02 Mayıs 2021

New York’ta dansa devam...

Şaka değil, New York Eyaletinde değil, sadece beş ilçeden oluşan New York kentinde tamı tamına 172 dans kuruluşu var

T24 Haftalık'ta yayımlanan önceki yazımda sadece New York'un etnik kökenli iki dans kuruluşunu anlatarak geriye kalan 170 kuruluşun hakkını mı yedim acaba diye düşündüm sonradan. Şaka değil, New York Eyaletinde değil, sadece beş ilçeden oluşan New York kentinde tamı tamına 172 dans kuruluşu var. Alın size New York'u "Dünyanın 1 numaralı kültür-sanat kenti" olarak değerlendirmemin nedenlerinden biri! ([1])

Bu durumda en azından başı çeken birkaçını daha yansıtmak uygun olacak galiba. New York Metropolitan Operası'nın kendi bale kadrosunu bir yana bırakırsak kentin yerleşik en önemli iki bale kuruluşu New York Kent Balesi ve Amerikan Bale Tiyatrosu. Bunlara bir de kentin en köklü modern dans kuruluşu, Martha Graham Çağdaş Dans Merkezi'ni eklemeliyim.

New York Kent Balesi (New York City Ballet) denince akla ilk gelen isim George Balanchine olur kuşkusuz. Sovyet Devrimi akabinde, 1924 yılında ülkeyi terk eden dört çok önemli Rus dansçıdan biridir George Balanchine. Uzun yıllarını geçirdiği Avrupa'yı -özellikle Paris- atlamam gerekiyor bu yazının kısıtları nedeniyle.

Zengin bir New York/Bostonlu ailenin çocuğu olan, Harvard Üniversitesi'nden lisans üstü dereceli kültür ve sanat insanı Lincoln Kirstein'in, koreografilerini seyrettiği ve hayran olduğu George Balanchine'i Amerika'da bale kültürünü yaymak üzere davet ettiğinde yıl 1933'tü. Balanchine'in tarihe geçen, "Önce okul gerekli!" sözü ertesi Amerikan Bale Okulu 1934'te açılmıştı. II. Dünya Savaşı falan derken bu ikili el ele vererek yerleşik bir dans kuruluşu olarak New York Kent Balesi'ni ancak 1948 yılında kurabilmişlerdi.

Zaman içinde, dans, sinema, resim, heykel, fotoğraf, mimarlık ve edebiyat alanlarının hepsini kucaklayarak, verdiği destekler ve yarattığı kurumlarla ABD'nin kültür/sanat dünyasının anıtsal kişilerinden biri haline gelen Lincoln Kirstein, bu bale kuruluşunun Genel Direktörlüğünü emekli olacağı 1989'a kadar sürdürdü. Balanchine'in görevi ise Sanat Direktörlüğü ve Baş Koreograflıktı elbette. Bu görevi öldüğü 1983 yılına kadar kesintisiz sürdüren ve son eseriyle yaptığı koreografi sayısı 465'e ulaşan bir bale dahisinden bahsediyoruz.


George Balanchine, zamanındaki New York Kent Balesi balerinleriyle

Kurdukları Amerikan Bale Okulu ise, 6-18 yaş arası öğrencilere klasik bale eğitimi veren; mezunları başta New York Kent Balesi olmak üzere dünyanın dört bir yanında profesyonel dans kuruluşlarında kolaylıkla yer bulan; ayrıca her yaşta dans meraklısı için yarı zamanlı kurslar düzenleyen; lisans üstü eğitim için New York Üniversitesi (NYU) ile ortak programlar yürüten; bir yandan da koreograf, hekim, mimar, dekor ve kostüm tasarımcısı, müzisyen, teknisyen dahil baleyle ilgili tüm dallarda eğitim sağlayan yapısıyla bugün hâlâ ABD'nin en büyük dans eğitim kuruluşu.

New York Kent Balesi'nden "Kuğu Gölü" (Swan Lake)

2019 pandemi öncesi 55 baş dansçısı, 30 solo dansçısı, 66 topluluk dansçısı, 60 kişilik orkestrası dahil toplam 1.452 çalışana sahip New York Kent Balesi kentin ve ülkenin en büyüğü ve 1964'ten beri Lincoln Center'da yerleşik. Ana sayfası şurada.


Lincoln Center

Balanchine'in koreografi dehasını izlemek istenirse şu 30 dakikalık "Serenade" balesini seyretmek yeterlidir. Müzik: Çaykovski.

Sıradaki Amerikan Bale Tiyatrosu.

Amerikan Bale Tiyatrosu (ABT- American Ballet Theater) 780 çalışanı (16 baş dansçı, 8 solo dansçısı, 54 topluluk dansçısı, 77 kişilik orkestrası dahil) ile New York Kent Balesi'nin ancak yarısı büyüklüğünde ama kentin en eski klasik bale topluluğu.

1939 sonbaharında, tam da II. Dünya Savaşının patladığı sıralarda, geçmişin en iyi bale eserlerini repertuarına alarak sunmak ve aynı zamanda yetenekli koreografların yeni eserler yaratmalarına olanak sağlamak üzere Lucia Chase ve Oliver Smith tarafından kurulmuş. Adından da anlaşılacağı üzere New York'ta yerleşik olmasına rağmen turnelerle tüm Amerika'da ve ülkenin temsilcisi sıfatıyla farklı ülkelerde gösteriler yapması öngörülmüş. Bunu da başarmış. New York'taki gösterilerinde Lincoln Center'ın sahnelerinden birini kullanan ABT, yurtiçi turneleriyle yılda 300.000 seyirciye, ABD Dışişleri Bakanlığının desteğiyle de bugüne kadar 30 uluslararası turnesiyle 45 ülkeye ulaşmış. 2006 yılında kabul edilen bir kanunla Amerika Ulusal Bale Topluluğu sıfatını kazanmış; ülkenin yaşayan ulusal hazinelerinden biri.

Baleyle ucundan da olsa ilgi duyan birisinin yandaki resimde görülen baleti tanımaması az bir olasılık. Evet, Rus kökenli ünlü Mikhail Barichnikov bu ve kendisi 1980-1990 arası ABT'nin Sanat Direktörlüğünü yüklenmiş, bu kuruluşu tarihinin zirvelerine taşımıştı. Kuruluşun baş dansçılarından Kevin McKenzie 1992'de devraldığı bu görevi halen sürdürüyor.

Aşağıda verdiğim bağlantıdaki videoda, ABT'nin en ünlü baş balerinlerinden 11'nin dansları yer alıyor.

Bunların içinde özellikle Misty Copeland'e dikkat. 2015 yılında, ABT'nin 75 yıllık tarihinde baş dançlığa terfi eden ilk siyahi balerin o. 2018'de TIME dergisinin kapağını süslüyen ve ABD'nin en etkili 100 kadını arasında yerini alan tanrıça Misty Copeland'i seyretmek bu yazarınız için âyin gibi bir şey!


Degas'nın resimlerini canlandıran Misty Copeland

Ve son olarak gündemimizde Martha Graham Çağdaş Dans Merkezi (Martha Graham Center of Contemportary Dance) var. 1894 doğumlu Martha Graham'ın dansa merakı 14 yaşında başlamıştı ama, tutucu ailesinin dansı aşağılık bir faaliyet olarak görmesi nedeniyle onların sultasından kendini kurtarması için reşit olacağı yılları beklemesi gerekmişti. Bu nedenledir ki bir dansçı için "artık çok geç!" denecek bir yaşta, ancak 22 yaşında dans eğitimine başlayabilmesi nedeniyle olağanüstü çaba göstermesi gerekmişti. Yaptı gerçi, yaptı da birkaç yıl orada burada dans ettikten sonra kendisi için doğru yolu seçerek, bizzat dans etmenin yanında (70 yaşında hâlâ dans ediyordu!) dans eğitimcisi ve koreograf olmaya karar verdi. Bir iki dans okulunda hocalık derken, Martha Graham Çağdaş Dans Merkezi'ni 1926 yılında kurdu. Kafası çok başka yerlerdeydi onun; klasik balenin ve dans olarak ne biliniyorsa hepsinin tüm kalıplarını kırmayı hedeflemişti. Dikkat, 95 yıllık bir geçmişten bahsediyoruz!

Amerikalılar için popülerlik açısından dansı bambaşka bir düzeye taşıyan Graham'ın yaptıkları anyı zamanda dansta devrim diye bilinir. Dansçının iç dünyasının, duygularının, düşüncelerinin yepyeni, güçlü ve ani vücut, kol ve bacak hareketleriyle dramatik bir şekilde ifadesini kapsayan Graham tekniği bugün hâlâ tüm dünyada kullanılıyor. Denir ki, "Martha Graham'ın dansta yarattığı ve etkisi, Picasso'nun resimde, Stravinsky ‘nin müzikte, Frank Lloyd Wright'ın mimarideki etkisine benzer."


Martha Graham Dans Topluluğu dansçılarının sunduğu "Bahar Ayini" (The Rite of Spring)

Şu kısa belgeselde "Modern dansın anası" lakaplı Martha Graham'ın kendisini de görmek mümkün:

Martha Graham Çağdaş Dans Merkezi bünyesinde Martha Graham Okulu, Martha Graham Dans Topluluğu ve Martha Graham Kaynakları denen yapıyı barındırmakta. 1991'de ölümüne kadar yarattığı 181 eserin tüm kayıtları ve belgeleri burada saklanırken, eserlerin hem tekrar tekrar sahnelenmesini hem yeni versiyonlarının yaratılmasını sağlamak hem de dünyaya yaymak, ayrıca okul ve dans topluluğu için maddi kaynak yaratmak gibi görevleri var Merkezin.

Graham'ın tekniğini bazı danslarından alınma şu kısa videolarda izlemek mümkün:

"Kara Çayırlar Suiti" (Dark Meadow Suite):

"Kayıtlar" (Chronicle) dansından "Sokaktaki Adımlar" (Steps in the Street) sahnesi:

2015 Kasım ayında İstanbul'da, İş Sanat sahnesinde eserlerini sunan Martha Graham Dans Topluluğu, Covid-19 nedeniyle kapanma üzerine neler yapıyor diyecek olursanız, bakın farklı yerlerde bulunan 22 dansçısı "Yaşadığımız Trajedi" (Immediate Tragedy) başlığı altında bu günleri nasıl canlandırmış:

Bana da artık bu yazıyı noktalamak kalmış...


([1]) Geçen yazımda Ballet Hispanico of New York'un ana sayfasının bağlantısını vererek, okuyucunun geçmiş dans yayınlarını izlemesini önermiştim. Anlaşılıyor ki bazıları için bunları bulmak zor olmuş. Bu nedenle en azından mutlaka izlenmesini önerdiğim bir "Carmen" gösterinin bağlantısını vereyim. George Bizet'nin müziğini İspanyol Pablo de Sarasete alıp yorumlarsa, Küba'lı Pedro Ruiz koreografiyi yaparsa, dekor ve kostümler her zaman hayalindeki kadının "Carmen" olduğu söyleyen Picasso'nun çizimleri ve renkleriyle buluşturulursa neler olabileceğini görün: https://www.youtube.com/watch?v=IdwiAkMCzSw&t=4243s

Yazarın Diğer Yazıları

Bilgi tapınakları | Dünyanın en güzel kütüphaneleri (XXI): Milli Kütüphane

Daha 1963 yılında ikinci ilave bina yapılırken, bunun dahi ileride yeterli olmayacağı biliniyordu. O tarihlerde Türkiye artık planlı kalkınma dönemine girmişti. Ülkenin tek milli kütüphanesinin artık geniş bir alanda, geleceği de düşünerek yeterli büyüklükte olması planlanıyordu

Bilgi tapınakları: Dünyanın en güzel kütüphaneleri (XX): Türkiye topraklarında resmi kütüphaneler

Galiba artık kendi ülkemize uzanmanın zamanı geldi. Bu bölümde sizlere Türkiye'nin en büyük, en önemli ve elbette bana göre en güzel kütüphanelerini anlatacağım. Böylece bir bakıma ülkemizin resmi (devlet ya da ulusal) kütüphanecilik sürecini de yansıtmış olacağım