18 Nisan 2025

Adaletsizlik istiap haddini doldururken

Meşru ve daha fazla ezilmemek, onuru korumak için gerekli direncin ötesinde; hukuksuzluk ve adaletsizliği bir kader gibi yaşamamanın mecburi istikameti, yapılacak bir erken seçimde düğümleniyor

adalet

TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, 2023 seçimlerinde seçilmesine rağmen tahliye edilmeyen, bunun üzerine yaptığı bireysel başvurusu lehine sonuçlanan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin, okutulması aylardır geciktirilen kararını okuttu.

Anayasa hükümleri ortadayken bu işlemin hukuka, dahası Meclis saygınlığına uygun olduğu tereddütsüzdür.

Ancak gelin görün ki, sistem “partili cumhurbaşkanlığı” adıyla dünyada eşi benzeri olmayan bir sisteme -şaibeli bir referandum sonrası- evrilmişse, olaylar farklı gelişir. Kim bilir kaçıncı kez olduğu gibi hukuksuzluğun hukuk, hukuka uygunluğun da hukuka aykırılık gibi gösterildiğine tanıklık ederiz.

Biçer’in başkanvekili yetkilerini kullanarak -TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yokluğunda- kararı okutması, iktidar açısından hiç beklenmedik bir hamle oldu.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Biçer’in okutma işleminin Anayasa, içtüzük ve teamüllere aykırı olduğunu açıkladı. Yetkilerini kullanacağını bildirdi. Biçer’in okuttuğu kısım tutanak metninden çıkarıldı.

Ancak tabii ki asıl aykırılık, Anayasa’ya göre bağlayıcılığı gayet net olan AYM kararının bugüne kadar okutulmamış olmasıdır. İktidar mutlak gücünden o kadar emin, hukuku kendine göre yorumlamaya o kadar alışmış ve kamuoyunu da bugüne dek alıştırmış ki, meselenin özünü oluşturan asıl kısmı, ısrarla dikkatlerden kaçırılıyor.

Yargıtay’ın AYM kararını tanımaması

Teamülse teamül şu olmalıydı yani: Bir AYM kararına, yani bir bireysel başvuruya, o süreçlerin hiçbirine gerek olmaksızın Atalay’ın milletvekili seçilir seçilmez tahliye edilmesi. Ancak bu yapılmadığı gibi yargı krizine yol açtı.

2023 yılı sonunu hatırlıyor muyuz? Yargıtay Başkanlığı, AYM kararının tanınmayacağı anlamına gelen uzun bir açıklama yapmış ve ardından, 3. Ceza Dairesi kararı TBMM’de okutularak Atalay’ın vekilliği düşürülmüştü.

Oysa Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı Anayasa’da yazıyor. Apaçık ve tereddütsüz. Bu, yorumla değiştirilebilecek bir husus değil. Dolayısıyla, AYM kararının ardından kararın okutularak Atalay’ın TBMM’de görevine başlayacak şekilde tahliye edilmesi gerekiyordu.

Tutanaktan çıkarmak varlığı teyittir

Şimdi TBMM Başkanvekili Biçer’in okuttuğu hüküm kısmı tutanaktan çıkarılınca (tutanağın ilk versiyonunda var) dipnot ile TBMM İçtüzüğüne aykırı okutma yapıldığı yazılınca, bu metin okutulmamış mı oluyor? Hayır tersine. Video kayıtlar bir yana, şöyle bir basit gerçeklik var: Metin tutanaktan çıkarıldığı zaman tam tersine, aslında bu metnin okutulduğu kabul edilmiş oluyor. Yokluğu değil varlığı teyit ediliyor. Dolayısıyla aslında işlem hukuken tamamlanmış, maddi gerçeklik kazanmıştır.

İktidar cephesinde ayrışma

“Hukuksuzluklardan hukuksuzluk beğenin” diye özetlenebilecek günlerden geçiyoruz. Her saat yeni bir adaletsizliğe maruz kaldığımız, en temel hakların apaçık çiğnendiği bu ortamda, Anayasal haklara şiddet içermeyen yöntemlerle sahip çıkmanın önemi büyük. Meşru ve daha fazla ezilmemek, onuru korumak için gerekli direncin ötesinde; hukuksuzluk ve adaletsizliği bir kader gibi yaşamamanın mecburi istikameti, yapılacak bir erken seçimde düğümleniyor. Ana muhalefet partisi CHP’nin etkili ve inisiyatif alan adımları eşliğinde, erken seçim dinamiği politik bir süreç olarak ilerlerken, bu temel sorunun geleceğinde, ekonomik koşullar da büyük oranda belirleyici görünüyor.

CHP’ye kayyım atanacağına ilişkin spekülatif mesajlar yayan ismin gözaltına alınması, Adalet Bakanı Tunç'un açıklama yapması, gözaltının eski bir iktidar milletvekilinin tepkisi ardından gerçekleşmesi, 7,5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen avukat Selçuk Kozaağaçlı’nın umut dolu mesajlar verdiği ilk saatlerin ardından, yani henüz 24 saat dolmamışken, savcılık itirazı üzerine yeniden gözaltına alınıp tutuklanması; iktidar kanadında bazı ayrışmaları da haber veriyor.

Son gelişmeler MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, 23 Mart’tan bu yana tutuklu olan İBB Başkanı İmamoğlu ile ilgili tartışılan mesajıyla birlikte değerlendirildiğinde, iktidarın monoblok yapısında artık saklanamayan kırılmalar olduğunu görebiliyoruz. Sürecin nereye evrileceğini ise 19 Mart sonrası hasar gören ekonominin; liyakatsizlik, yolsuzluklarla yıllardır zaten hakkı yenilen vatandaşlar üzerindeki etkisi de belirleyecektir. Malum, adaletsizlik sadece yargı ile ilgili bir kavram değil. Hayatın her alanında her köşesinde kök salan bu adaletsizlik, istiap haddini dolduruyor.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ferdi Zeyrek 16 Mayıs’ta neler anlattı?

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeyrek, kısa sayılabilecek bir süre içinde kamusal yararı yoğun uygulamalara imza attı. Umarım onun erken ölümüne, iddia edildiği gibi planlanıp kurgulanmış, zamana yayılmış bir “suikast’in mi, yoksa son yıllarda insanı umutsuzluğa düşürecek kadar yaygınlaşan denetimsizlik, kuralsızlık ve mesleki ihmallerin mi yol açtığı, başlatılan yargısal süreçle aydınlanır

Trafik cezaları ve AKP’nin KÖİ borçları

Trafik cezaları için bütçeye hedef konulması normal olabilir. Ama bu tutarın bazı bakanlıkların bütçesini aşacak yükseklikte olduğunu biliyor muydunuz?

Seçmen iradesine saldırı

Masumiyet karinesinin gözümüzün içine baka baka ezilmesi, on binlerin oyunu almış seçilmiş kişilerin, adi suçlular gibi itibarsızlaştırılması kanıksanacak bir durum değil. Haysiyet kırıcı bu muamele aynı zamanda seçmen iradesine de saldırı niteliği taşıyor

"
"