25 Şubat 2024

Anadolu'da bir tiyatro: Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu

Cumhuriyetle birlikte tiyatro alanında önde gelen Anadolu kentlerinden olur Ordu...

OBKT Keşanlı Ali oyunundan

Karadeniz bölgesi, dağlarla kesilen ufkunu genişletmek için midir; coşkun ve bir o kadar da tehlikeli bir denizle kuşatılmış olmasından mıdır; mitolojinin sevimli bir hayalet gibi karanlık vadilerde, deniz kıyılarındaki kayalıklarda hâlâ bir fısıltı halinde yaşıyor olmasından mıdır bilinmez; sanata yakın duran insanların yaşadığı yer olmuştur hep.

Bir yerlerden yuvarlanıp Karadeniz'e düşmüş bir dağ gibi duran tepenin eteklerine yayılmış şehir Ordu da öyle. Anadolu kentleri içinde kimi özellikleriyle öne çıkmıştı zamanında. Büyük fındık mitinglerinin, bütün bölgenin can damarı olan yolu kapatıp isteklerini iktidarlara dayatan insanların, sosyalist belediye başkanları seçen -egemenler için pervasız- halkın memleketi. Şu günlerde buruk bir şekilde de olsa kentin kurumsal tiyatrosu Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu'nun (OBKT) kuruluşunun 60. yılı kutlanıyor. Elbette çok daha eskilere dayanıyor şehirde tiyatro çalışmaları. Hovakim Hovakimyan, 1967'de yazdığı "Batmoutiun Hayganan Bondosi" adlı kitabında, şehirde 20. yüzyılın hemen başlarında Aleksan Kabadiyan adlı birinin öncülüğünde tiyatro oyunları sahnelendiğinden söz eder, hatta oyunların hangileri olduğunu, oyuncuların adlarını bile sıralar. Kafkasya'dan tiyatro grupları da -muhtemelen Karadeniz turnesi içinde- gelir: "A. Aharonyan'ın Gözyaşı Vadisi piyesini sahnelediler. O zamana dek Ordu böyle artistler ve gösteri görmemişti. Halk coşku içindeydi."

Halkevi dönemi tiyatro oyuncuları

Kentin tiyatro tutkusu sonraki kuşakları da saracaktır. Savaşların, tehcirlerin, katliamların, göçlerin bütün Anadolu'yu derinden sarstığı bir dönemde, perdelerini hiç kapatmayan tiyatro grupları hayata tutunmaya çalışan insanların sığınma mekânı işlevini de görür. Kaynaklar, Rumların da kiliselerin yanında inşa edilen salonlarda oyunlar sahnelendiğinden söz eder. İlginçtir, Ordu, birçok kente göre karanlık dönemleri görece bir sakinlik içinde geçirmiştir. Öyle ki etnik çatışmaların, birbirine diş bilemenin her şeyin önüne geçtiği 1919'da, Türk gençleri de oyun sahneye koymak istediklerinde, Rumların tiyatro salonunu ödünç alırlar ve Namık Kemal'in "Vatan Yahut Silistre"sini sahnelerler. Muhtemelen, aynı salon hem Rumların milliyetçi içerikli oyunlarına sahne oluyordu aynı günlerde hem Türklerin. Akşam namazını yakın camilerde kılanlar, hemen sonra kiliseye Namık Kemal'in eserini izlemeye koşuyorlardı! Sonra, adı çok dikkat çekici bir dernek kurulur, aynı dönemde: Ordu İnkılab-ı İçtimai Kulübü. Günümüzün diliyle söylersek Ordu Toplumsal Devrim Derneği. Belki İttihatçılığın kalıntısı, belki bölgeye komşudan ulaşan sosyalizm rüzgârının etkisi, belki de sadece şık bir ad olması etkendir bu ismin verilmesinde, doğrusu pek bilemiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var, sanatın her alanına açılan, özellikle tiyatro oyunları için çaba gösterilen bir dernek olur bu.

Cumhuriyetle birlikte tiyatro alanında önde gelen Anadolu kentlerinden olur Ordu. Dahası, mahallelerde ayrı ayrı tiyatro grupları bile kurulur hevesli gençlerce. Derme çatma da olsa birden fazla salona ve tiyatro grubuna sahip ve dikkat çekici bir kent haline gelir. Karadeniz bölgesine turne yapan tiyatro grupları Ordu'ya da mutlaka uğrayıp dolu salonlarda oyunlar sahnelerler. Muhsin Ertuğrul'un da dikkatini çeker bu. Şehirdeki faaliyetleri kurumsallaştırmak için çaba gösterenler kendisini ziyaret edip Ordu'ya davet ederler. Büyük tiyatro adamı Muhsin Ertuğrul, gelir ve bakar ki ayakkabıcısından çaycısına, memurundan işçisine, imamından meyhanecisine, birçok kişi sahnede rol almakta, ilkel şartlarda hazırlanan ve sunulan oyunlar halkın büyük ilgisiyle karşılanmaktadır. "Siz belediyeye bağlı olarak bir bölge tiyatrosu kurun" der. Ardından yeni oyuncular yetiştirilmesi ve daha üst düzey oyunlar sahnelenebilmesi için usta oyuncular göndereceği sözünü verir. Muhsin Ertuğrul'un yönlendirmesiyle, 1964 yılında kurulur Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu. İlk yıllarında Suna Pekuysal, Ergun Köknar, Zihni Küçümen, Tunç Yalman, Necdet Yakın, Tanju Yakın gibi tanınmış adlar kente gelir, oyunlarda rol alır ya da oyun yönetirler.

1930'ların hemen başında ilkel bir sahnede Ordulu oyuncular

O günden sonra Karadeniz yöresinde, Doğu Anadolu'nun yakın yerlerinde turne yapılmadık şehir, kasaba bırakmazlar neredeyse. Yüzlerce oyunda binlerce insan rol ya da görev alır. Bugün altmış, yetmiş, hatta seksenli yaşlarını süren birçok Ordulu, sorarsanız hangi oyunda ne görevi aldığını söyleyecektir size ve hafızalarından silinmeyen replikleri sıralayıverecektir. Böyle olunca kuşaklar boyu tiyatro salonunda oyun izlememiş kimse de kalmayacaktır. Kente aydınlığını veren biraz da budur işte.

Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu, kuruluşunun 60. yılını kutluyor derken "buruk bir şekilde" demiştim yukarıda. Buruk; çünkü artık adını kaybetmiş bir kurum o. Tıpkı şehir gibi. Yasaya uydurmak için taşıma nüfusla "büyükşehir" yapılan ve merkez şehre uyduruk bir ad olan "Altınordu"yu reva gören iktidar, tiyatroyu da büyükşehir belediyesine bağlayınca yarım yüzyıllık adı da bir çırpıda değiştirildi. O artık Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu (OBBKT) idi. Geçmişi yok sayma, geleneğe saygı duymama, var olanı mutlaka değiştirme takıntısı, ülke çapında bunca yıllık birikime burun kıvırma tutumu bilindik davranışları arasında elbette. Buna bir de o kültürel birikimin üzerine bir şey katabilmekten uzak olmanın öfkesi eklenince, adlarla oynamak gibi bir çaresizliği onlara çok görmemek mi gerekir dersiniz?

İbrahim Dizman kimdir?

1961'de, Çanakkale'de doğdu. Ankara Üniversitesi'nde, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Türk Dili, Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Yaratıcı Yazarlık dersleri verdi.

1983'ten beri çeşitli kültür-sanat ve edebiyat dergilerinde eleştiri-röportaj, değerlendirme ve kültür tarihi üzerine inceleme-araştırma yazıları yazdı.

İbrahim Dizman'ın ikisi roman olmak üzere yayımlanmış 20 kitabı var; bir kitabı Yunancaya da çevrildi.

Dizman'ın yönetmenliğini yaptığı 4 belgesel film de bulunuyor.

Sahnelenmiş iki tiyatro oyunu bulunmakta. Ayrıca, çeşitli sahne gösterileri de hazırladı ve uyguladı.

Kültür Bakanlığı Roman Başarı Ödülü, Behzat Ay Ödülü ve Genel-İş Abdullah Baştürk İşçi Ödülü sahibi de olan Dizman, çeşitli yıllarda Çağdaş Türk Dili ve Roman Kahramanları dergilerinin yayın yönetmenliğini ve editörlüğünü yürüttü. Türkiye PEN üyesidir. 

Kitaplarından bazıları:

Suyun ve Rüzgârın Şehri Çanakkale, İletişim Yayınları, 2020

Aşrı Memleket Trakya (T. Bilecen'le birlikte), İletişim Yayınları, 2018

Adı Başka Acı Başka (Karadeniz'in Son Ermenileri), İletişim Yayınları, 2016

Kardeşim Gibi (A. Papadopulos ile birlikte), Heyamola Yayınları, 2016

30 Yıl 30 Hayat (Ç. Sezer'le birlikte), İmge Kitabevi Yayınları, 2010

Başka Zaman Çocukları (roman), 2007, Heyamola Yayınları, 2007

Denize Düşen Dağ (monografi), 2006, Heyamola Yayınları, 2006

Belgesel filmleri: 

Kardeş Nereye: Mübadele, senaryo yazarlığı ve danışmanlık (yön: Ö. Asan), 2010

Oyunlarla Yaşayan Şehir, yönetmen, 2012

Hrant Amca: Memlekete Dönüş, yönetmen, 2016

Poliksena: Kız Öldün, yönetmen, 2018

Yola Gelmeyenler, yönetmen, 2020

Yazarın Diğer Yazıları

"Anadolu'yum ben tanıyor musun?"

Şiirde çizilen Anadolu'nun romantik imgesi, yerini tütmeyen bacalara, zincirlenmiş kapılara, camları kırılmış pencerelere, ıssız bahçelere, terk edilmiş tarlalara bıraktı...

1 Mayıs'tan Hıdırellez'e: Yitirilmemiş umutların ülkesi Türkiye

Kardeş Türküler grubunun solisti, neşeli Rumeli türkülerinin başarılı yorumcusu Fehmiye Çelik, aynı zamanda bir Balkan kültürü ve müziği araştırmacısıdır. Hıdırellez'i onunla konuştuk

"Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir"

Yılbaşı partileri için, İsrail protestoları için, futbol kutlamaları için açılan Taksim Alanı, yalnızca işçilere ve onların örgütlerine yine ve yeniden yasak