Desen: Selçuk Demirel
Bir daha yazayım:
İktidar önce halkın cebindekini aldı…
Sonra halkın parasıyla halkın oyunu aldı…
Ardından o parayı yine almak için tekrar cebine, sofrasına, ailesinin geçimine, ailesinin, çocuklarının geleceğine saldırdı.
Karaman'ın koyunu bile sonra çıksın oyunu diye az beklerdi!
Şöyle diyeyim Sayın 52:
Önce sizin cüzdanı boşalttılar…
Sonra 52'yi almak, Meclis'te hakim olmak, bu organize işleri sürdürmek için oyunuz gerektiğinden, devletin kasasını boşalttılar, ne lirası kaldı, ne dövizi.
Şimdi onları geri alıp bir sonraki seçimde yine dağıtır gibi yapmak için sizin masanıza, tasanıza çullandılar.
Kendi bozduğu makineyi tamir için sanki yeni dükkan açmış gibi "bana gelin" diyen Usta, siz "Kuru ekmek yeriz, seni yedirmeyiz" diyenlere "Haşa yedirmedin beni, kuru ekmek bekliyor seni" diye müjde veriyor.
Bu çarkı döndürmek için…
1. Şartsız tapınmanız gerekiyor
2. "Münafıklar"ın, itiraz edenlerin susturulması, Kavala, Atalay, Yanardağ gibi nice kişinin gözdağı ve intikam gibi hapiste tutulması gerekiyor.
3. Kendi hayatınızın zorluklarını unutturmak için, ama din ama milliyet ama cinsiyet uğruna başkalarını düşman belletmeleri gerekiyor.
4. Yalanları zerre sorgulamamanız, misal "İsveç Nato'yu nah görür" deyince inanmanız, "İsveç'e NATO için yeşil ışık" deyince alkışlamanız gerekiyor.
5. Misal 15 Temmuzda "demokrasi bayramı" için sela verilirken, depoyu bir "darbe" gibi gelen 5 TL vergi zammıyla dolduramamayı bile dert etmemeniz, Gabar'dan seçim için "fışkırtılan" petrole sevinmeniz gerekiyor.
6. Doğalgazda ÖTV'ye yüzde 224 zam yapılırken, sizin doğal gazı hâlâ bedava sanmanız, Karadeniz'den akacak gazla gaza gelmeniz gerekiyor.
7. Bir cebinize sanki kendi ceplerinden veriyorlarmış gibi konan sadakayla sevinirken, diğer cebinizdeki ele teslim olmanız gerekiyor.
Çünkü siz bu çarkın dönüşüne ister öfkeyle ister "yedirmeyiz" diye bakarken…
"Cumhurbaşkanına hakaret etti" diye 14 yaşındaki çocuğun 12 ay, indirimle 5 ay hapis cezası alması gerekiyor.
Çünkü çoğu yoksul yüzde 52'nin oyu sayesinde devletin yani milletin parasını kendilerine akıtan kimi şirketin ihaleleri kapması, misal Çanakkale'de 55 köyün suyunu yutması gerekiyor.
Çünkü ikiyüzlü ahlaklarıyla oruç açarken ağızlarına attıkları zeytine şükredip zeytinlikleri yağmaya, peşkeşe, ranta açmaları gerekiyor.
Çünkü misal Uludağ'ı da milli park olmaktan çıkarıp doymayan karınlarıyla karını kârına katmaları gerekiyor.
Çünkü suçluluğu ve suç ortaklığını milletin tümüne yaymak için, cinayet, hırsızlık, cinsel saldırı suçlularını hoş görüp sürekli olarak kadınlara, kızlara, LGBTİ+ vatandaşlarına ahlak diktatörlüğüyle had bildirmeleri, aşağılamaları gerekiyor.
Çünkü 2015'te, ilkinde iktidarın çoğunluğu kaybettiği, birkaç ay sonra ise yeniden çoğunluğu kazandığı iki seçim arasında, Ankara Garı ve Suruç katliamlarının nasıl olduğunu hiç sorgulamamamız gerekiyor.
Çünkü derede boğulmuş, sağa sağcılıkla, milliyetçi bağnazlığa milliyetçilikle filan muhalif olan, kendini kaybetmiş, bir muhalefet gerekiyor.
Çünkü Tuzla'da tersane işçisi olan üç çocuk babası Karslı Fikret Oğuz'un geçim sıkıntısı yüzünden 31 yaşında intihar etmesi gerekiyor…
Çünkü emekli maaşıyla kirasını ödemekte zorlanan ve "ölümümden ev sahibim sorumludur" diye yazan Nevzat Hülya Erinç'in de ölümü tercih etmesi gerekiyor.
Çünkü Türkiye Yüzyılı'nın milyonlarca insanın hayatıyla oynaması, üzerlerine basması, geleceklerini karartması gerekiyor!
Fakat şu da oluyor:
Kadınları, genç kızları, kız çocukları sözde korur gibi aşağılarken…
LGBTİ+ kim varsa, aşağılayıp ve sadece aşağılarken…
Şortlarıyla, boylarıyla, smaçları ve blokları ve Ebrar servisleriyle, voleybolcular bu çoraklaştırılmış ruhlara bir sevinç getiriyor…
Süleyman Soylu'nun seçim otobüsü geçerken "kalp işareti" yapınca polisin aldığı ve darp edilen, yani kendisini korumakla mükellef İçişleri Bakanı'nı "kalp işareti"nden korumak için devlet şiddetiyle dövülen genç; İsmail İshak Arslan, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünden birincilikle mezun oluyor.
Buna en çok, misal Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan ve hayatı alınmış nice genç ve çocuk seviniyor; hayatı çalınan nice gence hem biat etmeme hem kalbiyle başarılı olma umudu veriyor!
Kalpten, kadından, kızlardan, LGBTİ+'lardan korkan, itirazdan korkan, eleştiriden korkan, tabiattan korkan, hayvanlardan korkan, kendi geçmiş sözlerine dahi düşman olup kendinden bile korkanlara…
Nefret, hiddet, şiddet müptelalarına…
Aha inadına kalp, inadına umut, inadına isyan!
Kalp, inadına… İnadına, kalp!
Müslüm Baba'yı anarak hem:
Bu gidişin sonu kötü, kalbi kaybetme, gel
Ama karar ver, tutamıyorum zamanı!
Umur Talu kimdir?
Umur Talu, ilk, orta, liseyi Galatasaray Lisesi'nde yatılı okudu. 1980'de Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi'den mezun oldu.
Üniversite döneminde Demiryolu İşçileri Sendikası ve Marmara Boğazları Belediyeler Birliği'nde çalıştı. Günaydın gazetesinde başladığı gazeteciliği, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, tekrar Milliyet, Star, Sabah, Habertürk'te sürdürdü. Muhabirlik, ekonomi servisi yönetmenliği, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı, kısa süre Paris temsilciliği yaptı.
Medyakronik başta olmak üzere, çok sayıda web sitesi ile dergide makaleleri yer aldı.
Birkaç dönem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu'na seçildi, başkan yardımcılığında bulundu.
İstanbul Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim fakültelerinde ders verdi.
Türkiye medyasında ilk "ombudsman"lik kurumunun kurulmasını gerçekleştirdi. 1998'de Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ni hazırladı.
Çalışmaları Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü, iki kez Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Köşe Yazısı Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Ödülü başta olmak üzere, çeşitli mesleki ödüllere değer görüldü. Aynı yıl, üç farklı gazetecilik örgütünden köşe yazarı ödülü aldı.
Bodrum: Yüzyıllık Yolculuk, Kadınımızın Hatıra Defteri gibi belgesellerde metin yazarlığını yaptı.
Sosyal Demokrasi, Fransa Bölümü (Turhan) Uçuran Bey Postanesi (Milliyet), Dipsiz Medya (İletişim), Bedelli Gazetecilik (Everest), Senin Adın Corona Olsun (Literatür) kitapları yayımlandı. Keynes'in (O. E. Moggridge, Afa Yay.) çevirisini yaptı.
|