Kürtler ne istiyor diye epey soruldu, daha da sorulacağa benziyor. Benmerkezcilik bu ya, bir ara bir siyasetçinin dediği gibi “Kürt sorunu benim de sorunum” diyerek, ya ben ne istiyorum diye geçirdim aklımdan. Kürt olmasam da bir yurttaş olarak bu konuda ben ne istiyorum? İçin için, başlıktaki gibi “peki ya siz ne istiyorsunuz” sorusu da sık sık geçer aklımdan.
Yüz yıllık bir sorun için bu soruların ancak şimdi sorulması başlı başına bir fenomen sayılmalı değil midir aslında? Birinci Çözüm Süreci olsun, bu şimdiki olsun, günaydın demezler mi insana, doksan yıl, yüz yıl, bunca isyan, bunca kan... Gerçekten de ne yaptı, ne yaşadı bizim toplum?
Bu bapta sizin “bastırılanın geri dönüşü” kuramınızı açıklayıcı ve inandırıcı bulmamak elde değil sevgili Freud. Bizim tarihimizde Kürt varlığı asimilasyon yani bastırma ve inkâr yoluyla öylesine yok sayılmış ki toplumcak tıpkı devekuşları gibi görmeyişin rahatlığını seçmişiz. Bizim toplum derken, mazlumların kendileri hariç tabii. Özellikle Karanlığın Yüreği’nde kalanlar.
Ben ne istiyorum sorusuna döneyim. Ahmed Arif’in dizelerindeki gibi, “hiç olmayacak şeyler kurarım/ Gülünç, acemi, çocuksu” desem bile, yazayım:
Kürtlerin tarihsel, güncel, dilsel, toplumsal her tür varoluşuna her şeyden önce Milli Eğitim Bakanlığı’nın gündeminde ve müfredatta yer verilmesini istiyorum.
Bakış açısı her zamanki gibi tepeden inmeci değil, öğrenci ve yurttaş odaklı olmalı, somut gerçekliğe dayanmalı.
Bunun anlamı elbette konunun ilk elden muhatapları olan öğretmenlerin, velilerin ve öğrencilerin belirleyici olmasıdır. Başta Eğitim-Sen olmak üzere öğretmen sendikalarının söz ve karar sahibi olması. Elbette politikacılara da danışarak.
Her kademeden öğretmenler dil meselelerini, dilin yarattığı problemleri hepimizden daha iyi bilirler. Anadilinde eğitim yapan Rum ve Ermeni okullarıyla da daha yakından ve yapıcı bir bakışla ilgilenilsin isterim. Onların üzerindeki baskı da az değil. Gerçi hiç değilse dilleri yok sayılmıyor...
Bu noktaların insani bir bakış açısıyla ele alınmasını savunanlara terörist, bölücü, Kürtçü gibi damgalar vurulmasın, iftiralar tezgâhlanmasın.
Devletin malı deniz yemeyen domuz değildir. Öğrenim ve sağlık ticaret metası olamaz. Başta eğitim ve sağlık olmak üzere sosyal politikalar kâr ölçütüne bağlanmasın. Sosyal politikalar sendikaların ve diğer meslek örgütlerinin denetimine verilsin.
İnsan hakları kuruluşları yetkilendirilsin, tüm yurttaşların haklarına gösterilecek saygıyı ve çalışanların taleplerini denetleyebilsinler. Hukukun üstünlüğü için böyle mekanizmalar kurulsun...
Buraya kadar dediklerim siyaset alanını kapsamıyor gözükse de, yasalar ve anayasa çerçevesinde esaslı değişiklikler gerektirecek talepler olduğu herhalde açıktır. İşin bu yönü bir yurttaş olarak beni –şimdilik- aşıyor.
Bütün bunları ilk kez dile getiriyor değilim. Bu kez yurttaş sıfatımla daha somut bir zeminde durarak konuşmak istedim, “üzerime yüreğimden başka muska takmadan”. Tüm yurttaşlara da peki ya siz ne istiyorsunuz diye sormak, hatırlatmak için.
Necmiye Alpay kimdir?
Çalışmaları dil üzerinde yoğunlaşan Necmiye Alpay 1946 yılında doğdu. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi.
1978'de Paris-Nanterre Üniversitesi'nden uluslararası iktisat alanında doktora derecesi aldı. Mülkiye'deki öğretim üyeliği 12 Eylül 1980 darbesi ile başlayan süreçte sona erdi. İzleyen yıllarda akademide 'Türkçe' ve 'Yaratıcı Yazarlık' alanlarında dersler verdi.
2011 yılından itibaren uzun süre Radikal gazetesinde Dil Meseleleri üzerine yazdı. 2016 yılında İsviçre'nin Almanca PEN Merkezi tarafından onur üyeliğine seçildi.
Kitapları
- Türkçe Sorunları Kılavuzu (Metis Yayınları)
- Dilimiz, Dillerimiz / Uygulama Üzerine Yazılar (Metis Yayınları)
- Dil Meseleleri / Uygulama Üzerine Yazılar II (Metis Yayınları)
- Yaklaşma Çabası (Kanat Yayınları)
- Beklediler Gitmedik (Edebi Şeyler Yayıncılık)
Çevirileri
- Freud ve Felsefe (Paul Ricoeur), Metis Yay.
- Kültür ve Emperyalizm (Edward Said, Hil Yayınları)
- Tarihsel Kapitalizm (I. Wallerstein, Metis Yayınları)
- Aydın Kesimi Üstüne (Vladimir İ. Lenin, Başak Yayınları)
- Modernleşmenin Eşiğinde Osmanlı Kadınları (Madeline C. Zilfi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları)
- Şiddet ve Kutsal (Rene Girard, (Kanat Yayınları)- Freud ve Felsefe (Paul Ricoeur, Metis Yayınları)
- Bilge Sokrates'in Ölümü (Jean Paul Mongin, Metis Yayınları / Küçük Filozoflar Dizisi)
- Martin Heidegger'in Böceği (Jan Marchand, Metis Yayınları Küçük Filozoflar Dizisi)
- Diyojen Köpek Adam (Jan Marchand, Metis Yayınları Küçük Filozoflar Dizisi)
|