Mesleki bir hastalık da diyebilirsiniz, bulunduğum yerdeki yerel gazetelere göz gezdirmek gibi bir huyum var.
Artık kağıt gazete peşine düşmem de gerekmiyor, yerel internet siteleri son derece başarılı.
Bu haberi de bir arkadaşımın teknesinde Marmaris civarında dolanırken okudum.
Ancak “olaydan” daha önce haberdar olmuştum.

Tuhaf dansın adı ‘voguing’
Altlarında bacaklarına yapışmış kot pantolonlar olan, üstleri çıplak genç adamlar, Marmaris’teki bazı barlarda, dışarıdan izleyene çok acayip görünen hareketler ile dans ediyorlar.
Instagram ve TikTok’ta belki yüzlerce video var ve iki tanesini izledikten sonra deyim yerindeyse üzerime yağmur gibi yağmaya başladılar.
Bu tuhaf dansa “voguing” deniliyor.
En gelişmiş örneğini izlemek isterseniz Madonna’nın 1990’da yayımlanan Vogue şarkısının video klibini izleyebilirsiniz.
Podyumdaki mankenlerin ya da poz veren fotomodellerin hareketlerini stilize ederek, keskin el, kol ve vücut hareketleriyle yapılan bir dans bu.
Vücut bir sabit pozisyondan diğerine hızla geçerken, kollar ve bacaklar keskin hareketler sergiliyor.
Doğası gereği cinsel çağrışımlar yaratması kaçınılmaz bir performans diyelim.
Marmarislinin bilmediği detay!
Bizim Marmarisli delikanlılar bu işe ne diyecekler bilemem ama Afro-Amerikan ve Latin eşcinsel kültürünün bir parçası da sayılıyor.
Wikipedia’da yazdığına göre bu dansın New York’taki “hapishane adası” Rikers’taki, Afro-Amerikan eşcinsel mahkumlardan kaynaklanmış olması muhtemel.
Marmarisli çocukların bu detayı bildiklerini zannetmiyorum, benim bilgim ise artık geride kalmış Madonna hayranlığımdan kaynaklanıyor.
Laf aramızda kendisini uğur bellemiştim, birinci sayısında şu veya bu gerekçeyle Madonna’nın yer almadığı dergi yayınlamadım diyebilirim.
Şehirli Türklerin genel davranışlarına hakim olan motiflerden biri de “el alem ne der” kaygısıdır.
Bir şeyin meydana gelmiş olmasından daha önemli olan, o şeyin meydana gelmiş olmasını başkaları nasıl karşılar, buna bakarak bizler hakkında yanlış fikir edinirler mi düşüncesidir.
“Şüyuu, vukuundan beter” atasözüne kaynaklık eden sosyo-psikolojik bir durum yani!
Nitekim Marmarisli gençlerin bu dans videoları da kısa sürede viral olunca böyle bir tepkiyle karşılandı:
Böyle mi turizm ülkesi olacağız?
Bu görüşe göre turistler, nezih ve temiz ortamlarda eğlenmek isteyen, ölçülü ve tutarlı insan toplulukları oluyor.
Böyle düşünenlere Easyjet’in, Gatwick London - Canary Island uçuşundan bir bilet almalarını öneririm.
Aslında böyle bir işkence için para ödemelerine de gerek yok.
Kimileri sırf bunun için gelir
Instagram veya TikTok’ta o uçaklarda çekilmiş yüzlerce video bulabilirler ki memleketimize gelen turistlerin belli bir bölümü de zaten böyle amaçlar için huyunu, dilini bilmedikleri insanların ülkesine gelirler.
Yani söyleyeceğim şu ki Marmaris’te bomboş bir bar sahnesinde dört delikanlı, üstleri çıplak acayip hareketler yapıyorlar diye kimse Türkler ile ilgili kötü fikirlere sahip olmaz.
Türklerin Batılı milletler için “öteki” olmasının çok derin tarihsel ve kültürel nedenleri var.
Marmaris ya da Alanya barlarında smokinleri çekmiş, bir ellerinde puro, diğer ellerinde şampanya kadehi olan Kıvanç Tatlıtuğlardan bir ordu dolaştırsak, onlar açısından yine de “öteki” olmamız durumunu değiştiremeyiz.
Bu dans kaçınılmaz olarak bir cinsel çağrı içeriyor ama “hayasız hareket” sınıfına sokulup cezalandırmaya kalkmak hayli abartılı bir “vesayetçi” zihniyet.
Sonuç olarak bir kadını ya da erkeği kolundan tutup zorla barın tuvaletine sürüklemiyorlar.
Yetişkin insanların ne yapmak istediklerine kendilerinin karar vermeleri her zaman daha iyidir.
Bu delikanlılara böyle sert eleştirilerle hücum etmeden önce Madonna’nın bu danstan ilham alan Vogue şarkısının sözlerine kulak vermenizi öneririm.
Şöyle başlıyor:
“Etrafına bak, döndüğün her yer kalp ağrısı
Gittiğin her yer
Kaçmak için elinden gelen her şeyi deniyorsun
Bildiğin hayatın acısından
Her şey başarısız olduğunda
Ve bugün olduğundan daha iyi bir şey olmayı özlediğinde
Kaçabileceğin bir yer biliyorum
Adı dans pisti
Ve işte bunun için var, bu yüzden
Hadi, vogue vogue
Vücudunun müziğe göre hareket etmesine izin ver”
Bu çocuklar ‘onlar’ işte
Bu çocukları Türkiye’nin dört bir yanından Marmaris’e sürükleyen şey geceleri alemlere akma hevesi değil.
Türk eğitim sisteminin hiçbir şey öğretmeden ve hiçbir mesleki beceri kazandırmadan lisenin kapısından sokağa salıverdiği milyonların içinden çıktılar.
Vasıfsızlar.
Gelecek beklentileri yok, gece kim bilir nasıl yerlerde beşi, 10’u üst üste yatıyor.
İnşaat mevsiminde çalışabiliyorlar. İnşaat mevsimi bittiğinde turizm mevsimi geliyor.
“Böyle garson mu olur?” dediğiniz çocuklar onlar işte. Garsonluk gibi önemli bir mesleği bile ancak geçici iş olarak yapabiliyorlar.
Yazın gelmiş olması, biraz da “bonus” beklentisi yaratıyor olmalı: Tatil geceleri için seks arayan kadınlarla karşılaşma fırsatı anlamında “bonus”.
O ilişkilerde kimse daha fazlasını aramıyor zaten.
Ve şarkı devam ediyor:
“İhtiyacın olan tek şey kendi hayal gücün.
Onu kullan, bunun için var
En güzel ilhamın için, içeri gir
Hayallerin kapıyı açacak
Siyah ya da beyaz olman fark etmez
Erkek ya da kız olman
Müzik çalıyorsa sana yeni bir hayat verecek
Sen bir süperstarsın
Evet, sen busun, bunu biliyorsun.
Poz ver, bunda bir şey yok
Vogue, vogue
Vogue, vogue”
Oksijen'den alınmıştır.
Mehmet Y. Yılmaz kimdir?
Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu
Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürüttü.
12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı.
Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu.
1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.
Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.
1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.
2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grubu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.
2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.
Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı.
"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ve futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.
|