19 Kasım 2023

Dünya Tuvalet Günü: Nereye, nasıl yaptığımız neden önemli?

Nerede, ne yemek yediğimiz kadar; yemekten sonra hacetimizi nerede giderdiğimiz de toplumsal ve sınıfsal statü göstergesine dönüşebiliyor

Bugün, Dünya Tuvalet Günü. Hem de 2013'ten beri Birleşmiş Milletler'in resmî günlerinden biri. On yıldır BM, tuvaletlere ayrı önem veriyor. Şirketler her sene 19 Kasım'da reklam filmleri çekiyor, dünya tuvalet gününü kutluyor. Peki neden? BM, takvimdeki her günü özel gün yapmaya gayret ettiği için mi, yoksa ortada büyük bir espri mi var? Cevap, ikisi de değil. Dünya Tuvalet Günü var, çünkü dünyanın önemli bir bölümü tuvalete ve hijyene erişemiyor.

Şu anda dünyada 3,5 milyar insan hâlâ güvenli tuvaletlerden yoksun yaşıyor. Dünya Tuvalet Günü'nün websitesinde resmi kaynaklardan derlenen sayılara göre, her gün beş yaş altı bin çocuk hijyenik ve güvenli tuvaletlere erişemediği için ölüyor. BM, durumu "küresel kriz" olarak tanımlıyor ve bu krizin "başta kadınlar, kız çocukları ve diğer hassas gruplar olmak üzere doğa ve herkesin sağlığı için tehdit oluşturduğunu" söylüyor.

Bu sene Dünya Tuvalet Günü'nün teması ise "değişimi hızlandırmak". Tuvaletlerin küçük ama kudretli olduğunu söyleyen Dünya Tuvalet Günü organizasyonu, bir yangını söndürmek için gagasında su taşıyan minik kuşlardan bahsederek herkesi harekete geçmeye çağırıyor.

Türkiye'de ise belki de tuvalet deyince aklımıza ilk gelen şey komikli bir video. Bundan seneler önce Sivas Belediyesi'nin sanayideki yıkım çalışmalarına tuvaletlerden başlamasına esnaf isyan etmişti. Akıllarımıza kazınan o meşhur haykırışı viral oldu, üzerine remix'ler yapıldı, güldük, eğlendik ve geçtik. Bu isyanın kamusal mekanlarda güvenli dışkılama, hijyen ve temelde insan haklarıyla ilgili olabileceğini o dönem pek de düşünmedik. Ama tuvaletler üzerine yüksek lisans tezi yazan Hamit Levent Evci'ye göre, her yol tuvalete çıkıyor ve tuvaletler, hayatın her alanını yakından ilgilendiriyor.

Evci, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yüksek Lisans Programını "Eril Tahakkümün Yeniden İnşasında Kamusal Tuvaletler" teziyle geçtiğimiz yıl tamamladı. Tezin sonuçlarını bir yandan da Instagram'da @tuvaletsosyolojisi hesabında paylaşıyor, tuvaletlerle ilgili gelişmeleri yakından takip ediyor.

Bir statü göstergesi olarak tuvalet

Nerede, ne yemek yediğimiz kadar; yemekten sonra hacetimizi nerede giderdiğimiz de toplumsal ve sınıfsal statü göstergesine dönüşebiliyor. Öyle ki, henüz yemek fotoğrafları kadar yaygın olmasa da, sosyal medyada havalı tuvalet fotoğrafları paylaşanlar da olmaya başladı. Evci'ye göre, meşhur Kibar Feyzo filmindeki "Ağanın b*kunun üstüne b*k olmaz" cümlesi tuvaletler ve statü meselesini anlamak için önemli. Mesela geçtiğimiz günlerde Avukat Hakları Grubu, Bakırköy Adliyesinde tuvalet sayısının azlığı ve mevcutların da sürekli kapalı olması nedeniyle tuvaletin neden önemli olduğunu tarihçesiyle birlikte izah ederek gerekli tedbirlerin alınmasını Başsavcılıktan talep etti. Talepleri de karşılandı. Evci, Bakırköy Adliyesinde olduğu gibi tuvalet sayısının azlığı ya da kişiye, konuma göre özel tuvaletler her yerde sorun yaratmaya devam ettiğini anlatıyor:

"Dışkılamak, olmazsa olmaz bir ihtiyacımız. Bir yandan da yetersiz beslenme ve temiz gıda meselesiyle de ilişkili bir konudan bahsediyoruz. Ancak bu kadar hayatî bir konu, bir yandan da çok görünmez, toplumsal ve siyasal meselelerle ilişkisiz bir mesele gibi ele alınıyor. Ve çoğu zaman olduğu gibi ortada bir görünmezlik varsa, orada daha derinlerde, kökleşmiş, görünmeyen sorunlar da vardır."

Tezinde daha çok umumi tuvaletlere baksa da, evlerin içindeki tuvaletlerde de toplumsal cinsiyet açısından sorunlar olduğunu anlatan Evci, baba ve abi gibi erkeklerle birlikte yaşanan evlerde kadınların pedini değiştirdikten sonra tuvaletteki çöpe atmaktan imtina ettikleri, bunun gibi meseleler birleştiğinde tuvalet ve hijyen konusunun özellikle kadınlar açısından yeni stratejiler geliştirmek zorunda kaldıkları bir alana dönüştüğünü de söyledi. Ancak, ev dışındaki tuvaletler yani umumi tuvaletler çok daha başka sorunları da yanında getiriyor:

"Tuvalet dediğimiz alanlar, kendi mimarisi ve kamusal alan içindeki başka bir kamusal alanı olan yerler. Efe Boz davası vardı, tuvalette üzerine lavabo düştüğü için ölen 6 yaşındaki bir çocuktu Efe. Günün sonunda temizlik ihtiyacını karşılamaya çalışan bir çocuk güvenlik önlemleri alınmadığı için hayatını kaybetti. Yurtlarda mesela temiz ve hijyenik tuvalete erişebilmek hep bir meseledir. Kapısı kapalı tutulan, diğer tuvaletlerden daha temiz tuvaletler vardır mesela yurtlarda. Sırf o tuvaletleri kullanabilmek için yurt görevlileri ile daha iyi ilişki kurmaya çalışan, istismar edildiği ilişkilere girmek zorunda kalan kadınlar var. Yani tuvalet, güç ilişkilerinden hiç de azade olmayan bir konu."

Tuvaletin cinsiyeti

Dünyanın neredeyse her yerinde hâlâ ikili cinsiyete göre ayrılmış sayılı mekanlardan biri de umumi tuvaletler. Haremlik-selamlık diye bildiğimiz kamusal alan ayrımı, tuvaletlerde sürüyor. Bunun gerisinde ise aslında kadınlar için umumi tuvaletlerin tarihinin de yattığını anlatıyor Evci.

"Erkekler için Antik Yunan'da tuvaletler küçük agoralar gibi. Arada perdeler, ayıran şeyler yok. Yan yana durup, tuvaletini yaparken muhabbet ediyorlar. Kadınlar için ise bilinen ilk tuvaletler Fransa'da bir baloda görünüyor. Kadınlar için kamusal alandaki ilk tuvaletler ise çok yeni. Sanayi Devrimi sonrası kadınların işgücüne katılmasıyla birlikte kadınlar için ilk kamusal tuvaletleri görüyoruz. Yeteri kadar kadın tuvaleti olmadığı için evine yakın yerlerde iş arayan kadınlar olduğunu, sadece evinin dibindeki fabrikalarda çalışan kadınlar olduğunu biliyoruz. Çünkü tuvalete ancak evinde girebiliyor."

O günden günümüze umumi tuvaletler de, işyerlerindeki tuvaletler de çok değişti. Hatta mekanlardaki tuvaletlerin sayısı, nasıl yapılacağına ilişkin düzenlemeler de var. ABD'de bazı eyaletlerde kadınlar için tuvaletlerin sayısının erkekler için tuvaletlerden daha fazla olması gerekiyor. Cinsiyete göre ayrılmış tuvaletler; kadınların ve kız çocuklarının güvenli, tacize ve şiddete uğramadan ihtiyaçlarını giderebileceği alanlar olarak görülüyor. Ancak Evci'ye göre bir yandan da ikili cinsiyet dışındaki cinsiyetler veya yeteri kadar kadın ya da erkek olarak görülmeyenler için başka sorunlar da yaşanıyor.

"İnsanlar onurlu bir yaşam sürsünler diye yolların yapılması, parkların yapılması gibi her türlü kentsel konuyu konuşurken tuvaletlerden bahsetmiyoruz. Mesela tez için görüştüğüm bir trans kadın, tuvalete girebilmek için tuvaletin kapısında bazen bir saat beklediğini, tuvalet boşaldığı an hızlıca girip çıktığını, tuvalette kimseyle karşılaşmadan kullanmak zorunda kaldığını anlatmıştı."

Transların tuvaletlerini nereye yapacakları meselesi ABD ve İngiltere'de büyük çatışmalara da yol açan bir mesele. Özellikle sağcılar, trans karşıtları tuvaletler meselesini köpürttükçe köpürüyor. Türkiye'ye yansıması da Boğaziçi Üniversitesi'ndeki cinsiyetsiz tuvalet meselesinden olmuştu. Hatta mesele o kadar büyüdü ki, "kadınlar tuvaletine giren erkek" diye bir kişi fotoğraflarıyla boy boy gazetelerde yer aldı. Evci, tez için görüştüğü Boğaziçi'nden öğrencilerin aslında bütün tuvaletleri cinsiyetsiz tuvalet yapmadan, trans kadınların kadın, trans erkeklerin erkek tuvaletine, isteyen herkesin ise cinsiyetsiz tuvaletlere girebildiği bir çözüm bulduklarını söylüyor. Ama tuvaletle ilgili tüm tartışmalarda olduğu gibi burada da "kültürel bir dönüşüm şart" diyor.

"Tuvaletlerle ilgili herhangi bir konu siyah ya da beyaz bir tartışma değil. Cinsiyetsiz tuvaletler bence de çok önemli. Olması gerekiyor ancak kültürel bir dönüşümle birlikte ilerlemesi, birçok seçenek yaratılması gerekiyor. Bazı kafelerde mesela tuvaletin üzerinde hiçbir cinsiyet ibaresi yok ve bu, bir tartışma da yaratmıyor. Tuvaletlerin mimarisini, belki de birbirinden ayrı, temizlik ve el yıkama dahil tüm ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz kabin modeli tuvaletleri de tartışmak gerekiyor."

Tuvaletler ve deprem

Umumi tuvaletler, "toplumsal cinsiyet karşıtları" ve LGBTİ+ hakları, özellikle trans hakları karşıtları tarafından tartışılırken; bir yandan da tuvalet meselesi iklimden, halk sağlığına birçok konuda sorun yaratmaya devam ediyor. Evci, özellikle depremden sonra en önemli meselelerden birinin tuvaletler olduğunu söylüyor. Deprem bölgesinde çalışmalarını sürdüren Evci'ye göre, 19 Kasım Dünya Tuvalet Günü'nün en önemli gündemlerinden biri depremden etkilenen bölgelerdeki tuvalet sorunu.

"Su, sanitasyon, hijyen… Bu üçlüyü sağlayan bir çözüm hâlâ üretilmedi. Hâlâ tuvalete erişemeyen insanlar var. Hâlâ tuvalete erişmek için çok uzun yolları aşmak zorunda kalan insanlar var. Hâlâ tuvalete giderken taciz ve cinsel şiddete maruz bırakılan kadınlar var. İnsanlar sırf güven içinde dışkılayabilmek için hasarlı evlere girmek zorunda kalıyor."

Yıldız Tar kimdir?

Sıfatsız gazeteci, Boğaziçi terk, Cranberries hayranı, fantastik roman müptelası. 2013 yılında gazeteciliğe başladı. Etkin Haber Ajansı'nda editör, Özgür Radyo'da program yapımcısı ve sunucusu olarak çalıştıktan sonra 2014'ten beri LGBTİ+ internet gazetesi KaosGL.org'ta sırasıyla muhabir, editör ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. Halen bu görevi sürdürüyor.

Sol, sosyalist siyasi partilerle LGBTİ+ hakları üzerine röportajları "Yoldaş Ben İbneyim" başlığıyla, trans kadınlarla röportajları "Dönmelere Doyamadık" ve Türkiye'deki LGBTİ+ hareketinin tarihine ilişkin sözlü tarih çalışması "Patikalar: Resmî Tarihe Çentik" ismiyle kitaplaştı. 

Kaos GL Derneği'nin senelik medya izleme raporunu kaleme alıyor. Çeşitli gazete, dergi, kitap ve dijital mecralarda LGBTİ+ hakları, hafıza çalışmaları, edebiyat, nefret söylemi ve medya okur yazarlığı üzerine yazıları yayımlanıyor. 

T24'te "İnsan Manzaraları" başlıklı portre röportajlar yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

'Dünyaya kafa tutan Türkiye'ye yakından dokunmak: TEKNOFEST'lerle örülen yeni siyaset ne anlatıyor?

"Evet, asgari ücret yetmiyor. Evet, kiralar artıyor. Evet, yaşamak güçleşiyor. Ama TOGG var, İHA ve SİHA’lar var. Teknoloji üzerinden yeni bir hikâye yarattılar. 'Yeni bir Türkiye var 'dediler ve bu yeni Türkiye’nin ekran yüzü de savaş gemisi TCG Anadolu, milli araba TOGG ve savunma sanayiindeki gelişmeler oldu"

"Benim evladım bu şekilde öldürülmeyi hak etmedi, adalet yerini bulsun"

Ecem Seçkin davasında azalarak biten nefret olmadı

Gençler neden intihar ediyor?

TV kanallarında ya intihar eden gençlerin psikolojilerinin ne kadar bozuk olduğunu izliyoruz ya da yine ruh sağlığı uzmanlarının uyarılarıyla, intiharı bir sebebe bağlamamaya çalışan, kişisel hikâyesinden uzak durmaya çalışırken ne diyeceğini bilemeyen bir haberciliği görüyoruz