20 Şubat 2022

Regl ürünlerinde KDV ve erişim sorunu (2): Türkiye'deki durum

Erkeklerin erkek olmaktan dolayı düzenli olarak kullanmak zorunda olduğu benzer bir ürün bulunmaması, regl ürünlerindeki verginin ayrımcılık teşkil etmesi için yeterli sayılmaktadır

Regl ürünlerinde vergi sorununa ilişkin ilk yazımda dünyada işleyen süreçleri ve Almanya örneğini ele almıştım. Bu yazıda ise Türkiye'deki mevcut durumu aktaracak, konuyu insan hakları ve başvurulabilecek hukuki yollar açısından irdeleyeceğim.

Türkiye'deki durum

Türkiye'de dünyadaki gelişmelere koşut adımlar atılmasına yönelik talepler geçtiğimiz yıllarda dile getirildi. Örneğin Şubat 2019'da CHP (şu anda TİP) İstanbul milletvekili Sera Kadıgil "kadın hijyen ürünleri"ndeki KDV oranının yüzde 5'e indirilmesine ilişkin kanun teklifi vermişti.[1] O tarihten sonra ve Mart 2021'den beri CHP ve HDP'nin çeşitli –bir istisna hariç– kadın milletvekilleri tarafından sunulan 10'a yakın kanun teklifi bulunuyor. Bunlar; KDV oranının yüzde 1'e indirilmesi, regl ürünlerinin ücretsiz verilmesi ve kadınların regl döneminde bir gün izinli sayılmalarına ilişkin teklifler içeriyor. Bu kanun tekliflerinin hepsi, TBMM'nin resmi internet sitesindeki bilgiye göre, komisyonda bulunmakta.

Meclisten veya Cumhurbaşkanından bir düzenleme yapmasını beklemeksizin alınan kurum içi önlemler de mevcut. Örneğin Tunceli Belediyesi Kasım 2019'da çalışanlarına ayda bir gün regl izni vermeyi kararlaştırmıştı.[2] Benzer bir uygulama İzmir Barosunda da bulunuyor.[3] İstanbul Büyükşehir Belediyesi de kız öğrenci yurtlarında bedava ped dağıtımının başladığını duyurdu.[4]

Gittikçe derinleşen ekonomik kriz sonucu regl ürünlerinin fiyatlarının dramatik oranda arttı, bu ürünlere erişim zorlaştı. Oysaki yine Sera Kadıgil'in Mayıs 2021'de verdiği kanun teklifinde belirttiği gibi pandemi sürecinde bu sorunların artacağı konusunda uluslararası örgütler uyarılarda bulunmuştu.[5] Sorunun büyümesi, regl ürünlerinde verginin indirilmesi/kaldırılması ve bunların devlet tarafından sağlanmasına yönelik toplumsal talebi yoğunlaştırdı ve ciddi bir kamuoyu oluşmasına zemin hazırladı. Aralık 2021'den beri bu konuda çok sayıda araştırma yazıları[6], haber[7] ve röportajlar yayınlandı ve yayınlanmakta.[8] Sosyal medyada da konu önemli bir gündem maddesi teşkil ediyor.[9] Yukarıda anılan kanun tekliflerinin bir kısmı son 2-3 ay içinde verildi.

Konu ile ilgili change.org'da oluşturulmuş biri 2019 biri 2021 tarihli imza kampanyaları bulunuyor.[10] Bunlardan ilki 35 bine, ikincisi ise 75 bine yakın imza toplamış durumda. Regl ürünlerinin ücretsiz olması için yakın zamanda protestolar da düzenlenmek istendi.[11] 18 Ocak 2022 günü TBMM önünde eylem yapmak isteyen kadınlar gözaltına alındı.[12] Buradan görülüyor ki talep ve talebin yöneltiliş biçimleri bakımından Türkiye'deki süreç diğer ülkelerdeki gibi işlerken devletten alınan/alınamayan reaksiyonda ciddi farklılıklar var.

Kamuoyunun bilgisi veya umudu Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin "KDV'de devrim" yapılacağı açıklamasından ve bir dizi temel ihtiyaç ürününde KDV indirimi yapılacağına dair son günlerde çıkan söylentiden[13] ibaretti. Kaldı ki "KDV'de devrim" açıklaması bundan 4 sene önce de yapılmış ve oranlarda indirim değil yasal düzenlemede "sadeleştirme" yapılması öngörülmüş, çalışma neticelendirilememişti.[14] Güncel açıklamada da Bakan, tüketiciyi rahatlatacak değil, piyasaya şok yaşatacak bir devrimden bahsetmekteydi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık ise 11 Ocak 2022'de bir gazetecinin sorusu üzerine "kadın hijyen ürünleri" için bir çalışma bulunmadığını ama yapılabileceğini, KDV düşüşlerinin ürün fiyatlarına yansımadığını belirtmiş, "ama bunun dışında bir üst sınır gibi başlıkları çalışabiliriz" demişti.[15]

Sonuç itibariyle 13 Şubat 2022'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile yalnızca temel gıda ürünlerinde KDV indirimine gidilmiştir.[16] Regl ürünleri ne Cumhurbaşkanının KDV indirimi hakkındaki açıklamasında ne de Hazine ve Maliye Bakanının yeni ekonomi paketi açıklamasında konu edilmiştir.[17] Bu gelişmeler, devletin çağdaş (katılımcı demokrasiye yönelmiş) dünyada geçtiğimiz yüzyıl terk edilmiş olan gizlilik esaslı yönetim anlayışını benimsediği izlenimini uyandırmaktadır.

Hukuki tartışma

Esasen Katma Değer Vergisi Kanunu'nda öngörülen KDV oranı yüzde 10'dur. Ancak "Cumhurbaşkanı bu oranı, dört katına kadar artırmaya, yüzde 1 'e kadar indirmeye" yetkilidir. Anayasa değişikliğinden önce bu yetki Bakanlar Kurulunda idi. Şu anki yüzde 18'lik genel KDV oranı da bir Bakanlar Kurulu kararının sonucudur. Kararın ekli listesindeki belirli ürünler için yüzde 1 ve yüzde 8'lik istisnai oran uygulanmaktadır. Dolayısıyla esasen vergi oranının indirilmesi için bir kanun teklifine ihtiyaç yoktur. Bir cümlelik bir Cumhurbaşkanı Kararı ile vergi oranı yüzde 1'e kadar indirilebilir. Nitekim yukarıda anılan yeni tarihli KDV indirimi bu şekilde yapılmıştır. Verginin tamamen kaldırılması için ise kanuni düzenleme şarttır.

Peki vergi indirimi yapmak, vergiyi tamamen kaldırmak ve hatta regl ürünlerini ücretsiz sağlamak gibi bir hukuki zorunluluk veya gereklilik bulunmakta mıdır?

Eşitlik ilkesi ve ayrımcılığa uğramama hakkı

Türkiye'nin tarafı olduğu CEDAW, AİHS, MSHS[18] gibi uluslararası insan hakları sözleşmeleri gibi Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi gereği kadınların kadın olmalarından dolayı ayrımcılığa uğratılması yasaktır. Bu ilke ekonomik alanda da geçerlidir ve dolayısıyla vergilendirmede ayrımcılık yasağını da kapsar.

Erkeklerin erkek olmaktan dolayı düzenli olarak kullanmak zorunda olduğu benzer bir ürün bulunmaması, regl ürünlerindeki verginin ayrımcılık teşkil etmesi için yeterli sayılmaktadır.[19] Bu noktadaki yorum, Avrupa'daki tartışmalar esnasında duyulan "O zaman tıraş köpüğünde de vergi düşürülsün!" çıkışının ötesine geçmektedir. Zira bu karşı sav ile asıl talep aynı düzlemde buluşmamaktadır. Regl ürünlerinin kullanımı sağlık hakkına ilişkin olmasının yanında birçok hakkın kullanılması için zorunludur. Tıraş ürünlerinin kullanımı ise çok çok kişisel bakım ve zorlayıcılığı tartışılabilir sosyal normların bir gereğidir. Bu sava karşılık gelecek nitelikte sözgelimi ağda ürünlerinde veya kuaför hizmetlerinde vergilerin indirilmesi/kaldırılması şeklinde bir talep yoktur. Sonuç olarak kadınların kadın oldukları için ve sağlık gerekçesiyle kullanmak istedikleri bir ürün söz konusudur.

Regl ürünleriyle –aynı nitelikte olmasa da– karşılaştırılabilir ürünlerdeki KDV oranları ise ayrımcılığın varlığına ilişkin bir sağlama zemini oluşturabilir. Örneğin sağlıklı bir cinsel yaşam için kullanılması zorunlu görülen prezervatifte KDV oranı yüzde 8'dir. İlaçlarda, bebek mamalarında da oran aynıdır. Dahası gazoz, çikolata, havyarda da oran yüzde 8'dir. Temel gıda ürünlerinin (tahıl, baklagil vb.) yanında temel ihtiyaç sayılamayacak birçok ürün yüzde 1 oranında vergilendirilmektedir.[20] Bu karşılaştırma ile ayrımcılık görünümü derinleşmektedir.

Dahası T. C. Anayasası m. 10/2 açıkça kadın erkek eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu ve bu yolda alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağını düzenlemektedir. Pozitif ayrımcılık tabiriyle anılan bu düzenleme, tam da kadınların kadın olmaktan dolayı daha büyük bir ekonomik yük altına girmesinin karşısında durmakta, devlete bu dezavantajı bertaraf etme sorumluluğu yüklemektedir.[21]

Diğer haklar bakımından

Aslında konu, vergilendirmede cinsiyet temelli ayrımcılık çerçevesinden ibaret değil. Regl ürünlerinin erişilebilir ve edinilebilir olması, sağlık hakkının (Anayasa m. 56) bir gereğidir. Ancak günümüz Türkiye'sinde[22] kadınların yüzde 82'sinin herhangi bir ekonomik destek olmadan düzenli olarak regl ürünlerine erişemediği yönünde bir araştırma sonucu bulunuyor.[23] Kadınların yaprak üzerine toprak koyarak[24], "gazete kağıdı, çadırların brandalarından kesilmiş parçalar, iri yapraklar, paçavralar ya da kullanılmış bebek bezlerinin temiz kalan kısımlarından kesilen parçalarını" kullandığı[25] konuşuluyor. Bu da ciddi ve yaygın bir sağlık ve sağlık hakkı sorunu teşkil ediyor. Bu durum dolaylı olarak eğitim ve çalışma hakkının yanında çeşitli sosyal hakların kullanımında güçlüğe sebep oluyor.

Bu noktada devletin iktisadi ve sosyal ödevlerine ilişkin "gereksinimlerin önceliğini" belirlemesi ve bunları "mali kaynakların yeterliliği" ile ölçüsünde yerine getirmesini öngören Anayasa'nın 65. maddesi anılabilir. Kısaca bu maddenin idarenin sağlık ile ilgili yükümlülüklerinden kaçınması için bir dayanak olamayacağının kabul edildiğini belirtelim.[26] Kaldı ki özellikle vergilendirme ile ilgili bir adımın atılmamasına, regl ürünlerinden gelecek vergilere bel bağlanıldığı gibi bir gerekçe gösterilmesi söz konusu olamaz.

Başvurulabilecek hukuki yol

Vergi oranlarında değişiklik yapma yetkisi Anayasa'ya (m. 73/4) göre esasen meclise ait olup bu yetki Cumhurbaşkanına verilebilir. Nitekim KDV Kanunu'nun 28. maddesine göre yetkili makam Cumhurbaşkanlığıdır. 2018 yılındaki Anayasa değişikliğinden önce bu yetki Bakanlar Kuruluna aitti.

Vergi oranlarına ilişkin Bakanlar Kurulu veya Cumhurbaşkanı kararlarına karşı Danıştayda iptal davası açılması esasen mümkündür. Nitekim vergi hukuku ile ilgili iptal davalarında sosyal devlet ve eşitlik ilkeleri bakımından Anayasaya uygunluk denetimi de yapılmaktadır. Ancak Danıştayda açılacak iptal davaları bakımından süre 60 gündür. Ayrıca regl ürünlerine ilişkin bir karar bulunmamaktadır. Sorun, regl ürünlerinin düşük KDV oranlı ürünler listesine alınmamış olmasıdır. Dolayısıyla, örneğin ÖTV zammı cünununun aksine,[27] konumuzla ilgili Danıştaya başvurma seçeneği bulunmamaktadır.

Ancak yukarıda anılan gerekçelerle regl olan herkesin insan hakları ihlali başvurusunda bulunması mümkündür. Bugüne kadar ne Anayasa Mahkemesi ne de uluslararası insan hakları mahkemeleri tarafından doğrudan tampon vergisine ilişkin verilmiş bir karara rastlanmaktadır. Ancak AİHM'in belirli vergi politikaları ile cinsiyet temelli ayrımcılık yapıldığını ve AİHS m. 14'te düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini tespit ettiği yol gösterici kararları mevcuttur.[28]

Sonuç

Sıradan bir demokratik rejimde haklı ve kitlesel bir talebin siyasette hızlı ve ciddi bir karşılık bulması beklenir. Hatta demokrasiden bağımsız olarak siyaset kurumunun varoluş amacının bu olduğu söylenebilir. Nitekim dünyanın en demokratik yönetimlerinden sayılamayacak ülkelerde geçtiğimiz yıllarda regl ürünlerine erişim ile ilgili olumlu adımlar atılmıştır. Regl ürünlerine erişimin Türkiye'deki gibi ulusal çapta bir sorun teşkil etmediği Almanya'da[29] demokratik sürecin nasıl işletildiği ortadadır. Türkiye'de ise günümüzde demokratik yönetimin olmazsa olmazı olarak görülen şeffaflık şartı dahi göz ardı edilmektedir. Halk, devletin atmayı düşündüğü veya düşünmediği adımlardan habersiz bırakılmaktadır.

Bu panaromada devlete, kullanımı sağlık bakımından zorunlu olan bu ürünlerden aldığı vergiden vazgeçmek düşer. Bir sosyal devletten bu sorunun çözümüne aktif şekilde dahil olması ve kadınların regl ürünlerine erişimini sağlaması; bir demokratik yönetimden ise bu süreci şeffaf şekilde yürütmesi beklenir. Bu beklentilerin karşılanmaması ancak yönetim kademesindeki halktan, dünyadan, gerçeklikten kopuşa işaret edecektir. Ancak ekonomik sıkıntı ve haksızlıklar altında ezilen halk, kadınlar muhtemeldir ki bu kopuşa eşlik etmeyecektir.


[1] http://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-1576.pdf.

[2] https://t24.com.tr/haber/tunceli-belediyesi-nden-kadinlara-regl-izni,849614.

[3] https://t24.com.tr/video/meclis-onunde-regl-urunleri-ucretsiz-olsun-diyen-kadinlar-gozaltina-alindi,44930

[4]

[5] http://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-3659.pdf.

[6] https://www.dogrulukpayi.com/bulten/kadin-hijyen-urunlerine-uygulanan-vergiler.

[7] https://www.dw.com/de/proteste-in-der-tyüzde C3yüzde BCrkei-menstruationsartikel-sind-kein-luxus/a-60468326.

[8] https://t24.com.tr/haber/yuksek-vergi-fahis-fiyatlar-regl-yoksullugu-menstruel-urunlere-erisemeyen-kadinler-gazete-kagidi-kullanmak-zorunda-kalabiliyor,1004516.

[9] https://kronos35.news/tr/kadin-pedinde-yillik-enflasyon-yuzde-58-kadinlar-verginin-kaldirilmasini-istiyor/.

[10] https://www.change.org/p/18-kadyüzde C4yüzde B1n-hijyen-yüzde C3yüzde BCryüzde C3yüzde BCnleri-vergisi-dyüzde C3yüzde BCyüzde C5yüzde 9Fyüzde C3yüzde BCryüzde C3yüzde BClsyüzde C3yüzde BCn#:~:text=Tyüzde C3yüzde BCrkiye'deyüzde 20Viagrayüzde 20yüzde 258yüzde 20KDV,vergileriyüzde 20kaldyüzde C4yüzde B1ryüzde C4yüzde B1rkenyüzde 20Tyüzde C3yüzde BCrkiyeyüzde 20gyüzde C3yüzde B6rmezdenyüzde 20geliyor; https://www.change.org/p/her-kadyüzde C4yüzde B1n-regl-yüzde C3yüzde BCryüzde C3yüzde BCnlerine-eriyüzde C5yüzde 9Febilmeli-18-kdv-dyüzde C3yüzde BCyüzde C5yüzde 9Fyüzde C3yüzde BCryüzde C3yüzde BClsyüzde C3yüzde BCn-lyüzde C3yüzde BCksdeyüzde C4yüzde 9Filihtiyayüzde C3yüzde A7-pedvergisinikaldyüzde C4yüzde B1r-tcbestepe-hmbakanligi-gibsosyalmedya.

[11] https://odatv4.com/guncel/vergi-dairesi-onunde-ped-eylemi-226433.

[12] https://t24.com.tr/video/meclis-onunde-regl-urunleri-ucretsiz-olsun-diyen-kadinlar-gozaltina-alindi,44930.

[13] https://www.sabah.com.tr/ekonomi/gida-saglik-egitimde-kvd-dusuyor-dogrudan-vatandasin-cebine-yansiyacak-5841465?paging=8.

[14] https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/nedim-turkmen/katma-deger-vergisinde-devrim-bir-baska-bahara-kaldi-2352223/.

[15] https://tr.sputniknews.com/20220111/bakan-yaniktan-ped-fiyati-aciklamasi-calisma-yapabiliriz-1052608985.html.

[16] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/02/20220213-8.pdf.

[17] https://t24.com.tr/haber/erdogan-ulkemiz-ekonomisini-yatirim-istihdam-uretim-ihracat-ve-cari-fazlayla-buyutme-yolunda-kararlilikla-ilerliyoruz,1014460; https://t24.com.tr/haber/hazine-ve-maliye-bakani-nebati-yeni-ekonomi-paketini-acikliyor,1014456.

[18] Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Hakları Sözleşmesi.

[19] Bridget J. Crawford, Carla Spivack, "Tampon Taxes, Discrimination, and Human Rights", 2017 Wisconsin Law Review, s. 491 (516), http://digitalcommons.pace.edu/lawfaculty/1070/.

[20] https://www.gib.gov.tr/yardim-ve-kaynaklar/yararli-bilgiler/kdv-oranlari-listesi

[21] Aylin Armağan, Nurcan Armağan, "Tampon Vergisi: Mali Feminizm Üzerine Bir İnceleme", II. Uluslararası Kadın ve Hukuk Sempozyumu (Cilt 1), Ed. Gökalp Alıca, Basa, Aralık 2019, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, s. 705 (721).

[22] Günümüz TDK kurallarına göre

[23] Derin Yoksulluk Ağı, Açık Alan Derneği, Pandemi Döneminde Derin Yoksulluk ve Haklara Erişim Araştırması - Yerel Yönetimlere Kriz Dönemi Sosyal Destek Programları İçin Öneriler, Kasım 2020, s. 29, https://derinyoksullukagi.org/wp-content/uploads/2020/11/DYA-Pandemide-Derin-Yoksullukla-Muyüzde CCyüzde 88cadele.pdf.

[24] https://ankahaber.net/haber/detay/regl_urunleri_bir_yilda_yaklasik_yuzde_50_zamlandi_kadinlarin_yuzde_82si_hijyenik_pede_erisemiyor_68745.

[25] https://t24.com.tr/haber/yuksek-vergi-fahis-fiyatlar-regl-yoksullugu-menstruel-urunlere-erisemeyen-kadinler-gazete-kagidi-kullanmak-zorunda-kalabiliyor,1004516.

[26] Veysel Dinler, "‘Devletin İktisadi ve Sosyal Ödevlerinin Sınırı' Açısından İdarenin Sorumluluğu", Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 1, S. 1, Aralık 2008, s. 1 (3, 13, 15,), https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/86007.

[27] https://t24.com.tr/haber/otv-zamlari-dava-yoluyla-iptal-edilebilir-mi,900880.

[28] Crawford, Spivack, a.g.e., s. 491 (522 vd.).

[29] Bu, Almanya'daki organizasyonların ücretsiz regl ürünü kampanyası yazılarından dahi anlaşılabilmektedir. Bkz. https://www.socialperiod.org/#main; https://erdbeerwoche.com/meine-umwelt/tamponsteuer/periodenarmut/.

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyetin 100. yılında laiklik ve Ceza Hukuku

Çoğunluğun inancına, diğerlerini aşan bir dokunulmazlık atfetmek hukuksuz olduğu kadar anlamsızdır. Özgürlük prensip olarak çoğunluktan ve/veya gücü elinde bulundurandan doğru tehdit altındadır. Bu, inanç ve ifade özgürlükleri için de geçerlidir. Çünkü modern bir hukuk sisteminin var olmadığı bir gücü gücü yetene düzeninde tehlikeye girecek olan çoğunluğun değil azınlığın inancı ve sözüdür

Laiklik, kolektif cinsel istismar ve çocuğun üstün yararı

Ülkenin bu tür olayların yaşan(a)mayacağı bir yer haline gelmesi ve istismar alanlarının kapatılması laik hukuk devletinin asli görevi, bu görevi yerine getirecek siyasetin oluşması ise tüm toplumun sorumluluğudur

Yasasız haberleşme yasakları

Mahkemelerin veya hâkimliklerin yayın yasağı kararı vermesine dayanak olacak hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Dayanak sayılan genel nitelikli düzenleme Basın Kanunu'nda bulunmaktadır ve ironiktir ki başlığı "Basın Özgürlüğü"dür