22 Ekim 2023

Bilgi tapınakları: Dünyanın en güzel kütüphaneleri (XI) | Avrupa kütüphaneleri serisine Portekiz ve İspanya'dan bir bakış

Mafra Manastırı Kütüphanesindeki değerli kitapları böceklerden korumak için çok ilginç bir yöntem uygulanıyor. İki farklı tür yarasa bu amaçla mekânda yaşatılıyor, bunlar sürekli böcekleri avlıyor!

Atlas Okyanusu'nu doğu yönünde aşıp geldiğimizde, coğrafik olarak Avrupa'nın en batı ucu, "Dünyanın son noktası" olarak bilinen Portekiz'deki "Roca Burnu". Bu durumda Avrupa kütüphaneleri serisine Portekiz'den başlamak gerekiyor. Geçen haftaki yazımda eski Portekiz sömürgesi Brezilya'daydık zaten, Avrupa'ya iyi başlangıç.

* Mafra Manastırı Kütüphanesi, Mafra, Portekiz

Mafra Ulusal Sarayı[1]

Kraliyet Sarayı, kilisesi, manastırı, hastanesi, Versay Sarayından esinlenerek yapılan bahçesi ve av korusuyla Portekiz Kralı V. John tarafından yaptırılan ve günümüzde "Mafra Ulusal Sarayı" olarak anılan bu muazzam yerleşke UNESCO'nun "Dünya Mirası" listesinde. Avusturya Prensesi Mari Anna ile evlenmiş Kral Hazretleri, fakat üç yıl geçmiş, çocuğu olmamış. Bunun üzerine birlikte tapındığı Fransiskan papazlara, bir kız çocuğu olduğu takdirde onlara bir kilise/manastır yaptırmayı ahdetmiş. Nihayet Kraliçenin beklediği kızı doğurmasıyla da, 1717'de inşaata başlanmış. Bu ilk yapıya zaman içinde diğer bölümlerin ilavesiyle maliyet gittikçe yükselmiş ama kimin umurunda; Brezilya'da çıkartılan altın ve elmaslar sağolsun. Böylece finanse edilen yerleşke, ancak Kralın ölümünden beş yıl sonra, 1755 yılında tamamlanabilmiş. Başkent Lizbon'un 28 kilometre uzağında ve Kraliyetin genellikle yazlık sarayı ya da av sarayı olarak kullanılmış.

Barok ve Neoklasik tarzda, 40 dönüme yaygın, ön merkezdeki, sağlı sollu birer çan kulesine sahip, cephesi mermer kaplı kiliseden geriye doğru bir çizgi çekerseniz, tam simetrik olarak inşa edilen yapının tasarımcıları bir ekip halinde çalışan mimarlar, ama liderleri başmimar Alman Johann Friedrich Ludwig (João Frederico Ludovice). Manastır kilisenin hemen arkasında yer alıyor. Kilisenin dışındaki cephelerde kullanılan kaplamalar "Lioz" taşı denen, Lizbon civarından çıkarılan ve Portekiz'de inşa edilmiş pek çok tarihi yapıda kullanılan kireçtaşı.

Gelelim asıl konumuza: Arkadaki yapının ikinci katında bulunan mücevher misali kütüphane bir dönem Kraliyet Mimarı unvanını taşıyan Manuel Caetano de Sousa.

Mafra Manastırı Kütüphanesi[2]

88 metre uzunluk, 9,5 metre genişlik ve 13 metre yüksekliğe sahip kütüphanenin zemini pembe, gri ve beyaz mermer kaplı. Fotoğraftan da görüldüğü üzere iki yandaki ahşap raflar iki kata yaygın, üst katın önünden yine ahşap bir korkuluk dolanıyor. Burada muhafaza edilen, 14-19. yüzyıl arası döneme ait 36.000 kitaba halkın ulaşması mümkün değil; ancak onaylanan araştırmalar için izinle üzerlerinde çalışılabiliyor. Bütün kitaplar yine mimar Manuel Caetano de Sousa'nın tasarladığı özel deriyle ciltlenmiş.

Kütüphane ve sarayla ilgili birkaç ilginç notla kapatayım bu bölümü:

- Bu yapılarda öylesine çok heykel var ki, bunları yaptırabilmek için Kral V. John'dan sonra tahta geçen I. Joseph, Mafra'da heykeltraş yetiştirmek üzere bir okul açtırmış. Uzun yıllar gerek bu yapıya gerek Portekiz'in başka yerlerine yerleştirilen heykellerin yaratıcısı heykeltraşlar Mafra Heykel Okulunda yetişmiş.

Mafra Heykel Okulu eserleri[3]

- Kütüphanedeki değerli kitapları böceklerden korumak için çok ilginç bir yöntem uygulanıyor. İki farklı tür yarasa bu amaçla mekânda yaşatılıyor, bunlar sürekli böcekleri avlıyor!

- Şubat 1966'da İngiliz TV kanalı Kanal 4 ve Amerikan TV kanalı NBC'nin ortak yapımı olarak yayınlanan, Jonathan Swift'in romanı "Güliver,'in Seyahatleri" üzerine kurgulanmış TV dizisinde bu kütüphane İmparator Lilliput'un Büyük Savaş Odası olarak kullanılmıştı.

- Portekiz'in Nobel Ödüllü yazarı José Saramago, "Baltasar ve Blimunda" adlı eserinde, bu binanın nasıl büyük zorluklarla, silahlı askerlerin gözetimi altında köle gibi çalıştırılan binlerce işçi tarafından ve büyük meşakkatle uzaklardan getirilen devasa kireçtaşı kitleleriyle inşa edildiğini hikâye eder.

* * *

Buradan ülkenin sınırını aşıp İspanya'ya, başkent Madrid'e bağlı ve onun hemen kuzeydoğusunda yer alan "San Lorenzo de El Escorial" kasabasına uzanalım şimdi. 

* El Escoral Manastırı Kütüphanesi, San Lorenzo, İspanya

Habsburg Hanedanına mensup olarak İspanya ve Avrupa tarihinde derin izler bırakan (muazzam donanmasıyla Hollanda, Fransa ve Osmanlıları [İnebahtı] dize getiren) Kral II. Felipe, büyük bir manastır inşa ettirmek amacıyla en uygun yerin bulunması için 1558 yılında bir komisyon kurar. Sonunda, İspanya'nın merkezi bir noktasında olması, suyunun kalitesi, muazzam ormanları ve taş ocaklarının varlığıyla Abantos Dağı eteklerindeki El Escorial köyü seçilir ve 1563'te manastırın temeli atılır. Hemen ardından, manastırın etrafındaki ormanlar ve araziler, Kraliyetin dinlenme, avlanma, tarım, balıkçılık amaçlarına hizmet etmek üzere Kral tarafından satın alır. Manastırın inşaatı 21 yıl sürerken köy gelişecek, zaman içinde belediyesi de kurularak bir kasabaya dönüşecektir.

Uzaktan El Escoral Manastırı[4]

Aynı zamanda çok okuyan ve kitap biriktiren Kral Felipe, danışmanlarının karşı çıkmasına rağmen özel kütüphanesini (onlar eski üniversitelerin bulunduğu Salamanca ya da Valladolid kentlerini önermektedir) bu manastırın içinde inşa ettirecektir.

1565'ten itibaren Kralın ajanları Avrupa'nın her yanından önemli kitapları satın almaya başlar. İlk gelen 46 kitaplık partiyi izleyen iki yıl sonra kitap sayısı 1.000'e ulaştığında, danışmanlarının tavsiyeleri üzerine Kral sadece ilk baskılar ve elyazmaları toplamaya yönelir. 1576'da kütüphanedeki eser sayısı 4,500'e ulaşmıştır. Artık Avrupa hükümdarlarının hanedanlarının ellerinde bulunan değerli eserlerin peşinde koşulmaktadır.

1584'te inşaatı tamamlanan El Escoral Manastırı Kütüphanesi Ana Salonu (Foto günümüze aittir.) [5]

4. Felipe'nin 1598'de ölümünden önce kütüphanenin kendinden sonra daha da büyütülmesi için bıraktığı fonlar sayesinde, koleksiyonculuğu oğlu III. Felipe ve yeni fonlar da tahsis eden sonraki krallar sürdürür. Ta ki 1671 yılındaki büyük yangın hem manastırı hem de kütüphaneyi ve içindeki eserleri perişan edinceye kadar. Yangın sonrası 50 yıl süreyle kapalı kalan kütüphanenin tekrar açılması karar verildiğinde yapılan envanter çalışması elde sadece 4.000 eserin sağlam kaldığını ortaya koyar. Buna rağman geçecek yüzyıllarda kütüphane elde edilen çok değerli eserlerle yeniden büyüyecek, 19. yüzyıl ortalarında Avrupa'nın en önemli kraliyet kütüphanesi olarak nam salacaktır. Gerçi kaderinde Ekim 1872'de bir yangın daha vardır, fakat bu defa gerek çalışanların gerek halkın yardıma koşmasıyla bu felaketten daha az kayıpla kurtulmak mümkün olur.

2 Ekim 1872 tarihindeki El Escoral Kütüphanesi yangınından kurtarılmaya çalışılan eserler (İspanyol/Fransız sanatçı Daniel Vierge gravürü)

Bu noktada artık kütüphanenin ince ince kaydedilmiş tarihçesini bir yana bırakıp yapının kendisinden bahsedeyim.

Manastırda her ne kadar üç kütüphane mevcut ise de, önemli olan "Kraliyet Kütüphanesi". II. Felipe'nin tasarımını emanet ettiği mimarlar Juan de Toledo ve Juan de Herrera. Zaman içinde kütüphanenin ne şekilde büyüyeceği, ne tür kitap tasnifi yapılması gerekeceği ve benzeri pek çok unsur dikkate alınarak defalarca değiştirilen tasarım son halini aldığında, o zamana kadar uygulanan Ortaçağ kütüphane mimarisi anlayışını yıkan, âdeta bir devrim yaratan tasarım olarak algılanmış. Özetle, "İktidar, görkem, cesaret ve dünyanın entellektüel liderliğinin Rönesans çizgisinde ifadesi" olarak nam salmış. Öylesine ünlenmiş ki, mesela ünlü mimar Domenico Fontana, Vatikan Kütüphanesini tasarlarken bu mimarinin büyük etkisi altında kalmış.

Tarihin farklı dönemlerinde kütüphaneyi ziyaret eden ünlü yazarların anlatılarından aktarırsam (Fazla lafa ne hacet!):

"El Escorial'daki diğer her şey gibi Kraliyet Kütüphanesi de büyük bir simgesel yapının simgesel bir ögesini oluşturuyor. Manastır ve ilahiyat okulunu birbirine bağlarken, ruhani ve fiziki dünyanın birlikteliğini simgeliyor. Dini konular dışında kalan coğrafya, tarih, botanik gibi bilimlere ait kitaplar girişe en yakın bölümde yer alıyor. Kütüphanenin koridorları farklı yönlere doğru uzansa da sonunda bir noktada tekrar buluşuyor ve kiliseye yaklaşırken şiir, gramer ve matematik gibi gittikçe soyutlaşan konulara yer veriliyor. Kiliseye ulaşan uçta ise Kralın düşüncesi çizgisinde yaradılışa yani kilisede temsil edilen Tanrıya erişiliyor: İlahiyat, geometri ve matematik. Ziyaretçi gürültülü dünyayı geride bırakmalı, bilgi koridorlarından belirli ve anlaşılır bir şekilde somuttan soyuta geçmeli ve böylece Tanrıya ulaşıp onun mesajının anlamını çözebilmelidir."[6]

Günümüzde Ana Salonda muhafaza edilen eser sayısı 40.000. Tahmin edileceği gibi olağanüstü değerdeki eserler ancak özel izinle ve pek çok koşulla gerçek araştırmacıların kullanımına sunuluyor. Salonun uzunluğu 54, genişliği 9, yüksekliği ise 10 metre. Tabanı mermer kaplı, kitap dolapları/rafları ise oyma ahşap. İtalyan ressam ve heykeltraş Pellegrino Tibaldi'nin yarattığı freskler yedi ayrı bölümden oluşan tonozları kaplıyor. Tibaldi'nin çalışmalarında Mikelanj'ın Sistine Chapel frekslerinin büyük etkisi olduğu biliniyor.

Salonun iki ucundaki alınlıklardaki fresklerden bir taraftaki "felsefe", diğeri "ilahiyat" konulu. Aradaki yedi tonozdan her biri beşeri bilimlerden birine ayrılmış: Gramer, Retorik, Diyalektik, Aritmetik, Müzik, Geometri, Astronomi. Her tonoz ile alttaki kitaplıkların arasında kalan duvarlarda ise ilgili tonozda yer alan konunun tarih boyunca ünlü bilim adamlarının resimleri boyanmış. Birine yakından bakarak sonlandırılalım bu bölümü:[7]

 


[1] Foto: https://www.ericeira-soulsurfers.at/mafra/

[2] Foto: Reinhard Görner,

https://www.geo.de/reisen/reise-inspiration/palacio-nacional-de-mafra--portugal_30129848-30166730.html

[3] Foto: Cacau'lu Xiquinhosilva, CC BY 2.0,

https://en.wikipedia.org/wiki/Palace_of_Mafra#/media/File:22403-Mafra_(49044072432).jpg

[4] Foto: Håkan Svensson Xauxa, CC BY 3.0,

https://en.wikipedia.org/wiki/Library_of_the_Monastery_of_San_Lorenzo_de_El_Escorial#/media/File:ElEscorial_distant_view2.jpg

[5] https://www.patrimonionacional.es/en/coleccion/real-biblioteca-del-monasterio-de-el-escorial

[6]https://en.wikipedia.org/wiki/El_Escorial#:~:text=From%20the%20beginning%2C%20the%20Royal,also%20designed%20the%20library's%20shelves.

[7] Foto: Bob, (CC BY 2.0)

http://www.artofwondering.com/wp-content/uploads/2020/03/35370969341_5e51036e93_k.jpg

Şefik Onat kimdir?

Şefik Onat, TED Ankara Koleji ve Londra Hendon Grammar School'da lise eğitiminin ardından A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olmuştur. 1966 – 1982 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı mensubu diplomat olarak Bakanlıktaki görevlerinin dışında OECD İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Paris), Jakarta ve Islamabad T.C. Büyükelçilikleri, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde (New York) görev yapmıştır. 

1982 – 1983 yıllarında Başbakanlık/Devlet Bakanlığı Özel Danışmanlığında bulunduktan sonra devlet memuriyetinden ayrılmıştır.

1984 – 1995 yılları arasında özel sektörde üç farklı şirkette üst düzey yöneticilik hizmetini takiben, 1996'da TOKI tarafından gerçekleştirilen B.M. HABITAT II Konferansının Konferans Hizmetleri Koordinatörü olarak Türkiye tarihinde yapılan en büyük ve en kapsamlı uluslararası organizasyonun sorumluluğunu üstlenmiştir.

Bu konferansın ardından, 1997- 2010 yılları arasında, kendi kurduğu "ASİTANE Etkinlikler" firması eliyle, kamu kuruluşları ya da yerli ve yabancı Birlikler/Dernekler/Şirketlerin çeşitli ulusal ve uluslararası kongre, konferans, tanıtım, özel etkinlik, gösteri organizasyonlarını gerçekleştirmiştir.

Öte yandan, Mimar Prof. Suha Özkan'la birlikte, 2006 yılında tüm dünya mimarlarının çalışmalarını internet ortamında tam eşitlik ilkeleri kapsamında yayınlayabildikleri ve yarıştıkları "World Architecture Community"i kurmuştur.

2010 başından itibaren kendini tamamen emekli ederek eşiyle birlikte Bodrum'a yerleşmiş ve bütünüyle, her zaman özel merakı olan tiyatro ve tarihi roman alanlarında yazmaya yönelmiştir.

Tiyatro yazarı olarak, geçmiş yıllarda TRT'de "Radyo Tiyatrosu" ve "Arkası Yarın" programlarında, özgün + çeviri + uygulama niteliğinde 53 eseri yayınlanmıştır. Günümüze kadar sahne için 6 müzikal/müzikli oyun, 2 sahne oyunu, 5 film senaryosu yazan Onat'ın ayrıca 3 oyun çevirisi vardır.

Yayımlanmış, editörlüğünü yaptığı 2 kitabın dışında, "Son Sultan Abdülhamid" ve "Casuslar İni İstanbul" başlıklı iki belgesel tarihi romanı ve diplomasi dönemi anılarını yansıtan "Diplomasi Dedikleri" başlıklı kitabı bulunmaktadır. ONK Telif Ajansına bağlı bulunan Onat, "T24 Haftalık" ve "EK Eleştiri Kültür Dergisi" yazarları arasındadır.

1943 Ankara doğumlu, evli ve üç çocuk sahibidir. İngilizce ve Fransızca bilmektedir. İngiliz "British Council"ın lisanslı İngilizce hocasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

Bilgi tapınakları | Dünyanın en güzel kütüphaneleri (XXII): Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi

Millet Kütüphanesi koleksiyonunda 2,5 milyondan fazla basılı kitap, 15 bine yakın derginin yaklaşık 2,5 milyon nüshası, 750 bin e-kitap, 7 milyon e-tez mevcut. Günümüzde dünya yüzünde kütüphanecilik alanında kullanılan en yeni teknolojiye sahip ve dünyanın farklı noktalarındaki 217 veritabanına erişim sağlıyor. Bu sayede bir milyona yakın e-kitap, 7 milyon e-tez, 120 bine yakın e-dergi okuyucunun hizmetinde

Bilgi tapınakları | Dünyanın en güzel kütüphaneleri (XXI): Milli Kütüphane

Daha 1963 yılında ikinci ilave bina yapılırken, bunun dahi ileride yeterli olmayacağı biliniyordu. O tarihlerde Türkiye artık planlı kalkınma dönemine girmişti. Ülkenin tek milli kütüphanesinin artık geniş bir alanda, geleceği de düşünerek yeterli büyüklükte olması planlanıyordu

Bilgi tapınakları: Dünyanın en güzel kütüphaneleri (XX): Türkiye topraklarında resmi kütüphaneler

Galiba artık kendi ülkemize uzanmanın zamanı geldi. Bu bölümde sizlere Türkiye'nin en büyük, en önemli ve elbette bana göre en güzel kütüphanelerini anlatacağım. Böylece bir bakıma ülkemizin resmi (devlet ya da ulusal) kütüphanecilik sürecini de yansıtmış olacağım