set a Watchman'i çekmecesine attığı gibi-

Şakır şakır bir ayda To Kill a Mockingbird romanını yazıyor.

Bülbülü Öldürmek'te Gregory Peck. 1962.

Türkçeye her ne hikmetse Tespih Ağacının Gölgesinde  adıyla çevrilen bu (esasında) ilk kitap yıllar yıllar sonra yayınlanınca Ahali NE görsün?

Aslında hiç de siyaseten doğrucu değilmiş Harper Lee teyzeleri!

“BİZ Güneyliler Siyahların oraya buraya karışmasını pek de istemeyiz. Bunun için de sizin asla anlayamayacağınız gayet haklı nedenlerimiz vardır” kafasında biri değil miymiş meğer?

Yani yazar ajanı ona o yayınevini bulmamış olsa ve de ordaki Sabır ve Akıl Küpü Tay Hohoff Lee'yle o kadar uğraşmamış olsa-

NE Gregory Peck'le o film yapılabilecek-

NE hâlâ ortaokul ve liselerde şakır şakır o kitap okutulacak-

NE Harper Lee milyon ve milyonlarca para kazanıp, bu kadar da vergi verilir mi yaaa? diye

Vergi Darlanmaları yaşayacak!

Ama Casey Cep'in Kızgın Saatler kitabı tam bunun üstüne değil.

Harper Lee; kendi hakiki suç kitabının konusu olarak, sülalesini, karılarını, yedi ceddini sigorta ettirip ettirip sonra da onları vudu ya da işte nasılsa öldüren ya da öldürten siyahi vaiz Willie Maxwell vakasını buluyor.

Acayip uğraşıyor. Vakit ve emek harcıyor. 

Alexander City'de kalıyor da kalıyor.

Nasıl Capote'yle Kansas'ta onca zaman geçirdilerse-

In Cold Blood için onu bunu ve şunu yaptıysa-

Kendi kitabı için de, yapmadığı fedakârlık kalmıyor.

Ama yayınlamıyor asla. Yıllarca didindiği halde, bitirmiyor da.

Go Set a Watchman'i de çekmecesinde bırakabilirdi esasında.

DİKKAT! Harper Lee SİYASETEN YANLIŞÇILIK İÇEREBİLİR! Zira.

Levha bu.

Lee'nin ve babasının ve Güneylilerin ve yani Beyazların, üst sınıfların hakiki bakışı yansıtılmadığı için-

İyi bir prodüktör/ editörün elinden çıktığı için öylesine 1 DUYGU FIRTINALAMASI Bülbülü Öldürmek.

Öylesine teklemeyen, hele hele zamanı için öncü 1 siyaseten doğruculuk kalesi.

Ne kadar acayip değil mi?

Bu yazı, ince tashih dışında editörlüğün E'sinden anlamayan-

Hatta ince tashihten DAHİ anlamayan Türk Editörlerine armağan olsun.

(Yaptık yine 1 memleket madiliği.)

Editör Düzeltir: maviliği.

 

DEĞİNİLEN KİTAPLAR


Ve efsanevi editör Tay Hohoff 
1973'te, emekli olduğu yıl...