20 Haziran 2025

Faturasını ödeyemeyen, evlerine haciz gelen KRT çalışanları anlattı: Sesimizi duyurmak için Cübbeli Ahmet Hoca’yı, Diyanet’i bile aradık

“Bir yerde unuttuğumuz kalp medeniyetinin tekrardan hareketlendiğini, dayanışma ruhunun ortaya çıktığını gördük”

Terzi söküğünü dikemez misali, basın tarihinde gazetecilerin, basın çalışanlarının hakkını aradıkları, haber oldukları vaka azdır.

KRT o nadir örneklerden biridir.  Kanal çalışanları, ortak davranabildikleri, sorunlarını kamuya mal edebildikleri ender eylemlerden birini yaptı.

Sabah/ATV grevini hatırlıyorum, yavaş yavaş sönümlenen bir eylem oldu.

Çaycısından makyözüne, servis elamanından şoförüne, kameramanından yönetmenine, editöründen muhabirine; onlarca insanın çalıştığı KRT’de umut veren bir gelişme oldu.

Mart ayından bu yana maaş alamadıkları için yayını durduran KRT çalışanlarına bir maaş ödeme yapıldığını öğrendim.

KRT deneyimi önemli… O nedenle yayın durdurma kararının alındığı günden bugüne hak mücadelesi veren çalışanlarla konuştum. Çünkü o kanalda birileri mesleğine, mesleğinin onuruna sahip çıkmaya çalışıyor, 7/24…

Kanalı terk etmeme eylemi sürüyor. Ama gündelik hayatları nasıl geçiyor, hak edilen ücreti alamamak nasıl bir şey bunu görünür kılmak istedim. Eylemin en başından itibaren kanal çalışanlarının derdini iyi ifade eden isimlerden editör-spiker Handan Turan Koltuk’a sordum. Ondan dinleyelim kanaldaki ‘hak’ nöbetini.  Bir mekânın nasıl birden yaşam alanına dönüştüğünü.

Handan Turan Koltuk

“Herkes gelemiyor. Çünkü bayram boyunca ulaşım ücretsiz olduğu için herkes gelebildi. Mesela ben iki ya da üç gün üst üste kalıyorum bazen. Sonra eve gidip duşumu alıp kıyafetlerimi değiştirip yeniden geliyorum. Koltuklarda yatıyoruz ama uyuduğumuzu söylemek zor.  Sendikalar ve kimi partiler yemek ve gıda gönderdiler. Sabah kalkıyoruz, bize gönderilen erzaklarla koca tencerelerde kahvaltı hazırlıyoruz kendimize. Toplantımızı yapıyoruz o güne ne yapacağımıza ilişkin. Dönüşümlü olarak biz orada kutsal bir emek nöbeti tutuyoruz. 7/24 oradayız. Öğlen yemeği için yine mutfağa geçiyoruz. O esnada ziyaretçilerimiz bir şeyler getiriyor, çaylar demleniyor. Erkek kadın ayrımı olmaksızın biri bulaşıkları yıkıyor biri yemek yapıyor. Emekliler geldi ziyaretimize mesela. Yanlarında yiyecek getirmişler. Ağladım. Kanalın temizliğini yapıyoruz. Masaları siliyoruz. Tuvaletlerin temizliğini yapıyoruz. Çöpleri döküyoruz. Akşamları birlikte film izliyoruz. Haber izliyoruz, haberden uzak kaldığımız için çok üzülüyoruz. İsrail-İran savaşı çıktı, sanki yayındaymışız gibi neler yapabiliriz onu konuşuyoruz. Biz işimizi yapmak istiyoruz. Bunu severek iki ay para almadan da yaptık. “

Hak aramanın gücü, güçlendirmesi bir yana, üç ay ücret alamamak ağır bir tablo. Zira kirasını ödeyemeyen, haciz gelen, elektrik ya da telefon faturasını ödeyemeyenler var.  Gözleri dolu dolu olup, parasızlığın ne olduğunu anlatmak istemeyenler de… Ya da yemek kartları ödenmediği için çay ve simide talim edenler, çubuk krakerle doymaya çalışanlar…

Bunlar yaşanırken, kimi ekran yüzlerinin “şımarıklık yapıyorsunuz” sözlerini de unutmuyorlar.

Eylemi yapanlar aynı zaman da gazeteci. Herkesi aramışlar seslerini duyurmak için. Hatta Cübbeli Ahmet Hoca’yı, Diyanet’i bile aramışlar.

Handan Turan Koltuk’a kulak verelim.

“Cübbeli Ahmet’in telefonuna ulaştım. Telefonuna eşi çıktı. KRT çalışanları olarak böyle bir mağduriyet yaşıyoruz, bu kul hakkı aynı zamanda, gelip bizi ziyaret etmek ister mi, sorar mısınız dedim. İleteceğim ve soracağım dedi. Ama hiçbir yanıt gelmedi. Diyaneti de aradım, hutbe istiyoruz dedim kul hakkıyla ilgili. Beni internet sitesinde ‘vatandaş soruyor’ kısmına yönlendirdi konuştuğum kişi. Sorumu sordum. Bana ‘İşçi ile akit yapmışsa işveren hakkı ödenmelidir’ diye bir yanıt geldi.”

Birlikte direnmek çalışanları birbirine yakınlaştırmış. Yokluğu paylaşmanın zenginliği diyelim.

“Biz aynı masada otururken ‘yoldayım, geliyorum’ diyenin tabağını ayırıyoruz, geldiği zaman yesin diye. Her şey ortak artık. Bir yerde unuttuğumuz kalp medeniyetinin tekrardan hareketlendiğini, dayanışma ruhunun ortaya çıktığını gördük.”

KRT’yi var edenler bu süreçte editoryal bağımsızlığı da tartışmışlar, konuşmuşlar, kimi zaman yuttukları soruları hatırlatmışlar birbirlerine.

Gazeteciler mesleklerine sahip çıkınca ortaya işte böyle bir deneyim çıkıyor.

Derslerle dolu…

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

Yazarın Diğer Yazıları

Kartalkaya yangınında ölenlerin aileleri: Çocuklarım kömür olmuş, en üsttekiler de ceza alsın!

78 kişinin hayatının kaybettiği olayla ilgili ilk duruşma 7 Temmuz’da Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek

Japonya’dan, Hindistan’dan, Avrupa’dan 35 kişilik heyet Öcalan’la görüşmek için Adalet Bakanlığı’na dilekçe verdi

Kulislerde şu konuşuluyor. PKK farklı zamanlarda, Süleymaniye, Dohuk, Erbil’de gruplar olarak silah bırakacak. Öncesinde de mevcut sürecin ana aktörü Abdullah Öcalan kamuoyuna bir açıklama yapacak

“Müslümanlar dik durun, karşınızda leşler var” diyen kişi Muş Alparslan Üniversitesi’nde hoca!

Leman dergisi eylemine katılan gençlerden biri: Bayrağın emrini verenler nerede, Abdülkadir Şen denilen hoca nereye saklandı?

"
"