18 Mayıs 2025

Sesimizi duyan var mı? Sağlık Bakanlığı’ndan haklarımızı talep ediyoruz! 

Psikologlar, klinik psikologlar, psikolojik danışmanlar, aile terapistleri, sosyal hizmet uzmanları, psikiyatri hemşireleri, çocuk gelişimi uzmanları birlikte ve kendi profesyonellikleri sınırlarında, ülkemizin ekonomik gerçekliği açısından uygun binalarda serbest çalışma özgürlüğüne, sahip olmalıdır

didem doğan 18 mayıs haftalık
Hakkımızla mesleğimizi yapabilmenin ve emeğimizin karşılığını alabilmenin mücadelesini veriyoruz. Ülkemizde gerçekleşen kitlesel ve toplumsal tüm travmalara gönüllü olarak koşan, depremlerine, yangınlarına, terör olaylarına, maden facialarına, toplumsal ve bireysel travmalarına tüm diğer mesleki bileşenlerle bir arada destek vermek isteyen, psikologlarız. Travmanın ne demek olduğunu bilen, toplumsal barışı isteyen, ülkemizin bilim ve sağlık alanında iyi ülkelerin standartlarına gelmesini arzulayan emekçileriyiz.
 
Peki bizim sesimizi duyan var mı?
 
Geçen hafta yazdığım yazının dokunduğu yüzlerce meslektaşım oldu. Düşünün ki tanıdığınız bütün ruh sağlığı alanı çalışanlarını ilgilendiren bir konu bu. Ve anlaşılması basit ve temel iki şeyi barındırıyordu. Mesleğimizi yapabilmek ve geçinebilmek. İkisi de bir insanın en temel ihtiyaçları.
 
Bu konunun bir muhatabı reaksiyon veren yüzlerce meslektaşım, yani bizler; diğer muhatabı ise hazırlanan yönetmeliğin tarafı olan Sağlık Bakanlığı. Bu ikinci yazımın odağına bakanlığı koymak istedim, yoksa biz söyler, biz ağlarız. İhtiyaçlarımızı ve taleplerimizi Bakanlığa medya üzerinden de duyurmak gerekir, diye düşündüm. 
 
Bu hafta Tabipler Odası ve yönetmeliğin muhatabı bir kaç meslek derneği, yönetmeliğin yürütülmesini durdurmak için Sağlık Bakanlığı’na davalar açtılar. Geçen yazımda da altını çizmiştim, hekimlerin ve özellikle psikiyatristlerin önemli bir kısmı mesleki etik doğrultusunda, hak ve önem bakımından eşitlikçi bir bakış açısıyla, birlikte çalışma alanlarına saygı duyan, modern ve yenilikçi bir tutum içindeler ve bizi destekliyorlar. Bu dava da bunu gösteriyor. 
 
Aslında bu yönetmelik sadece klinik psikologları ilgilendirmiyor. Yönetmeliğin adı: “Sağlık meslek mensuplarının serbest meslek icrası hakkında yönetmelik”. Sağlık meslek mensubu olarak tanımlanan şu meslekleri ifade ediyor. Klinik psikolog, hemşire, hemşireliğe eşdeğer sağlık memuru, ebe, fizyoterapist, odyolog, diyetisyen, dil ve konuşma terapisti, podolog ve iş ve uğraşı terapistini (ergoterapist).
 
Tüm bu meslek grupları içinde, lisansın yeterli gelmediği ve yüksek lisans istenen tek meslek bizimkisi ve bu yüksek lisansın da spesifik bir alanda (klinik psikoloji) istendiği durum sadece psikologlara ait. Ve bazı maddelerin mesleğin özelliklerine göre değerlendirilmeden, kopyala-yapıştır yapıldığı bir meslek grubu (örneğin odadaki musluk ve tıbbi atık maddesi) olarak yönetmelikte yerimizi alıyoruz. Bu da yönetmeliğin özensiz ve yeterince hazırlık yapılmadan, alelacele çıkarıldığını söylüyor. O zaman durdurulması ve revize edilmesi de acilen gerekiyor. 
 
Sağlık Bakanlığı’na, gerekçeleriyle taleplerimizin bir kısmını özetlemek ve sesimizi duyurmak için meslek derneklerimizin açıklamalarını da bu yazının sonuna ekliyorum. Bakanlık görevlileri, gerçekten, samimi bir yerden halk için ve meslek uygulayıcıları için etik ve bilimsel değerlere bağlı ve mesleki teamüllere, mesleki kültüre uygun, dünya standartlarında bir yönetmelik olmasını isterse bu yazılarımızı da dikkate alırlar. Yönetmeliğin yürütülmesi tamamen durdurulur ve ciddi düzenlemeler ve revizyonlar yapılır. Ve en büyük ihtiyacımız olan meslek yasasına yoğunlaşılır. Talep ediyoruz.
 
Yönetmelikte büyük sorunlar var.
 
Yayınlanması iki aya yaklaşan (ve yürürlüğe girmesine yaklaşık bir ay kalan) yönetmelik üzerine, toplantılarda, süpervizyonlarda, mesleki buluşmalarda konuşulan ve gittikçe belirginleşen sorun alanına dair biz özetleme yapacağım. Eksikleri de olacaktır. Sağlık Bakanlığı tarafından bu sorunlara dair olumlu bir reaksiyon bekliyoruz. Yürütmeyi durdurmak ve yönetmeliği yasalaşma süreci içinde revize etmek gibi.

1. Konu | Diploma meselesi: Çözülmemesi ile verilen hizmetin niceliksel olarak yetersizlik kalması

a) Ruh sağlığı alanında psikoterapist olarak yıllardır ve hali hazırda çalışan meslek uygulayıcıların lisans ve yüksek lisans alanları her zaman çeşitlilik ve farklılık içermiştir, dolayısıyla mesleğe serbest çalışma imkanı verilen “psikoloji veya psikolojik danışmanlık lisans + klinik psikoloji yüksek lisans” prototip koşulu, ne yazık ki çok az uygulayıcıda mevcuttur; çünkü özellikle klinik psikoloji yüksek lisansı gerekliliği görece yeni bir uygulamadır ve devlet üniversitelerinde kontenjanı az, özel üniversitelerde ise aşırı pahalı bir programdır. Çoğunluk bunu karşılayamaz. Farklı lisans, farklı yüksek lisans ve ülkemizde sertifikası ile kabul edilen farklı bir çok psikoterapi eğitim alanlarından eğitimlerini alıp, klinik alanda çalışan deneyimli uygulayıcı mevcudiyeti çok daha büyük bir yüzdedir. Yönetmelik bu büyük çoğunluğu dışarıda bırakmaktadır. 

b) Diplomada ikinci mesele, klinik psikoloji müfredatıyla yapılan yüksek lisansların, üniversiteler ve YÖK tarafından “klinik” olarak görülmemesi ve tanınmaması sorunudur. Diplomalar ile ilgili toplu bir çözüm düşünülmez ise, yönetmelik serbest çalışma iznini çok dar bir kesim için çıkarmış olacaktır. Diğer deneyimli uzmanlar ne yapacak? sorusu cevapsız kalacak, halka verilen hizmet niceliksel olarak yetişmeyecektir.

2. Konu: Halka verilen hizmetin niteliksel olarak korunması gerekliliği
 
a) Yönetmelik düzenlenir ve ideal bir şekilde çıkarsa bu gerekliliği koruma altına almak mümkün olacaktır. Ancak bu haliyle bir çok deneyimli ve işinde yeterli ruh sağlığı uzmanının ve “hocanın”, diploma meselesi yüzünden halka ve meslekte yetişenlere hizmet vermesi ve yeni mezun öğrencileri sahada, kliniklerde yetiştirmesi mümkün olmayacaktır. Bu da verilen hizmetin kalitesini ciddi biçimde düşürecektir. 
 
b) Madalyonun diğer tarafındaki tehlike de, lisans ve klinik yüksek lisansını yönetmeliğin beklentisine göre yapmış ama yeni mezun olan veya deneyimsel açıdan henüz yeterli olmayan  veya yeterli hissetmeyen meslektaşların, tek çalışma biçimi olarak “ruhsat alıp işyeri açması” olmak zorunda kalması sebebiyle oluşacak problemdir. Mesleğimiz ‘usta çırak’ ilişkisi deneyiminin önemli olduğu bir alandır; hiç bir program tek başına bizi psikolog yapmaz. Önce daha deneyimli kişilerin yanında çalışırız, süpervizyon alırız, kendi terapimize gideriz ve o yıllarda çok az danışan görür ve çok az para kazanırız. “Meslek uygulayıcısı bir merkezde sigortalı çalışamayacak, sadece ruhsatlı işyeri açacaktır” demek hem hizmetin verilmesi açısından yetersizlik ve hem psikolog hem de danışan hakları bakımından tehlike arz eder, aynı zamanda ekonomik olarak da imkansızdır.
 
3. Konu: Fiziki şartlar meselesi (imkansızı zorlamak?)
 
Yönetmelikte bahsedilen özelliklere sahip daire bulmak oranı bir çok şehirde yüzde 0 ile1 arasındadır. Var olan daireler de çok pahalıdır. Sadece 3 meslektaşın birleşip işletmenin masrafını ödemesi, çoğunluk açısından kesinlikle imkansızdır. Bina özellikleri açısından ülkemizin gerçekliğine uymayan gereklilikler beklenmektedir: Örneğin ülkemizde yeni yapılarda artık istenen metrekarelerde büyük daireler bulunmamaktadır (ör. En az 10’ar metrekare olan üç oda ve yaklaşık 20 metrekareye yakın salon). Yönetmelikte beklendiği gibi, 2019 öncesi yapılarda depreme dayanıklılık testleri tabi ki yapılmamaktadır, işyeri açacak uzmanın yaptırması gerekir, “deprem dayanıklılık raporları” maliyeti işyeri açmaktan kat be kat daha pahalıdır ve gerçek dışı bir beklentidir. 2019 sonrası yapılara yönelsek onların da çoğu iskan almamıştır! Yani yeni deprem yönetmeliğine göre yapılmış, iskanlı, işyeri ruhsatına uygun ve büyük daire bulmak ihtimali yüzde 0’lara yakındır. Bulunsa bile tutulamayacak kadar pahalıdır. Ülkemizde son yıllarda yaşanan ekonomik dar boğazın yok sayılması anlamına da gelen bu beklentileri karşılamanın imkansızlığını Sağlık Bakanlığı’na ısrarla hatırlatmak isterim. 
 
En fazla üç adet ruhsatlı klinik psikolog ve yanlarında sadece birer adet tekniker gibi pozisyonladırılan diğer psikoloğun, bu bulunmaz ultra lüks dairelerde çalışmasını ve buradan geçinmesini beklemek ülkemizin ekonomik şartlarına asla uygun değildir.
 
Psikologlar, klinik psikologlar, psikolojik danışmanlar, aile terapistleri, sosyal hizmet uzmanları, psikiyatri hemşireleri, çocuk gelişimi uzmanları birlikte ve kendi profesyonellikleri sınırlarında, ülkemizin ekonomik gerçekliği açısından uygun binalarda serbest çalışma özgürlüğüne, sahip olmalıdır. Bunun güvenli zeminini de devlet yaratmalıdır.
 

EK: Kamuoyu ile paylaşılan bazı dernek ve sendika açıklamaları
 
Revizyonlara en çok ihtiyaç duyulan maddeleri Türk Psikologlar Derneği oldukça detaylı bir biçimde itiraz metni raporunda belirtti. ( https://psikolog.org.tr/belgeler/serbest-calisma-yonergesi-itiraz-i1wc6.pdf  )
Psikoterapi ve Psikososyal Çalışmalar Derneği yönetmeliğe dair “rahatsızlık metnini” paylaştı.  ( https://www.instagram.com/p/DImYcgOtCFx/?igsh=OGh2NGtvOWQyZGk5  )
Todap (Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği) ‘nin açıklaması: (https://www.instagram.com/p/DIJ36n-tLL8/?igsh=dnY2ODU5Zmg1bW96 ) 
Halk için psikoterapi derneği’nin açıklaması: ( https://www.instagram.com/p/DI_7MzctqYe/?img_index=2&igsh=Nm8zMXprMTA2c20w )
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’nin yönetmeliğe dair açıklaması: (https://www.instagram.com/p/DIBBs1Bspo4/?igsh=eXhoNm43d3ZvNWZm  )
Çocuk gelişimi ve eğitimcileri derneğinin açıklaması (https://www.instagram.com/p/DHxxMRtNOAD/?igsh=YnJzdmVtMHd6aWlo )
Birlik Sağlık Sendikası’nın açıklaması (SAĞLIK MESLEK MENSUPLARININ SERBEST MESLEK İCRASI HAKKINDA YÖNETMELİK’E İLİŞKİN HUKUKİ DEĞERLENDİRME | BİRLİK SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET ÇALIŞANLARI SENDİKASI )
Travma Çalışmaları Derneği’nin açıklaması (https://www.instagram.com/p/DJGiU9siw98/?img_index=2&igsh=dGF4bDFidjFqcXll

Yazarın Diğer Yazıları

Psikoloğunuzun başına gelenler: Meslek yasası olmayan mesleğe yönetmelik dayatması

Düzenli gittiğiniz psikoloğunuza veya başlamayı düşündüğünüz terapiye 1 Temmuz'dan sonra ulaşmayabilirsiniz!

Seçmenin cevabı: Seçimin psikolojik analizi 101

14 ve 28 Mayıs seçimleri, özellikle muhalefetteki siyasi partilere sert bir dille ve yüksek volümle seslendi: Değişin!

Utancımı duyan var mı? | Afetzedelere ve çaresiz tanıklara, psikolojik ilk yardım

Bu hafta uzaktakilerden veya bölgeden en çok duyduğum, gördüğüm okuduğum, yüksek düzeyde hissedilen utanç duygusu ve yoğun bir yardım etme isteği ve sorumluluğu. Bana kalırsa yaşadığımız utanç ve sorumluluk duygusunun üç sebebi var. Bir, bu kadar kötülük karşısında iyiliğe olan ihtiyacımız; iki, yaşamda kalmanın ve şanslı tarafta olmanın getirdiği suçluluk duygusu ama en önemlisi de utanması ve sorumluluk alması gereken kişilerin utanmaması ve sorumluluk almaması. Onların sahip olmadığı utanç sorumluluk duyguları sanırım bizde ikame ediyor

"
"