01 Mayıs 2025

Meydan korkusu

Taksim kötülük için hep bir kapandı. O meydanı bir gün yasaklardan arındırmak ve gerçekten bir halk meydanı yapmak elzem demektir. Bu ülke, meydanlarında muharebeler değil karnavallar yapılacağı gün kendine gelecektir

Taksim Meydanı, 1 Mayıs’a bir gün kala bariyerlerle kapatıldı

Taksim meydanı neredeyse yarım asırdır 1 Mayıs’larda iktidardakilerin hep korkulu rüyası.

Oysa herkes biliyor; ortada artık ne işçi var ne emekçi ne de bayram. Marx çoktan öldü, Lenin en derine gömüldü ve dünyanın bütün işçileri tüketici kimliği altında birleştiğinden komünizm tehlikesi tarihe karıştı.

Faşizmin kıtalara bayrağını tek tek diktiği ve devrim denilen şeyin de nicedir çoğu insan için sadece şarkılarda yaşayan sevimli bir hayalete dönüştüğü şu zamanda değişmeyen tek şey var o da iktidarların zalimliği.

Zalimler hala dünyayı korkuya sarılarak yönetiyorlar ve halkları da korkularla eğitmek istiyorlar.

Misal; bu ülkede insanların 1Mayıs’ta Taksim’e çıkmasını yasaklıyorlar çıkmaya yeltenini de korkutarak sindirmeye çalışıyorlar.

Taksim Meydanı… Aslında şehrin en turistik alanı.

Ama şu anda polis kuşatmasında. Bugün oraya gitmek yasak. Yakınlarından geçmek yasak. Orada eylem yapmayı istemek yasak. Hatta eylem yapmayı akıldan geçirmek bile yasak.

Meydanın etrafında asla çıkılamayacak ve asla girilemeyecek mahalleler, sonu başı tutulmuş sokaklar var. Tırmanılmaktan menedilmiş yokuşlar, çalıştırılmayan metrolar, tramvaylar var.

Binalarının çatılarında keskin nişancılar, köşe başlarında kara kara TOMA’lar var.

Meydandaki kuşlar ve köpekler her 1 Mayıs’ta olduğu gibi yine şaşkınlar.

Evsizler sığındıkları köşelerden, uzandıkları banklardan, yayıldıkları parktan sürülmenin, simitçiler, kestaneciler, mısırcılar ve dilenciler en işlek yerde kazanacakları üç kuruştan olmanın, koca meydan da yine ve yine boşaltılmanın tedirginliği yaşıyor.

Taksim’e gitmesi, Taksim’den geçmesi, Taksim’i istemesi yasaklanmış bir halk şehrinin merkezindeki bir meydandan siyaseten sürülüyor.

Şu anda öyle bir hava var ki meydanda…

Sanki az sonra savaş çıkacakmış gibi.

Sanki düşman en ağır silahlarla meydana dalacakmış gibi.

Sanki korkunç şeyler olacakmış gibi.

1977’yılının kanlı 1 Mayıs’ından sonra yasaklanan ve neredeyse yarım asırdır hak, hukuk, adalet isteyenlerle, hak, hukuk ve adalet ihtimalinin üzerine karabasan gibi çöreklenenler arasında geçen bitmek tükenmek bilmez bir muharebeye meydanlık yapan bu alanda son 48 yıldır sadece üç kere 1 Mayıs kutlandı.

2010’da, 2011’e ve 2012’de…

2013’ün 1 Mayıs’ında Taksim’e çıkmak yeniden yasaklandı. Sonrası, biliyorsunuz tufan.

Mayıs sonu parkta Gezi olayları başladı ve meydana kadar taştı. Ardından yıllara yayılan ve bugünlere kadar varan tutuklamalarla bugüne kadar geldik.

Tarihe gençlerin şiddet içermeyen muhteşem bir eylemi olarak geçebilecekken iktidar tarafından zoraki bir şekilde kriminalize edilerek rengi değiştirilen ve kısa bir süre de olsa tüm ülkeye güzel şeyler düşündüren Gezi eylemlerinin bu meydanda karnaval havası yarattığı o günlere bugünlerden tekrar baktığımızda gördüğümüz şeyi kendimize dürüstçe itiraf edersek…

Taksim kötülük için hep bir kapandı.

Muhaliflerini her dönem o meydana sürerek avlayan ve meydan atmosferinde güdümlü bir gerginlik ortamı yaratıp hiçbir hakkı ve hukuku tanımayan muktedirlerin ele geçirdiği meydan iktidarı bu kadar korkutuyorsa…

O meydanı bir gün yasaklardan arındırmak ve gerçekten bir halk meydanı yapmak elzem demektir.

Bu ülke, meydanlarında muharebeler değil karnavallar yapılacağı gün kendine gelecektir.

Mine Söğüt kimdir?

Gazeteci ve yazar Mine Söğüt, 1968 yılında İstanbul'da doğdu. 1985 yılında Kadıköy Kız Lisesi'nden mezun oldu ve aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Latin Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi. Lisans eğitimini 1989 yılında tamamladı ve aynı bölümde yüksek lisansa devam etti.

Gazeteciliğe 1990 yılında Güneş gazetesinde başladı. Daha sonra Tempo dergisi ve Yeni Yüzyıl gazetesine çalıştı. Haberci adlı televizyon belgeselinin metin yazarlığını yaptı.

Çeşitli dergi ve gazetelerde yazı ve röportajları yayınlandı. 2013- 2021 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazdı.

Yayımlanmış yapıtları

- Adalet Cimcoz, Bir Yaşamöyküsü Denemesi (Biyografi - YKY 2000)
- Beş Sevim Apartmanı (Roman - YKY 2003)
- Sevgili Doğan Kardeş (Araştırma - YKY 3003)
- Kırmızı Zaman (Roman- YKY 2004)
- Aşkın Sonu Cinayettir - Pınar Kür'le Hayat ve Edebiyat (Söyleşi - Everest Yayınları 2006)
- Şahbaz'ın Harikulade Yılı 1979 (Roman - YKY 2007)
- Dolapdere, Kürt Kediler Çingene Kelebekler (Deneme - Heyemola Yayınları 2009)
- Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey (Roman – YKY 2010)
- Deli Kadın Hikayeleri (Hikâye – YKY 2011)
- Darbeli Kalemler (Derleme – Getto 2011)
- Gergedan, Büyük Küfür Kitabı (Hikâye- YKY 2019)
- Alayına İsyan (Deneme - Can Yayınları 2020)
- Başkalarının Tanrısı (Roman – Can Yayınları 2022)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bilmek ve anlamak arasındaki fark

Sokakların gücünden, muhalefetin enerjisinden ve güzel günler göreceğimizden emin olamaktan vazgeçelim...

Konstantiniyye’nin fethi ve Konstantinopolis’in işgali

Atalarımızın fetihlerine sevindiğimiz ve işgalin, istilanın gerçekte ne anlama geldiğini hiç düşünmediğimiz sürece yeryüzünde güzel günler göremeyecek hiç kimse

Ya Linet bu ülkeden giderse…

Biz burada savaşı lanetlerken ve o savaşta payı olduğunu düşündüğümüz herkesi teşhir etmenin telaşına düşerken, iştahla inşa ettiğimiz ırkçılığın yeni savaşların meşruluğunu ilmik ilmik örmekte olduğunu fark bile etmiyoruz. O yüzden Linet’i sahneye çıkartmıyoruz. Kapısına gidip onu yuhalıyoruz, tehdit mesajlarıyla korkutmaya çalışıyoruz. Sırf ırkı yüzünden bu ülkede barınamasın istiyoruz

"
"