04 Temmuz 2025

Dünyanın en büyük yangın söndürme uçağı bizde var: Üstelik Cumhurbaşkanlığı filosunda

Orman yangınlarıyla mücadelede teknolojiyi kullanma zamanımız geldi, geçiyor. Dünyada kullanılan pek çok modern araç ve yöntem var. Biz hala 3-4 bin litre kapasiteli uçaklarla su taşımayı “son teknoloji” sanıyoruz. Dünyanın en büyük süpertankeri Boeing 747-8 tek seferde 110 bin litre su taşıyabiliyor. Üstelik bizde var. Üstelik Katar hediye etti. Ve şu anda Cumhurbaşkanlığı filosunda!

buca yangın

Yanıyoruz!

Her yaz aynı senaryoyu izliyor, her yaz aynı acıyı çekiyoruz. Yine de ne hikmetse bu meseleyi bir doğal afet gibi görerek bilimsel yöntemlerle önlem almayı ya istemiyor ya beceremiyoruz.

Dilimizde isyanımıza paralel olarak iki soru cümlesi dolaşıyor: Neden yeterli sayıda yangın söndürme uçağımız yok ve neden yangın söndürme personeli sayısı yeterli değil?

Bunlar önemli noktalar. Lakin bir orman yangınıyla başa çıkmanın çok çeşitli parametresi var.

Gelin size geçen yıl biraz araştırdığım, bu yıl da son yangınlar üzerine bir miktar daha okuma yaparak üzerine ekleme yaptığım yangınla mücadele yöntemlerini anlatayım.

Sonra hep birlikte değerlendirelim: Biz bunların ne kadarını yapıyoruz? İki aylık yangın sezonunun dışında orman yangınlarıyla mücadele adına ne yapıyoruz?

Doğru bitki örtüsü ve ağaçlandırma

Her yıl yanan yerler yeniden ağaçlandırılıyor. Mesela en başta bu doğru bir yöntem mi diye sormamız gerekiyor. Zira, doğalında bitki örtüsü olmayan yerleri de ağaçlandırıyor olabiliriz.

Belki de oraların ağaçsız olması daha uygun. Bunu düşünmüyor, bilimsel olarak araştırmıyoruz. Araştıranlara kulak vermiyoruz.

Özellikle sıcak noktaların tespit edilmesi ve buraların ya ağaçlandırılmaması yahut da yangına dirençli ağaçlar tercih edilmesi gerekiyor.

Nedir bu ağaçlar? Örneğin servi, akasya, sedir, Ege ve Akdeniz için okaliptüs…

Tutturmuşuz karaçam, kızılçam. Yahu evet çok hızlı boy atıyor, evet her iklime uyum sağlıyor ama aynı zamanda artık hepimiz biliyoruz ki, o kozalaklar aynı zamanda bir ateş topu. Metrelerce öteye fırlayarak yangının hızla ilerlemesine neden oluyor.

Hadi çam tercih ettik, uzmanlar en azından belirli aralıklarla yukarıda saydığım dirençli türleri sıralayarak bir perde oluşturmak gerektiğini söylüyor.

(Meraklısı için Ege Orman Vakfı’nın “Yangına Dirençli Orman Kurulumu” çalışmasını buraya bırakıyorum.)

Havadan kontrollü yakma

Kontrollü yakmayı duymuşsunuzdur. Yanan ormanın etrafını önceden kontrollü bir şekilde yakarak, yangının atlayamayacağı bir set oluşturuyorsunuz.

Bu iş bizde elle, yani manuel olarak yapılıyor. Ve tabii geç kalınıyor.

Çünkü hızlı olmak lazım. Biz elle yangının etrafını çevirene kadar alevler o noktaya ulaşmış oluyor.

Oysa yurtdışında yangın söndürme uçakları gibi kontrollü yakma uçakları yahut helikopterleri var.

Helikopterin altına bağlanan bir alev makinası şerit halinde lavlar saçarak yangını hızla bir çember içine alıyor.

Ben henüz bizde böyle bir teknoloji görmedim.

Neden?

Çok mu zor?

Hiç de değil.

Yangın söndürme uçağı değil, süpertankerler… Üstelik bizde var!

Size dünyanın en büyük yangın söndürme uçağı 2018 yılında Katar tarafından Türkiye’ye hediye edildi desem ne dersiniz?

Evet, şu anda Cumhurbaşkanlığı filosunda yer alan Boeing 747-8 model uçak, dünyada “süpertanker” olarak bilinen en etkili iki uçaktan biri olarak kabul ediliyor. (Diğeri Airbus A380)

Bu uçak hediye edildikten sonra Cumhurbaşkanlığı filosuna alınmak yerine bir süpertanker olarak modifiye edilebilirdi. (Örneği var. Daha önce bir 747-400 modifiye edildi.)

Yahut diyelim ki o zaman bu ihtiyaç yoktu, filoya alındı ama şimdi belli ki böyle bir ihtiyaç var. Gidelim Boeing’e, “bizim için bu uçağı süpertankere çevir,” diyelim. Parası neyse verelim. Türkiye’nin de ABD, Şili, İsrail, Avustralya, Rusya ve Çin gibi bir süpertankeri olsun. Bu yangın söndürme uçağı meselesi tamamen kapansın.

Zira Boeing 747-8 tek seferde yaklaşık 90-110 bin litre su atabiliyor. (Maksiumum kapasite 140 bin litre.) ABD’deki büyük Kaliforniya orman yangınları bu uçak olmasaydı çok daha büyük bir felaketle sonlanabilirdi.

100 bin litre bugün bizde kullanılan yangın söndürme uçakların ancak 25-30 sortide taşıyabilecekleri bir su miktarı. Düşünün.

Üstelik bu süpertankeri bir de yangın söndürücü kimyasallarla birlikte ve suyu olduğu gibi bırakmak yerine bu kimyasalların söndürme gücünü de kullanarak püskürtme yöntemiyle bir yangının üzerine bıraktığınızda etkisi katlanıyor.

Şöyle söyleyeyim, biz doğru kullanılacak bir Boeing 747’yle dün gece İzmir’de yaşananları hiç yaşamayabilirdik.

Kimyasal destekli havadan müdahale

Ben de birkaç yangın söndürme çalışmasını canlı izledim. Bizde canla başla çalışan pilotlar suyu en yakın kaynaktan alıyor ve mümkün olduğunca yangın hattına yakın bir şekilde havadan bırakıyor.

Oysa aşağıdaki fotoğrafta da göreceksiniz, dünyada artık yangına karşı çok etkili ve suyla karışan kimyasallar kullanılıyor. Uçağın gövdesinde suyla karışan bu kimyasallar (genelde amonyum polifosfat) kıpkırmızı bir renge sahip ve suyun söndürme gücüne göre çok ama çok daha etkili. (İnsana zararı olmayan kimyasallar bunlar. Sudaki bazı canlılara zararı olabiliyor evet ama zaten bütün doğal hayat tehlikedeyse bazen başka çare kalmıyor.)

Ve yukarıda da belirttiğim üzere, bunları püskürttüğünüzde de büyük etki sağladığından bir anda bütün suyu boşaltmadan çok geniş bir hattı söndürebiliyorlar.

Drone’lar ve İHA’lar neden kullanılmıyor?

Bugün ülke olarak en övündüğümüz konuların başında İHA’larımız geliyor. Ve İHA’lar aslında yangınla mücadelede çok etkin araçlar.

Her türlü bilimsel acayipliğin merkezine dönüşen Çin mesela, kendi geliştirdiği bir İHA’yı (modeli Wing Loong-2H) aşırı kuraklıktan yangın beklenen bölgelere suni yağmur yağdırmak için kullandı geçenlerde.

“Bulut tohumlama” denilen bu yöntemle, fazla kuruyan dolayısıyla yangın ihtimali yükselen bölgeler suni yağmurlarla nemli hale getirildi.

Keza drone’lar… Yangının durumunu anında raporlamak için kullanılıyor. Yetmiyor, üzerlerine takılan yangın bombalarıyla (söndürücü malzeme taşıyorlar) yangının merkezine müdahale imkânı da tanıyor.

 

Acil Durum Eylem Planımız var mı?

İzmir’den dün gece gelen fotoğrafları görmüşsünüzdür. Çocuklar pet şişelerle yangına müdahale etmeye çalışıyor.

Olacak iş değil!

Halbuki her hassas bölgenin kendi eylem planı olmalı. Hangi rüzgarlarla yangın çıktığı belli, dolayısıyla aslında yangının yönünü teorik olarak biliyoruz. Her ihtimal üzerine bir senaryo oluşturulması, buna göre sivil halkın eğitimiyle yaza hazırlık yapılması gerekiyor.

Binlerce gönüllü çıkar bu işe.

Hadi sıradan vatandaş diyelim ki kışın unuttu yangınları ve yan çizdi… Tarlasındaki ürününü, hayvanını, zeytin ağaçlarını kaybeden köylü, kışın kapısını çalan, yangından nasıl korunacağını anlatan, gerekli alet edevatı demirbaş olarak teslim eden birileri olsa hiç hayır der mi?

Çok zor işler değil bunlar. Vallahi değil.

“Yeter ki yapmayı canı istesin insanın” derdi babaannem.

Eray Özer kimdir?

Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.

Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.

Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.

Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Paşinyan: Ya bir kahraman ya da bir hain

Paşinyan yedi yıldır bir ülkeyi temellerinden sarsarak yeniden inşa etmeye çalışıyor ve şimdilik sürecin altından kalkmayı başarmış görünüyor. Ama henüz hikâye tamamlanmadı. Bu hikâyeden ya bir ulusal kahraman çıkacak ya da bir hain. Göreceğiz...

Edit’lenmiş kanaatler ülkesi

Günümüzde artık bir şeyin doğru veya yanlış, yahut da doğruymuşçasına ortalığa yayılan yanlış olmasına falan gerek yok. “Edit’lenmiş kanaatler” çağındayız artık. Önemli olan herhangi bir konuda kaç kişinin ne düşündüğü. Kanaat saçıyoruz kâinata. Herkesin fikri var. Ama tabii önce Grok’a sorup konuyu öğrendikten sonra…

Mastodon, T24'e açıkladı: Next Sosyal için Selçuk Bayraktar'a neden mesaj attılar?

Selçuk Bayraktar ve ekibinin geliştirdiği Next Sosyal uygulaması kullanıma açılmasıyla birlikte bir tartışmaya neden oldu. Uygulamanın temel aldığı Mastodon yazılımının sosyal medya hesabı Bayraktar'ı etiketleyerek kendileriyle iletişime geçilmesini talep etti. Mastodon'a ulaştım ve neden Selçuk Bey'le iletişime geçmek istediklerini sordum. Ayrıca neden başka yolla değil de X üzerinden iletişime geçmeyi tercih etmişlerdi?

"
"