14 Haziran 2025

Müzakere etmiş olmak için müzakere etmek

Niteliği ne olursa olsun, herhangi bir sorunun müzakereler yoluyla çözümlenebilmesi için, soruna müdahil olan tüm tarafların çözüm yönünde siyasi iradeye sahip olmaları gerekir. Aksi takdirde, Kıbrıs örneğinde görüldüğü gibi, 50 yıl da müzakere edilse, siyasi irade yoksa bir yere varılamıyor.

Halk arasındaki “konuşmuş olmak için konuşmak” deyişini duymuşsunuzdur. Herhangi bir amaca yönelik olmadan, içeriksiz, boş laflar etmek anlamında kullanılır. Diplomaside de buna benzer, “müzakere etmiş olmak için müzakere etmek” diye bir söz vardır. Rusya ile Ukrayna arasındaki barış müzakereleri tam da bu tanıma uymaya başladı.

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından bu yana üç yılı aşkın bir süre geçti. Savaşta ateşkes sağlanabilmesi için, hatırlayabildiğim kadarıyla, bugüne kadar ilki Belarus’tan başlamak üzere; Polonya sınırında, Riyad’da, Antalya’da, iki kez de İstanbul’da müzakere masaları kuruldu. Çok muhtemelen, kamuoyuna açıklanmayan, bilmediğimiz başka yerlerde de Rusya ve Ukrayna heyetleri bir araya gelmişlerdir. Bayram tatilinden önceki son İstanbul görüşmeleri 50 dakika sürdü. Açılış konuşmaları bir kenara bırakılacak olursa, taraflar masaya sadece oturmuş olmak için oturmuşlar.

Allah’tan iki tarafın da elinde çok sayıda esir var. Zevahiri kurtarmak babından, sonuçsuz kalan her müzakere turundan sonra karşılıklı olarak esir takasında bulunuyorlar. Esirler bitince de, korkarım, sadece ölen askerlerin cenazelerinin değişimiyle yetinmek zorunda kalınacak. Orada bile sorunlar yaşanıyor.

Çözüm için siyasi irade yok

Niteliği ne olursa olsun, herhangi bir sorunun müzakereler yoluyla çözümlenebilmesi için, müdahil olan tarafların bu yönde siyasi iradeye sahip olmaları gerekir. Aksi takdirde, Kıbrıs örneğinde görüldüğü gibi, 50 yıl da müzakere edilse, siyasi irade yoksa bir yere varılamıyor.

Ne Rusya’nın ne de Ukrayna’nın barış yapmak için siyasi iradeye sahip olmadığı apaçık ortada. İki tarafın masaya getirdiği ateşkes şartları arasında uçurum var. Rusya, üç yıl savaştıktan sonra tarih boyunca kendi toprağı olarak gördüğü Ukrayna’yı dize getirmeden ateşkesi kabul etmeye yanaşmıyor. Putin, savaştan istediğini alamadan çıkacak olursa, karizmayı fena halde çizdirmiş olacak. Ukrayna’ya gelince, çözüm için zerre kadar siyasi iradesi olsa, ertesi gün masaya oturacağı bir ülkeye ağır zayiat veren saldırılarda bulunmazdı.

Rusya-Ukrayna savaşı sadece iki devlet arasında değil

Öte yandan, bu savaş yalnızca Rusya ile Ukrayna arasında bir savaş olmaktan çıktı; küresel güçlerin de dâhil olduğu bir mücadele hâline geldi. Trump, seçim kampanyası sırasında 24 saatte Rusya-Ukrayna savaşını bitireceğini vaat etmişti. Koltuğa oturalı bugün itibarıyla tam tamına 3480 saat olmuş. Önce bu işi, Ukrayna’yı bulaştırmadan Rusya ile çözmeye yeltendi. Zelensky’i Beyaz Saray’a davet ederek, medyanın gözü önünde fırçaladı. Sonra ateşkesi kabul etmeyen Putin’i ilave yaptırımlar uygulamakla tehdit etti. Sizin anlayacağınız, Trump’ın kafası çok karışık, ne yapacağını bilemiyor.

Başını İngiltere’nin çektiği Batı, ekonomik yaptırımlarla 2–3 sene sonra Rusya’nın iyice zayıflayacağına inanıyor. Deneyimli gazeteci Deniz Kilislioğlu, geçen hafta “Rusya saldırısında olağan şüpheliler” başlıklı köşe yazısında, Birleşik Krallık’ın Rusya-Ukrayna savaşının uzamasını istediğinin bir sır olmadığından söz etmiş. Pek haksız da sayılmaz hani. 2022 yılında İstanbul’da varılan mutabakatın hayata geçirilmesinin, daha sonra o zamanki Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson tarafından engellendiği de bir sır değil.

İngiltere’nin son yüzyılda dâhil olduğu savaşlar

Bu İngilizler âlem bir millet. Hem son derece zarif ve kibarlardır, “gentleman” deyince akla ilk İngilizler gelir; hem de hin oğlu hindirler, savaşı da çok severler. Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde, “En fazla savaşa giren ülke hangisidir?” diye soracak olursanız; ne ABD, ne Rusya… Tereddütsüz “İngiltere” derim. İngiltere bu süre zarfında iki Dünya Savaşı’nın yanı sıra Kore Savaşı’na, Falkland Savaşı’na, Afganistan Savaşı’na, Körfez Savaşı’na ve Irak Savaşı’na katıldı. Bunlar, İngiltere’nin bizzat asker göndererek katıldığı savaşlardır. Bir de Suriye’deki gibi sütre gerisinden müdahil olduğu savaşlar var.

Zelensky, 1 Haziran’daki “drone” saldırılarını herhangi bir yardım almadan, kendilerinin 18 aylık bir çalışma sonunda gerçekleştirdikleri iddiasında bulunmuş. Bu tür karmaşık operasyonları tek başına, İsrail’den başka bir devletin gerçekleştirebileceğine ihtimal vermiyorum.

Rahmetli İsmet Paşa’nın, karşısındaki kişilerin söylemlerini ciddiye almayıp ironik bir şekilde reddettiği hallerde sıkça kullandığı bir söz vardır:

“Güldürmeyin beni.”

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep’te doğdu. 1976 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu.

1977’de Dışişleri Bakanlığı’na girerek diplomatik kariyerine başladı. Yurt dışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği’nde ikinci kâtip, Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi Türkiye Daimî Temsilciliği’nde başkatip, Londra Büyükelçiliği’nde müsteşar, Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı (AGİT) Türkiye Daimî Temsilciliği’nde Daimî Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkez teşkilatında Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci katiplik, Müsteşar Özel Kalem Müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğünde Orta Asya Daire Başkanlığı, Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle İkili İlişkilerden Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından “Oranje Nassau” nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi sıfatıyla Türkiye’yi sırasıyla Hindistan (Nepal, Sri Lanka ve Maldivler’e akredite olarak) Yunanistan, Avusturya ve Portekiz’de temsil etti. 2018 yılında Dışişleri Bakanlığı’ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, halen merkezi Roma’da bulunan Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Konseyi Başkanı ve Okan Üniversitesi Mütevelli heyeti üyesi olarak görev yapıyor. 2021 yılı başından bu yana da T24’te dış politika konusunda köşe yazıları yazıyor.

Hasan Göğüş’ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği Doğan kitap’tan yayınlanmış, “Zor Başkentlerde Diplomasi” ve İdeal Kitap’tan çıkan “Diplomasi Yazıları” isimli iki kitabı bulunmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Önce ekmekler bozuldu

En vahimi de gencecik Mahza Amini’nin “baş örtüsünü çıkardı” diye ölümüne sebep olan İran’ın, koca Genel Kurmay Başkanı’nı koruyamayacak kadar acze düşmüş olması. Anlaşılan İran ordusu, artık sadece kadınlara gücü yeter hale gelmiş

Portekiz'de aşırı sağ neden yükselir?

Portekiz’de Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmesine karşın yetkileri sınırlı. Demek ki devlet başkanının doğrudan halk tarafından seçiliyor olması, mutlaka başkanlık sistemine geçilmesini gerektirmiyormuş. Avusturya da aynı modeli uyguluyor.

Yeni Amerikan sefiri Barrack sıra dışı bir büyükelçi olacağa benziyor

Büyükelçi Barrack’ın Başkan Trump ile ortak noktaları var. Her ikisinin yolu da adliye koridorlarında kesişmiş. Birleşik Arap Emirlikleri lehine kurallara aykırı olarak lobicilik yapmak suçlamasıyla 2021 yılında bir süre gözaltına alınan Barrack, 250 milyon dolar kefaletle serbest bırakılmış, sonra da yargıda beraat etmiş

"
"