18 Şubat 2024

Ruhumuzu kopyalama çağı ve dijital ölümsüzlük

Bir anne kaybettiği kızıyla sanal dünyada karşılaşabiliyor, bir aktivist kendi cenazesinde konuşabiliyor, ünlü bir şarkıcının öldükten sonra yazdığı şarkısı yayınlanıyor. Bunlar bilim kurgu uçukluğu değil, gerçek olaylar...

Geçen hafta gelişmelerini aktardığım "biyolojik!" ölümsüzlüğün yanı sıra dijital ölümsüzlük ihtimali de bu çağı belirliyor.

Dijital ölümsüzlük yani zihninizi kopyalamak! Daha etkileyici bir deyimle ruhumuzun kopyasını çıkarmak…  

Fiziksel beyni yeterince ayrıntılı bir şekilde yeniden üreterek yaratmak mümkün müdür? Belki!

Çoğu insan daha yolun başında olduğumuzu düşünüyor olabilir ama telefonun icadından, ceplerimize gelişine kadar geçen sürenin kısalığına bakarsak; yüz yıl bitmeden zihin aktarmanın küresel yayılışını görecek olabiliriz.

Fiziksel beyin yapımızdan ortaya çıkan "zihnin" (düşünen, hatırlayan, hayal eden, acı çeken, mutlu olan, hisseden soyut parçamızın) siber uzaya aktarılmasına dair araştırmalar hızla ilerliyor.

İnsan bilincinin, diğer bir deyişle, dünyayı anlama şeklimizin beynin yapılarından ortaya çıkması, çağımızın en derin gizemlerinden biri olmaya devam ediyor. 

Beynin sinir yapısı tamamen çözüldükten sonra zihin; insanı her açıdan kopyalayan bir robotla bilgisayara yüklenebilecek.

Zihninizi bir bilgisayara yükler misiniz? Bu insanı geleceği açısından ne anlama gelir?

Eğer zihin sizin (anılarınızın ve kişiliğinizin toplamının) hâlâ siz olduğunuza sizi ikna etmezse bu korkunç bir deneyim olabilir.

İnsanda ortalama 86 milyar nöron (vücuda mesaj gönderen sinir hücreleri) kemirgenler de ise 12 milyar nöron. bulunuyor. Solucanlarda bu sayı 302… Basit açıklamasıyla bilim dünyası farelerin beynini tarayarak beyni yeniden üretmenin yapısını anlamaya çalışıyor.

Nisan 2023'te Duke Üniversitesi Mikroskopi Merkezi'ndeki bilim insanları, bir fare beyninin tamamının 64 milyon kat daha keskin bir görüntüsünü oluşturmayı başardılar. 

Microsoft araştırmacıları 2000 yılında dijital ölümsüzlüğün ilk makalesini yayınlamışlar ve bu yüzyılda gerçekleşeceğini öne sürmüşlerdi. Amerikalı bilgisayar bilimcisi Raymond Kurzweilinsan beyninin tamamını bilgisayara yükleyebileceklerine ve böylece 2045 gibi erken bir tarihte "dijital ölümsüzlüğe" ulaşabileceklerini ön görüyor.

Japon zihin yükleme uzmanı Masataka Watanabe; zihin yükleme teknolojisinin önümüzdeki 20 yıl içinde beynin dijitalleştirilmiş bir versiyonunun geliştirilmesi yoluyla elde edilebileceğine inanıyor ve bunu önce kendi üzerinde denemeyi planlıyor.

Yapay zekâ yaşama, bağlantı kurma ve yas tutma geleneğimizi değiştiriyor.

Bir anne kaybettiği kızıyla sanal dünyada karşılaşabiliyor, bir aktivist kendi cenazesinde konuşabiliyor, ünlü bir şarkıcının öldükten sonra yazdığı şarkısı yayınlanıyor. Bunlar bilim kurgu uçukluğu değil, gerçek olaylar...

Sinir ağları gibi derin öğrenme yöntemlerini de kapsayan yapay zekâ dijital ölümsüzlüğü her geçen gün daha da gerçeğe dönüştürüyor.

Deepbrain AI isimli Koreli bir şirket sohbet robotları ve üretken yapay zekâ videolarını birleştirme konusundaki deneyimini sonuca taşıdı. Hâlihazırda dijital ölümsüzlük sunuyor. Bu, maliyetli olduğu kadar ürkütücü de... 

"Matem robotları", hepimize sevdiklerimizle ölümlerinden sonra çeşitli biçimlerde zaman geçirme şansını sunuyor. "Keder teknolojisi" dalgasının küresel çapta yaygınlaşması çok yakın görünüyor.

Felsefecilere göre insanlık henüz "dijital ölümsüzlüğe" hazır değil. Bir dizi psikolojik, felsefi, etik ve hukuki sorun gündemde.

Şili, anayasasında "beyin haklarını" da içeren değişiklikler yaparak nöroteknoloji konusunu hukukuna ekleyen ilk ülke oldu.

Yapay zekâlı dijital kişiliklerin yaratılması ve kullanılması, sosyal medya profilleri gibi sosyal olarak kabul edilebilir ve günlük hayata entegre edilebilir mi?

Zihinleri yüklemek için ilk sırada kuşkusuz en zenginler ve en güçlüler olacak. Bu da bize beklenmedik yeni bir sınıf ayrışmasını getiriyor.  Sanal ölümsüzler ve fiziksel ölümlüler... Dijital destekli sonsuz yaşamlara sahip olanlarla sıradan faniler arasında oluşan sınıf çatışması…

İnsanlar bir yapay zekâ kişiliğiyle etkileşime girdikleri konusunda uyarılacaklar mı?

Kişinin kendi yapay zekâ kişiliğini kullanmanın etik sınırları nelerdir?

Başkalarının yapay kişiliğini onların rızası olmadan kullanmanın sınırları nerede çizilecek? Deepfake videolar da dahil olmak üzere dijital bir kişiliğin izinsiz kullanımı nasıl önlenir?

Kötü niyetli birisinin, sizin dijital versiyonunuzu ele geçirmesi, şu anda kredi kartı bilgilerinizi çalmasıyla aynı suç...

Dijital kişiliğin, verilerinin ve faaliyetlerinden elde edilen kârın sahibi ve yöneticisi kim olacak? 

Veri güvenliği ve gizliliği nasıl sağlanacak? 

Veriler nerede ve nasıl saklanırsa saklansın her zaman risk altında olacaktır. Bu, modern yaşamın bir tehlikesi. 

Mahremiyetle ilgili tüm bu endişeler yarının sorunu gibi gelebilir.

Ancak Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü'nün çalışmaları yarının çok yakın olduğunu öngörüyor.

Mehmet Önal Kimdir?

Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.

Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.

Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Lüks inançlar

Henderson, belki çok insanın düşündüğü ama fikrini söyleyemediği bir konuda Pandora’nın kutusunu açtı

Lazer savaşları geliyor

Geçen hafta füzeler Orta Doğu'da uçuşurken, İngiltere, kendi Dragon Fire adlı lazer silahının da gelişmekte olduğunu açıkladı

Sessiz lüks

Forbes Dergisi; "Sessiz lüksün prestijli ürününü yalnızca eğitimli bir göze sahip olanlar tanıyabilir," yorumunu yapıyor: "Para konuşur, zenginlik fısıldar!"