Yeni albümlerden zevkle dinleyeceğinizi umduğumuz küçük bir seçki

Bu albümleri seveceğinizin tabii ki bir garantisi yok. Çünkü malumunuz, zevkler ve renkler… Hem ayrıca bir albüm burada yer almıyordur ama o da her emek sarf edilen eser gibi anılmayı hak ediyordur, birinin kulağına çalınıyordur vs.

15 Şubat 2020 13:08

Her gün gezegenin müzik arşivine yeni albümler, tekliler ve kısa çalarlar ekleniyor. Bu Haftanın Albümleri sayfasında bu kalabalıkta ne dinleyebileceğine dair tavsiye isteyenlerin arşivine birkaç güzel renk katabilirim diye umuyorum.

Bu albümleri seveceğinizin tabii ki bir garantisi yok. Çünkü malumunuz, zevkler ve renkler… Hem ayrıca bir albüm burada yer almıyordur ama o da her emek sarf edilen eser gibi anılmayı hak ediyordur, birinin kulağına çalınıyordur vs.

Burası benim kişisel beğenimle tecrübemin kesiştiği bir alan. Sizi temin edebileceğim tek şey, aşağı yukarı 20 yıllık radyoculuk mesleğimde müzik dinleme ve dinletme pratiğinde kulaklarımın az çok kaslanmış olması. Dumanı henüz tütmeye devam eden albümleri seçerken buradan ve her yerden olmalarına, farklı müzik alanlarından yükseliyor olmalarına çalışacağım ve tabii ki bu çalışmalar arasında olabildiğince cinsiyet eşitliği gütmeye dikkat edeceğim. Keyifli dinlemeler!

Bir Günde Döndüm Dünyayı

Emre Ataker
Garaj Müzik, Ocak 2020

Emre Ataker, müzisyen, besteci, prodüktör ve multienstrümantalist. 2011’den bu yana Athena’nın üyelerinden biri. Bugüne kadar birçok farklı tipte projede yer almış. Biyografisine baktığımda üretme odaklı bi müzisyen olduğunu sezdim. Farklı müzik alanlarında sürekli faaliyet halinde; çalıcı, albüm prodüktörü, –Türkiye’nin ilk– canlı elektronik müzik grubunun kurucusu, besteci, eşlikçi, müzikal fikir sahibi… Sanki artık dağınık çalışma odasını toplamaya karar vermiş ve ilk kişisel albümü Bir Günde Döndüm Dünyayı öyle çıkıvermiş. 

Ataker “Bir insanın sabah kalktığı andan gece yatağa girene kadar yaşadığı olayları, düşünceleri, hayalleri, hesaplaşmaları, duyguları anlatıyor” demiş albümü tarif etmek için. Bu cümlenin üzerine parçaların doğaçlama olduğu bilgisini eklemek isterim. Bir gününün hikâyesi Günaydın, Dünden Rüyalar, Sabah Mahmuru, Korkar parçalarıyla başlıyor. Yaratım sürecini gerçekten merak ettim; ortada yazılı bir şey olmayınca müzisyenin kafasında nelerin nasıl döndüğü iyice merak uyandırıyor. Kullanılan enstrümanlar bir kuyruklu piyano, bir de duvar piyanosu, biri akortlu, öbürü değil. Bazı parçalarda, mesela Boş’ta, iki piyanoyu üst üste bindirerek derinlik yaratmış. Kulaklıkla dinlediğinizde piyano albümlerinin sevdiğimiz bir özelliği olarak kayıt anına dair işte pedaldı, tuş sesiydi, kimi detayları duymak da ayrıca keyifli. Emre Ataker, bir gününün hallerini sanki kocaman bir cümlede toplamış gibi. Kulağımı uzatmaktan mutluluk duydum. Bu arada albümün ruhuyla örtüşük güzide kapağını dijital ortamda kimin çizdiğini maalesef bulamadım. Korkar’ın klibini tasarlayan Emrah Özhan’dan şüpheleniyorum. 

Künye:
Piyanolar: Emre Ataker
Müzik ve düzenleme: Emre Ataker
Ses, kayıt: Ozan Öner
Kayıt yeri: Stüdyo Pür, Kadıköy
Süre: 1:15:12 

Nocturnal Animals

Yelena Eckemoff 
L&H Records, Ocak 2020

Nocturnal Animals, klasik müzik eğitimi aldıktan sonra yüzünü caza dönmüş Rus piyanist Yelena Eckemoff’un on yedinci albümü. Eckemoff ince eleyip sık dokuyan, üretken bir kompozitör. Beş albümdür birlikte çaldığı, çalarken artık yek vücut oldukları Norveç’in önemli, ECM’in sadık müzisyenlerinden kontrbasçı Arild Andersen albümün tanıtım filminde “14 parçanın en ince ayrıntısına kadar yazıldığı 85 sayfalık notasyon söz konusu olunca, kayıt da zorlu geçiyor haliyle. Ama süreç çok keyifliydi,” diyor. ECM’in diğer sadık müzisyeni, ünlü Norveçli davulcu Jon Christensen de albümde. 

Ağustos böceği, yarasa, sopa çekirgesi, tilki, boz ayı, vaşak, baykuş, kurt, çıngıraklı yılan... Nocturnal Animals’da her parça bir gece hayvanıyla veya geceleri avlanan, dolanan bir hayvanla ilgili. Yelena Eckemoff besteciliğinin, piyanistliğinin yanı sıra şiir yazan ve resim yapan bir müzisyen. Misal, bu albümünün kapağı da ona ait. Veya bu albümde her parça yani her hayvan için bir şiir yazmış, albümün kitapçığında bulabilirsiniz. Buraya bir kuple ateşböceği bırakayım:

“It is my prom tonight, my party time. I’ve waited long for this glamorous and exciting night, when I meet my groom and begin to live out my destiny.”

“Gezintiye çıkma vaktim geldi, bu gece benim gecem. Erkeğimi bulup kaderimi çizeceğim, bu cazibe dolu ve heyecan verici geceyi uzun zamandır bekliyorum ben.” 

Eckemoff’un müzikal olarak çizdiği resmi dinlemekten keyif aldım. Dramatik anlatımını sevdim. Dinlerken sizi karanlık, gizemli ama asla korkutucu olmayan, masalcıklardan oluşan ormanında bir gezintiye çıkarıyor. Ayrıca bu canlı çalım albümde, teknik hakimiyetlerinin yanı sıra müzisyenlerin birbirlerini gerçekten dinlediklerini duymak da çok keyif veriyor.

Künye:
Piyano, kompozisyon: Yelena Eckemoff 
Kontrbas: Arild Enderson
Davul, perküsyon: Jon Christensen 
Davul, perküsyon: Thomas Strønen 
Ses mühendisi: Jan Erik Kongshaug 
Ses mühendisi: Peer Espen Ursfjord
Post prodüksiyon: Rich Breen
Kayıt yeri ve tarihi: Rainbow Studios, Oslo, Norway, Nisan 2018
Süre: 01:27:19 

 

Radyo Ekoton

Şevket Akıncı
Kalan, Ocak 2020

“Gitarist, besteci, aranjör, prodüktör Şevket Akıncı 24 sene sonra bir ikinci şarkı albümüyle tekrar aramızda,”... Albümün çıktığını duyar duymaz dinlemek için davrandım. İlk parçayı bitirdikten sonra heybeme attım çünkü dinlemek için tam konsantrasyon gerekiyordu. Dinleyeceğim anı kollamak, zamanla tatlı bir gerginlik yaratmaya başladı. Bir taraftan da dinlemeye kıyamıyordum. Sonunda dinledim. Sonra tekrar dinledim, sonra…

Başak Yavuz’un Açık Radyo’daki programına konuk olduğunda “Herhalde o kadar çok içki ve sigara ­–sigarayı bırakmış– içmişim ki, şimdi ben bile inanamıyorum sesimin tonuna” minvalinde bir şey söyledi. 24 sene önce kaydettiği Uçurumda Açan albümündeki sesiyle şimdiki arasındaki fark neredeyse gerçek dışı! Tasarladığı müzikal dünya da keza öyle. Sesinin bu evrilme biçimiyle övünmüyor ama eninde sonunda bir avantaja çevirmiş belli; Leonard Cohen, Neil Young, David Bowie, Scott Walker, David Sylvian. Young haricinde hepsi zamanında öykündüğü vokaller, müzik zihinleri... Benzetmek gibi olmasın bu kurduğu dünya bana biraz da, sevgiyle anacağım Robert Wyatt’ı hatırlattı. Albümdeki tüm besteler Akıncı’ya ait. Edgar Allen Poe’nun, Federico Garcia Lorca’nın şiirlerinden bestelediği ve sözlerini oğlu Deniz’le yazdığı şarkılarının haricinde tüm sözler de ona ait. Akıncı, albümü “müzikal ruh eşim” diye tanımladığı Cansu Küçüktürk’le birlikte, Küçüktürk’ün evinde, terlik-eşofman-kahve üçlüsü eşliğinde, gecelerini gündüzlerine katarak kaydettiklerini söylüyor. Birbirinden kıymetli müzisyenlerin çaldığı Radyo Ekoton’nun enstürmantasyonun haricinde, tamamı kadınlardan oluşan geri vokal ve eşlik vokal tasarımından da çok etkilendim. Akıncı’nın pes, “baskın” sesine rağmen albümden tüten tınıyı cinsiyetsiz olarak algılamam belki de bundandır.

Sözün özü ortaya muhteşem bir karışım çıkmış ve ben daha fazla gevezelik etmek istemiyorum. Ekoton, yani kesişen ekosistemler; “Albümde de bir çok iklim mevcut, karşıtlıkların bir araya getirildiği bir albüm,”... Öyle ve Radyo Ekoton’un hikâyesi, hikâye anlatıcılığı çok kuvvetli. Albümün bütünlüğüne ve biçimine dair zihnimde beliren iki baskın kavram ise denge ve zamansızlık. Gönül kulağımdan, acilen ama acele etmeden dinlemenizi dilerim. Söylüyorum size, bu albüm efsunlu! 

Künye:

Vokal, elektrik gitar, akustik gitar, efektler: Şevket Akıncı
Vokaller: Sumru Ağıryürüyen, Ruşen Alkar, Duygu Argın, Ülkü Aybala Sunat, Selin Baycan,
                  Gülce Duru, Esra Kayıkçı, Ceyda Özbaşarel, Saadet Türköz, Şirin Soysal,
                Başak Yavuz, Zeynep Kaya Béraud
Akustik gitar, elektrik gitar, tuşlu çalgılar, osilatör... : Cansun Küçüktürk 
Akustik perdesiz bas: Yıldırım Yalçınkaya
Shruti box: Başak Yavuz
Udu, şaman davulu: Nihal Saruhanlı
Viyolensel: Anıl Eraslan
Bağlama, saz: Özün Usta
Vurmalı çalgılar: Ethem Saran
Remix: Orçun Baştürk [47 Ağustos 1997]
Diğer katılımcılar: Kızı Ece ve oğlu Deniz
Kayıt & mastering: Cansun Küçüktürk
Kayıt yeri: Cansun Küçüktürk’ün ev stüdyosu
Yapım: Kalan Müzik
Yapımcı: Hasan Saltık
Kapak illüstrasyonu: Dünya Atay
Fotoğraf: Mehmet Taylaner
Tasarım: M. Turan Ercan
Süre: 01:00:00

 

Ravi Shankar: Sukanya
David Murphy & London Philharmonic Orchestra
London Philharmonic Orchestra, Ocak 2020

Hint ve Batı müziği disiplinlerinde yetişmiş Hint klasik müzik kompozitörü ve sitar üstadı Ravi Shankar, 20. yüzyılın en uzun soluklu müzik kariyerine sahip ismi. Ülkesinde ve dünyada birçok müzisyene ilham olmuş, birleştirici bir müzik karakteri. Klasik Hint müziğinin dünyaya yayılmasının öncülerinden biri. Klasik Batı müziği alanında ise sitar ve orkestra için bestelediği üç konçertosu var ve meğer yazmaya başlayıp da bitiremediği bir de operası varmış. Sukanya’yı hayatının son dönemlerinde, Batı ve Doğu sentez tasarımını tekrar deneyimlemek istediği bir zamanda yazmaya başlamış. Bu bitmemiş operayı şekillendirip tamamlayanlar başta kızı Anoushka Shankar olmak üzere bu performansın da kondüktörü olan David Murphy. Sukanya’nın dinleyeceğiniz bu kaydı Southbank Centre Royal Festival Salonunda gerçekleşen dünya prömiyeri. Murphy “Sanırım Sukanya dünyanın, geleneksel Hint ve Batı enstrümanlarının ve seslerinin sentezlendiği ilk operası” diyor. Batılı bir orkestra, Hintli ve Batılı enstrümantalistler, şarkıcılar, Hintli dansçılar…; Anoushka Shankar ise babasının, yazılı olan Batı müziğiyle sözlü gelenekten gelen Hint müziğini bu şekilde birleştirme hayaline hayranlık ve heyecan duyduğunu söylüyor.

Opera İngilizce. Hikâyesi kadim Sanskrit metnindeki Mahābhārata destansı şiirine dayanıyor: Kral Saryati’nin güzeller güzeli, meraklı kızı Sukanya bir gün ormanda gezinirken dev bir termit yuvası sandığı tepeciğe elindeki dalı sokuverince olanlar olur. Meğer üzerinde inzivaya çekilmiş Chyavana meditasyon yapmaktadır. Dal, yaşlı bilgenin gözüne girer ve onu kör eder. Özürleri kabul etmeyen yaşlı bilge artık kendi işini kendi göremeyeceğinden kraldan kızını ona eş olarak vermesini ister. Bunun üzerine Sukanya, sözünün eri babasının krallığını kurtarmak için Chyavana’yla evlenir. Zamanla alışır yaşlı kocasına, ona hizmet etmeye. Hatta onu sevmeye bile başlar. Fakat Sukanya’nın sevgisi, gözünü ona dikmiş kandırıkçı ikiz tanrı Ashwini’nin hileli testiyle sınanacaktır... Bu arada önemli bir detay, Shankar’ın üçüncü ve son karısının ve kızı Anoushka’nın annesinin adı Sukanya. Ravi Shankar hayranlık duyduğum, müzikle olan bağından etkilendiğim bir müzik insanı. Bu operayı hem onun zihninden çıktığı için hem de daha önce denenmemiş bir sentez olduğu için dinlemeye değer buldum.

Künye:
Beste: Ravi Shankar
Orkestra şefi: David Murphy 
Orkestra: Londra Filarmoni Orksetrası
Vokaller: Susanna Hurrell, Alok Kumar, Jonathan Lemalu, Michel de Souza, Njabulo Madlala,
                  Natasha Agarwal 
Koro: BBC Singers
Mridangam, konnakol: M. Balachandar 
Tabla: Rajkumar Misra 
Sitar: Parimal Sadaphal 
Shehnai: Ashwani Shankar 
Ghatam, morsing & konnakol: Pirashanna Thevarajah 
Kayıt prodüktörü: Jonathan Manners
Kayıt: Southbank Centre's Royal Festival Hall, London / Mayıs 2017
Süre: 01:28:23