İsrail-İran savaşında tarafların olası pozisyonlarını ve ihtimal dahilindeki senaryoları size özet halinde aktarmak isterim:
- İki taraf için de bu uzun süre devam ettirilmesi mümkün bir vaziyet değil. Zira içeride günlük hayat ne kadar olağanüstü hale gelirse iktidarlar o kadar köşeye sıkışıyor.
- Süreç bir noktada nihayete ermezse evet, İran'da rejim değişir belki ama İsrail'de de Netanyahu kabinesi dağılabilir. (Nitekim Knesset'in (meclis) feshi ve erken seçime gidilmesi söz konusuyken bu operasyon başladı -veya başlatıldı.)
- Bu sebeplerden dolayı İsrail’in bir süre sonra bombardımanı kesip İran’daki rejim muhaliflerinin tepkisini görmek isteyeceğini, bir aradan sonra saldırılara geri döneceğini düşünüyorum. Yani kesintili süreçlerle İran’ı rahatsız etmeyi sürdürecekler. Ta ki rejimi devirene dek. Uzun vadede İran’ın mevcut rejimi ve İsrail’in aynı gezegende varlıklarını sürdürmeleri pek mümkün görünmüyor.
- Kısa süreli ateşkesler şu an için ihtimal dahilinde olmasına karşın en ufak bir yanlış hamle cehennemin kapılarını bir daha kapanmamak üzere sonuna kadar açabilir. Bu yüzden iki taraf açısından da bunca şiddetin içinde bile bir “denge” tutturmak, bunca dramanın içinde bir mütekabiliyet çizgisi gözetmek gerekiyor. En kötüden, en korkunçtan çok uzakta değiliz.
- Bahsettiğim olası palyatif ateşkesler için çarşamba gecesinden bu yana rüzgâr az da olsa yön değiştirdi sanki. Özellikle ABD-İran arasındaki dolaylı iletişim hatları, arka kapı diplomasisi çalışmaya başladı. Aynı şekilde İran Dışişleri Bakanı’nın Avrupalı muadilleriyle görüşmeyi kabul etmesi de benzer bir tutumu doğruluyor.
- Tabii, ABD’nin şımarık çocuğu İsrail, bu süreçlerde bezi yokmuş gibi yapmaya devam ediyor. İran da aynı şekilde ABD’nin de bu savaşın içinde olduğu savında direnerek saldırıların sürmesi durumunda karşılık vereceklerini ısrarla vurguluyor.
- Tüm senaryolarda İran’da mevcut rejimin varlığını sürdürmesi mucizelere bağlı sanki. İsrail’in derdinin nükleer tesisler olmadığı açıklamalardan anlaşılıyor. Ateşi kesseler bile rejim değişmeden İran’ın yakasından düşmeyecekler. İran ise “aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık” misali bir sıkışmışlık içinde. Savaşırsa savaştıkça zayıflayacak, savaşmamayı tercih ederse meşruiyetini yitirme tehlikesini göğüsleyecekler.
- Şu anda süreç Fordo nükleer tesisinin devre dışı bırakılması meselesinde kilitlenmiş gibi görünüyor. Yahudi kökenli ABD’li gazeteci Seymour Hersh Amerika’nın hafta sonu Fordo üssünü etkisiz kılabilmek için savaşa dahil olabileceğini yazdı.
- Dağın içine yapılan Fordo tesisini vurabilmek için İsrail, ABD’nin sığınakları delen “bunker buster” füzelerine ihtiyaç duyuyor. Hatta bu şekilde sonuç alınamazsa bölgeye asker indirerek kara harekatıyla tesisin imha edilmesi gibi seçenekler değerlendiriliyor. İran -bir ihtimal- gayriresmi bir şekilde Fordo’nun imhasına göz yumarak müzakere aşamasını zorlayabilir. Tıpkı satranç gibi Fordo’yu vererek saldırıların durması seçeneğini satın alabilir.
- İran’ın son birkaç günde İsrail’e gönderdiği füze adedinde ve frekansında bir düşüş oldu. Buna karşın Emad, Khaibar Shekan gibi daha gelişmiş modelleri devreye sokarak yapabileceklerine dair bir tür gözdağı verme yoluna gitti. Bu tercih savaşın uzayacağını hesaba katarak ellerindeki stokları dengeli kullanmakla ilgili olabilir. Bir diğer seçenek ise stokların kısa sürede tükenme ihtimali ki, dışarıdan yardımın imkansız göründüğü böylesi bir durumda bu ihtimal İran’ın koşulsuz teslimiyeti anlamına gelebilir.
- Tüm bu olasılıklara karşı tekrar etmek isterim ki, bunların hepsi çok tehlikeli ve en ufak bir aşırılığı -bunca aşırılık içinde- kaldırmayacak süreçler. İsrail’in Hamaney’e suikast düzenlemesi ve başarılı olması gibi bir ihtimal diğer tüm seçenekleri bir anda masadan kaldırabilir.
- Son olarak, tarafların iki ülkenin vatandaşlarını da teyakkuza geçiren, günlük hayatı felç eden, halkları sınır kapılarına yığan bu karşılıklı “füzeleşme” halini uzun süre ve kesintisiz devam ettirmesi güç görünüyor. Tüm efelenmesine karşın Netanyahu hükümeti içeride hiç de güçlü değil. Silahlarının ters tepmesi pekala ihtimal dahilinde. Buna rağmen ABD desteğiyle İsrail daha avantajlı bir durumda. Sadece bugün 14 kargo uçağının Almanya ve ABD’den İsrail’e mühimmat taşıdığı iddia edildi. Mühimmat stoğu gibi bir dertleri yok. İsrail’in şahinlerinin gözü dönmüş şiddetiyle tüm bölgeyi ateşe atmasına ancak İsrail toplumu bir dur diyebilir gibi görünüyor.
Eray Özer kimdir?
Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.
Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.
Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.
Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.
|