11 Temmuz 2021

Yılmayacağız, susmayacağız, tükenmeyeceğiz!

Hiç aklınızdan çıkarmayın, özgürlük fukarası, adalet fukarası, hukuk fukarası bu memlekette hâlâ sesini çıkaranlar var

Kömür kanına karışır!
Kömür işçilerinin acıları...
Direnişleri...
Amerikası'ndan Avrupası'na, Türkiyesi'ne
kömür madencilerinin yaşadıkları trajediler...
Ruhi Su'nun hüzünlü sesi...
İlhan Berk'ten, Orhan Veli'den,
Melih Cevdet Anday'dan dizeler...
İçim acıyor.
Vicdan ve Serbest Piyasaya Dair Bir Film...
Ümit Kıvanç'ın belgeseli
16 TON adını taşıyor.
Sevgili Ümit, mesele kârsa gerisi teferruat
zihniyetini tarih içinde yerli yerine oturtuyor.
Oluk gibi akan kanla yazılan
insanlık tarihinden fotoğraf kareleri...
Büyük acılarla beslenen
"piyasa ekonomisi"nin, "kapitalizm"in
rezil, acımasız sayfaları...
Kara elmas uğruna Zonguldak madenlerinde
yaşanan büyük facialar...
İşçi direnişleri...
Maden işçilerine karşı
devletin değişik dönemlerdeki
hiç bitmeyen olağanüstü hoyratlığı...

Desen: Selçuk Demirel

7 yıl önce Manisa-Soma'da
301 maden işçisinin hayata veda ettiği,
yetkililerin "işin fıtratında var!"
dedikleri Türkiye tarihinin
en büyük maden faciası...
Ve Soma maden işçilerinin
7 yıldır devlette kalan
tazminatlarını almak için direnirken
Ankara'ya girmelerinin bile
yasak edilebilmesi...
Böyle bir Türkiye'de yaşıyoruz.
Bu satırları yazarken
T24'e bir haber düşüyor:

Manisa’nın Soma ilçesinden kıdem,
ihbar tazminatları ve ücret alacaklar için
gittikleri Ankara'ya girişleri engellenen
ve dönüş yolunda geçirdikleri
trafik kazası sonucu yaşamını yitiren
Maden-İş Başkanı Tahir Çetin ve
maden işçisi Ali Faik İlter son
yolculuğuna uğurlandı. Sendika genel
merkez
binasının önünde yaşamını
yitiren madenciler için tören düzenlendi.

Bu ülkede acılar tükenmek bilmiyor.
Acıları yazanlar ise
ya hapsediliyor, ya dövülüyor.
Saldırganların elleri kolları
artık yurt dışına da uzanıyor.
Berlin'de yaşayan meslektaşım
Erk Acarer yazdıklarından dolayı
bıçaklı saldırıya uğradı, dövüldü.
Birgün gazetesinden Erk Acarer
saldırı konusunda ArtıTV'ye şöyle dedi:

Üzerinde çalıştığım
bir dosya var:
AKP'nin sırları...
Yazmayacaksın dediler.
Daha kötüsünü yaparız
dediler. Sonra da beni darp
etmeye başladılar.
Ben Türkiye'de
yaşama imkanları kalmadığı için
sürgüne gelmiş bir gazeteciyim.
AKP iktidarının Türkiye'de yaptıklarını
engellemeye çalışırken
bir de Avrupa'daki belasıyla mı uğraşacağız?  
Artı Gerçek, 9 Temmuz           

Gitgide saldırganlaşan bir iktidarla
karşı karşıya Türkiye...
"Suikast listeleri"nin
elden ele dolaştığı,
birtakım iktidar yanlısı "milis güçleri"ne
el altından silah dağıtıldığı
açık açık söylenen bir Türkiye burası...
El altından "silah dağıtımı"na
işaret eden Gökçer Tahircioğlu'nun
T24'teki yazısında şu satırlar var: 

28 yıl sonra yeniden "kayıp silahlar..."
Daha 15 Temmuz'da dağıtılan
ve önemli bölümü geri dönmeyen
silahların akıbeti belli değilken,
üstelik sosyal medyada
silahlı pozlar veren bir katil,
ruhsatlı silahıyla HDP binasına girip
gencecik bir insanı katletmişken,
"silahlandırma" iddiası,
üzerinden geçilemeyecek kadar büyük...             

Hızlı bir çöküş sürecinde
her geçen gün sertleşmekte olan
"Saray iktidarı"ndan her şey beklenebilir,
iktidarını her ne pahasına olursa olsun
korumak için her türlü melaneti yapabilir.
Herkesi susturmak isteyen,
sadece kendi sesinin duymak isteyen
Saray iktidarı muhalefeti
tümüyle kazımak isteyebilir.
Haberi okuyorum:(8 temmuz T24) 

T24'ün 95 haberine
Sulh Ceza Hakimlikleri
tarafından erişim engelleme
kararı verildi.
Erişim engeli getirilen haberler
içerisinde milletvekillerinin
yaptığı açıklamalar,
HSYK kararnamesi,
kamu ihalesi, FETÖ operasyon;
haberleri de yer alıyor. 

Uzun lafın kısası...
Böyle bir memlekette yaşıyoruz.
Ama özgürlük fukarası,
adalet fukarası,
hukuk fukarası
bu memlekette hâlâ sesini çıkaranlar da var.
Yılmayacağız, susmayacağız,
tükenmeyeceğiz,
böyle biline!

Yazarın Diğer Yazıları

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..

Osman Kavala nasılsın? Hayırlı bayramlar!

31 Mart güzel bir başlangıç, bir umut kapısı aralanıyor; inşallah senin için de adalet ve hukuk kapısı açılır sevgili kardeşim

31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!

Bu başarıyı bir adım daha ileriye götürmek şart. Bunun da yolu, "demokrasi için bir büyük uzlaşma"yı gerçekleştirmekten, yepyeni bir anayasal çatı kurmaktan geçiyor