Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’la ilgili sıkıyönetim mahkemesinin verdiği idam kararlarının görüşülmesi sırasında.
Varsa, yoksa “Anayasal düzeni silah zoruyla yıkmak!..”
Faşizmi aklamak
12 Mart 1971 askeri darbesi sonucu Adalet Partisi (AP) iktidarının Başbakanı Süleyman Demirel istifa ediyor, Meclis kapatılmıyor, siyasi partiler devam ediyor.
Askerler Nihat Erim’i Başbakanlığa atıyor.
Askerlerin darbeyle iktidardan indirdiği AP ve diğer sağ partiler cuntanın kurdurduğu Erim hükümetine güven oyu veriyor!..
Güven oyu “Anayasal ve demokratik düzeni korumak” adına veriliyor!..
Demokrasi adına utanç duyulacak, kara sahneler.
Anayasa’yı silah zoruyla çiğneyenler Anayasal düzeni korumak adına yönetime el koyuyor!..
Onların iktidardan indirdikleri de, indirenlere (cuntaya) alkış tutuyor!..
CHP ret oyu kullanıyor.
Kara mizah: Nihat Erim
Böyle bir ortamda “Üç Fidan” ile ilgili idam tartışmaları Meclis’in ana konusu. Bir ara kürsüye gelen darbenin Başbakanı Nihat Erim’in sözleri tam kara mizah:
“Demokratik rejimi ve Türk Devletini yıkmak için silahlı mücadeleye girmiş olanlar vardır. Mahkemeler onlar hakkında hükmünü vermiştir.”
Erim’in “onlar” dediği, Deniz, Yusuf ve Hüseyin.
6 Mayıs hançer gibi
Karar çoktan verilmiş!..
10 Mart 1972’de başlayan görüşmeler 2 Mayıs’ta sona eriyor. Arada CHP’nin Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusu, yasanın iptalinden sonra Meclis’te yeniden başlayan ikinci tur görüşmeler var.
Meclis’te onaylanan idam kararları 5 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de yayınlanıyor.
Ve 6 Mayıs 1972 sabahında...
Bugün 6 Mayıs, yüreklere hançer gibi saplanan 6 Mayıs.
İsmet Paşa’ya taş
Hep “Anayasal düzeni korumak” diyorlar ya...
O Anayasal düzen içinde faaliyet gösteren muhalefet partileri 65 yıldır taşlara, sopalara, yumruklara hedef oluyor, ipsiz sapsız, serseri, iğrenç ve kriminal tipler tarafından.
O tipler yakalanıyor, kısa süre sonra güle oynaya ortada dolaşıyor.
Muhalefete saldırının unutulmayan örnekleri 30 Nisan 1959’da İsmet Paşa’ya Uşak’ta taşla başlıyor.
Dört gün sonra İsmet Paşa bu kez İstanbul Topkapı’da saldırıya uğruyor.
Ecevit’e arka arkaya
Bülent Ecevit’e ilk saldırı 27 Eylül 1973’te Isparta’da. Ecevit’e saldırıların devamı var:
- 23 Haziran 1975 Gerede (Bolu),
- 4 Eylül 1975 Elazığ,
- 26 Nisan 1977 Niksar (Tokat),
- 27 Nisan 1977 Şiran (Gümüşhane),
- 29 Haziran 1977 Çiğli Hava Alanı (İzmir),
- 17 Haziran 1980 Nevşehir.
Saldırılarda yakalanan varsa da hapis yatan kimse yok.
Kılıçdaroğlu’na iki saldırı
22 Nisan 2019’da Kemal Kılıçdaroğlu Ankara Çubuk’ta bir şehit cenazesinde linç edilmekten zor kurtuluyor.
Saldırganlar?..
Onlara hiçbir şey olmuyor!..
Kılıçdaroğlu’na 22 Nisan 2023’te Adıyaman’da saldırıyorlar.
Yakalanan filan yok.
İmamoğlu’na Erzurum’da
Türkiye’yi karış karış dolaşırken, Ekrem İmamoğlu 7 Mayıs 2023’te Erzurum’a gidiyor.
Kendisi ve otobüsü taşlı, sopalı saldırılara hedef oluyor. 28 saldırgan grup halinde hareket ediyor.
Dava sürüyor ama, serbestler.
AKM’de tokat
İsmet Paşa’dan başlayarak, CHP liderlerine taşlı sopalı, tokatlı saldırı “Anayasal düzeni korumak” çerçevesinde pek şaşmıyor!..
Sırrı Süreyya Önder için Taksim AKM’de düzenlenen törenden çıkarken, Özgür Özel’e iki öz çocuğunun katili bir cani tokatla saldırıyor.
Hayret ki...
Yandaş medya saldırıyı dün manşetlerde ve köşe yazılarında ağır biçimde kınıyor, hatta en aşırı dinci olanlar bile kendi üslubu içinde!..
Tayyip Erdoğan Özgür Özel’i arayıp geçmiş olsun, diyor.
Ya Devlet Bahçeli?..
CHP’nin ve Özgür Özel’in adını anmadan:
“Bir siyasi kurumun yöneticisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.”
Bu üslupla, iletmesen daha iyi olurdu be Bahçeli!..
Ne değişti
“Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüsle” suçlanan Nihat Behram’ın kitabındaki başlıkla “Üç Fidan” 53 yıl önce bugün darağacında can verirken...
Bugün “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak” iddiasına ek olarak, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik, adil yargılamayı etkilemek” gibi suçlamalarla akademisyenler, gazeteciler, avukatlar, iş adamları ve siyasiler içerde.
Caniler, katiller, bin türlü suçu işleyenler dışarıda.
Deniz, Yusuf, Hüseyin duyuyor musunuz, bugün durum bu!
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|