09 Haziran 2025
Son zamanlarda “ölenler”in sayısı azalıyor gibi. Yani “hayatını kaybedenler” azaldı mı? Yok azalmadı. Ne demek istiyorum? Şunu; hayatını kaybedenlerin istatistiğinde kaydadeğer bir değişiklik olmadı ama bunların arasında “ölenler” azaldı; “geberenler”in oranı yükselmeye başlıyor. “Vefat edenler” de çoğalmış olabilir; hatta “irtihal-i ruh eyleyenler” de muhtemelen çoğalmıştır. Yavaş yavaş, “ölmek” gibi “nötr” bir şey yapanların azalacağını, bunun yerine “irtihal” veya “intikal” (tabii “ebediyet”e) edenlerin çoğalacağını tahmin edebiliriz. Önce bir “müftü” efendi çıktı, “geberme”nin kapısını açtı; ama iş bununla kalmadı. Şimdi bir de “çarpılanlar” çıktı. Bunlar da sakin sakin ölmeyi beceremeyenler. Beceremedikleri için “ceza” olmak üzere ölüyorlar!
Neden “ceza”, cezalandırılmaları niçin gerekli görülmüş? Oldukları kişi oldukları için. İrtihal-i ruh eyleyenler de aynı mantığa tabiler, oldukları kişi oldukları için ebediyete intikal ediyorlar. Adaletin terazisi adaletin hükmünü vermekte vakit kaybetmiyor. Herkes hak ettiği yere yollanıyor. Kimin, nereye, nasıl gittiğini bilen ayrıcalıklı kişiler de var; zaten onlar bize hemen söylüyor, kim vefat etti, kim geberdi, kim çarpıldı.
Bu kelimeler bu toplumun nasıl bir nefret yüküyle yüklü olduğunu gösteriyor. Nefretin nedeni, kaynağı Batılılaşma, dinden uzaklaşma. Geleneğe ihanet etme de diyebiliriz. Ama burada tuhaf bir durum var. Bu toplumun geleneğinde buna uymayan motifler ağır basar. Örneğin, “Ölenin arkasından konuşulmaz” diye bir söz vardır ki tam da geleneğin nasıl biçimlendiğini gösterir. Oysa önümüzdeki örnekte “geleneğe ihanet” diye ateş püskürenler ölenin arkasından hem de ne biçim konuşuyorlar. Onların “hain” diye suçladıkları kesimden ise böyle bir davranış görmedik.
“Nefretin kaynağı Batılılaşma” dedim. Ta Lale Devri’ne kadar uzatabileceğimiz bir tarih! Bu uzun süreçte terkedilen geleneğin haddi hesabı yok. Terk etme fiilini yerine getirenler arasında da “gelenek”ten şaşmamaya kararlı kesimin sayısı hiç az değil. Modern hayatın ve Batılı hayat tarzının sunduklarından bol bol yararlananlar arasında onlar da kendilerini gösteriyor. “Kaybolan gelenek neydi?” diye sorsanız, tutarlı bir resim sunabilecekleri şüpheli. Türkiye’de kimlerin muhafazakâr olduğu ve neyi muhafaza etmek istedikleri benim bir türlü çözemediğim bir bilmece olmuştur.
Neyse ki, yukarıda söylediğim gibi, “bilenler” var. Kimin öldüğünü, kimin geberdiğini bildikleri gibi, ne zaman ve nasıl gebereceğimizi de onlar biliyor.
Murat Belge kimdir? 16 Mart 1943'te Ankara'da doğdu. İngiliz Erkek Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde asistanlık ve doktora yaptı. 1969'da İngiltere'deki Sussex Üniversitesi'nde araştırmacı olarak bulundu. Christopher Caudwell ve Marksist estetik konulu teziyle 1980'de doçent oldu. Genç yaşlarda yaptığı William Faulkner ve James Joyce çevirilerinin yanı sıra 1964'ten itibaren Yeni Dergi, Papirüs gibi dergilerde çıkan eleştirileri, yorum yazılarıyla tanındı. Namık Kemal, Behçet Necatigil gibi yazarlar üstüne incelemeler yaptı. 1970'te Halkın Dostları Dergisi'nin kurucuları arasında yer aldı. 12 Mart 1971 muhtırasıyla başlayan darbe döneminde iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra 1974'te üniversiteye döndü. 1975'te Birikim dergisini kurdu. 1981'de YÖK'ün kuruluşunun ardından üniversiteden istifa etti. 1983'te İletişim Yayınları'nı kurdu, 1984'te Yeni Gündem dergisini çıkartmaya başladı. Denemelerini Tarihten Güncelliğe (1983), 12 Yıl Sonra 12 Eylül (1992), Edebiyat Üstüne Yazılar (1994) kitaplarında topladı. 1980'lerde Sadık Özben mahlasıyla düzenli olarak mizah yazıları yazdı. 1991'de Helsinki Yurttaşlar Derneği, Türkiye şubesini kurdu. 1997'de profesör oldu; 1995'ten bu yana Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde akademik çalışmalarını sürdürüyor. Marksist estetikten militarizme, edebiyattan yemek kültürüne, Osmanlı ve İstanbul tarihine dek birçok farklı alanda 26 tane kitabı ve çok sayıda makalesi yayımlandı. Halkın Dostları, Birikim, Yeni Dergi, Yeni Gündem, Milliyet Sanat, Papirüs dergilerinde ve Cumhuriyet, Demokrat, Milliyet, Radikal, Taraf gazetelerinde yazdı. Hale Soygazi ile evli. Kitapları - Tarihten Güncelliğe (Alan, 1983; İletişim, 1997) - Sosyalizm, Türkiye ve Gelecek (Birikim, 1989) - Marksist Estetik (BFS, 1989; Birikim, 1997) - The Blue Cruise (Boyut, 1991) - Türkiye Dünyanın Neresinde (Birikim, 1992) - 12 Yıl Sonra 12 Eylül (Birikim, 1992) - İstanbul Gezi Rehberi (Tarih Vakfı, 1993; İletişim, 2007) - Türkler ve Kürtler: Nereden Nereye? (Birikim, 1995) - Boğaziçi'nde Yalılar ve İnsanlar (İletişim, 1997) - Edebiyat Üstüne Yazılar (YKY, 1994; İletişim, 1998) - Tarih Boyunca Yemek Kültürü (İletişim, 2001), - Başka Kentler, Başka Denizler 1 (İletişim, 2002) - Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu: Türkiye ve Avrupa Birliği (Birikim, 2003) - Osmanlı: Kurumlar ve Kültür (Bilgi Üniversitesi, 2006) - Başka Kentler Başka Denizler 2 (İletişim, 2007) - Genesis: "Büyük Ulusal Anlatı" ve Türklerin Kökeni (İletişim, 2008) - Sanat ve Edebiyat Yazıları (İletişim, 2009) - Balkan Literatures in the Era of Nationalism (Jale Parla ile birlikte, 2009) - Sadık Özben'in Toplu Eserleri (Helikopter, 2010) - Başka Kentler, Başka Denizler 3 (İletişim, 2011) - Edebiyatta Ermeniler (İletişim, 2013) - Başka Kentler, Başka Denizler 4 (İletişim, 2014) - Militarist Modernleşme-Almanya, Japonya ve Türkiye (İletişim, 2014) - Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik (Agora, 2006; Berat Günçıkan ile söyleşi) - Step ve Bozkır - Rusça ve Türkçe Edebiyatta Doğu-Batı Sorunu ve Kültür (2016) - Şairaneden Şiirsele / Türkiye'de Modern Şiir (İletişim, 2018) - "Siz isterseniz…" – Popülizm Üzerine Yazılar (İletişim, 2018) - Sanat ve Edebiyat Yazıları II (İletişim, 2019) Çevirileri - Hegel Üstüne: W.T. Stace - Martin Chuzlewitt: Charles Dickens - Döşeğimde Ölürken, Ağustos Işığı, Ayı: William Faulkner - Dublinliler, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi: James Joyce - Arabadakiler, Patrick White - 1844 Elyazmaları: Karl Marx - Bir Zamanlar Europa'da, Leylak ve Bayrak: John Berger - Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla: Leo Huberman - Yazıcı Bartleby: Herman Melville - Kayıp Kız: David Herbert Lawrence - Yurtsuzların Ülkesi: Dugmore Boetie - Lenin ve Felsefe: Louis Althusser (Bülent Aksoy ve Erol Tulpar ile birlikte) - Yanya Sultanı – Tepedelenli Ali Paşa: William Plomer |
Erdoğan ve Bahçeli… “İsrail’in bir sonraki hedefi” diyorlar. Ola ki bu doğru tespittir. Peki nasıl hazırlanıyor iktidar böyle bir saldırıya? Ekrem İmamoğlu’na savaş açarak...
Neredeyse bütün felsefe tarihi üç “moment”i bulma çabalarıyla doludur. Oysa ne kadar kolay. Ben iyiyim, iyi ve doğruyum; o halde benim işime yarayan şey de iyidir ve doğrudur. Her şeyin bir kolayı var...
"Her derde deva” bir şey değil ama şu anda laikliği savunan çizgide bulunanların kendi aralarında bir karşılıklı anlayış ortamı kurmaları, yapılması gerekli şeylerden biri olarak ele alınabilir
© Tüm hakları saklıdır.