10 Haziran 2025

Sineğin tanıklığı: “Gözlerime Gülümserken Öylece Ölsen”

Abramović’in gerçek aletler ve bedenini kullanarak gerçekleştirdiği performansı bağlamından kopararak aşk temasına indirgeyen Rugül Serbest, haz ve acının temsilini; ucu bükülmüş çatal, eğilmiş testere gibi dekoratif objelere dönüştürüyor

Batı sanat tarihinin önemli kavşaklardan birinde ünlü ressam Giotto yer alır. Rönesans resim sanatının temelleri Gotik dönemin İtalyan ustası tarafından döşenmiştir diyebiliriz. Giotto’nun özelliği, orta çağın iki boyutlu ikonik imgelerine derinlik katmasında yatar. Figürlerinde duyguyu öne çıkaran sanatçı Gotik Üslup’tan uzaklaşarak insanı merkez alan, doğaya ve gerçekliğe yönelen yeni bir anlayışın temelini atar.

Giotto’nun Sineği

Sanatçının, ustası Cimabue'nin stilize orta çağ resimlerinden birinin üstüne boyadığı sineğin ustası tarafından gerçek sanıldığı ve öldürülmeye çalışıldığı söylenir. Rönesans sanat tarihçisi ve ressam Giorgio Vasari’ye ait anekdottaki Giotto’nun Sineği; gerçekçiliğe doğru yönelen batı resminin orta çağdan kopuşunu simgeler.

Sıradan hayatından estetik alana taşınan sineğin sanat terminolojisinde adı bile var: "Musca depicta" Latince “resmedilmiş sinek” anlamına gelen terim; sanatçının gerçekliği taklit etme becerisini göstermek için tuvaline sinek figürünü yerleştirmesi anlamına gelir.

Sanat tarihinde sinek imgesi ustalık göstergesi sayılsa da aslında ölüm ve çürümeyi sembolize eder.15 ve 16. yy.’larda genellikle kafataslarının yanında fiziksel bedenin geçiciliğini anlatmak için resmedilirken söz konusu bir kadın olduğunda bedensel arzuya, yönetici sınıftan birileriyle görüldüğünde ise yozlaşmaya gönderme yapar.

Solda: Yaşlı Barthel Bruyn/Vanitas (1524) Sağda: Frans van der Mijn/Omuzunda Sinek Olan Kadın(1596 dolayları)

Çağdaş sanatın popüler isimlerinden Damien Hirst’ün de yerleştirmelerinde böcek familyasını sıkça kullandığını biliyoruz. 2004 tarihli Black Sun, adlı eserinde binlerce ölü sineği reçineyle kaplayarak büyük, siyah bir daire oluşturur. İlk bakışta soyut kara delik gibi görünen bu yapıta yakından bakan izleyici sineklerin varlığıyla yüzleşir. Sanatçı; yaşam, ölüm ve çürüme temalarına estetik alana taşıdığı sinekler üzerinden yaklaşır.

“Gözlerime Gülümserken Öylece Ölsen”

Bu sıradan böceğin sanat tarihindeki sıra dışı önemine değinmemin nedeni; İzmirli genç sanatçı Rugül Serbest’in Pi Artworks’de devam eden kişisel sergisi: Gözlerime Gülümserken Öylece Ölsen (Resimli Kalp Anatomisi)

Rugül Serbest/Ayrıntı

Sanatçının sanat tarihindeki biçimsel ve düşünsel tüm yönleriyle sergisine taşıdığı sinek, arzu, haz ve acı gibi duygu katmanlarına tanıklık ediyor.  

Dört bölümden oluşan serginin ilk bölümünde altın bir sinek portresi sizi karşılıyor.

Siyah daire üzerindeki bu altın figür ikonik orta çağın kutsal figürlerine gönderme yapması açısından ironiktir. Değerlerin göreliliği üzerine de bir önerme sunar. Kalıcı ve geçici yer değiştirir.

Ancak yaşam ve ölümün sembolik imgesi bu altın sinek sadece sanat tarihindeki referansları çağrıştırmıyor; günümüzde sosyal medyadaki yaygın kullanımından dolayı klişeleşen dekoratif bir formu da akla getiriyor. Mağaza duvarlarında da görebileceğimiz türden popüler bir estetik aksesuara dönüşen bu imgenin sanat tarihindeki düşünsel referansları da erozyona uğrayarak sıradanlaşıyor.

Bu özelliğiyle altın sinek portresi, düşünce katmanında yeni bir alan yaratıp geçici ve kalıcı, sıradan ve değerli arasına eklemleniyor.

Rugül Serbest/Karşılama

Sanatçının "Aşk"ın arzu, haz ve acı gibi soyut kavramlarını kendi beden temsili üzerinden görünür kıldığı eserlerinde sanat tarihine çok sayıda gönderme var. Meksikalı ressam Frida Kahlo da onlardan biri. Rugül Serbest'in ikili portreleri, Frida'nın portreleri gibi benliğin kırılgan katmanlarını ifade ediyor.

Solda: İki Frida/Frida Kahlo Sağda: Rugül Serbest

Sanatçı, aşkı “…mantıksız sınırları olan, ulaşılmaz arzularla dolu bir kendini yok ediş” olarak tanımlasa da eserlerin geneline hâkim olan sükûnetle kabulleniş acının temsillerindeki gerilimi yumuşatıyor. Portreleri telaştan uzak ve oldukça sakin.

Aşkın tüm evrelerinde “acı çekmenin insanı değerli kıldığı ve bu nedenle de altın sineğin kendi oto portresi olduğunu” ifade eden sanatçı, günümüz dünyasının hızında duyguların yüzeyselliğine de vurgu yapıyor.

Serbest, kendi portresinde elinde Milan Kundera’nın “Yavaşlık” adlı kitabını tutmaktadır. Çağımızda aşkın yaşanma biçimlerine sembolik bir göndermede bulunur. Kundera'ya göre “yavaşlık ile hatırlama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır.” 

Serginin küratörlüğünü, eserlerinde sanat tarihine yine sıkça referans veren Taner Ceylan üstleniyor. Bu açıdan bakıldığında sanatçı ile küratör arasındaki iş birliği, estetik ve kavramsal düzeyde dikkat çekici bir örtüşme sunuyor. Ancak Taner Ceylan’ın basın metninde ifade ettiği gibi "sergide kelleler havada" uçuşmuyor, kendinizi “savaş meydanında” hissetmiyorsunuz. Sanatçının haz ve acı temsillerinde oklar, bıçaklar dışsal bir tehditten çok içe dönük. Eserlerde gerilim ve yumuşaklığın iç içe geçtiği bir denge hakim.

Sanatçının duvara çiçeklerle yazdığı metin tabanlı yerleştirmesi: Gözlerime Gülümserken Öylece Ölsen yalnızca dilsel bir anlam taşımıyor, duyusal bir deneyime dönüşüyor. Şiddeti çağrıştıran romantik sözler çiçek formuyla görsel olarak çelişiyor. Sanat tarihinin çiçek ile ilişkilendirdiği “dişil” estetik burada bilinçli bir stratejiye dönüşüyor.

Serbest, Marina isimli üçüncü bölümde Sırp performans sanatçısı Marina Abramović’in “Ritim 0” adlı performansına gönderme yapıyor.

Abramović 1974 yılında gerçekleştirdiği dayanıklılık performansında masaya ‘haz’ ve ‘acı’ hissi yaratacak 72 nesne koyar ve izleyiciden birini seçerek kendisine istediklerini yapabileceklerini söyler Abramović’in 6 saatlik zorlu performansında sanat ve hayat arasındaki çizgi ortadan kalkar. Sanatçı bedenini bir aracı olarak kullanarak insan psikolojisinin sınırlarını açığa çıkarır. İnsanın izin verildiğinde ne kadar ileri gidebileceğini gösterir. Bu performans, kadının nesneleştirilmesi ve toplumsal normlar üzerine derinlikli bir yaklaşım sunan sosyal deney gibidir.

Abramović yaptığı açıklamada şunları söyler:

"Öğrendiğim şey, ... eğer bunu seyirciye bırakırsanız, sizi öldürebilecekleriydi … Gerçekten ihlal edilmiş hissettim. Giysilerimi kestiler, karnıma gül dikenleri sapladılar, bir kişi silahı kafamı doğrulttu.”

Abramović’in gerçek aletler ve bedenini kullanarak gerçekleştirdiği performansı bağlamından kopararak aşk temasına indirgeyen Rugül Serbest, haz ve acı temsilini; ucu bükülmüş çatal, eğilmiş testere gibi dekoratif objelere dönüştürüyor.

Solda: Marina Abramović’/Ritim 0 1974 Sağda: Rugül Serbest/Marina

Rugül Serbest, oklar kalbe saplanırken hüzünlü ama gerilimden uzak bahar çiçekleriyle aşkı selamlıyor.


Sergi, 28 Haziran 2025 tarihine kadar Pi Artworks İstanbul’da ziyaret edilebilir. Galeri salıdan cumartesiye kadar 10.00-18.30 saatleri arasında açıktır. 

Gülay Kazancıoğlu kimdir?

İlk, orta ve lise eğitimlerini doğduğu kent olan Trabzon'da tamamladı.

Ankara Üniversitesi'ndeki mühendislik eğitimini resim bölümünde okuyabilmek için yarım bırakıp 1992 yılında Gazi Üniversitesi Resim Bölümü'ne geçti. 

1996 yılında lisansını tamamlamasının ardından Hacettepe Ünversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı'nda “Resimde Trajik” konulu yüksek lisans teziyle sanatta yeterliliğini verdi.

Ankara ve istanbul'da görsel sanatlar öğretmeni olarak da görev yapan sanatçı resim, heykel ve dijital enstalasyon çalışmalarına devam etmektedir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Relax Hotel’den sorgu manzarası: “Gittim, kovuldum, döndüm”

Almanya-Polonya sınırında Erkol’un sığındığı Relax Hotel, sınır dışı edilmenin olduğu kadar sığınmanın da göstergesidir. Öngörülemez dünyanın bireysel ve toplumsal katmanlarda yarattığı kırılganlıklarla baş etme yollarını arayan sanatçı sorar, “Neden ben? Bende bir arıza mı var?”

Taksim Meydanı’ndaki ‘demir kafes’ ve karanlıkta bırakılan patatesler

Sınır kavramı sistemin ürettiği savaşlar, krizler ve eşitsizliklerle hem ihlal edilip aşılabilen hem de acımasızca çizilip korunan bir iktidar aracı olarak karşımıza çıkar

Görünmeyeni kayda almak: Aklın Manzaraları

“Kendini maruz bıraktığın imgelerin miktar ve niteliğini dikkatle ve bilerek seç. İmgelere maruz kalmak her zaman zehirler.”

"
"