02 Ekim 2022

Markalar için podcast trendi

Podcast dinlemeye ayrılan ortalama sürenin günde 40 dakika olduğunu da hesaba katarsak, bunun modern hayatın hızında oldukça yüksek bir ortalama olduğunu pekala görmek mümkün

Podcast'lerden sesli makalelere, sesli kitaplardan benzeri içeriklere kadar bünyesinde ses barındıran her şeye olan talep katlanarak artıyor. Sadece ABD'de, 12 yaşından büyük nüfusun yüzde 68'inden fazlası, ki bu da yaklaşık 193 milyon kişi ediyor, her ay sesli içerik dinliyor. Bunun için haftada ortalama harcanan süre ise 16 saat 14 dakika. Bu sesli içerik ortamı, dinleyiciler için yavaş yavaş medya tüketiminin ayrılmaz bir bileşeni haline geldi. Diğer formatlara kıyasla en sürükleyici ve güvenilir medya formatı olarak kabul edildiği de okuduğum birçok araştırmada önüme çıkıyor.

Spesifik olarak podcast'ler uzun süredir hayatımızda ve sesin hayal gücümüzü nasıl harekete geçirdiğini yıllardır bizzat deneyimliyoruz. Hayalden öte somutlaşıp elle tutulabilen şeylerden biri ise şirketler için çok faydalı ve etkili bir araç olduğu. Çünkü podcast dinleyicileri sadık davranışlarından dolayı bir markanın sahip olabileceği en efektif hedef kitle ve müşterilerdir. Ayrıca bu kitle, sevdikleri markaları takip edip desteklemekten korkmazlar. Bunun sebebi, markanın hikayesini öğrenmenin deneyim aktarımı noktasında beklenmedik bir samimi ilişki yaratabilmesi.

Doğası gereği internet üzerinden çevrimdışı bile dinlenebilen ve arşivlenebilir bir şekilde tasarlandığı için podcast'ler özellikle reklamcılık sektöründe yaratıcılığın sınırlarını sonuna kadar zorlayabiliyor. Özellikle dünya arenasında önümüzde çok güzel örneklerin olduğunu söyleyebiliriz. 

Her hafta, Netflix hesabına sahip olanlardan daha fazla Amerikalı'nın podcast dinlediği grafiğini ilk kez duyduğumda çok fazla sorgulamış ve algılamaya çalışmıştım ancak bugün sektörün geldiği noktaya baktığımda aslında olağan olduğunu görüyorum. Söz konusu istatistik buraya yatırım yapmak isteyen markalar için önemli bir noktaya ışık tutuyor. O ışık; sektörel olarak tüketicilerin durmak bilmeyen bir yükseliş grafiği ile arttığı. Bundaki en büyük pay, hiç şüphesiz tüketilirken yemek yapmak, yemek yemek, spor yapmak vb. aktivitelere de alan tanıyor olması.

Podcast dinlemeye ayrılan ortalama sürenin günde 40 dakika olduğunu da hesaba katarsak, bunun modern hayatın hızında oldukça yüksek bir ortalama olduğunu pekala görmek mümkün. İçerikleri aracılığıyla kendilerine alan açmaya çalışan markalar için, podcast'lerin "modern zaman içerik tüketiminin dijital yorgunluğuna" mükemmel derecede iyileştirici bir etkisi var. Kısacası podcast'ler, markaların gözünde büyüyen ve ulaşılması zor olarak görülen kitlenin dikkatini çekme konusunda oldukça başarılı.

Bir yandan da podcast'lerin tam da bu yüzden "demokratik" bir içerik olarak tanımlanıyor olmasını çok seviyorum. Hem teknik olarak herkes tarafından üretilebilecek ve herkes tarafından dinlenip paylaşılabilecek bir içerik… 

Reklam derken? 

Podcast'lerde kullanılan reklamlar müdahalecilikten uzak, hatta iyi uyarlanırsa bölümü özgürleştiren ve total süresinin yüzde 5'inden daha azını kapsayan içerikler olabiliyor. Böylece hem tüketicinin dikkati dağılmıyor, hem de marka kısa ve net şekilde sesini duyurmuş oluyor. Bunu şöyle de tanımlayabiliriz: Daha geleneksel olarak kabul edilen ve demografi, coğrafi ve ulaşılmak istenen kitle odaklı seçilen podcastlerin farklı zamanlarına eklenebilen klasik reklamlar. Türkiye'deki podcast reklam sektöründe de sıkça bu modele denk gelebiliriz. 

Burada önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Markalar, podcast'i sadece kendilerinden bahsettiği bir satış konuşmasına dönüştürmemeli ve bu formatı "topluluğa ulaşım aracı" olarak görmeliler. Bu vizyonla birlikte topluluklarının ihtiyaçlarını, merak ettiklerini, geri dönüşlerini de topladıkları bir bölüm tasarımı ile harmanlayıp ortaya muazzam bir içerik ortaya çıkarabilirler. 

Günümüz hızlı reklamcılığında birbiriyle alakasız programlarla ürünler pazarlamak, dinleyicileri mutsuz edebilecek büyük bir hata. Tam da bu yüzden markalar hedef kitlesine uygun podcast türlerini güzel bir araştırma sonucunda seçebilir.

İçeriği markalamak 

Örnek vermek gerekirse spesifik bir bölüm de belirli bir marka tarafından sponsorlanabilir. Bu durumda içerik yine özgür ve bağımsız kalmaya devam eder. Hızlı, doğrudan ve minimal düzeyde tasarlanan reklamlarla içerik zenginleştirilir. 

İçerik markalamanın güzelliklerinden biri de, bir hikâye yaratabilmek. Yani markanın sponsorladığı bölümler, tamamen yaratılan kahraman ya da hikâyeye odaklanan bir içeriğe odaklı olarak yaratılır.

Bundan bir sonraki seviye, genellikle tek bir tema etrafında dönen ve bölümlerinin genelinin ortak bir konuya sahip olduğu ve sadece markaya ait olan bir seri tasarlanması. Podcast'lerde tamamen markanın vizyonu ve desteklemek istediği noktalar doğrultusunda bir örgü oluşturularak üretimler bu çerçevede gerçekleştirilir. Çeşitli içerik ve formatlarda tasarlanması mümkün olun markalara ait içerikler, podcast sayesinde hem marka algısını güçlendiriyor hem de içerik üretimi konusunda yarattığı yayınlar ile çeşitli yeniliklere de öncülük ederek emsal bir süreç oluşturuyor.

Yeniden kullanım 

Format fark etmeksizin üretilen bir içerik, başka formatlarda da değiştirilmeden üretilebilir. Yani medya türü, başka bir medya türüne dönüşür. Mesela sesle üretilen bir podcast, Headliner benzeri araçlarla bir videoya dönüştürülebilir. Medium vb. siteler aracılığıyla podcastin içeriği yazılı hale getirilerek bloglaştırılabilir. Yani bir sesli podcast'ten birden fazla içerik türü oluşturarak onu yeniden kullanmak, podcast'e meraklı olmayan ve başka formatlarda içerik tüketen insanların da karşısına çıkabilir. Bu da markalar için potansiyel daha fazla müşteri ve bilinirlik demek.

Podcast'in son zamanlarda en çok hikâye, kurgu ve ünlülerin yaptığı içeriklerle görece eksik olarak konuşulduğunu gözlemliyorum. Bu eksiklik ise yukarıda bahsettiğim marka odaklı içerik süreçleri. Unutmamalıyız ki reklam faaliyetleri, medeniyetimizin inşa edilmeye başlandığı ilk yıllardan beri insanlığın hayatından eksik olmayan bir olgu. Pompei şehrinin duvarlarında bulunan MÖ 3000'li yıllara kadar uzanan eczacı ve ayakkabıcı reklamlarının bulunması buna en güzel örneklerden biri. Dolayısıyla markalar için podcast iletişimleri, hem kurumların bilinçlenip yeni şeyler deneme hevesiyle hem de Türkiye'de sektör liderlerinin katkılarıyla önümüzdeki yıllarda çok daha fazla konuşulacak.

İlkan Akgül kimdir?

İlkan Akgül uzun yıllar, içerisinde bulunduğu reklam sektöründe birçok siyasi parti ve STK ile çalıştı. Ayrıca çeşitli haber ve içerik platformlarında editörlük görevi üstlendi.

Türkiye'nin ilk ve en geniş podcast ağı ve prodüksiyon girişimi Podfresh'in kurucu ortağı. Halen yazılı ve işitsel medya alanındaki çalışmalarını sürdürüyor.

T24 Haftalık'ta podcast üzerine yazılar yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Ağlarsa anam ağlar, gerisi kaybolan bağlar

Hari kitaba çok güçlü bir giriş yapıyor. Gerçek sorunlarımızın hikâyelerimizde yattığı ve deneyimlerimize dair anlatılarımızın hasar aldığı konusunda güzel bulgular elde etmesi tam olarak bir araştırmacı gazeteci kalitesine yakışan şeyler. Ancak insanların bozulmuş anlatılarına güçlendirici çözümler sunacağını aklından geçirdiği anda kitabın sağa sola savrulmaya başladığını hissettim

Podcastinizde izlemeniz gereken süreçler nelerdir?

Bu yazıda datalarımızın dışında gözlemlememiz ya da takip etmemiz gereken bazı önemli süreçlerden bahsetmek istiyorum

Podcast yayıncıları için alternatif gelir modelleri

Bu yazıda, dünyada ve Türkiye'de kullanılan bazı gelir modellerinden bahsetmek istiyorum