30 Mayıs 2025
Yeni anayasa çalışması, iktidar partisi AKP’nin bir numaralı gündemine dönüşürken, ana muhalefet partisi CHP, İBB’nin tutuklu başkanı İmamoğlu’nun merkezde olduğu hukuksuzlukları, miting miting gündemde tutmaya ek olarak asgari ücret artışını öne çıkarıyor.
Bu olumlu bir gelişme. AKP, asgari ücret artışında gönülsüz olduğu için değil sadece. Yeni Anayasa’nın temel ihtiyaç olmadığını, yiyecek ekmek bulamayan, ekmek bulanın yanına peynir alamadığı milyonların bir numaralı talebinin ekonomik koşulların düzeltilmesi olduğu gerçeğini toplumsal tabanda yaygınlaştırmak için asıl.
Türkiye’nin temel ihtiyacı yeni bir anayasa ise iktidarın beğenmediği şu mevcut Anayasa’daki tamamı bağlayıcı olan hükümlerine neden uymadığını durmaksızın sormak, sorgulamak için de.
Beğenilmeyen bu Anayasa’ya göre, ülkeyi yönetenlerin ekonomi politika tercihlerini vatandaşın açlığa talim etmeyeceği yönde kullanmak zorunda olduğunu hatırlatmak için de.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parti nezdinde kurduğu Anayasa Komisyonu açıklaması ardından dün de Komisyon’u oluşturan 11 kişi açıklanınca, tam 14 yıl öncesine gittim.
Yaşı yeten vatandaşlar ile o günlerde de gazetecilik yapanlar hatırlar. Dönemin TBMM’sinde grubu olan dört partinin eşit üye vermesiyle oluşan Anayasa Uzlaşma Komisyonu iki yılı aşkın bir süre çalıştıktan sonra uzlaşamadan dağılmıştı. Tabii ki bazı fasıllar ile maddelerde değişiklik konusu kayda geçirildi ama bir işe yaramadı. Uzlaşmazlıkta, AKP’nin başkanlık sisteminde ısrarı ve muhalefetin buna itirazı kadar kadar, Anayasa’nın değiştirilmesi teklif edilemeyecek ilk dört maddesinin tartışmaya açılması da etkili oldu.
Ve elbette 2013’ten bu yana köprülerin altından çok su aktı. Gezi Parkı eylemleri, altı ay sonra 17-25 Aralık operasyonları geçti, (TBMM’de buna dair fezlekeler okunmadı, yayın yasağı geldi), Başbakan Erdoğan 2014’te Cumhurbaşkanı seçildi. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP tek başına iktidar olma yeterliğini kaybetti. CHP zaman ve enerji kaybederken AKP’nin güç topladığı istikşafi görüşmelerin ardından, benzeri görülmemiş biçimde seçimler tekrarlandı… Arada geçen beş kaotik ayda meydana gelen terör saldırılarında güvenlik güçleri şehit olurken yüzlerce vatandaş hayatını kaybetti, ertesi yıl FETÖ’nün, 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşti, bastırıldı. 251 kişi şehit oldu. OHAL ilan edildi. OHAL sürerken, 2017’de şaibeli referandum yapıldı. 2,5 milyon mühürsüz zarfın geçerli sayıldığı referandum sonucu Türkiye’nin rejimini yönünü değiştirecek 2018 seçimleri ardından parlamenter sistem sona erdirilerek, partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi. AKP, 2011’deki gibi TBMM nezdinde bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na ihtiyaç duymaksızın, şaibeli bir referandum sonucu- Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adlı eşi benzeri görülmemiş Türk tipi başkanlık rejimini getirdi.
Neticede, sonrasında bir “masa kurulacağı” konuşulsa dahi, AKP’nin 12 yıl sonra bugün, yeni anayasa komisyonunu kendi kendine kurması rejimin karakterine uygun.
Ancak bu, yukarıda belirttiğimiz gibi Cumhur İttifakı’nın ihtiyacıyla, toplumun temel ihtiyacının aynı olduğu anlamına gelmiyor, Türkiye’nin temel sorununun yoksulluk olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bilakis, yeni Anayasa tartışması fiili olarak temel sorunların tartışılması ve görünür olmasının önünde iktidarın bağlı medyası gücüyle de bir perde görevi görüyor.
O kadar ki, milyonlarca çalışanın hayatını doğrudan ilgilendiren enflasyon konusuyla ilgili kritik bir dava, yeni Anayasa tartışmasının gölgesinde kalma riski içeriyor. DİSK’in üç yıldır sürdürdüğü TÜİK’in madde fiyat listesini açıklamaktan vazgeçmesine dair hukuk mücadelesinde dün önemli bir duruşma gerçekleşti. Resmi enflasyon karşısında sürekli gelir kaybına uğrayan çalışanlar ve emekliler için büyük önem taşıyan bu dava, enflasyon hesabını tartışmalı hale getiren veri karartmasıyla ilgili.
TÜİK’e karşı açtığı davayı daha önce kazanan DİSK; TÜİK’in yargı kararını uygulamaması nedeniyle yeniden dava açmıştı. Herkes için bağlayıcı olan yargı kararlarına uyulmaması nedeniyle açılan bu dava, mevcut Anayasa’nın ne kadar bağlayıcı hissedildiğiyle ilgili olarak da çarpıcı bir örnek olsa gerek.
Yeni Anayasanın bir zorunluluk olduğunu, kendi taleplerini toplumsal bir talep gibi gösterenlere ısrarla, neden mevcut Anayasa’ya uyulmadığının her platformda sorulması ve cevabının beklenmesi gerekiyor.
Çiğdem Toker kimdir?Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti. Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı. 2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor. Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi. Kitapları - Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008 - "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018 - Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019 Ödülleri - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995) - Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000) - Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005) - European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015) - Halkevleri "Basın Ödülü" (2016) - Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016) - İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019) - TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019) - Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017) - ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017) - ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018) - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018) - Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018) - Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019) - Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019) - TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020) - Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020) - Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021) - TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021) - İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021) - SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021) - Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021) |
Trafik cezaları için bütçeye hedef konulması normal olabilir. Ama bu tutarın bazı bakanlıkların bütçesini aşacak yükseklikte olduğunu biliyor muydunuz?
Masumiyet karinesinin gözümüzün içine baka baka ezilmesi, on binlerin oyunu almış seçilmiş kişilerin, adi suçlular gibi itibarsızlaştırılması kanıksanacak bir durum değil. Haysiyet kırıcı bu muamele aynı zamanda seçmen iradesine de saldırı niteliği taşıyor
Bugün Türkiye’nin temel ihtiyacı “yeni” bir Anayasa değil, milyonların altında ezildiği yoksulluk ve adaletsizliği ortadan kaldıracak, herkesin ama herkesin anayasaya bağlı hissedeceği bir demokrasi ortamıdır
© Tüm hakları saklıdır.