2005 yılıydı. Elmadağ’daki görkemli Arif Paşa Apartmanı’nın merdivenlerini tırmanırken heyecandan ölmek üzereydim. Bir yazarın özel dünyasına girecektim. Size sınırsız soru sorma hakkına sahip olacaktım. Tüm çekmecelerinizi birlikte açıp kapatacak, hayatı, dünyayı, edebiyatı, politikayı birlikte masaya yatırıp kurcalayacaktık. Yakından tanışacaktık. Öyle de oldu.
Tüm samimiyetinizle bana hem hayatınızı anlattınız hem de hayatı…
Bundan tam 19 yıl önce, o güzel evinizde pencerenin önündeki bir deli ağaca baka baka sizin kişisel tarihinizle paralel bir ülke tarihinin üzerinden geçtik ve yaşadığımız çağın hem edebiyatını hem de aydınını anlamaya çalışarak uzun uzun sohbet ettik.
Cinselliğe dair hikayeler anlatmaya cüret eden bir kadın yazarın başına neler gelebileceğini…
Devrimciliği içeriden eleştirmenin alacağı tepkileri…
Devleti ve toplumu…
Anlaşılmayı ve anlaşılamamayı…
İnanmayı ve inançsızlığı…
Cesareti ve korkaklığı…
Olanları ve olmayanları…
Ama en çok da aşkı konuştuğumuz o uzun söyleşinin üzerinden şimdi bir kez daha geçiyorum ve cümlelerinizin altını tekrar tekrar çiziyorum.
“Romanın amacı bence insanları mutlu etmek, onları rahatlatmak değil. Çünkü mutlu insan yazmaz. Bir itirazın olmalı hayata” diyorsunuz;
İtirazlarınızı düşünüyorum.
“Uyumsuzluğu bir eylem haline getireceksin, böyle dostça bir söyleşide bile kavga çıkaracaksın. Ayrıca çevresiyle uyumlu olan, hayata, dünyaya dair itirazı olmayan biri neden yazar olsun ki?” demişsiniz bir yerde…
Uyumsuzluklarınızı düşünüyorum.
“Evde yuvarlak bir masa vardı, üzerinde de etekleri püsküllü ipek bir örtü, böyle yerlere kadar uzanan (….) Işılar’la biz onun altına girer ve oradan gizlice insanları seyrederdik. Gizlenmek ve gözetlemek. Her ikisi de o zamandan beri benim hayatımda var. Düşünüyorum de ben galiba ömrüm boyunca bunu yaptım ve yazıya dönüştürdüm. Kendini geri plana atıyorsun, gördüklerini biriktiriyorsun ve o ‘püsküllerin’ ardından seyrettiklerini yazıya aktarıyorsun. Yazarlık bu işte!” diyorsunuz;
Püskülleri düşünüyorum.
Kitabın bir yerinde fallardan bahsetmişiz. Ben sormuşum “Bu tür inançlarınız var mı sahi?”
“Çok ciddi olarak inanmam. Ama yapalım diyince de katılıyorum. Reddetmeyi manasız buluyorum çünkü. Bilmiyorsun ne olduğunu. Sonunda ot olarak çıkacağız topraktan diye bir teori var ama o pek cazip gelmiyor insana” demişsiniz.
Sizin kim olduğunuzdan bihaber tarot bakan genç adamın size söyledikleri geliyor aklıma;
“Kalemin güçlü. Mutlak yazmalısın bir ara.”
O “ara”yı düşünüyorum.
Ve ölümden, ölümle birlikte reenkarnasyon ihtimalinden de bahsetmişiz;
“Mesela ben geçen gelişimde büyük bir ihtimalle çok kötü bir erkektim” diyorsunuz.
“Çünkü Türkiye’ye ve kadın olarak cezalı gönderildim; hem de köylü bir kadın olarak değil, şehirli akıllı bir kadın olarak ki durumun kötülüğünü fark edeyim! Belki bir dahaki gelişimde daha iyi bir hayata düşerim diye umduğum oluyor...”
Daha iyi bir hayatı düşünüyorum.
“Aşkın sonu cinayettir” diyordunuz ya Asılacak Kadın romanınızda.
Peki hayatın sonu?
Şu anda ardınızdan çaresizce bunu düşünüyorum.
Mine Söğüt kimdir?
Gazeteci ve yazar Mine Söğüt, 1968 yılında İstanbul'da doğdu. 1985 yılında Kadıköy Kız Lisesi'nden mezun oldu ve aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Latin Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi. Lisans eğitimini 1989 yılında tamamladı ve aynı bölümde yüksek lisansa devam etti.
Gazeteciliğe 1990 yılında Güneş gazetesinde başladı. Daha sonra Tempo dergisi ve Yeni Yüzyıl gazetesine çalıştı. Haberci adlı televizyon belgeselinin metin yazarlığını yaptı.
Çeşitli dergi ve gazetelerde yazı ve röportajları yayınlandı. 2013- 2021 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazdı.
Yayımlanmış yapıtları
- Adalet Cimcoz, Bir Yaşamöyküsü Denemesi (Biyografi - YKY 2000) - Beş Sevim Apartmanı (Roman - YKY 2003) - Sevgili Doğan Kardeş (Araştırma - YKY 3003) - Kırmızı Zaman (Roman- YKY 2004) - Aşkın Sonu Cinayettir - Pınar Kür'le Hayat ve Edebiyat (Söyleşi - Everest Yayınları 2006) - Şahbaz'ın Harikulade Yılı 1979 (Roman - YKY 2007) - Dolapdere, Kürt Kediler Çingene Kelebekler (Deneme - Heyemola Yayınları 2009) - Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey (Roman – YKY 2010) - Deli Kadın Hikayeleri (Hikâye – YKY 2011) - Darbeli Kalemler (Derleme – Getto 2011) - Gergedan, Büyük Küfür Kitabı (Hikâye- YKY 2019) - Alayına İsyan (Deneme - Can Yayınları 2020) - Başkalarının Tanrısı (Roman – Can Yayınları 2022)
|