02 Mayıs 2025

Çocuklar yarışıyor!

CHP’liler gerçekten de iki kazı versen güdebilecek durumda değiller. Evleri aranıyor ama şöyle dolu dolu beş altı kasa para bile çıkmıyor. Oysa eski bakan Muammer Bey’in oğlunun evinden boyum kadar altı tane para kasası çıkmıştı. Bir Ekrem Bey’in çocuklarına bakın bir Reis’in akrabalarına. Cumhurbaşkanı olmayı kim hak ediyor?

ayakkabı kutusu eylem

Bir türlü çözemediğim problemim şu: Tayyip Bey’in çocukları mı daha iyi iş bitiriyor, Binali Bey’in çocukları mı?

Mütevazi ailelerin iyi yetişmiş çocukları olarak maşallah on parmaklarında on marifet var. Benim nazarım değmez, endişe etmesinler.

Gemicilikten tutun madenciliğe, köfteciliğe, inşaatçılığa kadar uzanan geniş bir alanda yeteneklerini ortaya koyuyorlar ve deyim yerindeyse düşman çatlatabiliyorlar.

Bu yetenekleri izliyor ve hep merak ediyorum: Bu bir yarışma olsa kim kazanırdı diye.

Bu konu da durduk yerde nereden çıktı diye merak edenlere söyleyeyim: Murat Ongun’un çocuklarının durumundan çıktı.

Birinin kulağında ucuz bir altın küpe bulunmuş, diğerinin karton kumbarasından 3 bin lira çıkmış.

Acar polislerimiz bunu gözden kaçırmayıp, el koymuşlar ve tutanağa da bağlamışlar!

Galiba bu CHP’liler gerçekten de iki kazı versen güdebilecek durumda değiller.

Evleri aranıyor, akşama kadar dağıtılsa bitirilemeyecek parayla dolu bir odayı bırakın, şöyle dolu dolu beş altı kasa para bile çıkmıyor.

Oysa eski bakan Muammer Bey’in oğlunun evinden boyum kadar altı tane para kasası çıkmıştı.

AKP’lilerin çocuklarının iş bitirici ve iş bilir olduklarının bir örneğini dün çalışma arkadaşımız Çiğdem Toker, T24’te yazdı.

Cumhurbaşkanımızın yeğeni yani erkek kardeşinin oğlu Üsame Erdoğan’ın ortak olduğu 1000 Yatırımlar Holding, muazzam bir iş bitirmiş. CHP’lilerin çocukları ortalarından çatlasalar yeridir, öyle bir iş!

İsmiyle müsemma bir yatırımcı olan Üsame Bey kardeşimizin ortağı olduğu holdingin şirketlerinden biri Emlak Konut’tan 507,5 milyon lira değerindeki bir gayrimenkulü 5 milyon lira peşin, ayda 8,5 milyon lira taksitle satın almış.

İlgililerin Çiğdem Toker’e yaptığı açıklamaya göre bu gayrimenkul “bağımsız bölüm” diye adlandırılıyormuş ki bu arkadaşlara da zaten bağımsız bölüm yakışır! “Bağımlı bölümü” ne yapacaklar zaten?

Üsame Bey ve ortakları bu borcu 5 yıl içinde çalışıp ödeyecek, 2030’da “bağımsız bölüm gayrimenkulün” tek sahibi olacak.

Bunun için ihale filan yapılmamış tabii, ne gereği var zaten?

Amcası kendisini iktisatçı zannedip, akıl almaz teorilerle enflasyonu çıldırttığı için bu 8,5 milyonluk taksitler beş yıl içinde simit parasına bile dönüşebilir, orası da ayrı bir hesap.

Holding’in ortaklarından biri de eski Çevre Bakanlığı müsteşarının oğlu ki başta da söyledim, AKP’lilerin çocuklarının başarılarının sınırı yok. Rabbim nazardan saklasın!

İsim bulma konusunda bile mütevazı değiller: 1000 Yatırımlar Holding!

Yani bu iş şimdilik devenin kulağı gibi görünüyor. Hedef 1000 yatırım! Acaba şu anda skor tabelası neyi gösteriyor? Durmak yok, yola devam!

Şimdi bir Murat Ongun’un çocuklarına bakın bir Reis’in akrabalarına.

Cumhurbaşkanı olmayı kim hak ediyor?

* * *

1,5 milyar dolara 6 köprü!

Kanal İstanbul için Cumhurbaşkanı’na yapılan sunumda Kanal üzerine 6 köprü yapılacağı ve köprü başına 250 milyon dolarlık bir maliyet olacağı belirtiliyor. Köprüler bu paraya yapılabilecekse, Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi ve 18 Mart Çanakkale köprülerinden öyle bir kazık yemişiz ki anlatılamaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sazlıdere Köprüsü inşaatında (Solunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sağında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve Rönesans Holding Başkanı Erman Ilıcak)

Çevre Bakanı Murat Kurum’un “gündemimizde yok” dediği Kanal İstanbul için Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu “asla vazgeçmedik, yapacağız” dedi.

Kimin sözü daha değerlidir diye soracak olursanız oyumu Abdülkadir Bey’e vereceğim.

Çünkü Kanal İstanbul demek rant demek ve rant, AKP iktidarı için olmaz ise olmaz bir hayati mesele.

Bu partinin il ve ilçe teşkilatlarının yapısını tam olarak bilemiyorum ama en az yarısının inşaat işleriyle ilgili kişiler olduğunu rahatça söyleyebilirim.

Yani müteahhit, mimar, inşaat mühendisi, hırdavatçı, demirci, betoncu gibi meslek sahipleri.

Bunu gerçekten merak ediyorum, ancak kendi çabamla bu bilgileri derleyemedim. Belki parti il ve ilçe yönetimlerinin yapısı ile ilgili bir açıklama yaparlarsa hepimiz öğreniriz.

Benim yazdığım kesin bilgi değil, yaymanıza gerek yok ancak olsa olsa diye bir tahmin yürüttüm. Avukatlar ve hekimler alınmazlar umarım.

Zaten Gezi Parkı’na alışveriş merkezi yapılmasını önleyenlere yönelik öfkenin ardında yatan şeylerden biri de bu bence.

Orada bu işin yapılmasını önledikleri için avuçlarının içinden öyle bir rant kaçtı ki ne kadar kızsalar yeridir.

İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan barajın yanına yapılmak istenen inşaatı mühürlemeye kalkan İSKİ yöneticilerinin başına gelenleri de unutmayalım.

Yani diyeceğim o ki bu büyük rant kaçırılamaz ve bunu yapacak siyasi gücü ve parayı buldukları gün, o kanal yapılacak, buna emin olabilirsiniz.

O büyüklükte bir avanta rantı kaçırmazlar çünkü.

Bazı bilim insanları, Kanal İstanbul yapıldığında Karadeniz’in dibindeki sülfürlü su Marmara’ya akacak ve her lodos estiğinde İstanbul’u bir çürük yumurta kokusu kaplayacak diyorlar.

Bence bu çürük yumurta kokusu da yüzlerce yıl boyunca bu iktidarın unutulmamasını sağlayacak bir sembol olarak değerlendirilmeli.

Lafı uzattığımın farkındayım, dikkatinizi bir konuya çekeceğim.

Kanal İstanbul için Cumhurbaşkanı’na yapılan sunumda Kanal üzerine 6 köprü yapılacağı ve bunların maliyetinin de 1,5 milyar dolar olacağı belirtiliyor.

Yani köprü başına 250 milyon dolarlık bir maliyet.

Bu köprüler, genişliği 360 metre olan Kanal’ın üzerinde olacak.

Köprüler, açılır-kapanır türden köprüler olmayacağı için altından gemilerin geçmesine yetecek bir yükseklikte olmak zorunda.

Mesela 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü (1. Köprü) kadar yükseklikte olursa orta noktası kanalın su seviyesinden en az 65 metre yükseklikte olmalı.

Otomobiller bu yüksekliğe asansörle çıkmayacakları için de yaklaşma yolları ve viyadükleri de düşünmek gerekecek.

Ve Cumhurbaşkanı’na böyle altı köprünün tanesi 250 milyon dolardan yapılacağı anlatılıyor, o da sesini çıkarmadan dinliyor.

Bu köprüler, mevcut Boğaz köprüleri kadar uzun olmayacakları için maliyetlerini kıyaslamak tabii ki doğru değil ancak biraz izan bu işlerdeki acayipliği görmeye yeter.

Köprüler bu paraya yapılabilecekse, Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi ve 18 Mart Çanakkale köprülerinden öyle bir kazık yemişiz ki anlatılamaz.

Mesela Yavuz Sultan Selim Köprüsü 4,5 milyar liraya mal oldu. Temelinin atıldığı günkü kurdan hesaplasak yaklaşık 2,3 milyar dolar.

O zaman bu kazık nasıl yendi, hangi müşevviklerin etkisi altında yendi, orası benim işim değil.

Cumhurbaşkanı’nı uyarmak isterim ki eski köprü ihalelerinde bir şeyler dönmüş!

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı.

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu.

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grubu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ve futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Adalet Bakanı’nın yüzü kızarır mı?

Hakkında bunca süreye rağmen iddianame hazırlanmayan eski İBB Medya A.Ş. Genel Müdürü Dr. İpek Elif Atayman, küçücük bir cezaevi aracında, ani bir nakil kararıyla götürüldüğü Afyonkarahisar Kapalı Cezaevi’ne ranza verilmediği için beş gün süreyle yerde yatmış. Adalet Bakanı bu nakil kararının hangi gerekçeyle alındığını yüzü kızarmadan açıklayabilecek mi?

Bahçeli’nin “kurucu anayasası” kuş mu, deve mi?

MHP Genel Başkanı, bayram mesajında “kurucu anayasadan” söz ediyor. Bahçeli’nin dilinin altında bir başka bakla var gibi geldi bana

Yaşı ilerleyen yönetici sorunu

İçişleri Bakanlığı’nın yeni düzenlemesine göre, daha güvenli bir sürüş ortamı yaratmak amacıyla 65 yaş üstündeki vatandaşlar her iki yılda bir, 80 yaşını geçenler ise her yıl doktor kontrolünden geçecekler. Öğrenmiş oluyoruz ki Türkiye’de otomobil kullanmak, devlet yönetmekten çok daha ciddiye alınması gereken bir şeymiş

"
"