18 Mayıs 2025
Dünya küçük bir köy derlerdi, inanmazdık; öyleymiş. Trump’ın ocakta göreve başlamasıyla fitilini ateşlediği ikinci dönem ticaret savaşları, tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Asya’sından Avrupa’sına —sanırım Türkiye dışında— her ülkenin gündeminin ilk sırasında ticaret savaşları var. Yavaşlayan büyüme rakamları ile artan işsizlik oranları, herkesi kara kara düşündürüyor.
Avrupa ülkeleri, Çin’in ABD’ye yollayamadığı ürünlerinin yeni hedefi olmaktan korkarken; Güneydoğu Asya ülkeleri de, kendilerine gelen yüksek vergileri düşürmek için Beyaz Saray’ın kapısını aşındırıyor. Otomotivden elektroniğe birçok şirket, 2025 satış ve kâr beklentilerini düşürürken tüm dünyada yaygın işten çıkarmalar haberleri geliyor Microsoft, toplam iş gücünün %3’üne denk gelen 7.000 kişiyle yollarını ayıracağını açıklarken; VW de 6.000 kişinin işten çıkarılacağını duyurdu.
Tüm bunlar olurken, geçtiğimiz hafta Cenevre’de ABD ve Çin ekipleri aylardır beklenen görüşmelere başladılar. Görüşmelerde bu kadar geç kalınmasının birkaç nedeni var. İlk olarak, iki taraf da ilk adımı atmak istemiyor, bunu bir zayıflık göstergesi olacağını düşünüyordu. Çin tarafı ABD tarafının üstüncü yaklaşımını kabul etmiyor ve bu konunun iki denk ülke olarak konuşulmasını istiyordu. Çin ticaret savaşlarını ABD’nın yeni bir emperyalist hamlesi olarak nitelerken, geri adım atmayacağının altını çizdi.
Çin ve ABD’nin yoğurt yiyişleri arasındaki önemli farklardan biri de bu görüşmeleri kimlerin yapacağı oldu. Çin, kendi devlet geleneğine uygun olarak görüşmelerin alt kademeler arasında başlayıp, belirli bir noktadan sonra üst düzey ekiplerin dâhil olmasını istiyordu. Buna karşın ABD, görüşmelerin en üst kademeler arasında, mümkün ise Xi ve Trump , olmasını ve buradan bir şov çıkmasını bekliyordu. Bu nedenle ABD tarafının, Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao’nun Amerikalı mevkidaşı Howard Lutnick ile görüşme talebini yeteri kadar üst düzey bulmadığı iddia ediliyor Çin gibi, temeli Konfüçyüs döneminde atılmış güçlü devlet kültürü ve ritüellerine sahip bir ülke ise, liderlerin ortada bir mutabakat yok iken direkt görüşmesine sıcak bakmadi. Tabi Zelenskyi’nin Beyaz Saray ziyareti sırasında yaşanan rezalette hâlâ herkesin hafızasında tazeliğini koruyor.
Kısa ve öz, Amerika’nın getirdiği vergiler Çin'in üstünde beklendiği etkiyi yaratamadı ve ABD geri adım atmak zorunda kaldı. Kurtuluş Günü sonrası düşüşe geçen ABD borsaları, Trump ve ekibi üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Yemin töreninde başkanın hemen arkasında saf tutmuş olan Bezos, Zuckerberg gibi teknoloji şirketi sahipleri birkaç günde milyarca dolar kaybetmişti.
Diğer bir önemli neden ise, gümrük vergileri ile gelmesi beklenen yüksek enflasyondu. Tüketemeyen Amerikalı’nın mutsuz olacağını herkes biliyor. Biden da bundan nasibini almıştı; seçimi kaybetmesinin en büyük nedenlerinden biri enflasyon olmuştu. Gümrük vergilerinin geleceğini gören Amerikan firmaları, mağazalardaki rafları birkaç ay olsa da dolduracak stokları 2024 son çeyrek ve 2025 ilk çeyrekte tedarik etmişlerdi. Bunu, Çin’in ABD’ye olan ihracatındaki Ekim 2024 - Mart 2025 %5’lik artıştan da görebiliyoruz.
Bu stoklar bittiği zaman, yerine gelecek stoklarda çok ciddi fiyat artışları kaçınılmaz olacaktı. İlaç sektörü, otomotiv gibi birçok üründe ABD’de de üretilse dahi, Çin’den gelecek olan hammadde ve yarı mamullere bağımlı olduğundan ciddi maliyet artışları ile karşı karşıya kalacaktı.
Son önemli etken ise üretimdeki aksamalardı. Çin, nadir elementler için nisan ayında ihracat yasakları getirdi. Çin, bu madenlerin yaklaşık %70’ini çıkarırken, %90’ından fazlasını işliyor. Nadir elementler, özellikle elektronik, çip ve elektrikli araç üretiminde kritik önem içeriyor. Elon Musk’ın sahibi olduğu insansı robot firması Optimus, yasaklar nedeniyle üretimde aksamalar yaşayacağını, bunun da kârlılığını etkileyeceğini açıklamıştı.
Çin tarafında da işler güllük gülistanlık demek doğru olmaz. Nisan ayı itibarıyla ticaret savaşlarının etkisi, üretimde ciddi bir şekilde hissedilmeye başlamıştı. Bunun da işsizlik üzerinde getireceği negatif etki, devlet tarafında endişe yaratıyordu.
Özellikle tekstil, oyuncak ve mobilya gibi alanlarda Çinli üreticilerin ABD’ye ürettiği mallar için alternatif pazar bulması çok zor. Nisan ayında toplam ihracat %8,1 artış gösterse dahi, Amerika’ya olan ihracatta %21 düşüş yaşandı. Amerika’ya satılan ürünlerin katma değerinin diğer marketlere göre daha yüksek olduğunu düşününce, kârlılık tarafında ciddi kayıplar oluşması kaçınılmaz olacaktı.
Bunun yanında, ABD’nin yüksek vergi getirdiği birçok ülke çoktan masaya oturdu ve görüşmelerden olumlu haberler geliyor. Çin ise böyle bir durumda sona kalıp tüm kozları karşı tarafa vermek istemeyecektir.
Durum böyle olunca beklenen görüşme için nisan sonuna doğru iki taraftan da pozitif mesajlar gelmeye başlamıştı. Bizzat Trump, nisan sonunda “vergiler düşecek ama eski hâline de dönmeyecek” dedi. Çin tarafı ise “eşit düzlemde olacak görüşmelere hazırız” dedi ve görüşmeler geçen hafta gerçekleşti.
Cenevre görüşmelerinin ilk etabı, beklenenden başarılı ve hızlı sonuçlandı. Çin tarafında ekibin liderliğini ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı He Lifeng, ABD ekibinin liderliğini ise Hazine Bakanı Scott Bessent yaptı. İki taraf da —90 günlüğüne olsa da— karşılıklı vergi indirimlerine gittiler. ABD, Çin’den gelen ürünlere uyguladığı vergiyi %145’ten %30’a indirirken; Çin tarafı ise Amerikan ürünlerine uygulanan vergiyi %125’ten %10’a düşürdü.
Denizaşırı ticarette 90 gün çok kısa bir süre; ürünlerin üretilip ABD’ye ulaşması 2 aydan uzun bir zaman alıyor. Bu nedenle, bu sürenin uzatılacağını tahmin etmek çok zor değil. Çin’e getirilen vergiler, Kurtuluş Günü sonrasına göre çok daha düşük olsa da hâlâ tarihin en yüksek seviyelerine yakın. Trump, ilk göreve geldiği 2018’de Çin’den gelen ürünlere uygulanan ortalama vergiyi %3’ten %19’a çıkarmış; bu oran Biden döneminde de artarak %21’e ulaşmıştı. Bu yazıyı yazdığımız sırada ise bu oran %30’un üstüne çıkmış bulunuyor.
Tüm bu görüşmeler olurken, iki taraf da saflarını sıkılaştırmak için harıl harıl çalışıyor. ABD Başkanı Trump’ın Orta Doğu’yu ziyaret ettiği sırada, Çin ise Latin Amerika devlet başkanlarını ağırlıyordu. Brezilya Başkanı Lula ve Kolombiya Başkanı Gustavo Petro da ziyaretçiler arasında yerini aldı.
Xi, toplantıda yaptığı konuşmada “Zorbalık ve hegemonyanın ABD’yi tecride sürükleyeceğini” söyledi. Kolombiya lideri ise, “Yatay bir diyalog, dikey bir diyaloğun aksine, otoriterlikten, emperyalizmden ve medeniyetler arasındaki al-ver ilişkilerinden arınmış olabilir” diye ekledi.
Latin Amerika ülkelerinin büyük çoğunluğu Kuşak-Yol Projesi içinde yer alıyor. Xi, ziyaret sırasında bölge ülkelerine 9,2 milyar dolarlık altyapı yatırımı sözü verdi. Mayıs sonunda gerçekleşecek Güneydoğu Asya ve Arap ülkeleri zirvesine de Çin tarafından Başbakan Li Qiang katılacak.
Çağımızı tanımlayan en doğru kelime “belirsizlik” diyebiliriz. Ticaret savaşları da bu belirsizliği ve küresel endişeyi harlamaya devam ediyor. Naçizane önerim: Derin bir nefes alın ve rahatlayın; bunlar, yeni dünya dengesinin daha ilk adımları ve görecek çok şey var.
Onur Türkmen kimdir?1982 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana’da tamamladı, ODTÜ Makine Mühendisliği’ni 2005 yılı sonunda bitirdi. 2011 yılından bu yana, 10 yıldan uzun süresi Şanghay’da olmak üzere, Asya’da yaşamaktadır. Bu dönemde işi gereği Çin'in, küçük kasabaları da dahil, birçok yerini görme ve günlük hayatını gözlemleme şansı oldu. En acı hotpot’ını tatma, en sert baijiu’sunu (pirinç rakısı) içme şansını elde etti. İngilizce ve Çince bilmektedir. |
Çinli firmaların yurt dışı maceraları yeni başlıyor ve zorlu geçecek. BYD ile ilgili yazıda da belirttiğimiz gibi, Çinli firmalar kendilerine has çalışma kültürleriyle, yabancı ülkelerin yüksek maliyetli üretim ekosistemlerinde birçok zorluk ile karşılaşacaklar. Başarı da öyle kolay olmayacak
Çin’e ilk taşındığım 2010’ların başında, küçük kasabaların sokaklarındaki çocukları gördüğüm zaman “İleride ne olacaklar acaba?” diye düşünürdüm. Kaygımın yersiz olduğunu, ilerleyen yıllarda aynı şehirlere yeniden gittiğimde anladım
Akılsız başın cezasını fabrikalarda çalışan ve bu ürünlerin ana müşterisi olan orta-alt gelir grupları çekecek. Birçok fabrika, bilinmezliklerden dolayı geçici de olsa kapısına kilit astı; Batı’da ise kaçınılmaz bir enflasyon yolda
© Tüm hakları saklıdır.