12 Mart 2025
Kadının varlığına katlanamayan zihniyet;
elbette onun yazmasına, okumasına, düşünmesine de karşıdır.
Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda
İstanbul’da olamadığıma hayıflandığım günlerin başında 8 Mart geliyor. Ne güzel olurdu şöyle kız arkadaşlarımla, kız kardeşlerimle birlikte Taksim Sıraselviler caddesinde buluşmak, neşeli kahkahalarımızla sokakları inletmek, tüm kadınların sesi olmak, haksızlıklara birlikte isyan etmek, her alanda eşitlik için birlikte haykırmak, cinayet ve şiddet kurbanlarını sessizce anmak, attığımız her adımda bir kar topu gibi büyüyerek çoğalmak... Bu yıl yine 8 Mart Kadınlar Günü’nde on binlerce kadın yurdun birçok yerinde gerçekleşen gece yürüyüşlerine katıldı.
İstanbul’da gerçekleşen Feminist Gece Yürüyüşü ile ilgili yazıları okurken, birbirinden yaratıcı, esprili, kinayeli, çarpıcı, düşündürücü pankartlar dikkatimi çekti. Hem güldüm hem hüzünlendim. Bu hafta, kısa cümlelerle çok şey anlatan bu pankartlardan bazılarını ve düşündürdüklerini yazmak istedim.
Bu pankart bana Grand Kartal Otel’de çıkan yangında hayatını kaybedenlerin aileleri, melek çocukları da düşündürdü. Aile Yılı demişken, o aileleri neden koruyamadık? Rant, çıkar uğruna neden usulsüzlüklere göz yumuldu? Offf ki ne off!
Ayşe Acar kimdir?Ayşe Acar 10 Ağustos 1974'de doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra 1996 yılında Sabah Gazetesi'nin reklam departmanında işe başladı. Sonraki yıllarda NTV ve Vatan Gazetesi'nin reklam departmanlarında yönetici olarak çalıştı. Kariyerini değiştirmesine yol açan olay, 2004 yılında ikizlerine hamile kalmasıyla gerçekleşti. Yazı işlerindeki arkadaşlarına hamilelik maceralarını anlatırken, kendini hafta sonu eklerinde köşe yazarı olarak buldu. Ayşe'nin İkizleri'nin ilk yazısı Vatan Gazetesi'nde 11 Eylül 2004'de yayımlandı ve çocukları Defne ile Ege'nin ilkokula başladığı 2011 yılına kadar sürdü. Nisan 2009'da "Anneee! Anne oluyorum!" isimli ilk kitabı yayımlandı. Bu süre zarfında Vatan Gazetesi'nin hafta sonu eklerinde spor, sanat, siyaset, iş, moda dünyasının etkili isimleriyle röportajlar yaptı. Ayşe 2017'de, ikizleri ve dört ayaklı çocuğu Mişka ile Kanada'nın Vancouver şehrine göçtü. Kanada'nın iklimine, kültürüne ve farklı bir dilde yaşamaya alışırken ortaya göç sürecinde yaşadığı zorlukları ve düştüğü gülünç durumları esprili bir dille anlattığı ikinci kitabı "Kanadalılaştıramadıklarımızdan mısınız?" (2019-Kara Karga Yayınları) çıktı. 2019 yılında T24'te Göç Hikâyeleri köşesini yazmaya başladı. Yeniden başlamanın gücünü anlattığı ve Kanada'da yaşam ile ilgili ipuçları verdiği yazıları, birçok yeni göçmen için rehber niteliğinde oldu. Ayşe Acar aynı zamanda Oksijen Gazetesi için yurt dışında yaşayan başarılı göçmenlerle röportajlar yapıyor ve Vancouver'da çok dilli kampanyalar yürüten bir reklam ajansında müşteri ilişkilerini yönetiyor. |
Vancouver’da The Art of Banksy Without Limits sergisini gezdim, Banksy ve göç temalı eserlerini, hangi nedenle olursa olsun yerlerinden edilen göçmenler için yazdım
Uluslararası Aile Forumu, 22-23 Mayıs tarihlerinde İstanbul'da düzenlendi. Forumda aileyi güçlendirmeye yönelik politikaların devam edeceği vurgulanırken, ben Narin’i, Mattia Ahmet’i, Abdurrahman’ı, Kartalkaya Otel’de zehirlenerek ölen, Isias Otel’de enkaz altında kalan çocuklarımızı ve daha nicelerini düşündüm. Ali Asaf ise her şeye rağmen umudun sembolü oldu
Bu hafta Türkiye’nin yoğun gündeminden biraz müsaade isteyerek, bir sanat terapisi olarak kolajı yazmak istedim. Hadi yırtın bakalım hayatınızın parçalarını, sonra tekrar birleştirin. Bakalım bilinçaltınız size ne diyecek?
© Tüm hakları saklıdır.