Bir arayış romanı olarak Kimdir Bu Mitat Karaman?

Son dönem ülke olaylarının insanlarda yarattığı paranoya ve stres bozukluğunun parodisini de içeren Kimdir Bu Mitat Karaman? güncel toplumsal konulara insanî açıdan dokunuyor...

Yirmili yaşlarından itibaren yazdığı fantastik ve korku unsurları içeren öykü ve romanlarıyla oldukça yaygın bir okur kitlesine ulaşan Doğu Yücel, yeni romanı Kimdir Bu Mithat Karaman? ile kendi edebiyat serüvenine özgün renkler kazandırmaya devam ediyor. Kimdir Bu Mitat Karaman? fantastik özellikler taşıyan polisiye kurgusuyla oldukça şaşırtıcı ve düşündürücü bir yapıt.

Kimdir Bu Mitat Karaman?’ın öncelikle kahraman odaklı bir roman olduğunu vurgulamak gerekir. Mitat Karaman olmasaydı bu romanın esprisi azalabilir, hatta kalmayabilirdi diye düşünüyorum. Doğu Yücel, öyle başarısız ve beceriksiz görünen, öyle tuhaf, farklı, değişken bir kahraman yaratmış; onu öylesine inanılmaz olaylar içine yerleştirmiş ki, kitap bittikten sonra da Mitat Karaman tüm canlılığı ile zihnimizde, belleğimizde yaşamayı sürdürüyor. Hem kendi kişiliğini arayan hem de karşılaştığı olaylarda suçlu ya da suçluların bıraktığı izleri arayıp onları bir dedektif gibi takip eden Mitat Karaman, romanın içinde bir arayışın simge adı oluyor öncelikle.

Kimdir Bu Mitat Karaman, Doğu Yücel, Can YayınlarıEvet, kimdir bu Mitat Karaman? Adı ve soyadında birer “h” harfi eksik olduğu için Mithat Kahraman olamamış bir anti-kahramandır o. Gogol, Dostoyevski, Çehov, Kafka gibi yazarların öykülerinde yaşarken, gölgesi bu romanın sayfalarına düşüp yeniden canlanan bir karakterdir sanki Mitat; biraz onlara benzer; siliktir, siniktir, endişelidir. Yaşamında hep bir şeyler eksiktir; buna rağmen her şeye boş vermiş gibidir. Doğum gününün 29 Şubat olması, hayatın ona başka bir oyunudur sanki. Kendini hiçbir işe yaramayan, işlevsiz, gereksiz biri olarak görür Mitat. Öyle biri olmasını kaderi olarak yorumlar; razıdır ömrü boyunca lüzumsuz bir adam olarak yaşamaya. “Herkesin kendisini dev aynasında gördüğü bir zamanda sadece zavallı Mitat zavallı benliğini olduğu gibi kabul ediyor” (s.13) diye anlatılır romanda. Çağdaş dünyada yaşayan bir Akaki Akakiyeviç ya da bir Çerviakov gibidir Mitat. Takıntıları, kuruntuları, korkuları ve çekingenliğiyle kendi varlığının çevresine görünmez bir ağ örmüş; o ağa kendini hapsetmiştir. Apartman ve iş yaşamı arasında sıkışıp kalan Mitat, insanlarla iletişim sorunları yaşayan, sorumluluk almaktan korkan biridir aynı zamanda. Yalnızken, kollarının iç kısmında yer alan ve kimseye göstermemeye çalıştığı iki dövmesiyle konuşur; onlara içini döker zaman zaman. Bu dövmelerin iki mitoloji kahramanını (Medusa ve Zeus) simgelemesi ilginçtir. Mitat, romandaki varlığıyla “çağımızın tedirgin insanını” temsil eder. Biraz nevrotik, biraz obsesif, biraz paranoyak, biraz da şizofrendir; ancak vicdanını ve iyiliğe yönelimini yitirmemiş bir kişiliktir.

Mitat; otuzlu yaşlarının ortalarına gelmiş olmasına rağmen, zaman zaman bir ergen gibi düşünür ve davranır. Sanki ergenlikten olgunluğa geçilen eşikte takılıp kalmıştır. Yapayalnızdır, iş yaşamının yüzeysel arkadaşlıkları dışında başkalarıyla bir arkadaşlık, dostluk ilişkisi kurmakta ve toplumsal ilişkiler içinde yer almakta daima zorlanır. Bir şirkette 11 yıldır muhasebeci olarak çalışan Mitat hiç kimsenin dikkatini çekmeden; sessizce, kendi hâlinde çalışır durmadan; ama aradan geçen onca yıla ve harcadığı emeğe rağmen hiçbir terfi alamaz. Kimsenin dikkate almadığı, önemsemediği biridir. Kahramanımız, bu durumundan şikâyetçi değildir. “Hayattaki vasıfsız duruşunu işine de yansıtmıştı. Basit hesapları yapan düşük profilli eleman olmaktan mutluydu. Canlı bir hesap makinesiydi sadece. AVM asansörlerinde düğmeye basan görevli. Orkestrada üçgen çalan adam. Vücuttaki işlevsiz organ apandis. Olmasa da olurdu. Bunu dert etmiyordu.” (s.57) İş yaşamını böyle sürdüren Mitat son derece sakar, acınacak kadar beceriksiz ve yeteneksiz görünür. Çevresiyle sorunludur; o nedenle kendi kabuğuna çekilmeyi yeğlemiştir. Kendisine yakın hissettiği mitoloji ve film kahramanlarıyla birlikte daimi bir düş dünyasındadır.

İstanbul’da, Beşiktaş taraflarında oldukça eski bir apartmanın (Cennet Apartmanı) üçüncü kattaki dairesinde yaşar kahramanımız. Apartman yaşamını ve topluma yabancılaşmış kent insanının yalıtılmış dünyasını, Mitat’ın apartmandaki insanların pek çoğunu yakından tanımaması gerçeği üzerinden gösteren anlatıcı; olayları ve bu olaylarda etkin rol oynayan Mitat’ın yaşadıklarını, ironik, mesafeli, kara mizahla dolu sarkastik bir anlatımla dillendiriyor. Zaman zaman roman metninde italikle gösterilen Mitat’ın iç sesi de anlatıcının sesine eşlik ediyor; böylece kahramanımızın aklından geçenlere, iç dünyasında yaşadıklarına yakından tanık oluyoruz. Roman metni boyunca anlatıcının bakış açısının sıklıkla Mitat’ın bakış açısıyla örtüştüğünü de görüyoruz.

Mitat, Cennet Apartmanı’ndaki dairesinde, komşularıyla fazla görüşmeden, samimi olmadan, gerekmedikçe onlarla konuşmadan yaşayıp giderken, bir gece, hayatında önemli bir kırılma noktasını çok derinden yaşar. O gece uyandığında kendi dairesinin zilinin, esrarengiz kişi ya da kişiler tarafından çalındığını duyan Mitat, epeyce tereddüt ettikten sonra diyafonun düğmesine basmak ve apartmanın dış kapısını o bilinmeyen kişilere açmak zorunda kalır. Bu noktadan sonra Mitat epeyce zorlu, korkulu, pişmanlıklarla ve şüphelerle dolu bir yola girecek; hayatı bambaşka bir yöne doğru akacaktır. Bir hırsızlık olayı sonrasında apartmanda ayrı dairelerde kalan iki farklı kadın, birkaç gün arayla öldürülecek; Mitat kendi beceriksizliğinden ve düşüncesizliğinden dolayı onların ölümlerinden kendini sorumlu hissedecek; hatta bir katil psikozuna girecektir. Vicdanıyla sürekli çatışan Mitat, bu ölümlerin arka planını görmek, cinayetleri çözmek ve katil ya da katilleri bulmak için bir dedektif gibi çalışmaya, ipucu toplamaya ve onları birer birer değerlendirmeye başlayacaktır.

Bundan sonra bir dedektif romanı atmosferinin oluşturulduğuna tanık oluyor; ayrıntıların titizlik ve dikkatle seçildiğini görüyor; her ayrıntının taşıdığı işlevselliği Mitat’la birlikte ilgiyle izliyoruz. Mitat’ın kâbusları ve düşleri de roman kurgusuna eklemleniyor. Fantastik ve gerçeküstü unsurlar, polisiye kurgunun heyecanına ayrı bir renk ve anlam kazandırırken; abartının, kara mizahın, groteskin, absürdün, deneyselliğin bir araya gelmesiyle oluşan inanılmaz bir roman dünyasının içinde buluyoruz kendimizi. Bu dünyada, klişeleşmiş polisiye kurgudan beklentilerimizi bir kenara bırakıyor; rasyonelliği, mantığı ve nedensellik bağları oluşturmayı askıya alıyor; metnin kendi iç gerçekliğine teslim oluyoruz.

Kimdir Bu Mitat Kahraman?'dan bir Faruk Duman çizimiRomanda iyice eskimiş binasıyla Cennet Apartmanı’nın bir roman kişisi gibi canlandırıldığı sahneler de ilgiyle okunuyor. “Artık Mitat Karaman, Yıldız Hanım ile konuşurken biri sifon mu çekti, yoksa klimayı mı açtı bilinmez ama Cennet Apartmanı’nın karnından yine lanetli bir gürültü koptu. Su borularından gelen ‘Ouuuuuuuu’yu takiben ısıtma tesisatından ‘iiiiiiiiiii’ gelince Yıldız Hanım ister istemez cin kovucu duayı mırıldandı.” (s.27) Apartmanın incecik duvarlarla birbirinden ayrılan dairelerinde yaşayan insanların ruhen birbirlerinden çok uzakta olmalarındaki çelişkiye de tanıklık ediyoruz. Kimdir Bu Mitat Karaman? okuru sık sık gülümseten; bazen de acı acı güldüren bir roman. Romanın anlatıcısının söylemi, Gezi direnişi sırasında ortaya çıkan o mizahi, ironik, göndermeli genç dile oldukça yakın bir dille oluşturulmuş.

Suç ve suçluluk kapanındaki masum bir adam olan Mitat’ın tanıklık ve yaşantılarıyla; toplumun bireylere yaptığı evlilik baskısını, TV’lerdeki evlilik programları rezaletini, muhafazakârlığın kendi içinde taşıdığı inanılmaz çelişkileri, kişisel gelişim kitaplarına ve batıl itikatlara sığınan üniversiteli kızların trajikomik hâllerini, taziye sırasındaki toplumsal davranışlarımızın tuhaflığını, cinsellik konusunda ergen düzeyinde kalan ülkemiz erkeklerinin çelişik tutumlarını, yaşadığımız büyük toplumsal şizofreniyi… daha pek çok saçmalıklarımızı canlı ve gerçekçi tablolar hâlinde görüyoruz bu romanda. Böyle çok sayıda unsurun yer aldığı romanda, olayların sadece yedi günde geçmesi, metnin içerdiği yoğunluğu ispatlıyor ayrıca.

Son dönem ülke olaylarının insanlarda yarattığı paranoya ve stres bozukluğunun parodisini de içeren Kimdir Bu Mitat Karaman? güncel toplumsal konulara insanî açıdan dokunan arka planıyla bireyin iç dünyasındaki karmaşayı buluşturan, polisiye ile fantastiği harmanlayan özgün yapısıyla ilgi uyandırıyor. Mitat’ın dinamik bir karakter olma özelliği göstermesi; roman olayları ilerledikçe, ergen ruhlu olmaktan, siniklikten, korkaklıktan, evhamlılıktan sıyrılıp daha olgun, daha cesur ve daha becerikli birine dönüşmesi dikkate alındığında, kahramanı Mitat’ın gelişim romanı olarak da okunabilir Kimdir Bu Mitat Karaman?

Faruk Duman’ın, romanın bölüm başlarında karşımıza çıkan çizgilerinin, kitaba ayrı bir düşünsel boyut kazandırdığını da belirtelim. Kimdir Bu Mitat Karaman?’da, Doğu Yücel’in düş ve yaratım zenginliği, kurgulama yeteneğiyle buluşuyor; böylece ortaya unutulmaz bir anti-kahraman ve sıra dışı olaylarla dolu, özgün bir yapıt ortaya çıkıyor. Kimdir Bu Mitat Karaman?’ın, genç romanımızın geldiği aşamayı ve taşıdığı kimi özellikleri görme açısından dikkate alınması gereken bir yapıt olduğu kanısındayım.