15 Temmuz 2025

Odasında Gülen resmini asan bürokratın terfii, dokunulmayan bakanlık dosyası: 15 Temmuz mücadelesi eksiksiz sürüyor mu?

KKK İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Serdar Atasoy’un kritik göreve atanmasının ardındaki FETÖ bağını, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak’ın doktoru olan bir tabip subayın FETÖ’yle bağlantılarını ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak’ın doktoru olan bir tabip subayın FETÖ’yle bağlantılarını ortaya çıkaran, MHP’de siyaset yapan emekli TSK mensubunun yine FETÖ’yle bağını tespit edip tutuklanmasını sağlayan adli soruşturmayı yürüten savcı, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse'nin kararıyla terör suçlarına bakan bürodan alınıp duruşma savcısı yapıldı!

Odasında Gülen resmini asan bürokratın terfii, dokunulmayan bakanlık dosyası: 15 Temmuz mücadelesi eksiksiz sürüyor mu?

Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yayımladığı yaz kararnamesi sonrasında adliyelerde yeni iş bölümleri uygulamaya konuldu.

İş bölümü demek; her adliyede başsavcının, başsavcı vekillerinin hangi bürolar ve savcılardan sorumlu olduğunun, aynı zamanda adliyedeki savcıların hangi konularda/bürolarda çalışacağının tespit edilmesi demek.

Bu çerçevede Ankara Adliyesi’nin iş bölümü, bizzat Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse tarafından onaylanıp yürürlüğe girdi. Başsavcı Karaköse, adliyeye tayin edilen yeni savcılar ile mevcut savcıların görev yerlerinde bazı düzenlemelere gitti.

İşte bu düzenlemeler içinde kimi ilginç atamalar ya da görevlendirmeler gerçekleşti. 

Bunlardan birisini aktarayım.

Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok üzerinden durduğu konulardan birisi FETÖ’yle mücadele.

15 Temmuz’da Fetullah Gülen cemaatinin gerçekleştirmeye çalıştığı darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından ülkenin en önemli kurumlarından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde binlerce soruşturma başlatıldı.

Gözaltına alınan, tutuklanan, hüküm giyen binlerce TSK mensubu var.

TSK’daki soruşturmalar, gerek içeriği gerekse iş yoğunluğu nedeniyle büyük kentlerdeki adliyelerde savcılar arasında dağıtıldı. Başsavcılar, bu dosyaları terör suçlarını soruşturma bürosundaki savcılara verdi.

Aynı zamanda TSK içinde birbirinden çok farklı birimler ve kuvvet komutanlıkları olması sebebiyle söz konusu savcılar da özel görev bölümü kapsamında çalıştı. Halen de bu yöntemle çalışılıyor.

Aksi takdirde soruşturmalarda bütünlük ve verimlilik süreci sürdürülebilir olmaktan çıkıyor, kaotik bir iş ortamı yaşanıyor. Ankara Adliyesi’nde de benzer bir yöntem uygulanıyor.

İşte Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Karaköse öyle bir değişiklik yaptı ki FETÖ’yle mücadele konusunda soru işaretleri doğdu.

Adliyede FETÖ soruşturmalarını yürüten iki savcı vardı. İsimlerini vermek istemiyorum, ancak adliyede gayet iyi bilinen isimler.

Savcılardan birisi, uzun süre TSK’nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) bünyesindeki FETÖ dosyalarına baktı. Kara Harp Okulu da aynı görev paylaşımı içindeydi.  

Savcının hazırladığı binlerce dosya içinde, başka bir savcıyla ortak biçimde KKK İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Serdar Atasoy’un kritik göreve atanmasının ardındaki FETÖ bağını ortaya çıkarması dikkat çekti. Yeri gelmişken bu dosyaya bakan ikinci savcının Ankara Adliyesi’nde uzunca süredir pasif konumda bulunduğunun altını çizeyim.

Ayrıca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak’ın doktoru olan bir tabip subayın FETÖ’yle bağlantılarını ortaya çıkardı.

Yetmedi, Cumhur İttifakı ortağı MHP’de siyaset yapan emekli TSK mensubunun yine FETÖ’yle bağını tespit edip tutuklanmasını sağlayan adli soruşturmayı yürüttü.

Yine MHP’de, Ankara’da ilçe başkanlığı çatısı altında siyaset yapan ve FETÖ’yle bağlantısı olduğu anlaşılan emekli TSK mensubuyla ilgili dosya hazırladı.

Yanı sıra mevcut Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde çok üst düzey bir komutanın emir astsubayının FETÖ’yle bağı olduğu iddiasını araştırdı.

Burada bir parantez açayım; 2024 adli tatil sırasında yaşanan ilginç bir durum var. KKK ile ilgili dosyaları yürüten savcı adli tatil iznindeyken, her nasılsa -nasıl olduğu belli aslında- sadece söz konusu emir astsubayının dosyası başka bir savcıya veriliyor ve dosyayı alan savcı söz konusu TSK mensubunun hakkındaki iddiaya yönelik ifadesini bile almadan takipsizlik kararı verip dosyayı kapatıyor! Adli tatilden dönen savcıya takipsizlik kararı verildi yalnızca. Bu soruşturmayı ayrı bir yazı konusu yapacağım.

Parantezi kapatıp devam ediyorum.

İşte KKK’ya bağlı FETÖ soruşturmalarını yürüten savcı geçen haftaki yeni iş bölümünde hangi göreve verildi dersiniz?

İş bölümüne imza atan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse, bu savcıyı terör suçlarına bakan bürodan alıp duruşma savcısı yaptı!

Gelelim diğer savcıya. Bu savcı da diğeri gibi Ankara Adliyesi Terör Suçları Soruşturma Bürosu’ndaydı. Bu savcı ise, FETÖ’nün siviller ayağına baktı. Yani kamu personeli dışında kalan iş insanları, kimi sivil toplum örgütlerinin mütevelli heyetlerinde bulunanlar, esnaf gibi ticaretle uğraşanları soruşturdu. İddianameler hazırladı.

Bu savcı da yine Başsavcı Karaköse tarafından duruşma savcısı yapıldı.

Kuşkusuz hayatın olduğu gibi her görevin de bir sonu var. Burada bir sorun yok. Nihayetinde duruşma savcılığı da “dürüst, adil ve hakkaniyetli” yapıldığı takdirde önemli kamu görevi.

Ancak farklı ilişkileri ile dikkat çeken kimi yargı mensuplarının terfi ettiğini görüp; iki savcının karşılaştığı yaklaşıma tanık olmak tarihe not düşmeyi gerektiriyor.

* * *

HSK’ya düşen görev

HSK’dan söze başlamışken buradan devam edip benzer bir süreci, 15 Temmuz vesilesiyle aktarayım.

Hemen her kamu kurumunda olduğu üzere Adalet Bakanlığı bünyesinde de FETÖ soruşturmaları başlatıldı.

Binlerce yargı mensubu FETÖ soruşturmaları sonucunda görevden atıldı. Tutuklandı, hüküm giydi. Cezasını tamamlayıp çıkanlar var şimdilerde.

Ankara Adliyesi’nde halen devam eden bir soruşturma mevcut. Uzun süredir herhangi bir işlem yapılmadığı için tozlu raflardaki yerini aldı.

Dosyanın içeriği, aralarında bazı Yargıtay mensuplarının da yer aldığı “FETÖ Adalet Bakanlığı Mahrem İmamlar” soruşturması.

Mahrem imamlar ile ilgili geçen yıllarda iddianame hazırlanıp yargılama başlatıldı. Ancak beklemeye alınan dosyada da söz konusu FETÖ’cü mahrem imamlarla bağlantılı oldukları anlaşılan, yakın geçmişte ve belki de halen Adalet Bakanlığı’nda görev yapan, hakim/savcı sınıfından isimler var.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı bu dosyada, 100’e yakın ismin bulunduğu biliniyor. Dosyanın açılmasının üzerinden epeyce zaman geçti. Ancak hiçbir işlem yok henüz.

Bildiğim kadarıyla bu dosya epeyce zaman önce HSK’ya gönderildi. HSK’nın bir önceki yönetimi döneminde dosyadan hiç ses çıkmadı. Dosyanın kapağı açılmadı demek yanlış olmaz.

Oysa, HSK müfettişlerince inceleme yapılıp soruşturma izni verilmesi halinde adli soruşturmada aşama kaydedilecek ve ilerleme gerçekleşecek.

Madem ki Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ’yle mücadeleye devam mesajlarını veriyor, o zaman HSK’nın yeni yönetimi elini taşın altına koysun. Böylece HSK, var oluşunun ana gerekçelerinden birisi olan adil ve temiz yargı sistemini oluşturmak için harekete geçsin.

Bakalım, “cıslı” dosyadan kimler çıkacak, hep beraber görelim!

Yine yeri gelmişken, bir dönem HSK’nın en tepedeki isimlerinden birisinin ekibinde yer alan ve FETÖ’den soruşturulan idari personel M.R.A.’nın hakkındaki takipsizlik kararını nasıl aldığı da gün yüzüne çıkar böylelikle.

* * *

Cumhurbaşkanı, “FETÖ’yle mücadeleye devam” diyor ancak…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılcahamam’daki AKP çalıştayında FETÖ’yle mücadelenin devam ettiği açıklamasını yaparken, “15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından FETÖ'yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık” dedi.

Bu yıl 15 Temmuz anmaları “Terörsüz Türkiye” çalışmalarına denk geldi. Buna karşın bir haftadır medya başta olmak üzere farklı platformlarda başarısız darbe girişimlerinin anılması faaliyetleri devam ediyor.

Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın tüm bildiklerini anlatmadan sürecin üzerindeki sır perdesinin kalkması mümkün değil.

Sadece iki ismin ifade vermesi, sır perdesinin kalkması için yeterli değil elbette.

Yukarıda okuduğunuz Ankara Adliyesi’nde yaşanan örneği, bugün yaşananlara küçük bir kesit olması için aktardım.

Aradan dokuz yıl geçmesine karşın Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in çalışma ekibindeki subayın FETÖ’yle bağı çıkıyor. KKK’daki üst düzey komutanının emir astsubayı FETÖ soruşturması geçiriyor.

Evvelce de yazdım. Emniyet teşkilatında “daha önce FETÖ sohbetlerine katılmış ancak daha sonra ilişkisini kesmiş olanları” tanımlayan (C) kodu ile “daha önce örgüt derslerine gelip gitmiş alan içi öğrencilerden olan, küsüp gelmeyenlerden örgüt aleyhine çalışan, örgüte ters bakan ancak örgüte karşı eylemsiz kalan kişiler” olarak tanımlanan (DA) kodlu polis müdürleri halen iş başında. Hem de kritik görevlerde.

Buradan bakınca TSK ve Emniyet tam teşekküllü biçimde temizlenmiş görünmüyor maalesef.

Bir konuya daha dikkat çekip yazıyı tamamlayayım.

Daha önce bürokratik görevi sırasında makam odasında Atatürk ve Erdoğan’ın resminin yanında FETÖ lideri Fetullah Gülen’in de resmi bulunan bürokratın, şimdilerde vali koltuğunda oturmasının sanırım bir açıklaması olmalı.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. 

Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .

Yazarın Diğer Yazıları

İmamoğlu’nun diplomasından sonra dikkat çeken atama!

İmamoğlu’yla ilgili adli süreç devam ederken, YÖK bünyesindeki Denetleme Kurulu’nda sessiz sedasız bir atama gerçekleştirildi. Hatta bu atamaya konumu gereğince “terfi” demek de mümkün...

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın açıklamaları

T24’ün Genel Yayın Koordinatörü ve Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu ile kıdemli siyaset muhabiri Ceren Bayar’a konuşan DEM Eş Genel Başkanı Bakırhan, "CHP’nin masada olması" meselesinde iktidara destek vermeyeceğini beyan eden ana muhalefet partisine davet yapıyor. Bu daveti fevkalade güzel (!) bir örneklemle açıklıyor: CHP masaya oturmazsa İmamoğlu cezaevinde kalmaya devam edecek!

Polisin hayati sorunlarına karşılık emniyetten “aspirin” tedavisi: En vahim günde çıkan genelge tepki yarattı

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı, "tayin, terfi, atama ve görevlendirmelerde aile bütünlüğünün bozulmamasına özen gösterilmesi" ve “personele yönelik ek görevlendirmelerde adalet ve eşitlik sağlanması” gibi talimatların bulunduğu, polis intiharlarının önlenmesini amaçlayan uygulama talimatının birimlere gönderildiği gün, polis memuru M.S. "hakkımı helal etmiyorum" mesajının yer aldığı bir mektup yazıp intihar etti!

"
"