08 Mayıs 2025

Medya Ödülleri: “Patlıcan dolması nasıl yapılır”

AKP iktidarının en büyük kozu, gözü sürekli muhalif kanallarda. Program, haber, akla ne gelirse, istenmeyen haber ve programlar faslında hem para cezası hem program durdurma, hatta ekran karartma! Ama, “medya 2002’den bu yana tartışmasız çok özgür!"

“Yalanın ve dezenformasyonun etrafı kuşattığı bir dönemde hak ve hakikat mücadelesine gönül vermiş medya mensuplarımızla dayanışmamızın simgesi olan bu ödüller...”

Adı “Anadolu Medya Ödülleri”, arada Adana, Bilecik, Bartın’a verilen birkaç ödül de olsa, dağıtılan ödüller merkezi İstanbul’da bulunan “yandaş kanallara” gidiyor.

Ödül töreninde Tayyip Erdoğan “hakikat mücadelesine gönül vermiş medya mensuplarını” öve öve bitiremiyor.

Kim bunlar, ödül alanlar kim?.. Kim olacak?..

Sen, ben, bizim oğlan.

“Kendin pişir, kendin ye” vaziyeti!..

“Muhalif medya”

Erdoğan törende harikalar yaratıyor:

“Demokrasimize güç veren medyanın, hükümetimize muhalif olsa da başımızın üstünde yeri vardır.”

Madem öyle...

Dağıtılan ödüller arasında tek bir tane muhalif dediği medyadan bir kişiye, bir sunucuya ya da programa neden hiç ödül yok?..

Ya da...

Yıllardır kendisinin gezilerine muhalif medyadan nazar boncuğu olarak, neden tek bir gazeteci çağrılmıyor?..

Neden çağrılsın ki?.. Ya o gazeteci Erdoğan’ın işine gelmeyen bir soru sormaya kalkarsa!..

10. Anadolu Medya Ödülleri

Basın özgürlüğü endeksi

Muhalifi medyaya kendine göre çiçek attıktan sonra Erdoğan:

“Türkiye bugün 2002 göre daha özgür ve hiç tartışmasız çok daha serbest bir medya ekosistemine

Sahiptir.”

O zaman bizim değil, uluslararası basın örgütlerinin her yıl yayınladığı...

Basın Özgürlüğü Endeksinde 2002’de Türkiye 180 ülke arasında 99. sırada iken, bugün neden 159. sıraya düşüyor?..

Büyük çoğunluğun haritada yerini bile gösteremeyeceği Esvatini, Myanmar, Brunei, Komorlar, Bhutan, Tongo, Benin, Uganda gibi ülkelerin neden gerisinde kalıyor?..

Ya da...

Gazetecilere açılan davalar...

Gözaltına alınan gazeteciler...

Tutuklanan gazeteciler...

Hapis yatan gazeteciler...

İşten attırılan gazeteciler...

İşte, son günlerde CHP’nin düzenlediği mitinglerde ellerinde kamera ve fotoğraf makinesi bulunan, çalıştıkları kurumlar belli olan yedi gazeteci daha gözaltına alınıyor, sonra da...

Gazeteciler hakkında ‘kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere katılma’ suçlamasına ek olarak, ‘olay yerinde gazetecilik faaliyeti yürüttüklerine dair tespit bulunamadığı” gerekçesiyle dava açılıyor!..

RTÜK’ü unutmak olmaz

Davalara ek olarak, bir de RTÜK var, RTÜK!..

AKP iktidarının en büyük kozu, gözü sürekli muhalif kanallarda.

Program, haber, akla ne gelirse, istenmeyen haber ve programlar faslında hem para cezası hem program durdurma, hatta ekran karartma!..

Ama, “medya 2002’den bu yana tartışmasız çok özgür!..”

Öyle söylüyor.

Yılmaz Büyükerşen anlattı

Basın özgürlüğü denilince...

Geçenlerde Basın Konseyi’nin 37. kuruluşunun kutlandığı yemek var, aramıza onur konuğu olarak Eskişehir’in unutulmaz Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen katılıyor.

Hoca 1950’lerde gazetecilik yapıyor, Eskişehir ve çevresindeki birkaç ilin muhabirliğini yürütüyor. 1950’lerin ikinci yarısı basının kara yılları. Gazeteciler sık sık tutuklanıyor, haberlere ağır sansür geliyor, olmadı iktidarın işine gelmeyen haberler, sıkı sansürden dolayı, son anda sayfalardan çıkartılıyor.

Çıkartılıyor da, o boş yer nasıl dolacak?..

Sakarya gazetesi

İşte, öyle bir günde...

22 Nisan 1960 günü Büyükerşen Hoca’nın çalıştığı Sakarya gazetesinde manşetteki haber son anda sansüre uğruyor, haber çıkartılıyor. Gazete ne yapıyor?..

Büyükerşen Hoca:

“Artık iyice bunalmıştık, yine emirle çıkartılan haberin yerine, bir çözüm bulduk.

Patlıcan dolması nasıl yapılır, diye manşet attık. Altına da, mideyi rahatsız etmemesi için patlıcanların iyi seçilmesi lazımdır, diyerek yemek tarifini ekledik.”

Patlıcan dolması altı sütuna manşet!..

Ahmet Arif’in kuşları

Büyükerşen Hoca’yı dinlerken...

Ve de bol bol “basın özgürlüğü” sözleri salonu kaplamışken...

Gazeteciler tutuklanırken...

Ahmet Arif geliyor aklıma, onun bir şiiri:

“Bir de kuşlar var
Hakim Bey
Her şeyin başı onlar
Onlar
Özgürlüğü koyuyor
İnsanın kafasına”

Teknik ilerledi

Bugün “patlıcan dolması” haberlerine gerek yok.

İttihat Terakki’den bu yana medyanın görmediği baskı ve sansürün günümüzde pratik çözümü var.

Bilgisayar çağında teknik artık çok ileri, gece yarısı bile, emir üzerine çıkartılan haberin yerine kolayca bir başka haber koymak mümkün!..

Kuş resmi bile olur.

Gel de, bunu Ahmet Arif’in ‘Hakim Bey’ine” anlat!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Vali Bey'in gözyaşları: Seyit Rıza Meydanı

Bugün çözüm sürecinde kavramlar, uygulamalar birbirine karışıyor. Neler olduğunu çok dar bir grup dışında kimse bilmiyor. Karar verme konumundaki yargı, valiler, kaymakamlar, emniyet, jandarma bilgiye sahip değil. Ülkeyi yönetenler bir yol haritası hazırlamıyor, oysa hazırlaması ve bunu ilgili birimlerle paylaşması gerek. Ama, acaba öyle bir harita var mı?

PKK, Lozan’ı bilmiyor, çarpıcı örnek “dil”

Yasalar Kürtçeye saygılı ancak, pek çok konuda olduğu gibi, uygulama keyfi ve saçma. Kusur Lozan’da değil. PKK ise Lozan’ı eleştirmekle meşgul. Çünkü, pek çok kişi ve kurum gibi, Lozan’ı bilmiyor 

PKK fesih bildirisindeki o cümle: Özerklik vurgusu

Tarihsel analize göre, PKK bildirisindeki cümlenin anlamı çok net. Lozan ve 1924 Anayasası’na karşı çıkmak bir önceki döneme duyulan özlemi vurguluyor: Özerklik!.. Hatta, Sevr’e göre, bağımsız Kürdistan!..

"
"