Türkiye’nin tadı acıymış. Bu bir araştırmanın sonucu.
Bunu metaforik olarak algılamak da mümkün… Baskın tadın acı olması şaşırtıcı değil. Zira Türkiye toplumsal olarak da acı içinde; tutuklamalar, gözaltılar, bir yanı yontan adalet pratikleri, kene gibi yapışmış farklı şiddet türleri, insanın insana, doğaya, hayvana düşmanlığı vs.
Araştırmaya dönersek acıdan kasıt pul biber. Türkiye’nin mutfağı bir baharat olsa sorusuna her on kişiden üçü pul biber yanıtını veriyor. Her gelir grubundan kadın-erkek bin kişi ile yapılan görüşmelerden çıkan sonuçları araştırmacı Akan Abdula açıkladı ve aynı zamanda yorumladı. Sofralardan Türkiye’yi anlamak mümkün mü, evet mümkün. En azından sosyolojideki genel değişimi anlamak mümkün.
Çünkü sofralar küçülüyor, masa etrafında olan insan sayısı azalıyor. Bazı rakamlardan söz edeceğim… Hükümetin Aile Yılı seferberliğinin dışında kalan/bırakılan aile formları sofraların küçülmesinde bir etken. Bekar anneler… Türkiye’nin Tadı ve Sofranın Anlamı araştırmasına göre 2 milyon 800 bin bekar anne var ve bu sayısı gelecek yıllarda daha da artacak. Geniş aileler artık yok. Onların sayısı da yüzde 12,8’e düşmüş. Ramazan ayı reklamlarındaki aileler artık yok. Çocuk ve anneden oluşan aile modelinin sofralarındaki değişim toplumsal cinsiyet rollerindeki değişimi, sosyalleşme dinamikleri ile tüketim alışkanlıklarındaki dönüşümü anlatıyor.
Araştırmacı Akan Abdula
Akan Abdula’ya dikkat çeken bu değişimi sordum: “Bu sofralarda her şeyin mikro olması gerekiyor. Büyük paketler yer almayacak. Bekar anneler hem annelik hem babalık yapıyor. Çocuğun sağlıklı beslenmesiyle ilgili daha dertli bir anneyle karşı karşıyayız. Türkiye’de her yıl 550 bin evlilik var. Resmi rakamlara göre 188 bin boşanma var. Bizim gayri resmi rakamlarımıza göre ise boşanma sayısı 220 bin. Bekar anne sayısı daha da yükselecek. O nedenle bekar annelerin dertlerini dinlememiz gerekiyor. Aile Yılı anne baba ve çocuktan ibaret anons edildiği için çok seslerini duymuyoruz. Seslerini duyuracak olanlar markalardır, onlar da sosyal proje yapmadıkları için sesleri duyulmuyor bu annelerin.”
Sia Insight 2024 gençlik araştırmasına göre gençlerin yüzde 85’i aileleriyle birlikte yaşıyor. Bunun nedeni pandemi ve yoksullaşma olabilir. Barınma büyük kriz zira. Tek başına ev kiralamak hayal artık. Akan Abdula’ya gençlerin aileye dönüş ve kalışının sofraları nasıl etkilediğini de sordum. Araştırmada buna dair bir bulgunun olmadığını söyledi ama şuna dikkati çekti. Artık beyaz yakalıların büyük bölümü de markasız ve indirimli ürünleri alıyor.
Araştırmaya göre evde sofra kurmanın kârlı olabilmesi için o evde 2,1 kişinin yaşaması gerekiyor. Bu da dışarıda yemek ya da yemek sipariş etmek demek. Sofralar bu nedenle de azalıyor. Bireyselleşme, metrekareleri düşen evler, sofralara konuk olan telefon ve tabletler, yoksulluk vs. bütün bunlar sofraların eski tadının olmadığını söylüyor. Bütün buna rağmen araştırmaya göre sofra, hâlâ birey için güven ve şefkatin temsili. Onu bulabilmenin umudu…
Araştırma seküler ve muhafazakâr ailelerin soflarına da bakıyor.
Kendisini muhafazakar olarak tanımlayan 43 yaşındaki bir kadının sofra tanımı şöyle:
“Bir ailenin bir arada toplanmış halini düşündüm. Dört yapraklı yonca birbirleriyle, bir tanesi olmadan olmaz, sofrada beklenilir. Hepsi bir arada, sofranın düzen ve güzelliği de olunca açıkçası bir tablo gibi, sanat eseri gibi.”
Kendisini seküler olarak tanımlayan 19 yaşındaki bir kadının tanımı da benzer: “Aynı şeyi yememiz önemli. Herkesin bütün olduğunu hissettiriyor. Sofra birlik, beraberlik ve samimiyeti temsil ediyor... Bu görselde ortada göl var. Yanlarında farklı çeşitlerde ağaç var ama hepsi aynı topraktan besleniyor. Aynı ortamda yaşıyorlar... Yine o birliği yansıtıyor. Hepimiz aslında buna bağlıyız gibi.”
Sofra araştırma sürecinde yoğun emek harcayan, Cansu Çamlıbel’le birlikte araştırma toplantısının moderatörlüğünü yapan Murat Sabuncu’nun dediği gibi aile, dost ya da dayanışma sofrası ya da bir zamanlar kurulabilen yeryüzü sofraları… İnsanın bir sofrasının olabilmesi, gidebileceği, davet edilebileceği bir sofrasının olması o topluma dair çok şey anlatıyor. Ancak Türkiye’de ortak sofralar ne yazık ki azalıyor.
Not: Türkiye’nin Tadı ve Sofranın Anlamı araştırması FutureBright ve T24 işbirliği ile yapıldı.

Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|