12 Mayıs 2025

PKK ve Mehmet Uçum’un ‘Tam Bağımsız Türkiye’ vurgusundaki fark!

PKK, Öcalan’ın 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda vurguladığı ‘tekrar’ vurgusunu kabul etmiş görünüyor

Bir dönem kapanıyor…

Silahlı siyasete göre inşa edilen siyaset kurumları, siyasal statükolar için ise yeni bir dönem başlıyor.

1978 yılında, Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nin Fis Köyü’nde temelleri atılan PKK kendisini feshettiğini açıkladı.

Beklenen oldu aslında.

47 yıllık silahlı bir örgütün silahları bırakması ve “PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdığını” açıklaması ne anlama geliyor? Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta Taksim’de İmralı heyetinin açıkladığı 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı' ile PKK açıklaması arasındaki paralellik var mı, kimi nüanslardan söz edebilir miyiz?  

Öcalan 27 Şubat’taki çağrısında şu tespiti yapmıştı:

“1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır.”

PKK açıklamasında da “tekrar” vurgusu yapıldı: “Savaşın karşılıklı olarak tırmandırılmasının yarattığı tekrar aşılamadı.” 

Öcalan, 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda Kürt-Türk ilişkilerinin 1000 yıllık tarihi için “gönüllülük yönü ağır basan, ittifak” demişti. Bu ittifakın son 200 yılda parçalanmaya çalışıldığını söylemişti. PKK de “1000 yıllık tarihi Kürt-Türk ilişki diyalektiği ve 52 yıllık Önderlik mücadelesi Kürt sorununun ancak Ortak Vatan ve Eşit Yurttaşlık temelinde çözülmesinin kazandıracağını göstermiştir” dedi. Bu paralellikler de gösteriyor ki, PKK, Öcalan’ın çizdiği yeni ‘dönüşüme’ hazır.

Bu dönüşümün adı Cumhuriyet'in demokratikleştirilmesi… Tarihsel referans olarak Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’na vurgu var. Türkiye’nin kurucu antlaşması Lozan vurgusuna dair Öcalan’ın yaklaşımı şöyle:

“Kürtlerle Türklerin 1920’lerde yaptığı ittifakı, bugün demokratik temelde yeniden gerçekleştirmeye ihtiyaç vardır. Şimdi yaşadığımız Sevr tehlikesi deniyor ya ben de diyorum ki, Sevr tehlikesine karşı Lozan’ı güncelleyelim. Lozan’ın güncellenmesinde hem Kürtler hem de Türkler kazanacaktır. Lozan’ın güncellenmesi demokratik ulus, demokratik cumhuriyet, demokratik vatandır.”

PKK de “Ortak Vatan ve Eşit Yurttaşlık” vurgusu yaptı. 1924 Anayasası’nın ‘tekçi’ olduğu eleştirisi hep yapılıyordu Kürt siyasetinde. Süreç planlandığı gibi giderse,  Sırrı Süreyya Önder’in Öcalan’ın çağrısındaki notta belirttiği gibi “pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" tespitine yönelik somut adımlar atılırsa sürecin bir yerinde yeni anayasa da gündeme gelecektir.

Açıklamanın en kritik kısmı da sürecin bundan sonra nasıl yürümesi gerektiğine ilişkin emareler taşıyor, buna niyet de diyebiliriz ya da olabileceklerin işareti de…

“Söz konusu kararların uygulanması Önder APO’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir.”  PKK, burada ‘komplikasyonlara’ karşı Öcalan-örgüt ilişkisinin sağlanması gerektiğini söylüyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin üzerinde titizlikle durduğu, sürecin zehirlenmemesi ya da provokasyonlara karşı korunması için “acilen toplanmalı” dediği PKK kongresi yapıldı ve örgüt kendi varlığına son verdi. Karşılıklı savaşan devlet ve örgütün ortaklaştığı yer “Kürt-Türk İttifakı” olsa da dil ve yaklaşım farkının olduğu da açık.

PKK, Deniz Gezmiş’in idam sehpasındaki “Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği ve Tam Bağımsız Türkiye”  sözlerine sahip çıkarken, süreçte en çok yazan, sürece yön tayin etmeye çalışan isimlerden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “Yaşasın Tam Bağımsız ve Milli Birliği Tescilenmiş Büyük Türkiye” yaklaşımı arasında hem ortak yan hem de fark var. Öyle görünüyor ki söz konusu fark, bundan sonraki sürecin temel ayrışması olacak ve demokratik mücadelenin de içeriğini oluşturacak.

Tabii bundan sonra silahların nasıl nerede bırakılacağı, PKK yöneticilerinin siyasete nasıl devam edeceği vs meseleleri var. 47 yıllık bir örgütün buharlaşmayacağı ortada.

Anlaşılıyor ki PKK-Türkiye savaşı tarihe gömülüyor. Ama Orta Doğu’daki duruma göre örgütün kendini yeniden şekillendireceği bir durum söz konusu olabilir.   

 

Yazarın Diğer Yazıları

CHP mitingi öncesi Bayburt: Seçmenin yüzde 80'inin AKP'ye oy verdiği kentte vatandaş bugün ne düşünüyor?

CHP’nin yeniden ilişki kurmaya çalıştığı şehre son 14 yılda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu geldi. 2021 yılındaki ziyarette İmamoğlu yoğun bir ilgiyle karşılaştı. İmamoğlu 19 Mart’tan bu yana tutuklu ve bu kez CHP Genel Başkanı Özgür Özel İmamoğlu’nu hatırlatacak Bayburtlulara

Türkiye değişiyor, sofralar değişiyor: Bekar annelerin sayısı artıyor, sofralar küçülüyor

Türkiye’nin Tadı ve Sofranın Anlamı araştırmasına göre 2 milyon 800 bin bekar anne var ve bu sayısı gelecek yıllarda daha da artacak. Geniş aileler artık yok. Onların sayısı da yüzde 12,8’e düşmüş. Türkiye’nin tadı ise acı. Türkiye’nin mutfağı bir baharat olsa sorusuna her 10 kişiden 3’ü pul biber yanıtını veriyor

Fotoğraftaki beş isim KRT’deki krizi çözmek için devrede mi acaba?

KRT’nin gerçek sahibi olduğu iddia edilen ailenin Şanlıurfa’daki otelinde Kemal Kılıçdaroğlu konuk olarak ağırlanmış.

"
"