04 Mayıs 2025
Son 1-2 ayda, özellikle de sensör mücadelesinin başarıya ulaşmasından sonra içinde, çocuklar, diyabet, hak mücadelesi, çocukların bütünsel gelişimi gibi konular olan konuşmalar yaptım. Bunlardan bazıları Diyarbakır’da olduğu gibi doğrudan bilgilendirici konuşmalardı, bazıları ise “Sunanın Kızları”nın düzenlediği bir toplantıda ya da Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde Zafer Yenal ile yaptığımız söyleşide olduğu gibi doğrudan çocukların gelişimi ve korunması üzerine idi.
Son olarak, memleketim Domaniç’te kendi çocukluğumdan yola çıkarak, birçok konu üzerinde durdum. Bu konuşmamı iyi bir yerel gazete örneği olduğunu düşündüğüm Domaniç Gazetesi “Çocukların avukatı Domaniç’te konuştu” başlığı ile özetledi. Daha önce de çocuklardan “Çocukların dostu Şükrü Hoca” ya da Giresun Öncü Gazetesi’nde “Diyabetli çocukların hocası” gibi sevdiğim sözler duymuşluğum vardı ama itiraf edeyim “çocukların avukatı” sözü beni diğerlerinden daha çok etkiledi ve duygulandırdı.
Çocuk savunuculuğu daha çok batı kültürüne ait bir kavramdır ve çocukların yüksek yararını dile getiren kişileri, profesyonelleri ve savunuculuk kuruluşlarını ifade etmektedir. Savunuculuk yapan kişiler ya da kuruluşlar tipik olarak çocukların çeşitli alanlarda kısıtlanabilen ya da istismar edilebilen haklarını korumaya çalışır. Bu açıdan en iyi örneklerden birisi, Amerikalı çocuk hekimi Benjamin Spock’tur. Kendisi uzun yıllar süren (1998’de 94 yaşında hayatını kaybetmiştir) meslek hayatında her bebeğin bağımsız bir birey olduğunu benimseten ve mama saatleri veya tuvalet eğitimi kuralları gibi katı kuralların terk edilmesini sağlayan bir eğitimci, bazıları 50 milyon satan 11 kitap yazarı, “ Vietnam savaşı bütünüyle yasadışı, ahlak dışı ve kazanılamaz” diyen bir barış eylemcisi, çocukların sağlığı için sosyal ve siyasal mücadele yürüten bir hekim ve savaşlara ve ekonomik eşitsizliklere karşı çıkmadan çocuk sağlığın korunamayacağını söyleyen bir eylemci olarak tanınmıştır.
Spock örneğinden gidersek, çocuk hekimlerinin doğal çocuk savunucuları olmaları beklenir. Ülkemizde bunun en iyi örneklerinden birisi, şair, çocuk hekimi, şeker fabrikalarında uzun yıllar çalışan ve Anadolu'yu yakından tanıyan, şiirlerinde çocukların çın çın öten sevincinin duyulduğu Ceyhun Atuf Kansudur. Onun izinden giderek söylersek çocukların avukatı olmak demek, çocuğun en yüksek yararını gözetmek, onları sarıp sarmalamak, gerekenleri yapmak, saatini çocuklara kurmak, kariyer veya çıkar odaklı değil, misyon odaklı bir hekimlik/bilim insanlığı yapmaktır. Bu açından bakılırsa hak savunuculuğu, iyi hekimliğin temel özelliğidir ve tıp eğitiminde yeterli ölçüde yer bulmalıdır. Son aylarda izlediğimiz en etkileyici filmlerden Joy’da bu kez hekimliğin başka bir alanında, “tüp bebek” devrimini yaratan bilim insanlarının zorlu yolculuğu ve odağında çocuk sahibi olmayan kadınlar olan bir hak savunuculuğu öyküsü anlatılmaktadır.
Kendi açımdan baktığımda ise bilimsel ve insancıl hekimler yetiştirilmesi, diyabetli çocukların sağlığı, eğitimi ve hakları (Okulda Diyabet Programı, Diyabet Kampları, Sensör mücadelesi), ergenlik döneminde büyüme ve ergenlik durdurucu ilaçların gereksiz kullanımının önlenmesi, D vitamini eksikliğinin ve gereksiz D vitamini kullanımının önlenmesi, çocuklarda şişmanlık ve çocukların şişmanlatıcı ürünlerden korunması, boy ayrımcılığı ve gereksiz hormon kullanımının önlenmesi, yoksulluğun çocuklar üzerine etkilerinin önlenmesi, hekimliğin paraya alet edilmesi, şarlatanlık ve abartılı tıp uygulamaları ile mücadele gibi konularda uğraş vermeye çalıştığımı söyleyebilirim.
Bunların içinde son yıllarda öne çıkan konulardan birisinin çocukların başta ultra işlenmiş yiyecekler ve sosyal medya olmak üzere tüketim toplumunun acımasız etkisine maruz bırakılması olduğunu düşünüyorum. Aşırı yemenin nörobiyolojisi ile ilgili araştırmalar çocuklardaki şişmanlığın esas olarak şeker/yağ/tuz içeriği yüksek besinlerin neden olduğu haz ve bunların ödül olarak algılanmasına bağlı olduğunu, obezitenin hoşa giden besinlerin “kompulsif tüketme davranış”ının bir formu olarak tanımlanabileceğini gösteriyor. Benzer şekilde birçok yerde yazıldığı gibi çocukların büyük çoğunluğu haftada ortalama 29 saat akıllı telefonların başında zaman geçiriyor ve çocukların hem zihinleri hem bedenleri işgal ediliyor, yapılandırılıyor ve bu şekilde gelecekleri ellerinden alınıyor.
Yine günümüzde kız çocuklar çok büyük çoğunluğu tedavi gerektirmeyen ergenliğin erkene kayması (yapısal erken ergenlik) sorunu ile baş başalar ve hekimlerin bazıları etraflı düşünme zahmetine girmeden gereksiz ergenlik durdurucu ilaç kullanıyor. Buna eşlik eden başka bir sorun ise “boy ayrımcılığı”nın giderek artması ve bir çok ailenin bu soruna çare olarak büyüme hormonu talep etmesi ve çocukların ergenlik dönemindeki zorluklarına bu tür yapay zorlukların eklenmesi.
Çocuklar tüketim toplumunun en büyük hedef grubunu oluşturuyor ve birçok sorunun yanında tüketim “kışkırtması” ile ekonomik yetersizlik arasında kalarak bu kez “kışkırtılmış mutsuzluk ve şiddet” girdabına itiliyorlar. Bu nedenle günümüzde çocukların yoksulluktan korunması gibi, tüketim toplumun etkilerinden korunmasına odaklanmamız gerekiyor.
Konuyla pek ilgisi yok ama bu yazıyı yazarken çocuk kalbine sahip, halkının avukatı olmayı yaşamının en önüne koyan, bütün kahırları çeken cesur kardeşimiz Sırrı Süreyya Önder’i kaybettiğimizi büyük üzüntü ile öğrendim. Bundan sonra onun mirasını kendimizin kılacağız ve onu hep içimizde taşıyacağız. Unutmayacağız. İzninizle bu yazıyı “Başımız sağ olsun” diyerek bitirmek istiyorum.
Prof. Dr. Şükrü Hatun kimdir?Prof. Dr. Şükrü Hatun, 1959 yılında Kütahya Domaniç'te doğdu. Tıp eğitimini 1983 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara, Türkiye'de tamamladı. Mezuniyet sonrası Adıyaman'da mecburi hizmetini yerine getirdi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimini Ankara Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesinde 1990'da, Çocuk Endokrinoloji Yan Dal Uzmanlık Eğitimini Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1993'de tamamladı. 1994 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu. 1995-2016 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda çalıştı. Kocaeli Üniversitesi'nde Pediatrik Endokrinoloji programını kurdu. İki dönem anabilim dalı başkanlığı, 2012-2015 yılları arasında tıp fakültesi dekanlığı yaptı. 2015 yılında bir süre North Carolina Üniversitesi Çocuk Endokrinoloji Bölümü'nde ziyaretçi profesör olarak bulundu. 2016 yılından beri İstanbul'da Koç Üniversitesi'nde Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. Şükrü Hatun ve ekibi 1996 yılından bu yana diyabetli çocukların tedavisi, eğitimi, hakları, toplumun bilinçlendirilmesi ve diyabetle barışık yaşamaya odaklanan "Arkadaşım Diyabet Programı"nı yürütüyor. Dr. Hatun, https://www.arkadasimdiyabet.com/ web sitesini kurdu ve 1997'den beri "Arkadaşım Diyabet İznik Kampı"nı yürütüyor, 2018'den beri de "Arkadaşım Diyabet Aile Kampı"nı düzenleyen ekibe liderlik ediyor. Ekibinin de katkılarıyla diyabetli çocuklar, aileleri ve diyabet ekipleri için çok sayıda kitap yazdı veya çevirdi. Türkiye'de uzun süre "Pediatrik Diyabet Grubu"na liderlik eden Dr. Hatun, arkadaşları ile "Pediatrik Diyabet Ekip Üyeleri Eğitim Kursları"nı başlattı, "Ulusal Çocukluk Çağı Diyabet Programı"nı hazırladı ve az gelişmiş bölgeler için diyabet kampları düzenledi. Dr. Hatun'un diyabetli çocukların yaşamına yaptığı önemli katkılardan biri de "Okulda Diyabet Programı"nı başlatması. Bu program, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği ile iş birliği içinde geliştirildi. Bu proje ile çok sayıda öğretmen okulda diyabet bakımı konusunda eğitildi ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından "Okullarda Diyabetli Öğrencilerin Bakımı ve Desteklenmesine İlişkin Yönerge" yayımlandı. 1993 yılından itibaren Dr. Hatun ve arkadaşları tarafından diyabetli çocukların hakları ile ilgili savunuculuk çalışmaları başlatıldı ve bu çalışmalar sonucunda 1996 yılında glukometre stripleri geri ödeme kapsamına alındı. Dr. Hatun ve ekibinin başlattığı yeni bir kampanya ise "Sensörler için parmağını kaldır" sloganıyla sensörlerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geri ödenmesine odaklanmıştır. 2014 yılında "Diyabetli Çocuklar Vakfı"nı kuran Dr. Hatun, çalışma arkadaşlarıyla birlikte çeşitli illerde "Arkadaşım Diyabet Buluşmaları" adlı eğitim toplantıları düzenliyor. Dr. Hatun ayrıca, diyabetin evdeki yükünü paylaşmaya odaklanan "Diyabet İçin HeForShe Programı" ile, "Diyabetli Çocukların Tedavisi ve Esenliği İçin On Temel Öneri" adlı bir program başlattı (2021). Şubat 2023'te Türkiye'de yaşanan deprem felaketinin ardından Hatun, felaket bölgesinde yaşayan diyabetli çocuklar ve aileleri için bir destek ve dayanışma programı başlattı. Bu kapsamda ücretsiz kan şekeri ölçüm stripi desteği sağlandı. Ayıca deprem bölgesinden 51 diyabetli çocuk ve ailesi "Arkadaşım Diyabet Aile Kampı 2023"e ücretsiz katıldı. İletişim Yayınlarından çıkan "Hekim Kendisini Tedavinin Bir Parçası Olarak Sunar" ve " İnsancıl Bir Tıp İçin Yazılar" isimli kitapları vardır. |
Uzun zamandır obezitenin önlenmesine kafa yoran bir hekim olarak sokaklarda şişmanlık taramasının iyi bir fikir olmadığını düşünüyorum. Eğer kilosunu, boyunu ölçtüğümüz insanlara kapsamlı sağlık hizmeti sunamazsak, bu girişim sadece endişeleri artırır
Hepimiz yüreğimiz ağzımızda onun hayata tutunduğu ve er geç aramıza döneceği haberlerini bekliyoruz. Kızı babasının duaya inandığını söyledi; anamdan kalan mirasla ben de dulara inanırım ve onu içimdeki en güzel dualarla selamlıyorum
Kalbim gerçekten Diyarbakır’da kaldı. Rozin’in gelip bana sarılmasında ve çocuklarda, beni bağırlarına basan ailelerde, Hatice ve Nüpelda’nın üniversiteyi bitirmelerinin sevincinde, dört ayaklı minarenin dibinde, dar sokaklarda, arkadaşlarımda, Mahmut Abim'in elimi koyduğum omzunda ve Selim abinin bakışlarında kaldı
© Tüm hakları saklıdır.