06 Mayıs 2025

Tokatla hapis arasında muhalefet etmek; olağanüstü hallerde, olağan haller, ne kadar olağan?

Elbette belediyelerin ve bakanlıkların bir arada götürmesi gereken ‘siyaset üstü’ konular vardır-olacaktır. Ancak şu soru da meşrudur: Olağanüstü hallerde, olağan haller, ne kadar olağandır? Ya da ‘normal bir ilişki kurulurken’ yaşanan anormallik(ler) de bir şekilde ortaya konulamaz mı?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel büyük bir çaba ile önemli bir siyasi mücadele veriyor. Sabahtan akşama sokakta. Yozgat’ta Konya’da, İstanbul’da Ankara’da… Mitingde, anmada cenazede, cezaevi ziyaretinde, davalarda… Sokağın derdini, tasasını dinliyor, anlıyor, anlatıyor. Üstelik prompter kullanmıyor. Gazeteci olarak pek çok miting izledim. Son dönemde alandaki kalabalıkla iyi diyalog kuran, karşılıklı konuşan birkaç isimden biri diyebilirim. Özel bir yandan 19 Mart’ta özgürlüklerini kaybeden başta partisinin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının hakkını savunmaya çalışıyor. Bir yandan da ekonomiden dış politikaya günlük konularda söz söylemeye, politika geliştirmeye uğraşıyor. Kıbrıs’ta ‘2022’de öldürülen Halil Falyalı’nın elindeki kasetler’ gibi geniş kitlenin girmekten sakındığı alanlara da giriyor Meclis kürsüsünden bunu seslendirerek konunun kitleselleşmesine katkı sağlıyor. Ya da ABD ve başkanı ile kurulan ilişkinin şekli nedeniyle ‘Gazze’de aktif olunmamasından geçmişte Rahip Brunson’ın serbest kalışına’ kurduğu cümlelerle ya da İmamoğlu operasyonunun ABD icazetli olduğu iddiasıyla iktidarın sinir uçlarına dokunuyor.

Sert bir muhalefet götürüyor Özgür Özel ve anketlere göre bunun karşılığını da alıyor, AKP ile puan anlamında arayı açıyor. Ancak kimi anketlerde AKP’nin de oylarını CHP’ye göre çok daha az da olsa yükselttiğine dair kimi sonuçlar da gözüküyor. Bunu ‘kutuplaşmanın’ ya da sert muhalefetin sonucu olarak yorumlayanlar da var. Ancak 23 yıllık iktidarın başta ekonomideki krizi toparlayamaması ve yaygınlaşan adaletsizlikler nedeniyle, her geçen gün daha geniş kitlelerin muhalefete daha çok kulak verdiğini de görmek gerekiyor. İktidarın kalesi olarak tabir edilen yerlerde toplanan kalabalıklar, hafta içi hafta sonu fark etmeden akşam saatlerinde yapılan eylemlere katılan sayısındaki oran bunların her biri halkın iktidarın değişebilme ihtimalinin artık daha net öngörülebildiğini gösteriyor.

Böyle zamanlarda yani rüzgarın arkaya alındığında kimi provakasyonlar ortaya çıkabiliyor. Özgür Özel’e Sırrı Süreyya Önder’in cenazesi sırasında yapılan saldırıyı sıradan bir durum olarak görmemek gerekiyor. Özel bir süredir tehditler aldığını, istihbari değerlendirmeler olduğunu söyledi. Yapılan saldırıyı Özel’in şahsında sokakta demokratik hakkını ortaya koyan-savunan kitlelere karşı da okumak mümkün. Ya da bir caydırma hamlesi. Özgür Özel’in evladının adresinin bile yayınlanması olayın başka vahim bir göstergesi.

Özgür Özel’in geri adım atmayacağı konusunda saldırı gece yarısına doğru geldiği genel merkezde verdiği mesajlar önemliydi. Saldırının hemen ardından cumhurbaşkanının geçmiş olsun dileğini iletmek için aramasını Özel şöyle yorumladı:

“Sayın cumhurbaşkanının açtığı telefon bir değer taşıyor. Ben geçmiş olsun telefonunu dikkate alıp ‘telef’ sözünün geri alındığını düşünüyorum.”

Özel’in bu çıkışına kimi eleştiriler geldi. Erdoğan’ın ‘bakalım cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li telef olup gidecek’ cümlesinin bir telefonla berteraf olmayacağını düşünüyorlardı eleştirenler. Bu eleştirilere haksız demek zor ancak bir yandan da Özel olayın olduğu gün daha büyük provakasyona yol açabilecek bir durumu da engellemiş olabilir.

Bu arada dün CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın X hesabından bir fotoğraf ve açıklama paylaşıldı. Yavaş ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile bir görüşme yapmış ev sahipliği için teşekkür ediyorlardı. Elbette belediyelerin ve bakanlıkların bir arada götürmesi gereken ‘siyaset üstü’ konular vardır-olacaktır. Ancak şu soru da meşrudur: Olağanüstü hallerde, olağan haller, ne kadar olağandır? Ya da ‘normal bir ilişki kurulurken’ yaşanan anormallik(ler) de bir şekilde ortaya konulamaz mı?

Tokatla hapis arasına sıkıştırılmaya çalışılan muhalefet, kutuplaşmaya-ayrıştırmaya değil birleştirmeye odaklanmalı elbet. Ancak bazen verilen bir demeç ya da paylaşılan bir fotoğraf başta iktidarın gücü-belirleyiciliği başka şekillerde de anlaşılabilir.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. Halk TV'de yorumculuk yaptı. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti "En İyi Köşe Yazısı" ödülü ve Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan avukat oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir Türkiye hikâyesi olarak Golik: ‘Görülmüştür’ damgalı Kürtçe mizah dergisi, nasıl dava konusu oldu?

"Kürtlerde politik mizah ve mizahi yayıncılık, hem kültürel direnişin hem de toplumsal eleştirinin bir aracı olarak önemli bir yere sahip. Golik bunların içerisinde en farklı olan, cezaevlerinden dışarıya gülme eylemi olarak başlayan bir karikatür mizah dergisi"

Gençler anlattı, biz dinledik: Üniversiteye dünyayı değiştirmek isteyen gider, iktidardan korkmayan, koltuğa değil; halka yaslanan akademi gerekli

Türkiye’de bugün ‘gençlerin bayramı’… Geleceksizlik endişesi, baskı ve demokratik hakkını kullandığı için tutukluluk ‘hediye edilen’ bir bayram bu. Hangi görüşten, sınıftan, hayat tercihinden yana olursa olsun hepsi umutlu bir geleceği hak ediyor

Ahmet Özer: Bugün en büyük üzüntüm içeride olduğum için barış sürecine fiilen katkı veremiyor olmamdır, ‘Golik’ten suç çıkar mı?

CHP’den Esenyurt Belediye Başkanı olarak seçilen, 30 Ekim’de gözaltına alınarak tutuklanan Ahmet Özer: Öcalan’ın mektubu yüzlerce ulusal ve uluslararası basın mensubu önünde okunuyor. Bahçeli bu görüşleri çok önemli ve değerli buluyor. Ben ise sırf 11 yıl önce adım İmralı görüşmelerinde geçti diye hapiste tutuluyorum. Bu ne yaman çelişki. Bunun izahı var mı? Üstelik o görüşmede adı geçenlerden biri de şimdiki Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş

"
"