19 Mart 2024

Seçime iki hafta kala kafedeki misafirin ortama bakışı ve Trabzon'da yaşanan saha olayları

İstanbul'un yeni belediye başkanının kim olacağı ülkenin önündeki en önemli gündem. Ekonomik kriz, dış siyasi gelişmeler hep arkadan geliyor

Evimin bulunduğu mahalledeki kafede iki arkadaşımla kahve içtik hafta sonu.

Masanın konuları belliydi. Siyasetin konuşulmadığı hiçbir yerin olmadığı şu günlerde yerel seçimler ve sonrası ana gündem maddesiydi doğal olarak. Diğer konu başlıkları, halkın içinde bulunduğu ekonomik durum, gelecek kuşaklara kalacak ülke tablosu, iktidarın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Turgut Altınok'un açıkladığı mal varlığı ve Beşiktaş'ta yaşananlardı.

Sohbetin harareti yükselmiş olsa gerek, masamıza yanaşan bir genç, daha selam bile vermeden soruyu yapıştırdı:

"Ekrem Başkan kazanıyor mu abi?"

"Hayırdır, tanışıyor muyuz?" gibilerinden üçümüz de gencin yüzüne baktık aynı anda.

Arkadaşlarımın muhalif bakışlarına karşın, "gel buyur bakalım" diyerek masaya dördüncü yaptık, meçhul ziyaretçiyi.

Soruyu soruyla yanıtladım: "Neden merak ettin Ekrem Başkan'ın durumunu?" Devamında "Sen nerelisin?" diye sordum.

"Abi, ben Balalıyım" demesiyle birlikte aramızda geçen sohbet şöyle gelişti:

"O zaman Ekrem Başkan'la işin ne? Ankara'ya baksana sen."

" - Abi, Ankara tamam sorun yok, Mansur Başkan büyük fark atar".

"Hem 'Balalıyım' dedin, hem de hemşerin kaybediyor umrunda değil."

" – Keçiören'den biliyoruz, Turgut Başkanı abi. Balalıyız ama şimdilerde Ayrancı'da yaşıyoruz. Turgut Başkan'ın mal varlığını gördük, aileden kalmış hepsi. Öyle diyor ya. Aslında biraz da ailesine, akrabalarına bakmak lazım. Altınok soyadını taşıyanlar parayla neler yapıyor?"

" Neler yapıyorlarmış?"

" - Baksınlar abi, neler yaptıklarına. Tefecilik iddiaları var. Bütün Bala bilir. Turgut Başkan'ın adından kurtarıyorlar. Ankara'daki önemli polis müdürleriyle tanışıklığı vardır."

* * *

Bu cümleler sonrasında diğer iki arkadaşımla göz göze geldik.

Meçhul misafir devam ediyor anlatmaya...

"- Abi, Turgut Başkan'ın video kaydı ortada ya. Kimse bunu konuşmuyor."

"Sen de konuşma, o zaman. Özel hayat hem."

" - İyi hoş da abi, iktidarın içinde yaşanmadı mı o iş? Aynı işleri MHP'liler de yaşadı. Bak hiçbirinin adı geçmiyor artık. Herkes kimin, neden, nasıl yaptırdığını biliyor o işi. Unutmak mümkün mü? Başka aday yoktu sanki?"

Devam etti anlatmaya: "Bak abi, size bir şey daha anlatayım da gülelim biraz. Bilirsiniz, teleferik var Keçiören'de. Belediye yaptırdı. Bir dönem 'bu teleferikte fuhuş oluyor' diye polise ihbar yapıldı. Polis, epeyce bir dönem teleferikte gezip fuhuşla mücadele nöbeti tuttu. Nasıl ama?"

Gülüştük hep birlikte...

" - Ülkücüydüm, yakın zamana kadar, abi."

"Hayırlı olsun, neden bıraktın ülkücülüğü?"

" – Ülkücülük eskidendi abi. Şimdi Ülkücülük mü kaldı?"

"Neyse o konuya girme şimdi uzun mesele. Kaç yaşındasın sen?"

" – "42, abi"

"42 yaşındaysan, 'eski Ülkücülüğe yaşın nasıl yetiyor, acaba?"

" – Abi, biz aileden Ülkücüydük. Aileden gördüklerim var benim de. Ama şimdi durum farklı. Balgat başka ses veriyor, piyasada başka Ülkücülük var. Zaten geçen yıl ki seçimlerde 'abla'dan da karşılık bulamadık. Para işleri hâlâ konuşuluyor."

" E, yani?"

"- Yanisi, abi; bu seçimde seçmenin kime oy vereceğini değil, kime oy vermeyeceğini bilmesi lazım değil mi? Mansur Yavaş için 'beş yılda hiç bir şey yapmadı' diyorlar. Pandemiyi ne çabuk unuttuk. Hem öncesinde, hem de pandemi sırasında Mansur Başkan, herkesi ihtiyaç sahiplerine destek olmaya çağırmadı mı? Zorluk içindekilerin faturalarını bizzat ödetmedi mi? Bir elin verdiğini, öteki el bildi mi? Bir sürü insana dokunmadı mı? Bakkallardaki veresiye defterlerini kapattırmadı mı? Varsın, betonseverlik yapmasın."

"Ya Ekrem Başkan ne olur sence?"

" - Abi, farkla alır bence. Ekrem Başkan İstanbul'u alırsa işler farklı gider bundan sonra. Cumhubaşkanı'nın siyasetteki tek karşılığı Ekrem Başkan abi. Artık bu net."

" O zaman sonucu biliyorsan, bana niye sordun?"

" - Gazeteciler her şeyi biliyor ya, her akşam ekrandasınız. Bir de seni canlı bulmuşken sorayım dedim"

Yine gülüştük beraberce...

"Sizin Bala'nın iktidar adayı nasıl?"

" - Bala'nın tanınan ailesinden. Yakın akrabası, yıllar önce İstanbul'da polis müdürüydü. Organize Müdürü'ydü. Cemaatin güçlü olduğu zamanda. Sonradan FETÖ'den ihraç edildi, yanılmıyorsam. Ama suçların şahsiliği var malum. Kazanır. Sorun yok onda da."

Meçhul misafirinin nüfus kağıdına bakacak durumum yoktu elbette. Geldi on, on beş dakika oturdu. Çayını içti, sohbetini yaptı ve gitti. Adını bile sormadım.

Gazetecilik merakı ya, meçhul misafirin anlattıklarının doğruluğuna baktım sonradan. Neredeyse tamamı doğru çıktı.

* * *

Sokakta durum böyle. İstanbul'un yeni belediye başkanının kim olacağı ülkenin önündeki en önemli gündem. Ekonomik kriz, dış siyasi gelişmeler hep arkadan geliyor.

İki haftadan az kaldı sandık gününe. Ülke için en iyi sonuç çıksın ortaya.

Trabzon'da yaşanan olaylarda güvenlik zafiyeti mi var?

Futbol liginde şampiyonu belirleyecek önemli bir müsabaka vardı Trabzon'da pazar akşamı.

Karadeniz ekibi, şampiyonluğun iki adayından Fenerbahçe'yi konuk etti.

Maçın bitimiyle birlikte saha karıştı. Detaya girmek istemiyorum; tribünler sahaya indi.

Sarı lacivertli takım sporcuları ve teknik heyeti, dakikalar farkıyla linçten kurtuldular adeta.

"Sahalarda görmek istemediğimiz görüntüler" dendi, seyrettiklerimize.

Bu arada küçük bir bilgi vereyim. Seyircili oynanan maçlarda Fenerbahçe'nin Trabzon deplasmanındaki son galibiyeti Aralık 2016'da. Sarı lacivertliler, rakibini 3-0'la geçti. Pandemi dönemindeki seyircisiz maçta İstanbul ekibi, rakibini 1-0 yendi.

Bu rekabet içinde Fenerbahçe'nin Trabzon'daki galibiyeti, ev sahibinin pek de beklemediği bir tablo oldu.

Olayların hemen ardından yaşananlarda güvenlik zafiyeti olup olmadığı tartışmaları başladı doğal olarak.

İlk belirlemelere göre, bir güvenlik zafiyetinin varlığı ortada.

Aldığım bilgiye göre, maçta polis ve özel güvenlik olmak üzere 2 bin 100 personel görevdeydi. Az bir kuvvet değil. 

Ancak maçın gidişatına göre saha içinde önleim alınamaması "istenmeyen görüntülerin" doğmasına sebep oldu.

Hele ki yakında zamanda Ankaragücü Başkanı Faruk Koca'nın, maçın hakemi Halil Umut Meler'e yönelik yumruklu saldırısı sırasında alınan saha içi güvenlik önlemlerinin yetersizliği halen akıllardayken... Hem de Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç'in tribünde olduğu dakikalarda...

İşte Trabzon'da da benzer tablo vardı. Trabzon Emniyet Müdürü Murat Esertürk de tribündeyken, polis güçleri olayları seyretti.

İşin ilginci, maçın seyriyle ilgili sahaya atılan meşaleler var bir de. Bu malzemenin stada girişi yasak. İki kez sahaya atılan meşalelerin stada nasıl sokulduğunun araştırılması şart. Kapılardaki üst arama kontrolünün özel güvenlik mi yoksa polis tarafından mı yapıldığının ortaya çıkması lazım.

Çoğunlukla bu görevi, polisin nezaretinde özel güvenlik personeli yerine getiriyor. Ancak kritik süreçlerde TFF Temsilcileri, kentteki vali ve emniyet müdürünce görevlendirilen "müsabaka güvenlik amiri (MGA)"nden kontrollerin polisçe yürütülmesini talep ediyor.

Aldığım bilgiye göre, bu maçta kontrolü özel güvenlik gerçekleştirdi.

Saha içinde de MGA'nin maçın gidişatına göre, tribünlerin sahaya inişini engellemesi gerekirdi. Bu amaçla tribünlerin önüne Çevik Kuvvet personeli yerleştirilmesi sorunu çözebilirdi. Bir eksiklik olarak karşılaşılan diğer bir durum da bu.

Ayrıca, maçın bitiş düdüğü ile beraber futbolcuların ve hakem üçlüsünün Çevik Kuvvet çemberiyle sahadan çıkarılıp soyunma odası koridorlarına götürülmesi mümkündü.

Bunun örneği, Trabzonspor'un şampiyonluğunda kentteki son maçta alınan güvenlik önleminde yaşandı. "Trabzon kaması" olarak adlandırılan güvenlik alanı içinde ev sahibi ve konuk futbolcular, şampiyonluğu kutlamak amacıyla sahaya inen taraftarlardan kurtarıldı. Güvenli biçimde soyunma odalarına alındı.

Olayların ardından İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın sosyal medya paylaşımına yapılan yorumlardan o anlarda neler yaşandığını bizzat görmek mümkün!

Ekranda gördüklerimiz sahada yaşananlar. Bir de soyunma odaları koridorlarında yaşananlar var kuşkusuz. Henüz ortaya çıkmadı. TFF Temsilci raporlarıyla gün ışığına çıkacak.

Kaldı ki; seçimlere günler kala işin bir de siyasi boyutu var. Gerek Fenerbahçe camiası gerekse Trabzon kentinin iktidar nezdinde kendilerine göre özgül ağırlığı var. 

Yaşanan bu tablo, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da zor durumda bıraktı, siyaseten. Eskilerin deyimiyle aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.

Son olarak, Trabzon Emniyet Müdürü Murat Esertürk'ü, Büyüteç'in takipçileri yakından tanır. Kendisi, hakkındaki bir müfettiş soruşturmasında Menzilci olduğunu ima eden bilgiler vermişti.

Ve görüldü ki, bu işler için mesleki liyakat ve tecrübe, cemaat ipinin tutulmasından daha önemli. Bunu bir kez daha faciadan dönülen vahim olayla anladık ülkece. 

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir trafik kazasının anatomisi: 35 saatte belirlenemeyen kimlik ve soruşturmada yaşanan gariplikler

"Sürecin başından itibaren haklarında ceza istenilen polislerin, bu kadar küçük ve basit ceza verilmesi, iki polise ceza verilmemesi ve bizin yaşadıklarımızla dosyaya müdahale edildiğini görmüş olduk"

Emniyet'te "sular ısınıyor", ekipler arasındaki savaş kızışıyor...

Şu anda birbiriyle mücadele eden en az üç ekip var. Devre kardeşliği ile tarikat ve cemaat birliktelikleri ekiplerin çimentosu. Mücadelenin asıl hedefi, mevcut İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın yakın zamanda emekli olmasıyla boşalacak İstanbul Emniyet Müdürlüğü

Burdur'daki taciz skandalında ikinci perde: Tacizi tespit eden müdür vekili görevden alındı!

Yönetimindeki kurumda olanı biteni tespit ederek raporlayan ve devletin önlem almasının önünü açan Kılınç, sonuçta sisteme yenik düştü!