“Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek.”
Derler ya, kastını aşan bir cümle!..
Bu cümleden önce uzun uzun Özgür Özel’i eleştiriyor, “aklınca bize meydan okuyor” dedikten sonra:
“Ondan önceki de aynı hevesle kurmadık masa, çalmadık kapı bırakmamıştı ama, sonuç ortada. Cumhurbaşkanı olacaktı, şaibeli bir şekilde tarih oldu. Şimdi ne kapısını çalan ne hatırını soran var.”
Bu laflar, adını anmadan CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderme, onu tanımlıyor.
Ardından Özgür Özel’e geliyor:
“Bunun nefesi 2028’e kadar yetecek mi?.. Hep birlikte izleyip göreceğiz. Eskiler ‘keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş’ derler. Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek.”
Bu cümleyi çeşitli biçimlerde yorumlamak mümkün, Erdoğan’a göre:
Hangi CHP’li Cumhurbaşkanı olmak hevesine kapılırsa, yok olup gidecek!..
Bu cümle geçmişe ve geleceğe dönük anlam içeriyor.
Onun için kastını aşıyor.
İmamoğlu’na gönderme
Kılıçdaroğlu hatırlatmasının devamında, Erdoğan yine adını anmadan Ekrem İmamoğlu’na dokunduruyor. Cumhurbaşkanı adaylığında İmamoğlu’nun şansının kalmadığını söylemeye getiriyor.
Dolayısıyla:
1- Üniversite diplomasının iptaline paralel,
2- Hakkında açılan davaların hemen tamamında istenen siyaset yasağının İmamoğlu’nun önünü keseceğini vurguluyor.
Hangi CHP’li Cumhurbaşkanı adayı olacaksa, “telef olacak” dediğine göre, açılan davalar sonucunda İmamoğlu’nun ceza alacağından çok emin!..
Seçilmek bir yana, İmamoğlu’nun aday bile olamayacağına işaret ediyor.
Bir yanıyla da sabahtan akşama kadar her fırsatta “yargı bağımsızdır” nakaratını dilinden düşürmeyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u tekzip ediyor.
Malumun ilanı!..
Adaylık yolunun kesilmesi için iktidarın elindeki en büyük araç yargı. Hangi sabah, nasıl bir siyasi operasyonla uyanacağımızı kimse bilmiyor.
Siyasilere mi, bürokratlara mı, gazetecilere mi, iş adamlarına mı, sanatçılara mı, akademisyenlere mi gözaltı ve tutuklama fırtınası kimlere denk geliyorsa!..
Asıl vahim nokta
“Bakalım daha kaç CHP’li telef olup gidecek” ne demek?..
Geleceğe dönük bir ima mı?..
Hukuk, adalet, yargı bağımsızlığı zaten çoktan yok olmuş...
Şimdi de...
Herhangi bir CHP’linin Cumhurbaşkanlığı adaylığının önü mü kesilecek, demek?..
Adı seçim olan ama, seçimle ilgisi olmayan bir süreci mi yaşayacağız, demek?..
CHP korkusu
Artık çok net.
AKP, CHP’den iyice korkuyor.
Sadece anketler değil, aynı zamanda meydanlar da AKP’yi korkutuyor.
CHP mitinglerine güçlük çıkartmanın ötesinde...
O mitinglerde sayısız insanın gözaltına alınması, yerlerde sürüklenmesi ile birlikte...
AKP’nin elinde devletin hangi gücü varsa...
Yandaş medya ortak yayın ve manşetlerle el altında tutuluyorsa...
RTÜK’ü, Basın İlan Kurumu ile muhalefete nasıl baskı kurulacaksa...
Toptan bir sindirme, kıstırma planı uygulanıyor.
Seçim ve seçim
Bir iktidar değişikliği için vazgeçilmez yasal yol seçim. Ancak seçim var, seçim!..
Diktatörlüklerdeki seçimlerde ülkeyi yöneten kişi yüzde 90’larda oyla yeniden seçiliyor. Ya da bizde 12 Eylül 1982’de olduğu gibi, Anayasa yüzde 92 oyla kabul ediliyor, Kenan Evren o anayasanın geçici bir maddesine göre, cumhurbaşkanı seçiliyor.
Türkiye son kırk yılı aşkın süredir ve de 1946’dan itibaren demokrasiye aykırı benzer bir seçimi bilmiyor.
Bundan sonra da böyle bir ihtimal yok!..
Aynı gelenek
Abendland mistik ve felsefi niteliği ile çok sevdiğim yabancı bir terim.
“Batı Dünyasına ait olan ne varsa, onların tamamını kapsıyor.”
Abendland’da zaman zaman kırılmalar da yaşansa, ilk anayasa metni niteliğindeki İngiltere’de 1215 yılında imzalanan Magna Carta’dan (Büyük Sözleşme) bu yana demokrasi ve seçim at başı gidiyor.
Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte, arada bazı darbelere, kesintilere rağmen, bir süre sonra işler yeniden rayına oturuyor, aynı demokratik gelenek bizde de yerleşiyor.
Yeniden vurgulamak gerek, özgür ve bağımsız, yeterliğini yerine getiren herkesin aday olabileceği cumhurbaşkanlığı seçimi.
Tersi ihtimal dışı.
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|