23 Nisan 2025

İstanbul Barosu’nun Saraçhane raporu: Avukatlar karakollara giremedi, kadın avukatların fotoğrafları eskort sitelerinde paylaşıldı

“Tutuklanmayı gerektirmeyen bu Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu delik deşik edilmiş durumda. Tutuklananların hangi cezaevine gönderildiği söylenmedi, avukatlar gözaltına alındı. Bazı arkadaşlarımızın başına copla vuruldu. Ters kelepçe yapıldı. Savunmasız bir yargılama yapmaya çalıştılar"

İstanbul Barosu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu

Gözaltı merkezlerinden adliye koridorlarına, mahkeme koridorlarından cezaevlerine kadar neler yaşanıyor?

Saraçhane protestolarının yaşandığı 19 Mart-29 Mart tarihleri arasında ağırlıklı olarak konuşulan konulardan biri polis şiddeti, işkence, kötü muamele, adliye koridorlarında yaşananlar oldu.

Bu konudaki beyanları hem Emniyet Genel Müdürlüğü hem de Adalet Bakanlığı ‘gerçek dışı’ diyerek reddetti.

O yetmedi İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de devreye girip onlarca bilgi taraması, tutanak, ifade taraması yapmış olacak ki ‘Gözaltında cinsel saldırı’ ya da ‘Gözaltında işkence’ haberleri için ‘iddialar doğru değil’ netliğinde açıklama yaptı.

Peki neredeyse 150 yıllık bir kurum olan İstanbul Barosu’nun raporu ne diyor?

İstanbul Barosu Avukat Hakları, Çocuk Hakları, İnsan Hakları ve Kadın Hakları Merkezleri ortak bir rapor hazırladı.

Rapor 19 Mart-29 Mart tarihleri arasında cadde ve meydanlardan emniyete, adliyeden hapishaneye uzanan hak ihlallerini kapsıyor. Raporda yer alan tespitler, İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’ne yapılan bireysel başvurular, avukatlarla yapılan yüz yüze görüşmeler, avukatlar tarafından düzenlenen tutanaklar, gözlem raporları, fotoğraf ve video kayıtlarına dayanıyor.

İnsan haklarının tavizsiz isimlerinden İstanbul Barosu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu basın toplantısında 2911 sayılı kanun (Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu) için “Tutuklanmayı gerektirmeyen bu kanun delik deşik edilmiş durumda” dedi.

Zira Saraçhane eylemlerinden çıkan tutuklama kararlarının dayanağı bu kanun, Kaboğlu’nun deyimiyle şekli olarak var ama nitelik olarak yok artık!

Şimdi gelelim İstanbul Barosu’nun raporundan çarpıcı bölümlerine…

Raporu hazırlayan baro yönetimi

“Karakollara giremedik”

Avukat Hakları Merkezi Başkanı Mustafa Rüzgâr’a kulak verelim: “Böyle bir dönemi hatırlamıyorum. Karakollara giremedik, adliyelere girsek bile sulh ceza hakimlikleri koridorlarına giremedik, engellendik. Emniyetin yanına bile yaklaştırmadılar, kendi listelerindeki avukatları aldılar. Gözaltındakilerle 4 ya da 5 saat görüşebildik, o da kısıtlı imkân ve sürelerle. Meslektaşlarımız şiddete uğradı. Tutuklananların hangi cezaevine gönderildiği söylenmedi, avukatlar gözaltına alındı. Bazı arkadaşlarımızın başına copla vuruldu. Ters kelepçe yapıldı. Savunmasız bir yargılama yapmaya çalıştılar.”

Mustafa Rüzgar’ın sözünü ettiği ihlallerin açıklaması şu: Kişi avukatına ulaşamazsa, görüşemezse bu adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelmez sadece. Kötü muamelenin kayıt altına alınmasını da engeller.

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Özlem Özkan

“Kadın avukatların fotoğrafları eskort sitelerinde paylaşılmış”

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Özlem Özkan’a da kulak verelim. Özkan öyle şeyler anlattı ki kadın avukatların başına gelenleri...

“Kadınları saçtan sürükleme, saç kaybı, gözaltı araçlarında orantısız güç kullanımı, ters kelepçe, çıplak arama, cinsel taciz ve cinsel saldırı, küfür, cinsiyetçi küfürler, hakaret, tehdit gibi tespitlerimiz yer alıyor raporumuzda. Saçtan sürükleme, kadının kamusal alandaki varlığını aşağılamak, itaat ettirmek ve boyun eğdirmek amacıyla kullanılan fiziksel ve sembolik bir şiddet biçimidir. 23.03.2025 tarihinde bir ilçe emniyet müdürlüğünde kadınlara yönelik ters kelepçe işkencesine itiraz eden avukatlara bir yetkili polis ‘Nasıl kontrol edeceğimi düşünürsem öyle kelepçelerim’ gibi keyfi açıklama ve müdahalede bulunmuş ve 7 kadın avukat tarafından tutanak altına alınmıştır. Bir kadın yakalanma esnasında bir polis tarafından şiddete maruz bırakılırken bir başka polis tarafından videoya çekildiğini bildirmiştir. Gözaltına alınanların haklarını savunmak amacıyla emniyet, adliye ve hapishanelerde yoğun mesai yapan kadın avukatların fotoğraflarının, rızaları dışında eskort sitelerinde paylaşıldığı tespit edilmiştir. Kadın avukatların hedef gösterilmesi, kadınların hukuki dayanışma imkânlarını da zayıflatmayı amaçlayan stratejik bir saldırı olarak karşımıza çıkmaktadır.”

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Kardelen Ateşçi

“Çocuklara da ters kelepçe uygulandı, bazı çocuklara su ve yiyecek sağlanmadı”

Saraçhane eylemleri sırasında gözaltına alınanlar arasında çocuklar da vardı. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Kardelen Ateşçi’ye kulak verelim.

“Gözaltına alınan çocukların yaşı 12-18 yaş arasındaydı. 26 çocuk arasında kelepçe takılan çocuk sayısı 20.  Şiddete maruz kaldığını bildiren çocuk sayısı 12. Bir çocuk ise beyanda bulunmadı. Resmi tutanaklarda, birden fazla çocuk tarafından gözaltı sırasında yakın mesafeden doğrudan gözlerine biber gazı sıkıldığına ilişkin beyanlara yer verildiği görülmektedir. Ayrıca, bazı çocuklar yakalama ve gözaltı sırasında maruz kaldıkları şiddet nedeniyle yoğun şekilde fiziksel acı yaşamalarına rağmen ters kelepçeli şekilde uzun süre tutulduklarını ve yardım taleplerinin sert şekilde reddedildiğini ifade etmiştir. Bazı çocuklar, yakalama sonrasında polis otobüsünde yetişkinlerle birlikte tutulmuş. Çocukların çocuk şube birimine sevk edilme sürecinin uzun sürmesine rağmen, bu süre boyunca bazı çocuklara su ve yiyecek sağlanmadığı; bazı vakalarda bu besinlerin yetersiz, düzensiz ya da yaşlarına ve sağlık durumlarına uygun olmadığı saptanmıştır. İfadesi alındıktan sonra adli kontrol şartı ile serbest bırakılan çocuk sayısı 12.”

Saraçhane eylemleri sonrası tutuklanarak farklı cezaevlerine gönderilenler ne yaşadı, yaşıyor? İnsanlar nasıl tespit edilip de evlerinden alınıyor? Bu konuda da İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Tora Pekin’e kulak verelim.

“Yüz tanıma sistemlerinin kanuni bir dayanağı yok. İnsanlar evlerinden alındı. Metris Cezaevi’nde görüşme yapılan tutuklular tahtakurularından kaynaklı olarak alerjik reaksiyon gösterdiklerini beyan etti. Bazı tutuklular yeterli ranza olmadığını söyledi. Marmara Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kalan bazı tutuklular kuruma kabul sırasında çıplak aramaya maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir. . Marmara 3 Numaralı L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda düzenli ilaç takibi gereken bazı tutuklular, ilaçlarına erişimde aksamalar yaşadıklarını söylemiştir.”

Tabii rapor daha kapsamlı ve ihlallerin yelpazesi daha geniş.

Bir zamanlar işkence, kötü muamele iddiaları gündeme geldiğinde ilgili kurumlardan ‘iddialar ivedilikle araştırılacaktır’ açıklamaları gelirdi.

Bugün düne göre hak ihlallerinin kayıt altına alınması daha mümkün ve hak ihlali mağdurları da susmuyor. Buna karşı ‘soruşturma’ görev ve sorumluluğu daha zayıflamış durumda.

Bu da faillerin ödüllendirilmesi demek, yaptıklarınızı yapmaya devam edin demek.

Hukuk ve insan hakları arasında koparılmaz bağın takipçisi baroların varlığı bu nedenle önemli. Zira sadece tarihe not düşmüyorlar, bugün açılmayan soruşturmaların yarın açılabilmesinin mücadelesini de veriyorlar.

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

Yazarın Diğer Yazıları

CHP mitingi öncesi Bayburt: Seçmenin yüzde 80'inin AKP'ye oy verdiği kentte vatandaş bugün ne düşünüyor?

CHP’nin yeniden ilişki kurmaya çalıştığı şehre son 14 yılda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu geldi. 2021 yılındaki ziyarette İmamoğlu yoğun bir ilgiyle karşılaştı. İmamoğlu 19 Mart’tan bu yana tutuklu ve bu kez CHP Genel Başkanı Özgür Özel İmamoğlu’nu hatırlatacak Bayburtlulara

Türkiye değişiyor, sofralar değişiyor: Bekar annelerin sayısı artıyor, sofralar küçülüyor

Türkiye’nin Tadı ve Sofranın Anlamı araştırmasına göre 2 milyon 800 bin bekar anne var ve bu sayısı gelecek yıllarda daha da artacak. Geniş aileler artık yok. Onların sayısı da yüzde 12,8’e düşmüş. Türkiye’nin tadı ise acı. Türkiye’nin mutfağı bir baharat olsa sorusuna her 10 kişiden 3’ü pul biber yanıtını veriyor

Fotoğraftaki beş isim KRT’deki krizi çözmek için devrede mi acaba?

KRT’nin gerçek sahibi olduğu iddia edilen ailenin Şanlıurfa’daki otelinde Kemal Kılıçdaroğlu konuk olarak ağırlanmış.

"
"