12 Kasım 2023

"Cosplay atölyemizi depremden sonra battaniye dikmek için kullandık"

Cosplayer Eda Karadoğan'la konuştuk: Cosplay çok geniş bir kavram. Mesela Atatürk'ün bir maskeli baloya giderken yeniçeri kostümü giymesi bile cosplay'e çıkabilir

Bir süredir uzaktan izlediğim, yer yer anlamakta zorlandığım, bazen de çok etkilenip dönüp dönüp tekrar baktığım bir sanat cosplay. Dünyada her geçen gün büyüyen bir sektöre dönüşen; kursları, akademileri açılan cosplay aslında insanlık tarihi kadar eski bir yerden çıkıyor: Başkası olma arzumuz ve taklit ederek yeni bir şeyler yaratmanın coşkusu.

Cosplay, kelime anlamıyla aksesuar ve çeşitli kostümlerle bir bilgisayar oyunu, kitap, anime veya mangayı canlandırma sanatı anlamına geliyor. İngilizcedeki "costume" ile "play" kelimelerinin birleşiminden oluşan bu kelimenin birebir çevirisi "kostüm oyunu". Bizdeki ortaoyununu, geleneksel Anadolu tiyatrosunu çağrıştırsa da; kökenleri bizden biraz daha doğuda, Japonya'da. Japonya'daki anime hayranlarının sevdikleri karakterlere dönüşme oyunundan başlayan cosplay, tüm dünyayı kasıp kavuran bir çılgınlığa çoktan dönüştü.

Türkiye'de de henüz emekleme aşamasında olsa da, "cosplay" yapan, hatta geçimini cosplayden sağlayan kişi sayısı artıyor. Dünyadaki cosplay tartışmaları da Türkiye'ye yansıyor: Hazır kostümden cosplay olur mu? Nereye kadar evde yapmalısınız, nereye kadar satın almalısınız? Hangi karakterlerin cosplayi yapılabilir? Popüler kültür dışındaki karakterleri canlandırmak cosplay midir? Cosplay sadece görüntüyle mi ilgilidir yoksa o karakterin hareket ve repliklerini de hayata geçirmek gerekir mi?

Bütün bu soruları ve daha fazlasını "cosplayer" Eda Karadoğan'a sordum. Kendisi, sosyal medyada gezinirken kült oyun Diablo'nun son versiyonundaki Lilith karakteri ile dikkatimi çekmişti. Karakterin gerçekliği ve epik havasından etkilenmişken, Karadoğan'ın Diablo 4'ün Türkiye'deki resmi Lilith cosplayer'ı olduğunu öğrendiğim an, "Kesin yazmalıyım" dedim ve başladık konuşmaya. Yabancısı olduğum bir alanla ilgili bazen "boomer" kaçan sorularımı sabırla cevapladı Karadoğan. Bir yandan da kendisini, cosplay'den Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları öğrenciliğine uzanan hikâyesini, cosplay gibi belki de "fuzuli iş" görülecek bir meselenin depremin ardından nasıl işe yaradığını ve Türkiye'deki cosplay ortamını konuştuk.

"Cosplay, uzun araştırmalar sonunda bir karaktere bürünmek anlamına geliyor"

- Cosplay ile nasıl tanıştınız?

2011, 2012 yıllarında başladım cosplay'e. Hobi olarak başladım. Lisedeyken de sevdiğim karakterleri canlandırmak hoşuma gidiyordu. Hatta daha öncesinde üniversiteye hazırlandığım yıllarda arkadaşlarımla sevdiğimiz filmlerin karakterleri gibi giyinip, dershaneye gittiğimiz oluyordu. Ama ben tabi böyle bir şeyin cosplay olduğunu bilmiyorum o zamanlar. Hobi olarak böyle bir şey yapıyorum.

Daha sonra 2012 yılı başlarında cosplay diye bir şey olduğunu fark ettim. Cosplay diye bir şey varmış ve ben aslında onu yapıyormuşum ve Türkiye'de de yapılıyormuş bu. Oyun oynama, anime izleme çocukluktan gelen meraklarımla da birleşince hobi olarak cosplay yapmaya başladım.

Bir etkinlik vardı ve hiçbir şey bilmeden gittim etkinliğe. Herkes farklı farklı gelmiş. Ne bileyim kedi kulağı takanlar vardı, sevdiği karakterleri yapıp gelenler…

- Dershaneye sevdiğiniz karakterleri yaparak gittiğinizde nasıl tepki alıyordunuz?

Açıkçası çok anlaşılmıyordu. Çünkü kostümleri birebir değil de ilham alınmış şekilde yapıyorduk. O şekilde gidiyorduk. Leon filminden örnek vereyim. Leon filmindeki Matilda'yı yaparak gidiyorduk mesela. O yüzden çok da anlaşılmıyordu, dışarıdan bakan, bilmeyen birisi için şort ve bluz giymek gibiydi.

- Aileniz nasıl karşıladı cosplay'e ilginizi?

Ailem her zaman çok destekleyiciydi. İlk kostümümde mesela dikiş makinemiz yoktu ve annemle oturduk, sabaha kadar elde diktik. Babam da bir yandan bize kahve servisi yapıyordu.

- Cosplay, Türkiye'de daha emekle safhasında ve siz de on yılı aşkın süredir cosplay yapıyorsunuz. Bu on yılda ne değişti? Sizce cosplay kendi düştüğünü ispat eden bir sanat türü olarak ortamlardaki yerini aldı mı?

Tabii ki. Yavaş yavaş cosplay daha da yaygınlaşmaya başladı. Önceden bu kadar yoktu ya da insanlar algılayamıyordu. Animatörlükle çok karıştırılıyordu. Animatörlük kötü bir şey olarak söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Ama cosplay daha farklı bir şey.

Cosplay özellikle son 3-4 yılda gerçekten çok yaygınlaştı ve yavaştan bir sektöre de dönüşmeye başladı. Cosplay'in ciddi bir reklam potansiyeli var firmalar açısından. Henüz yurtdışındaki gibi bir sıçrama yaşamasa da, yavaş adımlarla büyüyen ve gelişen bir sanat dalı diyebilirim.

- Animatörlükten farkı ne peki cosplay'in?

Biraz zor bir soru oldu. Cosplay biraz daha sanatsal çünkü cosplay'in içine o kostüme bürünme, o karaktere bürünme işi de giriyor. Sadece kostüm yapma işi değil yani. Cosplay kelimesinin anlamı da kostümlü oyun demek. Animatörlük, giyilen şeyle bağımsız bir şekilde bir yerde durup dikkat çekmek. Cosplayer'lar kendi kostümlerini kendi yapıyorlar, o karakteri araştırıp o karaktere bürünüyorlar. Cosplay, biraz daha sanat dalı şeklinde ilerliyor.

- Tiktok'ta gördüğümüz halay çeken Örümcek Adam videoları cosplay'e girmiyor mu bu durumda? Cosplay'de Örümcek Adam halay çeker mi?

(Gülüyor) Eğlenmek için tabii ki çeker ama normalde Örümcek Adam yani Peter Parker yüksek ihtimalle halay çekmediği için cosplay'in bir parçası değil. O yüzden AVM'lerde halay çeken Örümcek Adam'lar, düğünlerde gördüğümüz Optimus Prime'lar bana biraz daha animatörlük işi gibi geliyor.

- Hobi olarak cosplay yapmanın dışında, bu işten para kazanmak, kendini geçindirmek mümkün mü?

Bir buçuk yıldır en yakın arkadaşımla kurduğumuz bir cosplay ajansımız var. 2015'ten beri bir şekilde cosplay'den para kazanıyordum zaten ama daha ufak çaplı işler oluyordu. Ama ajanı kurduktan sonra açıkçası geçimimi cosplay'den sağlıyorum diyebilirim. Sorunun kısa yanıtı: Evet, cosplay'den para kazanmanız mümkün. Ama sektörde biraz sıyrılmanız gerekiyor. Cosplay artık sektör haline geldi. Benim için de hobi olmaktan çıktı artık. Bu gözle de bakmaya başladım biraz. Firmaların daha dikkatini çeken bir iş çıkarmak gerekiyor ortaya.

- Hangi firmalardan bahsediyorsunuz? Bilgisayar oyunu şirketleri mi yoksa herhangi bir firma da işbirliği yapmak için size geliyor mu?

Cosplay ilgi çeken bir şey ve firmalar açısından da güzel bir reklam aracı. AVM'lerdeki küçük etkinliklerde bile cosplay görmeye başladık. Haftasonu gezmeye AVM'ye gidiyorsunuz ve orada cosplay yapan birini görüyorsunuz. Fotoğraf çekmek istiyorsunuz. O fotoğraflar yoluyla firmalar da kendi reklamını yapmış oluyor bir yandan. Sadece oyun firmalar da değil, çok farklı sektördeki firmalar da cosplay istemeye başladı.

"Atatürk'ün maskeli baloya giderken yeniçeri kostümü giymesi bile cosplay'e çıkabilir"

- 2015'te Mimar Sinan Üniversitesi'nde Geleneksel Türk Sanatları okumaya başladığınızı biliyorum. Cosplay ile ilişkili bir karar mıydı?

Bölümün bana özellikle tarihi kostümler yaparken faydası oldu. Ama açıkçası cosplay'in okula daha fazla faydası oldu diyebilirim. Çünkü cosplay yaparken öğrendiğim çok farklı malzemeler, çok farklı teknikler var. Daha geniş bir bakış açısı yakalayabiliyorum.

- Cosplay belki çok yeni bir şey ama taklit etme, bir karaktere bürünme neredeyse insanlık tarihi kadar eski değil mi?

Tabii ki her yerden bir şekilde benzetilebilir. Çünkü cosplay çok geniş bir kavram. Mesela Atatürk'ün bir maskeli baloya giderken yeniçeri kostümü giymesi bile cosplay'e çıkabilir. İşin içine kostüm ve rol yapma girdikten sonra birçok geleneğe benzetilebilir.

- Cosplay meselesi Japonya'dan çıksa da şu an orayla, Japonya'ya özgü karakterlerle sınırlı değil. Siz, bir karaktere bürünmeye nasıl karar veriyorsunuz?

Sonuç olarak hobiden işe dönmüş bir olay bu benim için ve yapmayı gerçekten sevdiğim karakterlere bürünüyorum. Cosplay yaparken de kendimi çok iyi hissediyorum. Tamamen sevdiğim, kendimde bağdaştırdığım karakterleri yapmayı tercih ediyorum.

Şöyle bir şey de var cosplay camiasında, bir taraf tamamen sevdiğiniz karakterleri yapma yanlısıyken diğer taraf ise size uyan karakteri yapmanızı savunuyor. İlk görüş açısından mesela ben beyaz tenliyim ama seviyorsam siyahi bir karakteri yapmak da olabilir. Ama buna karşılık, size fiziksel olarak uyan karakterleri yapmanız gerektiğini savunan bir görüş de var. Bu görüş ise, benim beyaz tenli biri olarak sevsem de siyahi bir karakteri yapamayacağımı söylüyor.

Ben, herkesin sevdiği karakteri yapabileceği görüşündeyim. Ben de sevdiğim karakterleri seçiyorum. Mesela, World of Warcraft oyununda bir ırkın ten rengi mor. Ben mor olmadığım için o karakteri yapamaz mıyım?

- Sinemada ırkçılık yüzünden uzunca süre siyah oyuncuları oynatmak yerine beyaz oyuncuların suratını boyama gibi bir durum da var bir yandan… Bahsettiğiniz gibi hayali, mor tenli bir ırktan bir karakterle farklılaşmıyor mu siyah bir karakteri beyaz bir kişinin "yapması"?

Bence, rengi fark etmeksizin herkes her karakteri yapabilir. Burada bir karaktere dönüşüyorsanız illa onun ten renginde olmalı, değilseniz de o ten rengine kendinizi boyamalısınız gibi bir anlayıştan çıkmak gerekiyor. Karakter, sadece ten renginden ibaret değil ve elbette beyaz bir cosplayer olarak, siyahi bir karaktere bürünürken ten renginizi koyultmamalısınız. Mesele, o karakterin tüm özellikleri. O karakterin hikâyesi var, kostümü var, peruğu var, aksesuarları var. Türkiye'de bu tarz bir çatışma yok cosplay camiasında ama yurtdışında büyük bir çatışma. Beyaz tenli birisi bir ‘karartma' yaparsa genelde linçleniyor.

- Siz ne düşünüyorsunuz?

Ben, sevdiğim karakteri yaparım ama ten rengimi koyultmam. Ama ten rengimi koyultmadığımda da linç yiyorum bu arada. Karaktere benzemediğim söyleniyor bu sefer de. Koyultsam da bu ırkçı bir davranış. Bu yüzden bir yandan da cosplayer'lar bu konudan uzak durmayı da tercih ediyor.

Kaptan Fortune

"Cosplay, hem özgüven isteyen hem de özgüven zedeleyici bir hobi"

- Karaktere birebir benzemek gibi katı fikirleri olan fanların olduğu niş bir alanda olmak zor değil mi?

Evet, ama bu her alanda var bir yandan da. Sosyal medya çok garip bir yer gerçekten. Bize çok kötü geldiği halde sosyal medyaya neden bu kadar bağımlıyız bazen anlamakta zorlanıyorum.

Yurt dışında da var ama Türklerde biraz daha fazla olan bir şeyden bahsetmek istiyorum. Mesela bir iş koyuyoruz ortaya, hiç tanımadığımız bir insan, hiç tanımadığı birisi hakkında sadece dış görüntüsünü beğenmediği için veya daha fenası sadece o an canı sıkkın olduğu için hakaretler yağdırıyor. Haliyle, cosplay hem özgüven isteyen hem de özgüven zedeleyici bir hobi bence.

- Sizin işlerinizi de sormak istiyorum, en son Blizzard'la işbirliği yaparak Diablo 4'ün ikonik kötüsü Lilith oldunuz. Nasıl hazırlandınız?

Aslında 2019 yılında ilk Diablo 4 duyurulduğu zaman başladım ben hazırlanmaya. Lilith zaten çok sevdiğim bir karakterdi. Diablo 3'te de sesini duyuyorduk, hikâyesini öğreniyorduk. Diablo 4'ün ilk fragmanı çıktığında başladım çalışmaya. Derken pandemi başladı. Bir yandan da fırsat oldu pandemi. Evde ufak tefek yapmaya başladım. Üç yılda deli gibi hazırlandım diyemem ama ara ara farklı parçalarını yapıyordum. Bu sene oyunun Türkiye prömiyerinde ise nihayet Lilith olabildim.

- 2 metre 10 santimetre boyunda bir Lilith oldunuz hem de. Zor değil miydi o şekilde hareket etmek?

Ayağımdaki platformlarla birlikte hareket etmek gerçekten zordu. O yüzden daha sabit duruyordum. Ayağımdaki platformları yaparken, boya yapan dayılara baktım. Onların kullandığı malzemeleri araştırdım. Onlar, ayaklarındaki platformlarla bayağı iyi yürüyorlardı. Ben de yaparım dedim ama hiç de öyle kolay değilmiş. Bende tabii bir de kocaman, ağır kanatları ekleyince dengede durabilmek çok zor bir şeye dönüştü. Lilith benim için inanılmaz bir projeydi. Proje diyorum çünkü gerçekten çok zorluydu, her aşamasını düşünmem gerekiyordu.

Lilith

- Kanatlar, platform, makyaj, kostüm her şeyi kendiniz yaptınız değil mi?

Evet, evet.

- Bu malzemeleri nereden buluyorsunuz?

Türkiye bu konuda çok kısıtlı. Yurt dışındaki cosplayer'lar çok kaliteli malzemelere çok kolay erişebiliyor. Ama biz burada çoğu zaman iyi malzemelerin anca kötü muadillerini bulabiliyoruz. Bazı malzemeleri hiç bulamıyoruz. Yurt dışından gelen arkadaşlarımıza sipariş ediyoruz bazen de.

Cosplayer'lar olarak en çok kullandığımız malzeme Eva sünger mesela. Türkiye'deki Eva'lar genelde düşük kalite oluyor. Kaliteli malzemeyle çalışamayınca da iki katı daha uzun süre çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Anlayacağınız yokluk içinde bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

- Bahsettiğiniz Eva süngerinin herhangi bir süngerden farkı ne?

Ayakkabı tabanları, çadır ve yoga matları yapılırken kullanılan bir sünger türü. Isıyla şekil alabiliyor. Yontma, kesme, biçme, zımparalama gibi işlemlerin kolay yapılabildiği yalıtım malzemesi.

- Lilith dışında yapmaktan en çok keyif aldığınız başka karakterler hangileriydi?

Warhammer'dan Sisters of Battle diyebilirim. Çok emek harcadığım bir kostümdü. İlk büyük zırh deneyimimdi aynı zamanda.

- Warhammer zırhı yapmak da kolay gözükmüyor açıkçası. Kendine özgü zırhları var Warhammer'ın…

Evet, kesinlikle. İnanılmaz detaylı gerçekten. Ama o kadar detaylı olmasına rağmen bütününde çok güzel gözüküyor. O yüzden ben Warhammer zırhlarını gerçekten seviyorum. Diablo 3'ten wizard karakteri de geliyor aklıma. O da çok detaylı bir karakterdi. Detaylı karakterler yapmayı seviyorum sanırım.

- Sohbetin başında "sıyrılmanız gerekiyor" demiştiniz. Cosplay ortamında büyük bir rekabet var mı?

Olmaz olur mu? Rekabet var. Hatta çok ciddi tartışmalara, dramalara dönen rekabetler de oluyor.

- Nasıl dramalar?

Mesela birisi bir karakter yapmaya karar veriyor. Diğer kişi o karakteri ondan önce yapıyorsa bu kesinlikle bir kavga konusu. Bence çok saçma fakat cosplay'in yaş kitlesinin birazcık düşük olmasından kaynaklı geliştiğini düşünüyorum böyle problemlerin.

- Depremin ardından herkes gibi cosplayer'ların da dayanıştığını hatırlıyorum. Sizin açınızdan nasıl oldu bu?

Ben okulumda dağcılık kulübündeydim ve depremin hemen ardından Adıyaman'a gittim. Ardından uzunca süre Hatay'daydım. Arama kurtarma çalışmaları, oradaki diğer çalışmalar… Bu süreçte bağış ve yardım konusunda cosplay'den tanıdığım insanlara ulaştım açıkçası. Sosyal medyanın gücünü kullandık diyebiliriz. Depremden sonra gerçekten de sosyal medyanın bu sefer gücünü gördük. Cosplay'den tanıdığım çok yüksek takipçili hesaplar vardı mesela ve seferber oldular.

Bir yandan da İstanbul'daki cosplay atölyemizi deprem bölgesine göndermek üzere battaniye dikmek için kullandık. Cosplayerlar dikiş biliyoruz sonuçta. Birçok farklı malzeme ile çalışıyoruz. Hangi malzemeden, hangi ürün ne işe yarar bütün bunlara hakimiz. Bölgeden döndüğümde beş, altı cosplayer arkadaşımla oturduk ve bu sefer de battaniye dikmeye başladık elimizdeki malzemelerle. Diktiklerimizi deprem bölgesine gönderdik. Eva süngerlerinden matlar yaptık, onları yolladık.

Yıldız Tar kimdir?

Sıfatsız gazeteci, Boğaziçi terk, Cranberries hayranı, fantastik roman müptelası. 2013 yılında gazeteciliğe başladı. Etkin Haber Ajansı'nda editör, Özgür Radyo'da program yapımcısı ve sunucusu olarak çalıştıktan sonra 2014'ten beri LGBTİ+ internet gazetesi KaosGL.org'ta sırasıyla muhabir, editör ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. Halen bu görevi sürdürüyor.

Sol, sosyalist siyasi partilerle LGBTİ+ hakları üzerine röportajları "Yoldaş Ben İbneyim" başlığıyla, trans kadınlarla röportajları "Dönmelere Doyamadık" ve Türkiye'deki LGBTİ+ hareketinin tarihine ilişkin sözlü tarih çalışması "Patikalar: Resmî Tarihe Çentik" ismiyle kitaplaştı. 

Kaos GL Derneği'nin senelik medya izleme raporunu kaleme alıyor. Çeşitli gazete, dergi, kitap ve dijital mecralarda LGBTİ+ hakları, hafıza çalışmaları, edebiyat, nefret söylemi ve medya okur yazarlığı üzerine yazıları yayımlanıyor. 

T24'te "İnsan Manzaraları" başlıklı portre röportajlar yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

'Dünyaya kafa tutan Türkiye'ye yakından dokunmak: TEKNOFEST'lerle örülen yeni siyaset ne anlatıyor?

"Evet, asgari ücret yetmiyor. Evet, kiralar artıyor. Evet, yaşamak güçleşiyor. Ama TOGG var, İHA ve SİHA’lar var. Teknoloji üzerinden yeni bir hikâye yarattılar. 'Yeni bir Türkiye var 'dediler ve bu yeni Türkiye’nin ekran yüzü de savaş gemisi TCG Anadolu, milli araba TOGG ve savunma sanayiindeki gelişmeler oldu"

"Benim evladım bu şekilde öldürülmeyi hak etmedi, adalet yerini bulsun"

Ecem Seçkin davasında azalarak biten nefret olmadı

Gençler neden intihar ediyor?

TV kanallarında ya intihar eden gençlerin psikolojilerinin ne kadar bozuk olduğunu izliyoruz ya da yine ruh sağlığı uzmanlarının uyarılarıyla, intiharı bir sebebe bağlamamaya çalışan, kişisel hikâyesinden uzak durmaya çalışırken ne diyeceğini bilemeyen bir haberciliği görüyoruz