27 Haziran 2025

Kemal Bey’e parti mi dizayn ettiriliyor?

Ortada bir umut olmasa, her şey geçen yıllarda Kemal Bey’in mümkün kıldığı kadar umutsuz olsa, kimsenin CHP’ye veya İmamoğlu’na dokunacağı yoktu! CHP’li olmamama rağmen, Kılıçdaroğlu’nun CHP’de ‘umut vaat eden’ ekibin üzerine çökme çabasını protesto etmeye hazır hissediyorum kendimi. Kim bilir gönülden partili olanlar ne durumda…

Kemal Kılıçdaroğlu siyaseten devirdiği yılların ardından şimdilerde resmen ve çok sesli bir ifade şekliyle ‘iktidarın adamı olarak şaibeli kişi’ olmakla itham ediliyor. Bu ithama neden olacak onlarca veri ortaya saçılırken de bu durumu gizleme, kapatma, mâni olma gibi ihtiyaçlar duymuyor.
Süreç açıktan, destursuz yürüyor.
Sürecin tanımı, CHP’nin Tayyip Erdoğan’ın istek ve beklentilerine göre yeniden tasarlanması, dizayn edilmesi.
İnsan bu yaşananlar karşısında artık gerçekten de fazlasıyla hayrete düşüyor!
Özgür Özel’in Kılıçdaroğlu’na karşı kazanarak Genel Başkan seçildiği 2023 kurultayına ilişkin olarak açılan davanın duruşmasına günler kala yapılan açıklamalar, karından konuşmalar, estirilen rüzgâr, çıkartılan polemikler filan elbette ki son noktada konunun nereye bağlanacağına ilişkin ipucu da veriyordu.

Ama insan ister istemez seçmenini, vatandaşını, tabanını, kitlesini, artık adına ne derseniz deyin birazcık ‘adam yerine’ koyar da bu kadar ‘salak muamelesi’ yapmaz, kendi hakkında farklı algıların, ‘Truva atı’ benzetmesinin oluşmasından da rahatsız olur sanıyor…
Fakat nafile!
Türkiye’de artık siyaset; kimsenin kimseden çekinmediği, centilmenliğe, güvenilirliğe, ilk günden beri edilmiş sözlerin tamamına ihanet ediyor olmanın dahi saklanması ihtiyacı duyulmadan yapılıyor.
Misal; davasını satan sattığını saklamıyor, çıkar ilişkisi kuran düzenin yıllardır nasıl yürüdüğünü anlamamıza neden olacak ‘unsurları’ gizlemeye dahi çalışmıyor.

Belki de Kemal Bey ilk günden beri orada” diye konuşuluyor, yazılıyor…
Muhalif bir siyasetçi için daha kötü bir durum düşünemiyorum!
Fakat Kılıçdaroğlu’nu asla durdurmuyor bunlar!
“Bir şeyler uydurularak punduna düşürme kurgusuna bile gerek bırakmadılar ülkede” diye isyan ederken buluyoruz kendimizi.
Rezillik öyle bir boyutta yaşanıyor yani.

‘Kendi partisine ihanet’ hükmü bir siyasetçiyle yan yana geldiğinde kariyer biter normalde, olması gereken de budur. Herkes adını ve kariyerini temiz tutmakla mükelleftir bu işlerde. Fakat görüyoruz ki etik, ahlak, duruş, onur gibi kavramların hiçbiri geçerliliğini korumamakta.

Şimdi diyorlar ki; demek ki her önemli dönemeçte başka başka partiler ve liderler için dillendirilen “AK Parti’yle anlaştılar” rüzgârları aslında tek bir adreste, yani CHP’nin tam da başında cereyan ediyormuş!
Fakat bunların konuşulur olması da engel olamıyor bu kişiye!

Tüm bu kör uçuşu ne için peki?
Ne uğruna?
Bu yaşananları ‘kişisel hırslardan’ ibaret saymak da safça!
Büyük bir siyasi skandal gizlenmeden cereyan ediyor ve biz de izliyoruz.
Gerçekten çok acayip!

CHP’li olmamama rağmen Kılıçdaroğlu’nun kendisinden sonra CHP’de oluşan ve ‘umut vadeden’ ekibin üzerine çökme çabasını tüm gücümle protesto etmeye hazır hissediyorum misal. Kim bilir gönülden partili olanlar ne durumda…

Zaten tüm bu oyun da CHP’nin geleceğe dair umut vaat ediyor oluşundan dolayı oynanıyor. Ortada bir umut olmasa, her şey geçen yıllarda Kemal Bey’in mümkün kıldığı kadar umutsuz olsa, kimsenin CHP’ye veya İmamoğlu’na dokunacağı yoktu!
Evet evet artık net olmakta fayda var, zekâlarımıza daha fazla hakaret ettirmeyelim lütfen. Ki zekâlara hakaret edercesine bir savunuyla “Kayyım olacağına ben olayım” mantığı koyuluyor ortaya. Sokaklara dökülmesin CHP kitlesi, deniyor.

CHP kitlesi bugün sokağa çıkmayacaksa, bu ortaya çıkan, son tahlilde anlaşılan skandalı kınamayacaksa ne zaman neyi kınayacak Allah aşkınıza!

Özetle...
Nasıl hukuka müdahale edildiğinin gizlenmesine gerek duyulmuyorsa Erdoğan iktidarı eliyle CHP’nin başına Kılıçdaroğlu’nun döndürülme projesi de gizlenmiyor.
Kılıçdaroğlu ise AKP ile bu pazarlığa, bu iş birliğine oturma yaftası ile yola aynen devam ediyor, edebiliyor.

Cezaevinden kulis bilgisi aktaran Fatih Altaylı, Kılıçdaroğlu’nun Özgür Özel’e “Kurultay davasında sana destek olmamı istiyorsan Ekrem’i unut, ya sen ya Mansur aday olsun, o zaman yanında yer alırım” dediği iddiasında.

Kılıçdaroğlu ise, “Yolsuzlukla anılanları partiden temizleyeceğim… Beni hançerleyenlerle hesaplaşacağım… İşe mahallelerden başlayacağım” diyor.
Yani bu umut dalgasını yaratanları dağıtacağım, partide taş üstünde bırakmayacağım demeye getiriyor.
Belki de kendi tabanının hafızasızlığına güvenerek AK Parti eliyle CHP’yi dizayna soyunuyor!

Tuğçe Tatari kimdir?

Tuğçe Tatari, 1980 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Akademi Radyo Televizyon mezunu.

Gazeteciliğe 2000 yılında Habertürk'te muhabir olarak başladı. 2004 yılında Vatan gazetesine geçti. Gazete, dergiler ve ekler olmak üzere, dört yıl muhabirlik yaptı. 2009 yılında Akşam gazetesinde köşe yazarlığına başladı. Güncel konulara, sosyal hayata ve popüler kültüre dair eleştirel yazılar yazması için aldığı köşe yazarlığı teklifini kabul ettikten bir sene sonra siyasi yazılar yazmaya başladı.

Akşam gazetesine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu TMSF'nin devlet adına el koymasının ardından, 2013 Haziran ayının sonunda Gezi Parkı olaylarına "mesafeli" durmadığı gerekçesiyle işten çıkartıldı. "Eski ana akım medyada yasaklı" konumuna gelen ve izleyen dönemde T24'te yazmaya başlayan Tuğçe Tatari'nin, Kürt sorununu ele aldığı ve halen "yasaklı yayınlar" arasında bulunan "Anneanne Ben Aslında Diyarbakır'da Değildim" adlı bir kitabı bulunuyor.

Yazarın Diğer Yazıları

İktidarın desteklediği linç kültürüne destek atan muhalif lider olmaz!

Karikatür olayında Özgür Özel, bizim alıştığımızın tam tersi olarak, tepki alacak hatta linçlenebilecek olmayı göze alıp doğru olanı, gerçek olanı ve söylenmesi gerekenleri söyledi. Ne kadar susamışız, bizimle aynı yerden konuşulmasına!

‘3. Dünya Savaşı neden çıktı’ diye sorulduğunda ‘Çünkü tanrı emretti’ mi denecek?

Ancak cahil ve gelişmemiş toplumlarda insanlar aslında kendi iktidarları için dini öne sürerek kutsal kitap adına savaşabilir, kan dökebilir denmiyor muydu? Peki şimdi bunu yapan İsrail ve Amerika olunca, dünyanın geri kalanı ne diyecek, ne yapacak?

Özgür Özel’e hangi aşamada övgüler düzebiliriz?

Genelde bir yeri tutarken diğerini yıkmasıyla ünlüdür CHP liderleri. Misal Atatürkçüleri tutarken özgürlükçüleri kaybederler… Bu defa pek öyle olmuyor gibi… CHP’nin kemikleşmiş imajı, erkek egemen ve kendinden başka birçok şeye düşman oluşudur, Özel benim özelimde bu algıyı yıkmaya yelteniyor… Ama ben yine de içimde dönüp duran ‘övgü’ yazısını bir süre daha yazmayacağım. Çünkü…

"
"