Sarışın, kısa saçlı İngiliz aksanlı bir kadın, bir cerrah, ameliyat elbisesi üzerinde metanetinin son kırıntılarıyla Gazze’deki Nasır Hastanesi’nden kendi telefonuyla çektiği bir mesajı paylaşıyor.
“Yalan söylemeyeceğim, kendimi oldukça kötü hissediyorum” diye başlıyor söze.
“Yedi yaşında bir bomba nedeniyle sağ yanağını ve omzunun arka kısmını kaybetmiş bir kız çocuğunu ameliyat ettik” diye devam ediyor.
“Ondan önce de beş yaşındaki kız kardeşini ameliyata aldık. Sol kolundan çok büyük bir yara almıştı. Kolundaki derinin yüzde 90’ını kaybetmişti. Kırıklar vardı. Şu anda kolunu kurtarabileceğimizden emin değilim.”
Biliyorum, bunları okurken rahatsız olacaksınız.
Belki de olmalısınız. Olmalıyız.
Sonra bu kız çocuklarının annesini de bir meslektaşının ameliyata aldığını, kadının hayatta kalıp kalmayacağından emin olmadığını anlatıyor, İngiliz cerrah kadın.
Ve devam ediyor: “Şu anda çatışmalar hastaneye çok yaklaştı. Bombaların sesini çok daha yüksek duyuyoruz. Üstelik ekibimizden dört kişi, çatışma bölgesinde kalan evlerine gitmek zorunda kaldılar. Ailelerini oradan çıkarmaları gerekiyor. Dört kişi eksiğiz ve yakında bizim de hastaneyi boşaltmamız gerekeceği söyleniyor.”
Konuşmasının sonlarına doğru sesi titremeye başlıyor. “Evet,” diyor, “Çok ama çok kötü durumdayız.”
Ağlamasına çeyrek kala durduruyor kaydı.
Kadının ismi Victoria Rose.
Bir plastik cerrah.
Londralı.
İngiliz yardım kuruluşu Ideals’ın bir gönüllüsü olarak geçen yıldan bu yana sıklıkla Gazze’ye gidiyor.
Orada hem ameliyatlar yapıyor hem de meslektaşlarına eğitim vermeye çalışıyor.
7 Ekim saldırılarından önce Gazze’de tanıştığı ve plastik cerrahi eğitim, almak üzere Londra’ya gelmesine yardımcı olduğu Filistinli Doktor Ahmed’i yalnız bırakmak istemiyor.
Ölümü göze alarak, “Harika bir insan” diye tanımladığı Ahmed’e ve Gazzelilere şifa olabilmek için son ana kadar direniyor.
Aklımda size anlatmak istediğim başka konular var aslında. Birkaç yazı planladım ve Gazze bunlar arasında değil.
Victoria’nın videosunu izleyince hiçbir önemi kalmıyor diğer konuların.
Sonra zihnim bir sıçrama yapıyor ve gün içinde önüme çıkan, okuyunca irkildiğim bir başka X gönderisi bir anda gözümün önüne geliyor.
Aratıp buluyorum: İsrailli politikacı Moshe Feiglin “Gazze’deki her bebek düşmanımızdır” demiş.
Bugün söylemiş bunu.
Birkaç saat önce…
Netanyahu’nun partisi Likud’dan meclise girmiş, sonra daha “liberal” Zehut’a geçmiş.
Daha liberal!
Derken bunları yazarken bir haber düşüyor önüme: “İsrail’den Gazze’ye hava saldırısı.”
İsrail’in iki gün önce giriştiği “Gideon’un Savaş Arabaları / Gideon’s Chariots” kara harekâtı yetmemiş, bir de hava saldırısı başlatılmış.
İsrail tüm Gazzelileri kentin güneyindeki küçücük bir alanda, bir toplama kampında sıkıştırmak istiyor.
Bunu da Gazzelileri “korumak” için yaptığını söylüyor!
Gerektiğinde devreye girebilecek 70 bin rezerv askerle Gazze’nin üstünden geçecekler, hayatta kalabilenleri de güneyde bir kafese hapsedecekler.
Niye Gideon ismini tercih ettiler diye bakınırken Zizek’in üç gün önceki yazısı çıkıyor karşıma bu kez.
Yazının ismi “Gideon’un Savaş Arabaları’nın Kara Mizahı.”
Şöyle diyor Zizek:
“Operasyonun adı her şeyi anlatıyor: "Gideon'un Arabaları." Gideon, Yahudilere, Amaleklilerle bağlantılı olan rakipleri Midyanlıları yok etme mücadelelerinde liderlik etti. Bugün, arabaları tanklarla değiştiriyoruz.
… Filistinliler çağdaş Amalekliler olarak tanımlanıyor, bu da Yehova'nın eski Yahudilere çocuklar ve kadınlar dahil tüm Amaleklileri öldürmelerini emrettiği gibi, İsrail'in de şimdi Filistinlilere aynısını yapma hakkı ve görevi olduğu anlamına geliyor.”
Doktor Victoria Rose iyi mi?
Hâlâ hayatta mı?
Bu defa bu sorunun peşine düşüyorum.
Onbinlerce insan açlıktan ölmek üzere Gazze’de. Binlerce bebek yaralı, aç, ölümün kıyısında.
Ben Victoria’yı merak ediyorum.
Sonra bu duygumdan tiksiniyorum.
Oysa İngiliz Vogue’u için geçen yıl bu zamanlarda kaleme aldığı bir makalede kendine sorulan “Ruhsal durumun nasıl” sorusuna şöyle yanıt vermiş Doktor Rose:
“Ne olmuş benim ruh sağlığıma? Eve geldim. Meslektaşlarımın ruh sağlığı hakkında konuşalım. Altı ay boyunca aralıksız bombardıman, evlerini, işlerini ve sevdiklerini kaybetmeleri. İnsan vücuduna yönelik akıl almaz, aşağılayıcı müdahaleler görmeleri. Çocukların ameliyathane masalarında ölmelerini izlemeleri. Ülkelerinin yerle bir edilmesini ve insanlarının açlıktan ölmesini izlemeleri. Peki ya IDF askerlerinin ruh sağlığı? Başka bir ulusu yok etmek için gönderilen genç adamlar. Tüm bunlar sona erdiğinde nasıl olacaklar? Tüm bunlar nasıl sona erecek?”
Tüm bunlar nasıl sona erecek sahi?
Victoria iyi. Şimdilik.
BBC’ye verdiği yeni, birkaç saat önec yapılmış röportajını buluyorum.
“Bu şimdiye kadar Gazze’de tanık olduğum en kötü durum” diyor.
“Bebekler açlıktan ölmek üzere.”
Gideon’un arabalarının altında bebekler eziliyor.
“Düşman” bebekler.
Bebekler. Düşman.
Eray Özer kimdir?
Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.
Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.
Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.
Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.
|