09 Haziran 2025
Şuayb Ordu
Çoğumuz gibi ben de dün geceyi uykusuz geçirdim.
1 Haziran’da Sicilya’dan yola çıkan yardım gemisi Madleen’in gecenin geç saatlerinde Gazze yakınlarına ulaşacağını biliyor fakat İsrail’in nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordum.
O nedenle uyanık kalmak ve olacakları beklemek istedim.
Beklenen oldu ve İsrail gemileri saat 01.30 civarında teknenin çevresini sardı.
Ben de teknedeki aktivistlerin sosyal medya hesaplarını takip ederek gelişmeleri X’ten anı anına aktarmaya karar verdim.
Zira teknedekiler olanların duyurulması için onlara yardımcı olmamızı istiyorlardı.
Önce etrafları sarıldı, bir İsrail gemisi yakın geçiş yaptı ama hemen müdahale edilmedi.
Hatta teknenin kaptanı belki de bunun bir taciz geçişi olmayabileceğini söylüyordu. Dün gece ay yoktu ve deniz çok karanlık olduğundan tam olarak etraflarında ne olduğunu bilemiyorlardı.
Sadece birden fazla İsrail gemisi tarafından sarıldıklarına dair bir fikirleri vardı.
Derken daha tuhaf bir şey oldu ve geminin üstünde uçan dronlar belirdi. Yetmedi, ekibin “kuadkopter” olduğunu belirttiği bu dronlar yukarıdan tekneye beyaz sıvı, boya gibi bir kimyasal dökmeye başladı.
Teknedekiler bu maddenin ne olduğunu bilemiyor, vücudu bu maddeyle temas edenler elini yüzünü yıkamak için güvertede koşturuyordu.
Akabinde kısa bir sessizlikten sonra önce yeniden dronlar belirdi ve İsrail askerleri tekneye çıktı. Zaten bununla birlikte tekneyle tüm iletişim kesildi.
Ben bu yazıyı yazarken Madleen Aşdod Limanı’na çekilmiş ve ekip tutuklanmıştı. Uluslararası kamuoyu Madleen ekibinin bir an önce ülkelerine gönderilmesi için İsrail’e dört koldan baskı yapıyordu.
Madleen ekibinde dünyanın tanıdığı isimler var. Siz de duymuşsunuzdur.
İklim aktivisti olarak çocukluğundan bu yana tanıdığımız Greta Thunberg ve Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan gibi…
Bu isimler dışında teknede Fransa, Brezilya, Almanya gibi her ülkeden aktivistler olduğu gibi Türkiye’den de bir isim vardı: Şuayb Ordu.
(Bir de Yasemin Acar var. Ama Yasemin Hanım Almanya vatandaşı.)
Ben size diğerlerinin değil, Şuayb’ın hikâyesini anlatmak istiyorum.
Çünkü benim gözümde Şuayb en az yıllardır aktivizm alanında belli bir şöhrete sahip diğer yolcular kadar büyük bir kahraman.
Dün gece müdahale yaklaşırken çektiği videoda “Türkiye’den sadece ben olduğum için birilerine zarar vermek isterlerse o kişi ben olabilirim” diyerek içimizi parçalayan Şuayb inşaatlarda çalışan ve belli ki elinden her iş gelen bir genç adam.
Toplumsal olaylara karşı hassasiyeti Gazze’yle sınırlı değil.
Hatay depreminde de bölgeye gidip elinden geldiğince herkese yardım elini uzatmaya çalışmış.
Sekiz yıl önce evlenmiş.
Eşi Sümeyra da kendi gibi mütedeyyin ve hayat dolu bir insan.
Birlikte çok eğlendiklerini sosyal medyalarına bakınca anlıyorsunuz. İkisinin de gözlerinden hayat fışkırıyor. İkisinin de yaşamaktan zevk alan, zeki ve parlak insanlar olduğunu anlayabiliyorsunuz.
Şuayb’in Madleen’e katılma yolculuğunun arkasında da Sümeyra var.
Her ikisi de uzunca süredir Gazze eylemlerine destek veriyor. “Daha fazla ne yapabiliriz” derken karşılarına Madleen’in yolculuğu ve Freedom Flotilla Coalition (FFC) ekibi çıkıyor.
Şuayb’in Madleen yolculuğu için “O kadar çok insan o gemide olmak istiyordur ki, bizi almazlar” demesi üzerine Sümeyra hırslanıyor.
Ve olmayacak bir şey yapıyor: Madleen ve benzeri teknelerle Gazze seferlerini düzenleyen FFC’nin tüm dünyadaki ofislerine ayrı ayrı dillerle ayrı ayrı başvuru yapıyor.
Onlarca başvuru!
FFC yetkilileri de haliyle, “Her ofisten başvuru yapan bu iki deli kim” diye meraklanıp onları İstanbul’da görüşmeye çağırıyor.
Ve böylece Sümeyra ve Şuayb ikilisi FFC’yle bağlantıya geçmiş oluyor.
Bence asıl hikâyenin bundan sonraki kısmı etkileyici ve çarpıcı.
Şuayb en başlarda Madleen’e kabul edilme ihtimalinin olmadığına inanıyor. Kontenjan çok kısıtlı, başvuran her profil aktivizme yıllarını vermiş ve hepsi bir STK’yı, bir oluşumu temsil ediyor.
Buna rağmen ekibe tüm gücüyle destek olmaya başlıyor.
Hem de ne destek!
İnşaat işlerinden anlıyor ya… Gazze için hazırlanan üç gemide de (Madleen dışında Conscience ve Hanzala/Handala var) çalışmaya başlıyor.
Özellikle Hanzala’da basbayağı gemi inşaatını öğreniyor. Oradan Madleen’in inşaatına geçiyor.
Zamanla Madleen’in kaptanıyla da aralarında özel bir iletişim oluşuyor. Zira hem geminin eksik-gediğinden anlayan hem zodyak botu kullanmayı bilen hem de her türlü işi zekice kavrayıp ikiletmeden halleden birinin gemide olması kaptanın işine geliyor.
FFC ekibi de her geçen gün Şuayb’i başka türlü sevmeye başlıyor.
“Sabah 8’den akşam 12’ye kadar çalışıyordum” diyor Şuayb, “Belki bu kadar çalıştığımı görürlerse Madleen’e olmasa da Hanzala’ya alırlar diye düşünüyordum.”
Sonunun meçhul olduğu ve hatta belki ucu ölüme varabilecek bir yolculuğa çıkmayı belli ki herkesten çok istiyor Şuayb. Belli ki insan olduğunu hatırlatacak ona bu yolculuk.
Evet, entelektüel olarak diğerleri kadar donanımlı değil belki ama dedim ya, hem ekibin yanında olmasını isteyeceği kadar zeki ve pratik hem de en az diğerleri kadar pırıl pırıl bir insan…
İnsanın dinlerken, izlerken gözünü kamaştıracak kadar parıltılı bir insan.
Neyse devam edelim.
Yanılmıyorsam İtalya’da bir etkinlikte uzaktan hayran olduğu “Sör Davos”u görüyor. Evet, onu “Sör Davos” diye anıyor ama aslında bahsettiğimiz kişi Game of Thrones’taki bu rolüyle ikonik hale gelen usta oyuncu Liam Cunningham.
Cunningham Gazze’ye desteğini ilk günden bu yana esirgemeyen isimlerden.
Şuayb yanına gitmek istiyor bu hayran olduğu büyük aktörün. Fotoğraf çektirmek istiyor.
Lakin beklenmedik bir şey oluyor: O gidemeden Sör Davos onun yanına geliyor!
FFC ekibi Şuayb’den bahsetmiş Cunningham’a… Nasıl da her işin altından kalktığını anlatmış. O da bizzat Şuayb’in yanına gelerek tebrik ve teşekkür etmek istemiş.
Fotoğraflar çektiriliyor, imzalar alınıyor.
Şuayb çok mutlu ama hala Madleen ekibine katılımı kesin değil.
Yedek listeye girmeyi başarıyor ama kendi gibi iki kişi daha var o listede.
Derken… Kalkışa birkaç gün kala o büyük fırsat doğuyor.
Daha doğrusu o fırsatı da kendi yaratıyor Şuayb.
Kalkıştan bir gün önce ekipten biri yanına gelip, “Sen dron kullanabilir misin Şuayb” diye soruyor. Belli ki FFC ekibi o kadar seviyor ki Şuayb’i, onlar da Madleen’e kabulü için bir gerekçe bulmaya çalışıyor.
Gerekçe sağlam yerden geliyor: Teknede dron operatörü yok! Ve bu ayrıntı düşünülmemiş.
Şuayb her şeye, hayata meraklı biri olduğu için dronlarla da varmış meğer bir geçmişi. 3D yazıcılardan parçalarını üretip evde kendi dronunu yapmaya çalışırmış.
Lakin söz konusu profesyonel bir video çekim dronu. Bilmediği çok özelliği ve sadece bir gecesi var önünde.
Bilgisayar mühendisi bir arkadaşına ulaşıyor, dronu veriyor, “Sen özelliklerine bir bakar mısın, ben de işlerimi bitirince sabaha karşı gelip senden kısa bir ders alırım” diyor.
Kalkışa saatler var sadece.
Uykusuz gecenin sonunda kapısına dikildiği arkadaşından hızlı bir kurs alıyor. Önce karadan, sonra gemiden uçuruyor dronu.
Ve evet! Başarıyor. Dronu kullanabiliyor.
Sonrasını biliyorsunuz. On iki kişilik ekibin içinde Türkiye’yi misler gibi temsil ediyor.
Hüseyin Şuayb Ordu şu anda gözaltında.
Tekneye müdahale edilirken hayatından endişe etmişti ama çok şükür korkulan olmadı.
Tüm beklentimiz Şuayb’in bir an önce sağ salim evine dönmesi.
Sen ve eşin Sümeyra birer kahramansınız Şuayb.
Kesinlikle öylesiniz.
Pırıl pırıl insanlar olduğunuz için…
Kimseyi ötekileştirmediğiniz için…
Sizden farklı inançlardan, kültürlerden insanlarla tek bir amaç etrafında kenetlenebildiğiniz için…
Tertemiz kalbinizle, mütevazı tavrınızla bu toprağın namuslu insanlarını hakkıyla temsil ettiğiniz için…
Herkesin -Sör Davos’un bile- sevgi ve saygısını bu mütevazılık ve çalışkanlıkla kazandığınız için…
Helal olsun size!
Eray Özer kimdir?Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi. Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti. Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı. Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz. |
Bilimler Köyü, Foça’da, Foça Belediyesi’nin çok akıllıca bir iş yaparak bu projeye destek olup bir arazi tahsis etmesiyle kurulmuş bir köy. Farklı üniversitelerden öğrenciler belki hayatları boyunca karşılaşamayacakları hocalarla bir araya geliyor, onlardan bir şeyler öğreniyor. Her disiplinden “bilimler” kampüsün dışına, hiyerarşinin olmadığı, yatay örgütlenen bir köye taşınıyor
Bugün bayram… Ben bu yazıyı evimde yazıyorum. Ayşe Barım ve daha birçok tutuklu hapiste. İsterim ki, hukuk sistemimiz ve devletimiz sağlığı giderek kötüye giden bir insanın durumunu bu bayramda bir kez daha düşünsün
Abdullah Öcalan’ın fesih kararının çıktığı PKK’nın 12. Kongresi’ne gönderdiği uzun metinde çok ilginç noktalar var. Örgütü ve hatta Kürt toplumunu ağır sözlerle eleştiriyor. Yerine göre Einstein’dan giriyor kuantum fiziğinden çıkıyor. Narin cinayeti, Big Bang, Gılgamış Destanı, LGBT gibi başlıkların her birine bir şekilde değiniyor
© Tüm hakları saklıdır.