AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana 23 yıl geçiyor. 2002 yılının bir başka önemi var. Resmi söyleme göre, “yirmi bin insanın hayatını kaybettiği Yalova depreminden” bir kaç yıl sonra. Deprem tartışmalarının yoğunluğunu kaybetmediği bir yıl.
Kentsel dönüşüm laflarının havada uçuştuğu, büyük depremde kaç bin konutun yıkılacağının, kaç bin insanın deprem altında kalacağının, dönüşüme nerelerde başlamak gerektiğinin, maliyetinin tartışıldığı bir yıl.
Bilim adamlarının “otuz yıl içinde mutlaka olacak’” dedikleri büyük İstanbul depreminin sık sık ele alındığı bir yıl.
AKP iktidarı ile birlikte 23 yıl geride kalıyor.
23 yıl önceki korku İstanbul’da her depremde yeniden yaşanıyor, çünkü 23 yıl İstanbul’un deprem hazırlanması açısından beylik lafların ötesine geçmeyen, bomboş bir süre.
23 yıl içinde değişik Bakanların yeri geldiğinde söylediğini Çevre, Şehircilik Bakanı Murat Kurum dün yeniden dile getiriyor:
“İstanbul’da 1.5 milyon riskli bina var, yüzde otuzu acil şekilde dönüşmeli”.
23 yıl sonunda hala bu itiraf varsa, tek başına bir iktidarı götürmeye çoktan yeter.
Beton beton üstüne
Kaldı ki...
Ağır bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya bulunan İstanbul son 23 yılda tam anlamıyla betona gömülüyor.
Yeşil alanlar, göletler, hatta göller birer birer ranta kurban giderken dikilen bilmem kaç katlı binalar aynı zamanda İstanbul’un suyunu ve havasını da kirletiyor, kaynaklarını eritiyor.
Bunu en veciz biçimde Erdoğan dile getiriyor:
“Biz İstanbul’a ihanet ettik.”
ÖTV eşittir deprem vergisi
Her depremden sonra aynı klasik soru:
“Deprem için toplanan paralar nerede?..”
1999 depreminden sonra kabul edilen bir vergi var, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV). Her alışverişte herkesin ödediği ÖTV.
Deprem Vergisi denilen vergi aslında işte bu ÖTV.
Deprem amaçlı kullanılması öngörülüyor.
Ancak...
Özel bir fonda toplanmıyor, ÖTV gelirleri genel bütçeye dahil ediliyor.
Bundan dolayı da sanıyorum 2012 yılında Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’e sorulduğunda, “deprem paralarının duble yollarda, hava alanlarında, demiryollarında kullanıldığını” söylüyor.
Yanlış olan...
ÖTV’den toplanan paranın deprem için ayrı bir fonda tutulması gerekirken, genel bütçeye dahil edilmesi.
Bütün vergiler genel bütçede nasıl toplanıyorsa, ÖTV gelirleri de genel bütçeye kaydediliyor ve oradan herhangi bir amaç için harcanıyor. Böylece deprem amaçlı getirilen vergi uçup gidiyor.
Üç rakam
Vergi uzmanı Ozan Bingöl’ün hesaplamasına göre:
“1999 yılından 2024 sonuna kadar ÖTV’den toplanan para ortalama döviz kuru üzerinden 39 milyar 700 milyon dolar.”
Üç rakamdan biri bu.
Bir süre önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bir açıklamasında “İstanbul’da kentsel dönüşüm için 25 milyar dolar gerekir” diyor.
Üç rakamdan ikincisi bu.
Depremin finansmanı için kabul edilen ÖTV’den 39.7 milyar dolar toplanıyor, İstanbul’a 25 milyar dolar yetiyor ama, o para yok!..
19 Mart’ta İmamoğlu ve ekibinin gözaltı, tutuklama sürecinde patlayan döviz kurunu tutabilmek için Merkez Bankası 50 milyar dolar harcıyor.
Üçüncü rakam bu.
İstanbul’da kentsel dönüşüm için gerekli paranın iki katı, üç günde yanıyor!..
Bu mu Türkiye’yi yönetmek?..
Çözüm hukuk ve ekonomide
İki gündür TV’lerde bilim adamlarını izliyorum.
Depreme karşı çare ne?.. Başta gelen sorulardan biri. Jeofizik yüksek mühendisi Prof. Övgün Ahmet Ercan dün canlı yayında:
“Çözüm ekonomik gelişme ve hukukun uygulanmasından geçiyor.”
Her sorunun çözümünde olduğu gibi.
Ama, ikisi de yok.
Depremle yine baş başa kalıyoruz.
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|