17 Mayıs 2023

Rejimi belirleyecek tur: 28 Mayıs

Oğan'ın şartları Erdoğan'a destek vermeyi imkansız kılıyor. Onun her şartı AKP'nin politikaları ve tutumuyla taban tabana zıt. Eğer, o şartlarında gerçekten ısrarlı ise, Kılıçdaroğlu'na daha yakın olduğunu söylemek mümkün

Gözler şimdi Sinan Oğan'da.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmasından sonra kimi destekleyeceği henüz belli olmayan Sinan Oğan'ın başta gelen özelliği ne?..

Atatürkçü ve milliyetçi kimliği.

Bu kimliği vurgulamak adına, yer aldığı ittifakın başlığı Ata İttifakı.

Yine Atatürkçü ve milliyetçi kimliği öne çıkan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ aynı ittifak çatısında Oğan'la birlikte politika oluşturuyor.

İkinci turda Kemal Kılıçdaroğlu ya da Tayyip Erdoğan'a destek vermek için, Oğan ve Özdağ'ın bazı şartları var. Bunlardan ilki şu:

"Türklüğün Anayasadan çıkartılması istemine karşı durmak".

Kim istiyor bunu?..

AKP listelerinden milletvekili seçilen HÜDA PAR.

Ekonomik şart

Oğan'ın ikinci şartı şu:

"Faiz sebep, enflasyon sonuç gibi, krize yol açan ve dünyanın hiçbir iktisat kitabında yer almayan ekonomik politikasından vazgeçilmesi".

Kim uyguluyor bu politikayı?..

Tayyip Erdoğan ve onun emriyle AKP kurmayları.

O politikanın sonucunda yoksulluk derinleşiyor, hem de öyle böyle değil. Seçimi kazanmak amacıyla Erdoğan yoksulluğa yama vuruyor, milyonlarca insana bol keseden kamu kaynakları dağıtıyor.

Elektrik faturalarında yüzde 15 indirim, bir ay bedava doğalgaz, asgari ücret artışı, EYT, öğrencilerin kredi faizlerinin silinmesi, kamu işçilerine yüzde 45 zam bunlardan bazıları.

Bu olağanüstü harcamanın bütçede karşılığı yok. Erdoğan yeniden seçilirse, seçimden önce kaşıkla dağıttığı parayı kepçeyle alacağından kuşku yok. Bol ve çok bol zamlarla.

Sığınmacı şartı

Oğan'ın üçüncü şartı şu:

"Suriyeli, Pakistanlı, artık nereden geldiyse, o sığınmacıların ülkelerine gönderilmesi".

Sığınmacılara kapıları açan kim?..

Tayyip Erdoğan.

Ve göndermeye niyeti olmadığını açıklayan yine Erdoğan.

Buna karşılık, Kılıçdaroğlu'nun "onları iki yıl içinde barışçı biçimde ülkelerine geri göndermek"  üzere, hazırladığı bir program var.

Teröristlere mesafe şartı

Oğan'ın dördüncü şartı şu:

"Her türlü terör örgütüyle arasına mesafe koymak".

Hizbullah terör örgütünün siyasi yapılanması iddiasıyla ortaya çıkan bir parti var, HÜDA PAR.

HÜDA PAR milletvekilleri Meclis'e hangi partinin listelerinden giriyor?

AKP listelerinden!..

İstekler ve sonuçlar

Öne sürülen şartlar ile objektif durum ortada.

Oğan'ın şartları Erdoğan'a destek vermeyi imkansız kılıyor. Onun her şartı AKP'nin politikaları ve tutumuyla taban tabana zıt.

Eğer, o şartlarında gerçekten ısrarlı ise, Kılıçdaroğlu'na daha yakın olduğunu söylemek mümkün.

Kaldı ki:

Şartları arasında yer almasa bile, başlı başına Cumhurbaşkanı adayı olması, Erdoğan'ı devirmek için yarışa katılması ve...

Otoriter rejime karşı demokrasi talebinde bulunması Kılıçdaroğlu'nu desteklemesini normal kılıyor.

Erdoğan'ın politikalarına bu ölçüde ters düşen, onları ağır eleştirilere tutan Sinan Oğan ve Ata İttifakı nasıl karar verir?..

Bunu kısa sürede göreceğiz.

İkinci tur belirleyecek

Seçimde Meclis'in yeni yapısı belli ama, Cumhurbaşkanı belli değil.

Beş yıldır süren bu garip tek adam yönetim biçiminde Meclis ne yazık ki, ikinci derecede öneme sahip. Ülkeyi asıl Cumhurbaşkanı yönetiyor.

Onun için rejimin kaderini 28 Mayıs'taki ikinci tur belirleyecek.

Henüz her şey bitmiş değil.

Yarışın dışında kalmış olmasına rağmen, Sinan Oğan'a büyük sorumluluk düşüyor.

Liderler nerede

O sorumluluk aynı zamanda elbette Altılı Masa'ya da düşüyor.

14 Mayıs'a giden süreçte Kılıçdaroğlu dışında, seçime canı gönülden asılan Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş var. Diğer beş parti lideri ile örgütlerinin görünen katkıda bulunduğunu söylemek zor.

Meral Akşener masayı devirdikten ve geri döndükten sonra karizmayı çizdiriyor. Bunun maliyeti ağır oluyor. Bir ara yüzde 16, 17'lere çıkan İYİ Parti oylarının yarısını MHP'ye kaptırıyor.

Diğer dört parti DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti taş atıyor da, kolu mu yoruluyor, Meclis'te rüyalarında göremeyecekleri sayıda milletvekili kazanıyorlar.

Şimdi onların ve örgütlerinin kenarda oturup, izlemek yerine, olanca çabalarıyla 28 Mayıs'taki ikinci tur için çalışmaları gerekiyor.

Sinan Oğan ise, demokrasi sınavında.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"