Hazine ve Maliye Bakanlığı, nisan ayı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerini açıkladı. Aylık bütçe açığı 174,7 milyar TL olurken, kümülatif olarak 1 trilyon TL’ye yaklaştı (885,5 milyar TL).
Bütçeden bu yılın ilk üç ayında ortalama 155 milyar TL düzeyinde gerçekleştirilen borç faiz giderleri ise nisan ayında 260,7 milyar TL’ye ulaştı. Bu haliyle nisan ayı bütçe giderlerinin yüzde 23’ü ve vergi gelirlerinin yüzde 33’ü borç faiz giderlerine ayrılmış oldu. Yani 2008 küresel krizindeki düzeye geri dönüldü.
Borç faiz giderleri nereye koşuyor? Bakanlığın borç faizi projeksiyonlarına göre haziran ayında 232 milyar TL’lik borç faiz gideri yapılacak. Dolayısıyla borç faiz giderleri bu yüksek seviye devam edecek.
19 Mart’ta başlayan ve devam eden hukuki, siyasi gerilim ve belirsizlik ortamı, Hazine'nin borçlanma maliyetinin artmasına neden olurken, borçlanma daha kısa vadeler ve döviz cinsinden ihraçlar ile devam ediyor. Borcun faiz, döviz ve likidite riski yükseliyor.
Geçtiğimiz yıl gibi bu yıl da borcun faiz ödemesi anaparası ödemesini geçecek. Hatırlayalım; 2024 yılında Hazine 1,6 trilyon TL’lik iç borç servisi gerçekleştirmişti ve bu tutarın 707 milyar TL’si anapara, 898 milyar TL’si de faiz ödemesiydi.
Böyle bir bütçe görünümü, bir yandan mali disiplinin daha da bozulacağının ve diğer yandan bütçeden eğitime, sağlığa, sosyal refaha yönelik bütçe giderlerinin baskılanacağının işaretini veriyor.
Bir de borç faiz giderlerinin nereden koştuğuna bakalım: Hazine’nin borçlanma stratejilerinde 2018 yılında yaptığı değişiklik, yüksek enflasyon ve kur riski bütçeden faiz giderlerine ayrılan payı giderek büyüten en önemli faktörler. 19 Mart itibariyle de yaşanan sürecin kamu maliyesi dinamiklerine etkisini borç faiz giderleri olarak görüyoruz, bir sonraki adım ise kamu borç stoku rasyosundaki değişim olacak.
Aşağıdaki grafikten 2017’den günümüze borç faiz giderlerinin bütçe giderleri içindeki payını görebilirsiniz. 2019’dan bu yana -2022 yılı hariç- faiz dışı fazla da elde edilemediği için bütçe gider ve gelirleri arasındaki farkı belirleyen temel faktör, borç faiz giderlerinin düzeyi oldu. 2008 krizi sonrası bütçedeki payı yüzde 20’ye inen borç faiz giderleri, 2017 yılına gelindiğinde yüzde 8’e kadar geriledi. Ancak 2018 sonrası yükselişe geçti. Bugün artık bu oran yüzde 23’te.
Çünkü değişken faizli DİBS’lerin para politikasının sıkılaştığı ve faiz oranlarının yükseldiği dönemlerde hazineye yükü arttı. Yüksek enflasyonist ortamda TÜFE’ye endeksli senetlerle sürdürülen iç borçlanma ve kur riskinin varlığında döviz cinsi borçlanmaya devam edilmesi bütçedeki faiz giderlerini arttırıcı etki yaptı.

Bütçede faiz giderlerinin ağırlığının azaltılması, faiz dışı fazla edilmesini ve bütçe açığının düşmesini sağlar. Aksi takdirde bütçe, devlete borç verenlere faiz gelirlerinin transferinde giderek daha fazla rol oynar.
Binhan Elif Yılmaz kimdir?
Binhan Elif Yılmaz, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında tamamladı.
Akademik hayatı 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Binhan Elif Yılmaz, aynı Ana Bilim Dalında 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.
"Devlet Borçları ve Türkiye'de Borç Çıkmazı", "Türk Vergi Sistemi", "Maliye", "Küresel Kriz ve Avrupa'da Borç Çıkmazı", "Sosyal Güvenlik Ekonomisi", "Kamu Maliyesi" isimli standart kitaplarının yanında 100'ü aşkın Akademik çalışma ve ulusal/uluslararası kongrelerde sunulan bildiriler bulunmaktadır.
Binhan Elif Yılmaz Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Türk Vergi Sistemi, Devlet Borçları, Kamu Borç Yönetimi ve Uluslararası Borç Krizleri derslerini vermekte, TÜBİTAK, BAP destekli projeler yürütmektedir.
Çeşitli TV kanallarının ekonomi programlarına yorumlarıyla girmekta olan Binhan Elif Yılmaz, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde profesör olarak görev yapmaktadır.
|