14 Haziran 2025

Önce ekmekler bozuldu

En vahimi de gencecik Mahza Amini’nin “baş örtüsünü çıkardı” diye ölümüne sebep olan İran’ın, koca Genel Kurmay Başkanı’nı koruyamayacak kadar acze düşmüş olması. Anlaşılan İran ordusu, artık sadece kadınlara gücü yeter hale gelmiş

13 Haziran sabahı dünya yeni bir savaşa gözlerini açtı. İsrail’in 200 savaş uçağıyla ve sınırsız sayıdaki “drone”larıyla İran coğrafyası içerisinde önceden belirlediği hedeflere nokta atışı saldırılarıyla başlattığı “Yükselen Aslan” harekâtına, İran aradan 24 saat geçmeden “Vaat-3” harekâtı ile karşılık verdi, Tel Aviv’e füze üstüne füze yağdırdı. Her savaşta olduğu gibi ortalık birinci günden bilgi kirliliğiyle doldu. Tarafların birbirlerine verdirdikleri zayiat hakkında farklı söylentiler var. Televizyon görüntülerinden İsrail saldırılarının ABD Başkanı Donald Trump’ın deyimiyle “mükemmel “geçtiği, ancak delinmez denilen Demir Kubbe’nin de İran’ın füzelerini tamamen durdurmakta yetersiz kaldığı anlaşılıyor.

Türkiye dışında bir dünya daha var

İktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye gırtlağına kadar iç politikaya öyle bir boğulmuş ki burnumuzun dibinde savaş çıkmasa, bir başka dünya olduğunun farkına varamayacaktık. Varsa yoksa büyükşehir belediyelerindeki yolsuzluk iddiaları, gözaltına almalar, mahkeme süreçleri vesaire vesaire… Oysa gelmekte olanın geleceğini sağır sultan bile duymuştu. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun arka arkaya Beyaz Saray’da Trump’la yaptığı görüşmeler, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Michael Kurilla’nın 24 Nisan’daki Tel Aviv ziyareti ve Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a her vesileyle yağdırdığı iltifatlar mutfakta pişenlerin ilk işaretleriydi. İki gün önce de ABD’nin Orta Doğu’daki kritik büyükelçiliklerini kısmen boşaltmasından, vatandaşlarına seyahat uyarıları yayınlamasından, Trump’ın İran’a tanıdığı 60 günlük sürenin 12 Haziran’da dolmasından sanki kimsenin haberi olmamış. Dışişleri Bakanlığı da galiba bu sefer hazırlıksız yakalandı. Bangladeş’teki sel felaketi için anında basın açıklaması yayınlayan Türk Dışişleri, İsrail’i kınayan açıklamasını, bu kere saldırıların başlamasının üzerinden yedi saat geçtikten sonra, Japonya ve Suudi Arabistan’ın gerisinde kalarak yapabildi. AK Parti açıklaması bile Dışişleri’ninkinden önce geldi.

Tahran

Kullanılmayan güç, güç değildir

Peki dünya bu noktaya nasıl geldi? Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 2. maddesi bırakın güç kullanılmasını, güç kullanılması tehdidinde bulunulmasını bile yasaklıyor. Aynı şekilde iki hafta sonra 50. yılını idrak edeceğimiz AGİT Nihai Senedi’nde devletlerin karşılıklı ilişkilerinde izlemeye taahhüt ettikleri 10 ilke arasında, güç tehdidinden veya güç kullanmaktan kaçınmak, sınırların ihlal edilmezliği ve toprak bütünlüğüne saygı önemli bir yer tutmaktadır.

Özellikle Trump’ın siyaset sahnesine çıktığı 2010’lu yılların ortalarından itibaren kural temelli uluslararası düzenden “gücü yetene” yaklaşımının egemen olduğu bir dünyaya geçildi. Eskiden “güç kullanma tehdidi” bile yasaklanmışken günümüzde “kullanılmayan güç, güç değildir” anlayışı yayılmaya başladı. Eğer küresel alanda nelerin değiştiği konusunda hâlâ en ufak bir tereddüt varsa, İsrail’in 13 Haziran sabaha karşı gerçekleştirdiği kapsamlı saldırılarla bu tereddüt de geride kalmış olmalı.

BOP’çular yine sahne aldı

İsrail’in saldırılarının ne kadar süreceği belli değil. Kara savaşı olmayacağı için İran’ın top tüfekteki üstünlüğü bir işe yaramıyor. Hava kuvvetlerindeki miadı dolmuş, demode savaş uçaklarıyla İsrail’le baş etmesi mümkün değil. İsrail İstihbaratı İran devlet yapısının kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş. İranlı generallerin hangi odada, neredeyse kimlerle yattığını bile biliyor. İran’ın elindeki tek kozu sayıları 3 bin civarında olduğu söylenen balistik füzeleri. Onlardan da fırlattığı 10 füzeden biri veya ikisi Demir Kubbe’yi ancak geçebiliyor. Savaşın uzaması İsrail’in işine yarar. En vahimi de gencecik Mahza Amini’nin “baş örtüsünü çıkardı” diye ölümüne sebep olan İran’ın koca Genel Kurmay Başkanı’nı koruyamayacak kadar acze düşmüş olması. Anlaşılan artık İran ordusu sadece kadınlara gücü yeter hale geldi.

Fırlatılan füzeler ve İsrail'in hava savunma sistemi “Demir Kubbe”nin devreye girdiği görüntülendi

BOP’çular yine sahnede

İsrail saldırıları bir süredir ortalıkta görünmeyen bizim BOP’çuları yine heyecanlandırdı. Yok efendim 2001 tarihli çok gizli bir Pentagon belgesine göre, ABD, Orta Doğu’daki yedi ülkeyi parçalamayı planlıyormuş. İran bitirilince sıra Türkiye’ye gelecekmiş. İki gün önce “Endonezya’ya 48 adet yerli malı savaş uçağı satacağız” diye güven patlaması yaşayanlar, 48 saat sonra ‘sıra bize geldi’ korkusuyla tir tir titremeye başladılar.

Herhalde çok eleştiri aldıkları için olmalı ekranlara çıkan strateji uzmanları görebildiğim kadarıyla bu kez ellerine sopa almayı bırakmışlar. Ancak yine atış serbest. Kimilerine göre İsrail ve Amerika’nın asıl amacı nükleer tesisleri yok etmek değil, İran’daki mollalar rejimini devirmekmiş. Havadan atılan bombalarla bir ülkenin rejimini değiştirdiği nerede görülmüş? İran halkı Netanyahu’yu Hamaney’den çok mu seviyor ki onun çağrısıyla sokaklara dökülsün? Masum insanların üzerine yağan bombalar, ancak bir halkın yöneticileri arkasında kenetlenmesine yarar.

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep’te doğdu. 1976 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu.

1977’de Dışişleri Bakanlığı’na girerek diplomatik kariyerine başladı. Yurt dışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği’nde ikinci kâtip, Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi Türkiye Daimî Temsilciliği’nde başkatip, Londra Büyükelçiliği’nde müsteşar, Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı (AGİT) Türkiye Daimî Temsilciliği’nde Daimî Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkez teşkilatında Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci katiplik, Müsteşar Özel Kalem Müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğünde Orta Asya Daire Başkanlığı, Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle İkili İlişkilerden Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından “Oranje Nassau” nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi sıfatıyla Türkiye’yi sırasıyla Hindistan (Nepal, Sri Lanka ve Maldivler’e akredite olarak) Yunanistan, Avusturya ve Portekiz’de temsil etti. 2018 yılında Dışişleri Bakanlığı’ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, halen merkezi Roma’da bulunan Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Konseyi Başkanı ve Okan Üniversitesi Mütevelli heyeti üyesi olarak görev yapıyor. 2021 yılı başından bu yana da T24’te dış politika konusunda köşe yazıları yazıyor.

Hasan Göğüş’ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği Doğan kitap’tan yayınlanmış, “Zor Başkentlerde Diplomasi” ve İdeal Kitap’tan çıkan “Diplomasi Yazıları” isimli iki kitabı bulunmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Müzakere etmiş olmak için müzakere etmek

Niteliği ne olursa olsun, herhangi bir sorunun müzakereler yoluyla çözümlenebilmesi için, soruna müdahil olan tüm tarafların çözüm yönünde siyasi iradeye sahip olmaları gerekir. Aksi takdirde, Kıbrıs örneğinde görüldüğü gibi, 50 yıl da müzakere edilse, siyasi irade yoksa bir yere varılamıyor.

Portekiz'de aşırı sağ neden yükselir?

Portekiz’de Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmesine karşın yetkileri sınırlı. Demek ki devlet başkanının doğrudan halk tarafından seçiliyor olması, mutlaka başkanlık sistemine geçilmesini gerektirmiyormuş. Avusturya da aynı modeli uyguluyor.

Yeni Amerikan sefiri Barrack sıra dışı bir büyükelçi olacağa benziyor

Büyükelçi Barrack’ın Başkan Trump ile ortak noktaları var. Her ikisinin yolu da adliye koridorlarında kesişmiş. Birleşik Arap Emirlikleri lehine kurallara aykırı olarak lobicilik yapmak suçlamasıyla 2021 yılında bir süre gözaltına alınan Barrack, 250 milyon dolar kefaletle serbest bırakılmış, sonra da yargıda beraat etmiş

"
"