05 Temmuz 2025

Öğrenmeyi öğrenmek: Liyakat, 360 derece uzman ve turizmde başarı

Turizm gibi hızlı değişen, müşteri memnuniyetinin başarı için hayati olduğu sektörlerde, teknik bilgi edinmek kadar analitik düşünme, kriz yönetimi ve kültürel farkındalık gibi yetkinliklerde ustalaşmak da büyük fark yaratır

Günümüz iş dünyasında öğrenmeyi öğrenme becerisi, kariyer gelişiminin ve şirket başarısının temel taşlarından biri haline geldi. İşler her zamankinden daha karmaşık ve belirsiz bir yapıya bürünürken, liyakat (yani işi ehil olana verme) kuralı da hiç olmadığı kadar önem kazandı. Öyle ki büyük şirketler eskiden yalnızca iyi bir diploma ve yabancı dil bilgisine odaklanırken, artık işe alım görüşmelerinde adaylara “En son ne zaman yeni bir şey öğrendiniz ve bunu nasıl başardınız?” sorusunu yöneltiyorlar. Araştırmalar da diplomanın öneminin azaldığını, yerine kişinin edindiği beceri ve yetkinliklerin sorgulandığını gösteriyor. Artık adayların yalnızca belge ve unvanlarına değil, sürekli öğrenme yoluyla kendilerini nasıl geliştirdiklerine bakılıyor. Bu değişim, hem çalışanlar hem de işverenler için yeni bir zihniyeti zorunlu kılıyor: Sürekli öğrenmeye açık olmak ve bunu kurum kültürünün bir parçası haline getirmek. Liyakatın egemen olmadığı kurumlar ise hızlı değişim karşısında tökezlemeye mahkûm oluyor; zira mevcut bilgileriyle yetinip kendini geliştirmeyen kişiler, beklenmedik problemler karşısında çözüm üretmekte zorlanıyor.

Sürekli öğrenme ve liyakatın yeni önemi

Dijital çağda hiçbir meslekte “garanti gelecek” yok. Teknolojik gelişmeler ve piyasadaki dalgalanmalar, her seviyeden çalışanı sürekli kendini güncellemek zorunda bırakıyor. Bu nedenle büyük şirketler artık “yaşam boyu öğrenen” bireyleri bünyesine katmaya özen gösteriyor. Nitekim genel kanı, diploma ve statü göstergelerinin önemini yitirdiği yönünde; bunun yerine adayın sahip olduğu nitelikler ve öğrenme becerileri ön plana çıkıyor. Dahası, işe kabul edildikten sonra başarılı bir şekilde devam edebilmek de değişimlere ayak uydurmayı gerektiriyor ki bu da sürekli öğrenme ihtiyacını beraberinde getiriyor.

Öte yandan, çalışan açısından bakarsak, sürekli öğrenme alışkanlığı kariyeri boyunca büyük avantaj sağlıyor. İşinizi en iyi şekilde yapmayı devamlı öğrenmek, sizi sadece mevcut role hazırlamakla kalmaz; aynı zamanda farklı iş alanlarına geçiş yapabilmenizi ve kariyer basamaklarını daha hızlı tırmanmanızı kolaylaştırır. “Öğrenmeyi öğrenmek”, artık okullarda öğretilmesi gereken en önemli beceri olarak kabul ediliyor; zira birey sadece öğrencilik döneminde değil, meslek hayatı boyunca bu beceriye ihtiyaç duyacak.

Generalist, uzman ve öğrenmeyi öğrenen “expert generalist” akımı

Geçmişte iş dünyasında generalistler (her şeyden az çok anlayanlar) ve uzmanlar (tek bir alanda derin bilgi sahibi olanlar) konuşulurdu. Günümüzde ise işler daha karmaşık; sorunlar tek bir alandan çözülmeyecek kadar çok boyutlu hale geldi. Bu yüzden “expert-generalist” profili öne çıktı: Hem bir alanda derinleşip uzmanlaşabilen hem de farklı alanlardan beslenip bütüncül bakış açısı geliştirebilen profesyoneller. Bu kişiler, öğrenmeyi öğrenme becerileri sayesinde yeni bilgileri hızla edinebilir ve karmaşık durumlarda farklı disiplinleri birleştirerek çözüm üretebilirler.

Hedef belirleme ve gerekli yeterlilikler/yetkinlikler

Herkesin birden fazla alanda uzmanlaşması mümkün olmayabilir; fakat kariyer yolumuzu çizerken “Ben ne yapmak istiyorum ve bunun için hangi yeterlilikler ile yetkinliklere ihtiyacım var?” sorularını sormak şart. Burada yeterlilik (teknik bilgi ve beceriler) ile yetkinlik (daha çok davranışsal ve düşünsel beceriler) ayrımını doğru yapmak gerekiyor. Yeterlilikler teknik bilgi ve öğrenilmesi daha kolay becerilerken; yetkinlikler analitik düşünme, inisiyatif alma, müşteri odaklılık, liderlik gibi işin nasıl yapıldığını gösteren ve geliştirmesi zor olan özelliklerdir.

Araştırmalar, yöneticilik pozisyonlarının yüzde 90’ından fazlasında yetkinliklerin teknik becerilerden daha fazla önem taşıdığını gösteriyor. Kurumlar, öğrenme çevikliği yüksek, değişime uyum sağlayan çalışanları tercih ediyor. Özellikle turizm gibi hızlı değişen, insan ilişkilerinin odakta olduğu alanlarda hem teknik bilgi hem de bu tür yetkinlikler kritik önem taşıyor.

STAR yöntemiyle somut bir örnek

Hayali ama gerçekçi bir örnek üzerinden bu kavramları somutlaştıralım:

Durum: Yaz sezonunun en yoğun gününde 5 yıldızlı bir otelde dijital rezervasyon sistemi çöker. Lobide VIP misafirler dahil uzun bir kuyruk oluşur.

Görev: Operasyon müdürünün görevi hem sistemi hızla çalışır hale getirmek hem de misafir memnuniyetini kaybetmeden süreci yönetmektir.

Aksiyon: Müdür, önce yedek basılı listeleri kullanarak manuel check-in’e geçer, ekibi lobide bekleyen misafirlerle ilgilenmeleri için görevlendirir. Kendisi IT desteğiyle iletişim kurarken internette araştırma yaparak sistemi eski sürüme döndürmeyi öğrenir ve uygular.

Sonuç: Sistem 45 dakikada işler hale gelir. Misafirler süreci sorunsuz geçirmiş hisseder, anketlerde otelin kriz yönetimini övgüyle değerlendirir. Müdür, edindiği bu deneyimi ekibiyle paylaşarak ileride benzer durumlar için acil durum planı hazırlar.

Bu senaryo, öğrenmeyi öğrenmiş bir profesyonelin kriz anında yeni bilgileri hızla edinerek, liderlik ve müşteri odaklılık yetkinlikleriyle nasıl fark yarattığını gösteriyor.

Sonuç: Turizmde ve ötesinde sürekli öğrenmenin gücü

Öğrenmeyi öğrenmek, yalnızca beyaz yaka çalışanların değil, her seviyeden profesyonelin benimsemesi gereken bir yaşam biçimi. Turizm gibi hızlı değişen, müşteri memnuniyetinin başarı için hayati olduğu sektörlerde, teknik bilgi edinmek kadar analitik düşünme, kriz yönetimi ve kültürel farkındalık gibi yetkinliklerde ustalaşmak da büyük fark yaratır. Bu yüzden kendinize sık sık şunu sormalısınız: “Bugün yeni ne öğrendim ve bu öğrendiğim hedeflerime bir adım daha yaklaştırdı mı?” Bu soruya olumlu yanıt verebildiğiniz sürece, değişime hazır ve güçlü bir şekilde yolunuza devam ediyorsunuz demektir.

Ertan Çakmak Kimdir?

"Gastronomi ve konaklama sektöründe geniş çaplı operasyonel yönetim ve stratejik büyüme konularında uzmanlaşan Ertan Çakmak, uluslararası çapta önemli projelerde görev almış bir yöneticidir. Lisans eğitimini Turizm İşletmeciliği bölümünde, Çanakkale Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra. Amerika Birleşik Devletlerinde, Harvard Üniversitesi’nde Arts & Mixology ve BCAE’de WSET şarap eğitimlerini tamamlayıp. Daha sonraki dönemlerde de  Mikro MBA programını bitirdi.

 Vakko A.Ş. Gıda Grubu Operasyon Direktörü olarak, 30’dan fazla restoran ve lüks bir otelin operasyonlarını yönetmekte; verimlilik, kalite ve misafir deneyimini en üst seviyeye çıkarmak için sektörel en iyi uygulamaları hayata geçirmektedir. Türkiye’de bulut mutfak sistemleri ve dijital gıda hizmetleri alanında öncü projelerden biri olan Migros One Kitchen’ın kurucu ekibinde yer aldı, 2022’de tek siparişle başlayan operasyonların 2023’te 755 bin siparişe ulaşmasını sağlamış ve sipariş hacmini sadece iki yıl içinde dört katına çıkardı.

Ertan Çakmak’ın uluslararası tecrübesi, Formula 1, Avrupa Şampiyonası ve diğer küresel etkinliklerin operasyon yönetiminde aktif rol almasını sağladı; Joël Robuchon gibi Michelin yıldızlı şeflerle çalışma fırsatı buldu ve dünya çapında ödüllü restoranlarla iş birlikleri yaptı. DO & CO, Zuma, Mikla gibi prestijli markalarla çalışan Çakmak, Avusturya ve ABD’deki fine dining ve lüks restoran projelerinde yönetici olarak görev aldı.

Akademik alanda da katkı sağlayan Çakmak, Özyeğin Üniversitesi’nde gastronomi ve işletme yönetimi dersleri verdi, sektördeki bilgi birikimini yeni nesil profesyonellere aktardı. Oxford tarafından hazırlanan “Türkiye’nin En Başarılı 1000 Kişisi” ansiklopedisi arasında yer alarak, sektöre sağladığı katkılar tescillendi. Gastronomi, dijital dönüşüm, bulut mutfak sistemleri ve operasyonel mükemmeliyet üzerine araştırmalar yapan ve yazılar kaleme alan Çakmak, sektörel trendleri takip ederek bu alanlarda yenilikçi yaklaşımlar geliştirmeye devam ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Tuzluk sağ elde mi olmalı: Lüks hizmette mikrodetayların gücü

Lüks hizmet sektörü bir tiyatro sahnesi ve bizler de perde arkasındaki görünmez sahne işçileriyiz. Misafirlerimize büyülü bir deneyim yaşatmak için ipleri çekiyor, ışıkları ayarlıyoruz ama sahnede görünen sadece pırıltılı bir performans emek arka planda gizli. Tuzluğu sağ elde vermek gibi küçücük bir jest, belki de bu büyük gösterinin başlangıç noktası...

“Oda parfümü değil, marka kimliği”: Koku ile mekân konumlandırması

Unutmayalım, markalar gelir geçer, ama bir kokunun bıraktığı etki yıllarca kalır işte bu yüzden koku, pazarlamanın en hisli ve en güçlü enstrümanlarından biridir

Öğünlere göre yemeğin değişen anlamı: Tabağın zamanı var mı?

Öğün saatleri, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte, dinî inanışlardan ekonomik koşullara kadar pek çok etkenle şekillendi. Günümüzde ise geleneksel sınıflandırmaların giderek sorgulandığını ve esnediğini görüyoruz

"
"